Bir saat sonra. Gemi limandan ayrıldı ve yolcuların çoğu adaya son bir bakış atmak için dışarıda durdu. Annem ve ben meyve suyu içerken güvertede yan yana durduk. İkimiz de içeceğin lezzetli olduğu konusunda hemfikirdik, içinde ne olursa olsun.

• “Bu manzara çok muhteşem,” dedi okyanusa bakarak. Bundan asla bıkmayacağım. Gerçekten içimi ferahlatıyor”
• “Aynen. Beni davet ettiğine sevindim.”
• Kaşını kaldırarak “Öyle misin?” diye sordu annem.
• “Evet, tabii ki,” diye yanıtladım, sanki kendimi savunuyormuş gibi. “Neden olmasın ki?”
• “Boşver. Yolculuk başladığından beri tüm bu düzenlemeden zaman zaman biraz rahatsızsınız gibi görünüyor. Hepsi bu kadar.”
• “Çünkü sen benim annemsin ve etrafımız sürekli öpüşen insanlarla çevrili?” Şakayla karışık cevap verdim. “Belki bunun bununla bir ilgisi olabilir.”
• “Gayet normal” diye başını salladı. “Bu alışılmadık bir durum. Bundan rahatsız hissetmen umurumda değil.”
• “Bize bu içecekleri satan adam senle sevgili olduğumuzu düşünürse ne olur?” diye sorarak annemi yokladım.
• “Niye ki?” diye sordu Annem
• “Dışarıdan utanmış görünüyordun.”
• “Hayır bu farklı bir durum.”
• “Neden ki, neyi farklı?”
• “Sadece öyle,” diye sert bir şekilde yanıtladı. “Kadınlar farklı şekilde yargılanabilir. Muhtemelen genç erkeklerin peşinden koşan bir tür ‘orospu’ olduğumu düşündü. Bu kadar çok gülümsemesinin nedeni bu olabilir.”
• “Aşırı tepki veriyorsun anne. Basit bir yanlış anlaşılmaydı. O kadar da önemli değil. Ayrıca harika görünüyorsun. Benim gibi yakışıklı genç erkekleri hala çekebileceğini düşündüğü için gurur duymalısın.”
• Şakacı ama sert bir şekilde ” Bana nasıl hissetmem gerektiğini mi söylüyorsun?” sordu.
• Omuz silktim. “En azından bize bu güzel tadı olan meyve suyundan çok fazla verdi.” İkimiz de tuttuğumuz taze meyve suyundan daha fazla içtik ve sonra annem kabul ederek gülümsedi.
• “Bununla kesinlikle tartışamam.”

Daha sonra küçük odamızda dinlendik. Annem ve benim her birimizin ayrı yatakları vardı. Annem yatağında ziyaret edeceğimiz bir sonraki yer için broşürlere bakarken yatağımda uzanmış televizyon izliyordum. Ayrıca adadan taze sıkılmış meyve suyundan daha fazla içiyordu, ki buna doyamadı.

• “Umarım tüplü dalışla ilgileniyorsunuzdur,” dedi, gözleri sayfalar arasında dönerek. “Mercan resifleri çarpıcı görünüyor. Onu yakından görmek isterim.”
• “Yakın arkadaşlarım hep anlatıyordu. Her zaman tüplü dalışa gitmek istemişimdir.”
• “Harika o zaman. İkimiz için de ilk kez deneyim olacak.”
• “Evet,” diye annemi geçiştirdim çünkü gözlerim hala televizyondayken.
• “O zaman kararlaştırıldı.” Göz ucuyla annemin bana baktığını gördüm, bu biraz rahatsız edici ve garipti. Ona bakmak için döndüm ve annemin yüzünde hafif ve sevgi dolu bir gülümsemeyle gördüm.
• “Sana bir konuda yardımcı olabilir miyim? Sonunda birlikte bu kadar çok zaman geçirmemizin harika olduğunu düşünüyorum. Ben işle çok meşguldüm ve sen üniversiteyle meşguldün.”
• “Birbirimizi her gün görüyoruz anne.”
• “Bu farklı. Yetişkin bir adam oluyorsun. Bir gün çocukların olduğunda, ne söylemeye çalıştığımı anlayacaksın.” Ben cevap veremeden, geminin interkom sistemi aniden etkinleştirildi ve gelen mesajı dinledik: Tüm yolcuların dikkatine, Bu Kaptan konuşuyor. Endişelenmeyin, ancak bu gemide bir yolcu tarafından yasadışı olarak depolanan böceklerin kazara salınmasını içeren bir olay oldu. Şu anda böceklerin hiçbirinin tehlikeli olduğuna inanılmıyor. Önlemsel nedenlerden dolayı, mürettebatımız güvenliği sağlamak için özenle çalışırken tüm yolcuları önümüzdeki birkaç saat boyunca odalarında kalmaya çağırıyoruz. İşbirliğiniz için hepinize teşekkür ederiz. Gemi temizlendiğinde sizi bilgilendireceğiz. Kaptan Johnson

Annemin gözleri aniden panik gibi geldi. “Aman Tanrım,” dedi. “Umarım kimse incinmez.”

“Haklısın, benim içinde öyleydi.” Annem broşürü boş bardağıyla birlikte bir kenara koydu ve yatağına uzandı ve gözlerini kapattı. Televizyonu kapattım ve aynısını yaptım. Yapacak daha iyi bir şey yoktu.

“Her şey iyi olacak anne. Kaptan az önce tehlike olmadığını söyledi. Her şey temizlenene kadar odada takılacağız.”

Annem başını salladı. “Muhtemelen haklısın. Bu akşamki planlarımız için bu kadar.”

“Biliyorum. Şu anda karantina altındayız. Sanırım birlikte kapana kısıldık.”

Yüzünde hafif bir kızgın ifadeyle “Bunu kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun,” dedi .

“Hayır anne saçmalama,” diye yanıtladım. “Seninle bir odaya kilitli kalmak sorun edeceğim son şey.”

Eğlenceli ama şüpheci bir bakış atarak “Görünüşe göre akşam yemeğine kadar burada kalacağız. Biraz uzun bir şekerlemeye ihtiyacım var. Uzun bir gündü benim için.”