Zorba Öğrencim Kabusum Oldu – 1

Merhabalar, adım İrem. Bu sene öğretmenliğimin ilk senesiydi. Artık hayallerime kavuşmuş, öğretmen olmuştum. Ama daha ilk 6 ayımda hayatım adeta bir kabusa dönmüştü…

Okullar açıldığında Ankara’da yeni atandığım bir lisede göreve başlayacaktım. İlk iş günümdü ve çok heyecanlıydım. Ne hayallerim vardı. Çocukların kalbine dokunmak onlara umut olmak gibi… Ama daha okula girer girmez onlar benim içimdeki umudu söndürdü. Okulun ortasında sigara içenler, okul banklarında sevişenler, ben yürürken sürekli dikizleyenler. Adeta bir cehenneme düşmüş gibi hissettim. Öğretmenler odasını sordum nöbetçi öğrenciye. 3. katta dedi. Çıktım. Kırık bir öğretmenler odası tabelası asılıydı. İçeri girdiğimde hayatımı tamamen değiştirecek o ana şahitlik ettim. Okulun serseri ve zorba çocuğu Can, (tabi ben daha bunu bilmiyordum) bir kızı kucağına almış deli gibi sevişiyorladı.. Beni gördü.

Can : Hoca mısın lan sen?

Ben : e-evet. Napıyorsunuz siz burada!

Can : ananın amını yapıyoruz görmüyor musun iş üstündeyim siktir git şuradan!

Bu duruma çok sinirlendim. Daldım sınıfa.

Ben : kızım kalk bakayım şunun üstünden kalk. Git çabuk sınıfına gözüm görmesin seni.

Can : kız dur nereye… Hocaaaa, bak zevkimi bölüyorsun.

Ben : Sen gel bakalım buraya doğru müdürün odasına…

(İçimden, Oha… O ney be!)

Tam o an Can’ın pantolondan sarkan yarrağını gördüm. İçeri soktu ve kapattı fermuarını. Yüzüme baktı. Pis pis sırıttı.

Can : Sen de bir gün tadına bakarsın hoca. Sıkma o tatlı canını.

diyip yanağımdan bir makas aldı ve gitti. Adeta taciz edilmiştim. Ama o koca yarrağa da azmadım dersem yalan olur. Kılsız, parlak, lokum gibi kapkalın bir yarraktı. Kafamı toparladım. Girdiğim yer eski öğretmenler odasıymış. Yenisi biraz ilerideydi. Girdim. Öğretmen arkadaşlarla tanıştım. Hepsi iyi insanlardı.(sonradan öyle olmadıklarını anlayacaktım.) Zil çaldı ve ilk dersime girmek için sınıfa doğru yola koyuldum. Çok heyecanlıydım. Sınıfa girdiğim gürültülü bir kalabalıkla karşı karşıya kaldım. Bazıları beni öğrenci sandı, “kızım otursana yerine ne bakıyorsun” gibi söylemlerde bulundu. Tahtaya birkaç kez sertçe vurdum. Herkes şaşkınlıkta bana baktı. Öğretmen olduğumu anlamalarının şokunu yaşadılar. Üstümde dizlerimin üstünde biten mavi renk bir elbise vardı. Bacaklarım bembeyaz ortadaydı. Zaten tüm erkek öğrencilerin gözü verdiğim hafif dekolte ve bacaklarımdaydı. Klasiktir, öğrencilerle tanışmaya başladık. Kız öğrencilerin çoğunluğu sürtük gibi konuşuyor, ağız yaya yaya cümleler kuruyordu. Erkekler de, erkekler… Ayağa kalkan her erkeğin önündeki kabarıklık belli oluyordu. Hepsi -istisnasız hepsi- semsertti. Benim de istemesem de gözlerim oralarına kayıyordu. Biri boşluğuma gelen bir anı yakalayıp “hocam yüzüme bakmayacak mısınız” dedi ve bütün sınıf güldü. Çok utandım. Tanışma faslı devam etti. En son… Arka sırada oturan Can’ı gördüm. Dersine girecektim bu azman herifin. 17-18 yaşlarında bir çocuk nasıl bu kadar hayvansı bir erkek oluyor anlam veremiyordum. Ders bitti. Zil çaldı. Kızlar önden çıktı sınıftan. Ben de çantamı alıp çıkıyordum.
Kapıya doğru giderken götüme bir şaplak atıldı. Can atmıştı bunu. İyi dersler hocam diyip kahkaha attılar. Sınıftan çıktım. Tuvalete gittim. Sessizce ağlıyordum. Düştüğüm ortam çok kötüydü. Tuvaletten çıktığımda yeni bir ders başlamış, koridorlar boşalmıştı. Benim diğer dersim 2 saat sonraydı. Gözyaşlarımı silip koridora çıktım. Koridorda beni Can durdurdu. “Senin derste olman gerekmiyor mu?” dedim sulu gözlerimle sinirli bakarak.

Can : Ağladın mı sen?

Ben : Sus git dersine çabuk.

Can : (elini yanağıma atarak) seni üzdüysem özür dilerim. Biraz eğlenmek istemiştim sadece.

Ben : (gözyaşlarımı tutamayarak) şaplak atmak zorunda değildin!

Can : Tamamen şakaydı. Özür dilerim. (Sımsıkı sarıldı.) Sınıfla konuşucam, senle uğraşmayacaklar.

O an bana değişik bir güven aşıladı. Bir sonraki derse girdiğimde de tüm sınıf düzgün davranıyordu bana. Can’ın söylediğini yapması ve bana ara ara bakış atması beni ona karşı fena yükseltmişti. Okul çıkışı kahve içmeye çağırdı. Çok mu samimi olduk diye düşünüyordum ama gittik. Birkaç saat beraber takıldık. Bana kendini iyi bir insan gibi göstermişti. Ama bu tamamen bir taktikti. O tuzağına düşülmemesi gereken bir tokmakçıydı…

To Be Continued…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir