Yengem Merve 4

“Hani ses çıkartmayacaktınız siz? Annen duyacak diye ödüm koptu, onu salondan uzak tutmak için bir sürü bahane uydurmak zorunda kaldım!!” diye çıkıştı. Ses geldi mi o kadar ya, ne bileyim gerçekten sessiz olmaya çalıştık dedim. Neyse dedi, bir daha olmayacak. Nasıl ya dedim olmaz öyle ben yine istiyorum. Gözlerini açarak sinirli sinirli bakarak bağırmaya başladı, “çok tehlikeli Can bak yakalanacaksın, sana da yazık olacak bana da deli deli işlerden uzak tut beni!! Ya bir şey olmaz merak etme, sonraki sefere daha sessiz oluruz, ayrıca nasıl ses geldi ben hiç sizin evden böyle sesler duymuyorum diyerek güldüm. Amacım geçen sefer yaşadığı şaşkınlığı yaşayacak mı diye görmekti açıkçası. Ve yine oldu… Bembeyaz kesildi yüzü, yutkundu, bir sorun olduğuna artık emindim. Sana ne be bizim ev hayatımızdan, sen kendi işine bak deyip geçiştirdi.

İçimi müthiş bir merak kaplamıştı, acaba ne sorun vardı? Abim Merve’yi sikemiyor muydu? Bunları bir şekilde öğrenmem lazımdı. Eğer yengemi sikeceksem, bunun yolu bu bilgileri öğrenmekten geçiyordu.

Sanırım bu olayın üzerinden 1 hafta 10 gün kadar geçmişti, sınavlarımın yoğunluğundan dolayı çok odamdan çıkamıyordum. Annem de üstüne grip olunca çarşıya Merve’yi gönderdiği için bir süredir baş başa kalamıyorduk. Annem artık evden çıkmam lazım ben çarşıya ineceğim, dönerken de komşuya falan uğrarım deyip çıktı. Odamda Merve’nin gelmesini bekliyordum adeta, bir şekilde bu konuları açmalıydım. Çok geçmeden Merve gelip, hadi kahve? Dedi. Mutfağa geçip karşılıklı oturup sigaraları yaktık. Yenge bana ev lazım ya deyip güldüm. Sanırım biraz yumuşamıştı çünkü o da gülmeye başladı. Seni evlendirsek mi biz ne yapsak bu halinle işin zor dedi. Yok yaa daha ne evlenmesi okulum var, hem baksana evlenince sesler kesiliyor diye lafı soktum. Hiçbir şey demedi, kahvesinden bir yudum alıp, boşver şimdi sen bunları, aynı kızı mı getireceksin diye sordu.

Yine konuyu geçiştirmişti ama bu sefer kızmaması da güzeldi. Evet dedim Deniz’le görüşemiyoruz sınavlar falan yüzünden. Libidom tavan oldu valla dedim. Tamam yarın ayarlarız bir şeyler derken gülmeye başladı, halime bak sana pezevenklik yapıyorum, kendi derdim yetmezmiş gibi dedi.

Kendi derdim lafını yakalayıp çıkarttım. Ne derdin varmış yenge ya noldu anlatsana biz seninle sırdaş değil miyiz dedim. Sus len diye çıkıştı, sana hava hoş işine bak sen! Sadece salonda mı yaptınız diye muzip muzip güldü. Ben konuyu onun derdine çekmeye çalıştıkça o benim macerama getiriyordu sözü. Dinlemek istiyor gibiydi, belki de buradan yürümeliydim.

Evet dedim önce koltukta biraz takıldık, sonra 2.’de halının üstünde oldu dedim. Biraz utangaç ama hevesli bakıyordu yüzüme. Koltuğu kirletmeyin bak rezil oluruz abin yanlış şeyler anlar dedi. Yok dedim merak etme ben boşalacağım yeri bilirim. Derin bir sessizlik oldu, sigarasının son fırtını çekerken kaşlarını kaldırarak baktı bana. Maşallah dedi, bu yaşta işini biliyorsun. İyiyimdir diye biraz böbürlendim. Öyle miii dedi biraz cilveli şekilde. Valla dedi ben sizin aileyi anlamadım, abinle çok başka karakterlersiniz, senin anladığın işler başka onun anladığı işler başka… Pas vermişti resmen bana. Hadi ya dedim, abim anlamıyor mu bu işlerden? Onu mu diyorum salak sen basketbol falan oynuyorsun, spor yapıyorsun ya onu diyorum. Resmen kıvırıyordu. Söylediğine pişman olmuş ya da utanmıştı. Ben demek istediğini anlamıştım… Üstelemedim, nasıl olsa yıl boyunca çokça vaktimiz olacaktı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir