Zeynep ve Arkadaşlarım 2

Zeynep ok. Dedi ve Batu bizi odamıza çıkarttı.
Batu odadan çıktığı gibi şortumu giydim ve kendimi yatağa atıp Zeynep’i izlemeye başladım. Onu ilk kez çıplak göreceğim derken bana arkası dönük giyinmeye başladı ve sadece minik poposunu görebildim. Aşırı yol yorgunuydum, dönsene demekten de utandım yapacak bir şey yoktu. Mayosunu giymişti bile. Derken Zeynepten üzüntülü bir aaaa sesi geldi. Bana önünü döndü ve durumu anlatmaya çalıştı,

  • ya aşkım arkadaşlarının yanında uygun olmaz diye bikini değilde mayo getirdim ben ama bu mayo çocukluğumdan kalma sanırımm ve biraz küçük geldi. Dedi.

Gerçekten de durum öyleydi, mayonun omuzdan göbeğe gelen iki parçası, pek kapatıcı değildi ve sağa sola doğru açılmışlardı. Arkasında ise poposunun anca yarısını kapatıyorlardı. Bu arada bacaklarının ne kadar ince olduğunu da ilk kez fark ediyordum.

  • girmesen mi havuza acaba? Diye sordum
  • napıcam aşkım siz havuzda ben dışarıda sizi mi izlicem? Hem daha denize de gideceğiz ya.

Ben cevap vereceğim sırada Zeynep

  • buldum! Diye atıldı

Valizden bir çengelli iğne çıkarıp mayonun göğüslerini kapatması gereken iki parça kumaşını birbirine tutturdu.

-nasıl aşkım? Diye sordu ve kollarını açıp bir dönüş yaptı olduğu yerde.

  • olur canım neyse böyle gir o zaman. Deyip konuyu kapattım. O sırada da yol yorgunluğum aşırı üstüme çoktü ve hafif hafif uykuya dalmaya başladım.
  • aşkım sen yüz ben uyuyacağım galiba. Dedim.
  • tamam aşkım gelirsin biraz kestirip. Dedi Zeynep. Yanağıma bir öpücük kondurup kapıdan çıktı, ben de uykuya iyice dalmaya başladım.

Uykumun ortasında havuz tarafından gelen bir çığlığa uyandım, pencereden baktım. Zeynep ve arkadaşlarım yuvarlak halinde yanyana duruyor ve kahkaha atıyorlardı. Çığlıpı nereden duyduğumu düşünmeden tekrar uykuya daldım.

Uyanmaya başladığımda hava kararmıştı. Sanırım 1-2 saat uyumuştum. Pencereden bakınca ne Zeynep’i ne de çocukları göremedim. Odadak çıkıp merdivenlerden indim fakat evin diğer odaları da sessizdi. Havuza çıktığımda bahçenin diğer tarafındaki ışığı fark ettim ve oraya yöneldim.

Gördüğüm bir jakuziydi. Batu, Utku ve Metin jakuzinin köşelerinde ayakları suda olacak şekilde oturuyorlardı. Havuzdan jakuziye girmiş olmalılar ki yine sadece şort gyiyorlardı fakat önlerindeki şişkinlikler de gayet belirgindi. Derken yaklaştım ve Zeynep’i görmemle şok olmam bir oldu.

Jakuzinin içinde yatıyordu fakat mayosunun göğüslerini kapatmasını sağlayan o çengelli iğne ortalıkta yoktu. Göğüsleri tamamen meydanda değildi ama yine de en küçük harakette fırlayacakları barizdi. Durumu mesele etmeden Zeynep’e seslendim.

  • aşkım ben hala çok yorgunum istersen gel yatalım. Dedim ve çocuklara döndüm
  • beyler takılamadık ya yarın görüşürüz. Dedim.

Çocuklar kafa sallarken Zeynep atladı,

  • aşkım havlu getirir misin etrafı ıslatmayayım. Dedi

Arkadaki rafta gördüğüm havlulardan birini Zeynep’e uzattım. Fakat Zeynep havluyu almadan önce ayağa kalktı ve ellerini havaya kaldırıp esnedi. Göğüsleri de fırlamayı ihmal etmedi. Ben şaşkınlıkla izlerken çocukların pek de şaşırmadıklarını fark ettim. Sanırım ben uyurken bu kaza bir kaç kere yaşannıştı.

Zeynep havluyla her yerini kurulamaya başladı. Jakuziden çıktı ve ışığın altında kurulanmaya ve bize müthiş bir manzara vermeye devam etti. Havluyu vücuduna sardı, elimi tuttu ve,

  • iyi geceler beyler. Dedi cilveli ve sevecen bir şekilde. Çocuklar da iyi geceler Zeynep diye cevap verdiler ve biz odamızın yolunu tuttuk.

Merdivenleri çıkarken,

  • bu gece yapacaklarımız var aşkım. Deyip göz kırptı bana.

(Devam edecek)