Külodumu çektim. Eteğimi düzelttim. Ve oradan hemen çıktım. Adım atacak halim yoktu. Yolda yürürken belli etmemek için kıvranıyordum. Arabanın yanına gittim. Külotumda küçük bir kan lekesi vardı. İçimdeki döller deliğimden çıkıp külodumun her yerine bulaşmıştı.
Bu durumda araba ile kendi ilçeme gidemeyeceğimi anladım. Ama ne yapabilirdim ki. Gidebileceğim bir yer, yardım isteyebileceğim birisi yoktu. Kanama yeniden başlarsa, arabanın koltuğuna bulaşırsa bunun açıklamasını aileme nasıl yapabilirdim? Kendimi temizlememiştim bile. Külotum batmıştı. Başıma bir şey gelmeden, “Sana ne oldu” diye sorulmadan kimin yardımını alacağımı düşündüm. Çaresizlik içinde bana bir tek yine Halil amcanın yardım edebileceğini anladım. Götümdeki acı ile oraya gittim.
Vardığımda çay ocağının bahçesinde müşteriler vardı. İçerideki kısımda müşteri yoktu. Halil amca beni gördü. İçeriyi çaktırmadan işaret etti. Mecburen attığım küçük adımlarımla içeri girdim. Tabureye oturabileceğimi düşünmüyordum. Bacaklarım görünür diye değil. Götümün acısından o alçak tabureye çömelmek beni yırtar sanıyordum. Israr etse de oturmadım. Konuştuk.
H: Ne oldu, neyin var?
R: Külotumda kan var. Götüm çok acıyor. Hiç gücüm yok. Ne yapacağımı bilemiyorum. Okul çıkış saatinde evde olmam lazım. Bana yardım et.
H: Arka tarafta çekyat var. Televizyon var. Bazı geceler orada kalırım. Geç orada yat. Ben yardım edecek bir bir arkadaşıma telefon edeyim.
R: Tamam. Çekyat nerede?
H: Dışardan dolanacaz. Kapısı burdan değil.
R: Müşteriler beni sikmeye götürüyorsun sanacaklar. Beni fahişe sanacaklar.
H: Yok yok. Rahat ol. Bir şey olmaz. Sen kendin git. Sol taraftan dolan. Kapısı açık. Kilitli sanma. Biraz sıkışık sadece.
R: Tamam amca.
H: Amca diyen dillerini yerim yavrum. Sikicim de.
R: Yapma bunu lütfen.
Kapıdan çıkıp, sola döndüm. Arka tarafa gidince çay ocağının aynı çatı altında ama farklı kapılı bir odası olduğunu anladım. Küçük bir yerdi. Bir pencere, bir çekyat bir de kırma masa üstünde televizyon vardı. Duvarda ve kapı arkasında asılmış gömlek, atlet gibi kirli şeyler vardı. Çekyatın üstünde porno dergiler ve sarı lekeli külotlar vardı. Ne olduğunu anlamıştım. Kendi başına bir sapıktı. Çekyata yan şekilde uzandım. Halil amca müşterilerle veya çay kazanıyla ilgileniyor olmalıydı. Henüz gelmemişti. On dakika kadar sonra geldi. Karnımın önündeki boşluğa oturdu. Önce yalandan kafamı okşadı. Nasıl olduğumu sordu. Çok üzgün olduğumu, götümün acıdığını söyledim. Cebinden telefonunu çıkardı. Benim o zaman cep telefonum yoktu.
H: Bir arkadaşım var. Götçü Mustafa deriz. O anlar. Gelsin baksın, seni eve yetiştiririz.
Dedi ve bir elinde telefonu kulağına tutuyor, diğer eliyle popomu avuçlayıp okşuyordu. Karşıdaki telefonu açtı ama sanırım hat iyi çekmiyordu. Aynı cümleleri defalarca tekrarlıyorlardı. Anlaşılmayan anahtar kelimeler “Kız siktim”, “18yaşında”, “Götten siktim”, “Ağrısı var” ve “Hala yanımda” Bağıra bağıra bunları anlatmaya çalışıyordu. Umarım anlamıştır ve kremi falan varsa yanında getirir diye dua ediyordum. Sonra telefonu kapattı. Bahçedeki müşterilere bakmaya gitti. Yerimden kalkıp televizyonu açtım. Hiç de sevmem televizyon seyretmeyi ama sıkıntıdan hangi kanal çekiyorsa onu seyrediyordum. Yerli bir film vardı. Onu seyrederken biraz zaman geçmiş. Halil amca sandım ama başka biri geldi. Bu adam da Halil amcanın yaşlarında görünüyor ama vücudu daha dinç gibiydi. Dik yürüyordu. Uzun boylu ve kalıplıydı. Göbeği vardı ama büyük değildi.
M: Ben Mustafa. Götçü Mustafa der bazı ibneler. Mesela Halil. O ibne telefon etti ama pek anlaşılmıyordu. Sikilecek kız sen misin? Ne diye hasta gibi yatıyorsun? Kalk da sikimi yala. Seni en az iki kere sikecem. Hapı attım da geldim. Param cebimde yavrum. 400 mark getirdim ama sen daha fazla edersin küçük orospu.
R: Mustafa amca sen yanlış anlamışsın. Ben fahişe değilim. Nasıl olduğunu anlamadan Halil amca beni sikti. Götüm kanadı. Çok acıyor. Sen anlıyormuşsun ağrıdan. Onun için aradı.
M: O Halil ibnesi nasıl oldu da seni sikti?
R: Ben şu ilçeden gezmeye geldim. Ama sinema…
M: Dur lan dur. Önce şu göte bakalım. Sonra dinleyim hikayeni.
Dedi ve eteğimi kaldırdı. Külotumu çıkardı. Yanlara doğru çekerek içine baktı. Parmağını ağzında ıslatıp orama dokundu. Küçük bir çığlık attım. Çok acıyor dedim.
M: Kanayan yeri gördüm. Mühim bir şey değil. Külotunda da pek leke yok. İlk defa mı sikiştin?
Bunu sorunca her şeyi anlattım. Durumuma üzüldü. Fahişe olmadığımı ama orospu ruhlu olduğumu anladı. Beni yalayarak iyileştireceğini söyledi. Olmaz dedim ama iyi geleceğini söyledi. Dışardan sesler gelince külotumu giydirdi. Eteğimi indirdi. Elleri ne kadar da hızlı ve hünerli. Kapı açılınca Halil amca şöyle bir baktı ve içeri girdi. Kapı kapanınca Mustafa amcaya durumu sordu. Mustafa amca Halil’i biraz azarladı. Bakire göt alıştırmadan sikilmez. Harcamışsın kızın götünü. Hayvan herif. Küçük sikli ibne falan diyordu. Biraz karşılıklı laf söyledikten sonra Mustafa amca, Halil amcaya “Git kıza bu bedende beyaz külot al. Şu kağıtta yazan kremden al. Bir kutu da lokum al” dedi. Halil amca “Lan ben burayı bırakamam. Sen gidip al. Bir de keyif lokumu istiyor beynini siktiğimin götçüsü.” dedi. Mustafa amca mırın kırın etti ama gitti. Ben televizyonda başka bir dandik sabah kuşağı programı açtım ve beynimin küçüldüğünü hissederek yatmaya devam ettim. Göt deliğimin acısı azalmıştı. Ayağa kalkıp küçük odada adımladım. Sonra tekrar yerime yan şekilde yattım. Mustafa amca çıkalı 45 dakika olmuştu. Halil amca bakmaya geldi. Sevimli sandığımız Halil amca meğerse içine girince ne kadar azgın ve yetersiz bir orospu çocuğuymuş. Nasılsın derken bile memelerimi avuçluyor. Dudağımdan öpmeye çalışıyordu. Elimle ittim. O sırada Mustafa amca geldi. Ayak seslerini duymamıştık. İçeri girince Halil amcaya kızdı. “Rahat bırak Rojda’yı. Zaten götünü mahvetmişsin. Para bile vermemişsin. Gidip külot, kremi falan da ben alıp getirdim. Ver kıza 400 mark” dedi. Halil amca yok falan diye mırın kırın edince Mustafa amca “Yapacaksın lan.” diye gürleyince tamam diyerek kapıdan çıktı.
Mustafa amca bana bakıp külodu çıkarmamı söyledi. Az önce rahat bırak kızı değil de rahat bırak Rojda’yı diye söylemesi hoşuma gitmişti. Ben de ona karşı bir sıcaklık oluştu. İlk geldiğinde bakmak için kendi indirmişti ama şimdi benden istemişti. Ben de külotumu indirdim. Hiç çekinmedim. Zaten görüp ellemişti. Kafasını popoma yaklaştırdı. Ama sanırım iyi göremedi. Pencereden gelen ışık yeterli değildi. Işığı yaktı. Bir de öyle iken popoma yaklaşıp baktı. Yakın gözlüklerini takıp denedi. “Götün daha iyi gibi, ama bunu yumuşatmam lazım” dedi ve ben bir şey diyemeden deliğin etrafını yalamaya başladı. Hiç amıma değdirmeden, dilini göt deliğimde dans ettiriyordu. Acım iyice azalmış ama zevk alır hale gelmiştim. Dilini deliğimin içine itiyordu. Off ve ahh sesleri çıkarıyordum çünkü zevkten zevke uçuyor gibiydim. Bu daha ne kadar devam edecek bilmiyordum. Sonra kafasını kaldırıp “yeter” dedi. Eski külotumla deliğimin etrafındaki ıslaklıkları sildi. Poşetten çıkardığı kremi deliğimin etrafına ve tek parmağını içime sokarak içime sürdü. Etki etmesi ve uyuşturması en az 10 dakika sürer yavrum dedi. Cebindeki paradan 350 mark çıkarıp gömlek cebime sıkıştırdı. Bunu yaparken memelerimi avuçlama gereği falan duymadı. Parayı soktu ve elini çekti. Bana “Tamamen soyun” dedi. Anlamadım ama gömlek düğmelerimi açmaya başladım. O da odadan çıktı. Ben üstümdekileri tamamen çıkardığımda ne yapacağımı bilemez halde çekyatta oturuyorum. Kenarda battaniye vardı. Onu alıp açtım ve kendimi altına sakladım. O esnada Mustafa amca odaya girdi. “Halil ibnesinde bu kadar para varmış. 100 mark eder. Birazdan bankaya gidip sana kalan kısmı getirecek.” dedi. Kendimi bir fahişe gibi hissettim. Yüzüm düştü. Bunu anlamış olacak ki “Sakın yanlış anlama. Bu adam götünü acıtmış. Fahişelere gitse yine bu paraları verecekti ama senin gibi tazeciği yok yavrum. Al parayı” dedi. Aldım. Onu da yerden aldığım gömleğimin cebine koyacaktım. Sığmadı. Kendi verdiği ve Halil amcadan getirdiği paraları çantama koydum.
M: Krem etki etti mi? Götünün sızısı geçti mi?
R: Evet, biraz uyuştu.
M: Aç battaniyeyi. Keyfimize bakalım yavrum. Korkma ben can yakmam. Bilakis iyileştirici etkim ve sihirli tükürüğüm vardır.
Ben battaniyeyi açtım. Kendisi de ayakta soyundu. Her şeyi çıkardı. Bir tek çorapları kaldı. Gözüm sikine dikildi. Bunun siki Halil amcanınki gibi değildi. Daha uzun ve kalındı. 15 santim vardı. Beni çekyata sırt üstü yatırdı. Kendi de dizlerinin üstüne yere geçti. Memelerimi okşuyordu. Elleri büyük ve sertti. Ama canımı yakmamaya çalışan bir özenle usulca okşuyordu. Sanki beni ürkütmemeye çalışıyor gibiydi. O an kısık bir sesle
R: Bakireyim amca”
M: Biliyorum korkma, mavi hapı yutup geldim. Sert sert sikerim diye geldim ama vaziyet başkaymış. Sen şimdi kusuruma bakma. Usulca sikip sikimi sende söndürecem. En iyisi bu.
R: Sana güveniyorum amca. Ama ben sevişecek surumda değilim. Hiç yapmadım da zaten. Sadece böyle yatabiliyorum. Sen kusura bakma. Bu kepazeliğin içinde başkası olsa her türlü harcardı beni.
M: Ayı gibi göründüğüme bakma. Bugün iyiliğim üstümde. Hadi bakalım amını aç. Korkma sadece yalıycam. Sikimi sokmayacam.
Bacaklarımı araladım. Büyük kafasını kasıklarıma yaklaştırdı ve klitorisimi öptü. Bir daha. Bir daha. Sonra içine çeke çeke oramla öpüşmeye başladı. İnanılmaz bir zevk alıyordum ve amım ıpıslaktı. Sanırım o anda sikini soksa dur diyebilecek bir engelleyici duygum olamazdı. Ama o biraz daha emip öptükten sonra am deliğime inip orayı yaladı. Dilini hafif hafif içime sokuyordu. Bu ne güzel bir bir histi böyle. Yer çekimi etkisi altında değildim sanki. Uçuyordum. Kafasını bastırıyordum. İnlemelerim kesilmeden devam ediyordu ve boşaldım. Kafasını çekip yüzüme gülümsedi. Sonra yeniden diliyle yalamaya ve içime sokmaya devam etti. Hızlı hızlı yapıyordu. Ben yeniden yükseldim. Ve sanırım yeni bir orgazm çok yakındı. Kafasını yeniden bastırdım. Nefes almaksızın devam etti ve ben yine boşaldım. Mustafa amca kalktı ve titremelerimin durmasını bekledi. Sonra beni çevirdi ve domalma pozisyonuna soktu. Popom havadaydı. Belimi çukurlaştırdı ve arka deliğime tükürdü. Sikini yavaş yavaş içime sokmaya başladı. Önce sadece başını sokup bekledi. “Alıştırmak lazım narin çiçeğim” dedi. Cevap veremiyordum. Nefesim kesiliyordu. Sonra yavaş yavaş derine itmeye başladı. “Acı var mı?” diye sordu. “Var ama dayanabiliyorum Mustafa amca” dedim. Güldü ve “Sikicim de bana” dedi. “Yavaş yap sikicim” dedim. “Endişe etme. Bana boşuna götçü Mustafa demiyorlar. İşimi bilirim” dedi. Yavaş yavaş ite ite kasıklarının götüme değdiğini hissettim. Hepsini sokmuştu. Buna dayanabiliyordum. Adam işini iyi biliyordu gerçekten. Temposunu bozmadan 5 dakika kadar sikti. Mustafa amca hafif bir böğürme çıkarınca içimde bir akıntı hissettim. Boşalmıştı ve yavaşlamış bir şekilde içime sokmaya devam ediyordu. Elini amıma atıp okşamaya başladı. Onun okşamaları ve içimde küçülen ve akıttığı döllerin etkisiyle kolay kayan sikinin varlığıyla ben yeniden boşaldım. Titrediğim zaman götümden yavaşça çıktı. “Götten yavaş çıkmak gerekir taze gelinim benim” dedi.
O sikini çıkarınca yatağa gömüldüm. Nefesimin yerine gelmesini bekleyip sırt üstü çevirdi. Dudaklarımı öpmeye eğildi. Ben de dudaklarımı uzattım. Sabah Halil amca götümü yalayınca onunla öpüşmek istememiştim ama Mustafa amcaya hayır demeyip uzun uzun öpüşmeye başladım. Hayatımda ilk defa öpüşüyordum. Acemi gibiydim. Bunu anladı ve “İlk kez mi öpüşüyorsun?” diye sordu. Evet dediğimde şefkatle kafamı okşadı. “Sakın aşık olma” dedi. “Sanırım oldum” dedim.
Kalktı ve giyinmeye başladı. Yanlış bir şey mi söyledim acaba. Kendime kızıyor ama nedenini anlayamıyordum. Nedenini bulamadım ve sordum.
R: Yanlış bir şey mi söyledim sikicim?
M: Sikiş esnasında sikicim de ama iş bitti. Mustafa de, Mustafa amca de artık.
R: Yanlış bir şey mi söyledim Mustafa?
M: Bak canım. Talihsiz bir gün geçirmişsin. Sinema diye gelip sikişten sikişe geçmişsin. Ben sana paranı verdim. Sen de bana kendini verdin. Başımı belaya sokma.
R: Ben fahişe değilim. Para için burada değilim. İstemeden oldu her şey.
M: Farkındayım ama bu yaşananlar aramızda kalacak. Her şey rızayla oldu.
R: Evet, her şey rızayla oldu. Halil amcayla bile rızayla oldu. Seninkinden memnunum ama onunkinden pişmanım. Ama ne olduysa hep rızamla oldu, gerçek bu.
M: Sen bekle, ben geliyorum. Çıktı ve 5 dakika sonra elinde parayla geldi. Halil amcanın eksik kısmını söke söke alıp bana getirmişti. Çantama koydu. Eve varmama zaman vardı. Elini eteğimin altına soktu. Külotumu çıkarmadı ama yana sıyırıp baktı. Poşeti geri koyduğu kremi çıkarıp deliğime bolca sürdü. Az bekleyelim dedi. Yanıma oturdu. Götümde biraz sızı vardı ama kendime engel olamıyordum. Elimle göğsünü okşuyordum. Oynaşma dedi. “Bak sikim tekrar kalkarsa yatırır sikerim bir posta daha” dedi. Sikini yalayabilir miyim dedim. “Bugünlük yeter ceylanım” dedi. Bir kaç dakika öyle bekledik. Sonra lokum kutusundan bir kaç küçük lokum çıkardı ve domalmamı söyledi. Sorgusuz dediğini yaptım. Deliğimin içine bir tanesini soktu. Onu derin olmayacak şekilde biraz itip, ikinci lokumu da soktu. Merak ediyordum. Neden dedim. “Bir müddet böyle kalsın. Acıya iyi gelir” dedi. Ayağa kalk dedi. Canım yanar sandım ama pek de yanmadı. Alışana kadar ayakta kalmamı istedi. Biraz bekleyince iyiyim deyip eteğimi diz seviyeme indirdim. Şu saate kadar evde olmam lazım dedim.
M: Oraya kadar sürebilecek misin?
R: Bilmiyorum.
M: Ben götüreyim seni. Sonra minibüsle falan geri dönerim.
R: Çok iyisin.
M: Numaramı vereyim. Gece mesaj yaz, bir sıkıntı var mı bileyim.
R: Cep telefonum yok.
M: Paralarınla alırsın.
R: Amca telefon alamam. Paraları da açıklayamam. Sana güveniyorum. Sende kalsın.
M: Ah saf kızım. Ben o parayı harcarsam bir bok diyemezsin. Sakla güzel bir yerde.
Çantamdan bir deftere telefon numarasını yazdı. “Gece hariç arayabilirsin, gece sadece mesaj yazabilirsin” dedi. Sanırım evliydi. Birlikte odadan çıktık. Arabaya gittik. Anahtarı verdim ve o sürdü. Yolda göğsünü okşadım. Sikini elime almaya çalıştım ama güvensiz diye izin vermedi. Sanırım haklıydı. Bir an önce bu sarhoşluktan kurtulmalıydım. Beni ilçe girişine kadar götürdü. Sonra ben direksiyona geçtim ve onu minibüslerin oraya bırakıp eve geçtim. Lokumları çıkarıp, yatağıma uzandım. Altımda onun aldığı ayıcıksız düz beyaz külotumla. Normal tavrımı takınıp tekrar evden çıkıp sanki okuldan çıkıp da geliyormuşum gibi önce annemi sonra da babamı aldım. “Aferin ya, iyice şoför oldu kızım” tebrikleriyle eve vardık.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.