Bir gün, bilgisayarda oyalanırken bir mail geldi.

Mailde: “Merhaba Eren Bey, sizi bir süredir takip ediyoruz. Yeni çıkaracağımız alkollü içecek reklamı için sizi, denizin ortasında bulunan adamıza davet ediyoruz. Sizlerle birlikte toplam 100 kişi seçtik. XX konumda, Pazartesi günü gemimize bekliyoruz…”

Ben de kabul ettiğime dair bir mail gönderdim ve gün saymaya başladım.

Fiziksel özelliklerimden bahsedeyim: 1.83 boy, 77 kiloyum. Ara sıra spor yapıyorum. Normal bir vücuda göre %30 daha kaslıyım diyebiliriz. Saç rengim kumral, göz rengim yeşil, tenim beyaz. İsmim Eren, 21 yaşındayım.

Pazartesi günü geldiğinde, sabah erken saatlerde heyecanla kalktım. İlk defa böyle büyük bir davet alıyordum ve nelerle karşılaşacağımı merak ediyordum. Valizimi hazırlayıp yola çıktım. Beni, daha önce hiç görmediğim bir otelden alacaklardı. Otelin önünde, büyük bir lüks yat duruyordu. Yat, adaya doğru gidecekti ve davetliler için ayrılmış şık bir alan vardı.

Gemiye adım attığımda, etrafımda bir sürü kişi vardı. Hepsi de tıpkı benim gibi genç ve enerjik görünüyorlardı. Çeşitli sohbetler duyuluyordu ama hepsi bir şekilde birbirine yabancıydı. Birkaç adım attım ve hemen dikkatimi çeken biri oldu. Kısa siyah elbisesiyle, ince beli, güzel fiziği ve kendine özgü bakışlarıyla hemen etrafındaki atmosferi değiştiren bir kadındı. Göz göze geldiğimiz an, bir şeyler hissettim—bu sıradan bir tanışma olmayacaktı.

Ama o an gözlerim başka birine kaydı. Yaklaşık birkaç adım ötede, sarı elbisesiyle göz alıcı bir kadın daha vardı. Kısa saçları, ince beli ve büyük göğüsleriyle dikkatimi çekti. İçimde bir ateş daha yandı. Gözlerimiz birkaç saniye buluştu ve o da küçük bir gülümseme bıraktı yüzünde. Aramızdaki gerilim ve çekim giderek büyüyordu.

Yanımdan geçerken, ince belini vurgulayan elbisesiyle bir başka kadın daha vardı. Uzun bacakları, hafifçe hareket eden kalçası… Her adımıyla gözlerimi kendine çekiyordu. Dönüp ilk gördüğüm bayana bakmam bir saniye sürdü, ama o an gözlerimiz yine buluştu. Bir şeyler vardı; belki de sadece o anın etkisiyle, ama bu kadın, içinde bir yerlerde bir şeyleri uyandırıyordu.

Bir garson, bana elinde kokteyl tutarak yaklaştı. “Hoş geldiniz,” dedi gülümseyerek, “Yatımızda sizleri en iyi şekilde ağırlayacağız. Bir şeyler içmek ister misiniz?”

Yavaşça başımı salladım, kokteyli aldım ama gözlerim hâlâ kadının üzerindeydi. O an, gözlerimizin tekrar buluştuğu anı hatırlıyorum; bir parıltı vardı, ikimizin arasında. Zihnimdeki düşünceler hızla karışmaya başlamıştı. İçimdeki istek gitgide arttı. Adaya Gelmiştik Artık. Adada, geceye doğru ilerledikçe, herkes bir araya gelmeye başladı. Bütün atmosfer bir anda değişti. Bir şeyler vardı; cinsellik, arzu ve yasaklar etrafımda dans ediyordu. Kumsalda lüks şezlonglar dizilmişti, geceyi geçirmek için mükemmel bir yerdi. Yanı başımda bir ses: “Seninle tanışabilir miyim?” dedi. Dönüp baktım, o kadındı. Gözleri parlıyordu ve sesindeki hafif titreme, içindeki duyguları yansıtan bir ipucuydu.

“Tabii,” dedim, “Adada tanıştığımızı kimse unutmaz.”

Gülümseyerek yaklaştı. Teninin yumuşak dokusu, kokusu… Her şey, tam da hayal ettiğim gibi hissediliyordu. Ama tam o sırada, diğer kadının bakışları da benimleydi. Gözlerini bana kilitlemişti, ve o an göz göze geldiğimizde, her şeyin değişeceğini hissettim. Şimdi bu adada sadece bir değil, birden fazla arzu vardı, hepsi de beni bekliyordu.

Adanın geceye bürünmesiyle, gizli arzular bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Birbirimize yaklaştıkça, hem içimdeki istek hem de onları daha yakından keşfetme arzusu büyüyordu. Gecenin karanlığında birbirimize adım attık, ama her anın gizemi ve gerilimi, aramızdaki bağı daha güçlü hale getiriyordu. Dışarıda, tropik rüzgar hafifçe esiyor, geceyi daha da yoğunlaştırıyordu. Ve ben, her anın içinde kayboluyordum.