Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Yazlıktan Yazlığa – 1

…Altımda onun aldığı ayıcıksız düz beyaz külotumla. Normal tavrımı takınıp tekrar evden çıkıp sanki okuldan çıkıp da geliyormuşum gibi önce annemi sonra da babamı aldım. “Aferin ya, iyice şoför oldu kızım” tebrikleriyle eve vardık. 

Evde normal davranmaya çalıştım. Arka deliğimde bir sızı vardı ama dayanabiliyordum. Akşam yemeği için ne yemeğe ne de masaya yardım etmedim. Ortada fazla görünmeyip, odamda uzandım. Sadece yemek zamanı gidip birlikte oturup yedik. Yaşadıklarıma inanamıyordum. Sabah okula gitseydim bunların hiç biri olmayacaktı. Acaba iyi mi oldu yoksa kötü mü sağlıklı bir şekilde kafamda kuramıyordum. Beni hiç hak etmeyecek, rüyasında bile göremeyecek iki adam, arkamdan sikmişti. Tonton Halil amcanın nasıl bir yetersiz sapık olduğunu ve ayı gibi davranan Mustafa amcanın ise yumuşayıp sevişircesine sikmesi, bana tavrı ve ona aşık olmam hayatımın hatası mıydı yoksa iyi ki bekaretimi kaybetmeden sevişmiş olmak, sikilmiş olmak iyi ir şey miydi? Bilemiyorum. Okulda sikişmiş kıza tavrımızı düşününce kendime kızıyordum. Ama diğer yandan çok merak ettiğim seksi yaşadığım için mutluydum. Bir de üstüne 650 mark ve 100 marklık yerel karşılığı çantamdaydı. Onları saklamalıydım. Kitaplığımdaki test kitaplarımın arasına kimse bakmazdı. Oraya sakladım. 

Kafam dağılsın diye biraz ders çalıştım. Faydası olmuyordu. Sınava az kalmıştı. Deneme sınavlarımda da iyi puanlar alıyordum. En iyisi test çözeyim dedim. Kolay bir iki yaprak test açtım ve onları çözdüm. Biraz sakinleşmiştim. Ama kafamın içinde hala yaşadıklarım dönüyordu. Futbol seven kişiler maç süresinden daha fazla süre maç tartışması yaparlar ya. Saatlerce, günlerce… Onun gibi olmuştum. Her detay kafamda defalarca dönmeye başladı. 3 defa boşalmıştım ama hiç biri penisle değildi. Hepsi de Mustafa amcanın dili ile olmuştu. Amımın yalanmasıyla, okşanmasıyla olmuştu. Bunu düşünüp yatağa uzandım. Pijamamın ipini çözdüm. Elimi külotumun içine sokup amımı okşamaya başladım. Bir elimle de mememi kavrayıp, sevmeye başladım. Mustafa ve Halil amcanın ikisini de yanımda hayal ettim. Her ikisi de çıplak. Halil amca şiş göbeği ve ufak sikiyle sağ yanımda; Mustafa amca az göbekli, heybetli ve 15 santimlik iri sikiyle sol yanımda. Siklerini ağız hizama getirmişler. Her ikisini de ağzımla emiyorum. Sonra uzandığımı hayal ettim, gerçekteki konumum da yatakta uzanmaktaydı zaten. Sonra Mustafa amcanın bacak arama geçtiğini hayal ettim. Mememi okşarken elim sanki Halil amcanın eliydi. Amımdaki okşamalar da aslında Mustafa amcanın yalamasıydı. Ohhh, hayali bile güzeldi. Bir iki dakika içinde orgazm oldum. Çok iyi gelmişti. Üstümü başımı toparladım. Yatma zamanım gelmişti ama önce tuvalete gitmem lazımdı. 

Tuvalete giderken koridorda babamın şarja takılı cep telefonunu görünce, Mustafa amcanın benden haber beklediği aklıma geldi. Yine ikilem arasında kaldım. Tuvaletteyken ne yapmam gerektiğini düşündüm. Babamın telefonundan mesaj yazmaya karar verdim. Ona iyi olduğumu ve bu telefonun babamın olduğunu yazacaktım. Odama gidip defterden numarasını ezberledim bir saatte aşık olduğum adamın. Koridorda sessizce telefonu elime aldım. Mesajı yazdım ama göndereceğim zaman “Ya geri ararsa şimdi bu deli. Belki de alkollü ve densizliği tutacak” diye düşünüp tüm yazdıklarımı silip odama gittim. 

Ertesi gün okulda öğle arasında dışarıdaki kartlı telefondan Mustafa amcayı aradım. Gündüz arayabilirsin demişti. Ankesörlü telefon olduğu için de arasa da beni bulamazdı. Aradım. Açtı.

R: Merhaba canım. Ben Rojda.

M: Merhaba kelebeğim. Götün nasıl?

R: Götüm mü? Beni değil de götümü mü merak ediyorsun? Yine ayı gibi başladın.

M: Yok canım. Ağrıyan yerin orası diye sordum. Yoksa tabi sen nasılsın diye sorarım.

R: Dün akşam ve gece kafamın içinde neler döndü haberin yok. Bok gibiyim.

M: Yanına gelmemi ister misin?

R: Hayır, sakın. Ben sınava odaklanmak istiyorum. İyiyim, acım geçiyor ve sana aşık olduğumu söylemek için aramıştım ama senin gibi ayıya aşık olmamak lazım.

M: Aşık falan olmak yok. İlişki yaşadık, o kadar. Yine yaşayabiliriz, çok isterim ama aşk yok. En güzel ilişki al gülüm ver gülüm.

R: Anlamadım.

M: Al paranı, ver amını veya göt deliğini yani.

R: İğrençsin ama sanırım haklısın. Senin gibisini başa sarmaya değmez.

M: Sen bana kurban ol. Ne sıkıntılı takıntılı erkekler var. Ben onlardan değilim. Verirsen alırım, vermezsen takip etmem. İleride anlarsın bu ayı sandığım özelliklerimin aslında iyi olduğunu.

R: Kartım bitiyor. Görüşürüz.

O görüşmeden sonra bir daha aramadım. Normal efendi kız pozumu korumaya çalışıyordum ve bir zaman sonra gerçekten normale döndüm. Tüm enerjimle sınava odaklandım. Kendimi okşamak bile aklıma gelmiyordu. Sınav günü geldi ve şükür ki sınavım tam da beklenen gibi iyi geçti. Aile ilişkilerimiz ve maddi durumumuz da iyileşmişti. Sınavın akşamında annem babamdan sezon sonuna kadar güzel bir yazlık kiralamasını istedi. Babam gerek olmadığını, on günün yeteceğini söyledi ama dırdırcı annemle uğraşıp ömrünü kısaltmayı tercih etmeyeceğini çok iyi biliyordum. Zaten tam da böyle oldu. Babam annemi susturmak için ucuz bir ev buldu. Annem havuzlu villa istedi. Hem de epey çirkefleşerek istedi. En sonunda babam annemin istediği bir villa buldu. O zamanlar yazlık fiyatları şimdiki gibi değildi. Uygundu ama havuzlu villa olduğu için dairelere göre yüksekti. Babam Temmuz başı itibariyle tuttuğu için hesaplı da ayarlamış. Çok sevindik. Hatta babam bile sevincimizi görünce mutlu oldu. Kardeşim ve ben zaten tatildeydik. Annem ev hanımı. Babam da arada sırada gelip kalır. Kafamızda planlar yaptık. Evi hiç görmeden, klima var mı yok mu bilmeden hayal kurmak iyiydi. Babam evin bazı özelliklerini dinlemiş. Anlattığı kadarıyla ev dubleks ve havuzu orta genişlikte. 2 tane şezlongu var. Denize biraz mesafesi var ama oranın en gözde sitesi. Evimizde klimamız yok ama orada klima varmış. Sadece giriş katta. Olsun. Yan yana ama aralarında çit duvar olan bahçelere sahip bir siteymiş. Çok hoşuma gitti. Özel havuzu olması da rahatça bikini giymemi sağlayacaktı. En çok buna sevindim. Arada sırada plaja gittiğimizde bikini giyince annem etraftan bakış geldikçe beni uyarırdı. Ben de rahat edemezdim. Annem ise 12-13 sene öncesine kadar mayo giyerdi ama uzun zamandır mayo üstü şort giyip denize girerdi. Kalçaları biraz iriceydi. 

Hazırlıklarımızı yapıp oraya vardık. Sora sora siteyi bulduk ve kapıdaki kahyaya evin numarasını ve kiraladığımız ev sahibinin adını söyledik. “Haberim var. Hoş geldiniz.” deyip villanın yerini tarif etti. Bize anahtarı verdi. Villayı bulduk ve arabayı önüne park ettik. Hiç bagajı boşaltmadan eve girip bir baktık. Annem hemen ev havalansın diye pencereleri açtı. İçerisi epey ısınmıştı. Babam da buzdolabının fişini takıp çalıştırdı. Kardeşimle ben de üst kata çıkıp odalara baktık. Bir tanesi genişti. Onu annemler alırdı. Biz de diğer iki odayı paylaştık. Aşağı inip bagajı taşımaya başladık. Havuz boştu ve biraz kirliydi. Temizlemesi dünya kadar zaman alırdı. En iyisi sıcakta onunla uğraşmak yerine denize gitmekti. Havuz kısmı can sıksa da evi sevmiştik. 

Yerleşmemiz biraz zaman aldı. Sonrasında plaja bakmaya gittik. Biraz yokuşlu bir yoldu. Buradan inince plajın apartmanlara yakın yerindeki kadar kalabalık olmadığını gördük. Biz daha önce apartmanlarda haftalık falan kiralama yapıyorduk. Plajın bu kısmı daha iyiydi. Eve döndük. Akşam yemeği hazırlığı yapmaya başladık. Annem eksik şeyleri babama söyleyip markete yolladı. Kardeşim de babamla gitti. Onlar gidince annem yol kıyafetlerini değiştirmeye gitti. Geldiğinde meme çatalını kapatmayan bir şey giymişti. Bana da “Rahat bir şeyler giy gel, çantanı tamamen dolaba yerleştirme, o kadar bekleyemem” dedi. Ben de en üste koyduğum pijamamı giyip mutfağa indim. Yarım saat kadar sonra babamlar geldi. Salatayı da yapıp yemeğe oturduk. Sonra odalarımıza yerleşme, karpuz ve yorgunluktan sızıp uyuma kısımları geldi.

İlk iki gün heyecanlı geçiyordu. Yoldan aşağı kısa bir kaldırımdan iniyor ve plajımıza ulaşıyorduk. Plajda beğeniyle bakan gözler beni azdırıyordu. Eve gidip kendimi okşama arzusuyla doluyordum ama deniz bizi yoruyordu ve gece olunca erken sızıp kalıyordum. Okşaya okşaya kendimi tatmin edemiyor olmam azgınlığımı yükseltiyordu. Erken yatıp erken kalkmalı 2 günden sonra üçüncü günümüzde günler rutine bağlanmıştı. Babam yanımızdaydı hala. Markete giderken de beni götürüyordu artık. Çünkü olur da arabayı bize bırakırsa market işlerini ben yapacaktım orayı tanımalıydım. Bana kullandırıyordu genelde alışmam için. Ah canım, bilmiyordu ki kızı kaç km araba sürüp sonra da sürpriz şekilde sikilip geri dönmüştü. 

Dördüncü gün babam ofisine gitmesi gerektiğini söyledi. O zamana kadar fark etmediğim bir durum aklıma dank etti. Problem hem annemin hem de babamın cep hatları aynı operatördü ve bu yazlık yerde iyi çekmiyordu. Babam aramak istese veya biz aramak istesek haberleşemeyecektik. Üstelik bana da üniversite için nasılsa telefon alınacaktı. Çözüm olarak diğer operatörden yani burada daha iyi çeken operatörden numara alıp kendime 2000 yazında çok ilgi gören antensiz telefonlardan almak istiyordum. Babam kendisindeki antenli telefondan teklif etti ve tam da onun kadar para verdi. “Yarın beni eve bırak. Oradan merkeze git, kendine de şu dükkandan dediğim telefonu al.” dedi. Merkeze gidecek olmak beni heyecanlandırdı. Acaba Mustafa amca ile tekrar görüşebilir miydim? Bugünden arayıp haber vermeliydim ama bu tatil yerinde ankesörlü telefonu nereden bulup arayacaktım? Bir bahane ile siteden bakkalın oraya gidersem belki arayabilirdim. 2 buçuk ayda sadece bir kere aradım ama numarasını ezbere biliyordum. Buzdolabına baktım, eksik bir şey aradım. Kola yoktu. Canımın kola istediğini söyledim. Bakkaldan bir şey isteyen varsa bana söylesin dedim. Bir iki küçük sipariş dinleyip arabayla bakkala gittim. Bakkalda telefon vardı ama hemen tezgahtaydı. Ne konuşsam duyulurdu ve bu bakkal babamla beni hep görmüştü. Orospuluğumu anlatabilirdi. Oradan çıkıp marketin oraya sürdüm. Aradığımı bulmuştum. Kartlı telefonla Mustafa amcayı aradım. Açtı.

R: Ben Rojda. Yarın merkeze gelip telefon ve hat alacam. Müsait misin, görüşür müyüz?

M: Merhaba canım. Nasılsın? Ruhun nasıl?

(Şaşırdım, adam öküzlüğünü unutmuş, efendi olmuş. Sevindim.)

R: İyiyim, teşekkür ederim. Çok kibarlaşmışsın. Yarın telefon ve hat almaya gelecem.

M: Gel canım, yardımcı olurum. Paran eksikse tamamlarım, hatta telefon benden olsun.

R: Sağol canım ama param var. İstediğim modeli almak için bir fark lazım, ben kendi paramdan katıp alacam zaten.

M: Anladım ama biliyorsun ben bela istemem. Bir de sağlık durumu oldu. Artık mavi hap alıp am-göt yaramıyorum. Az kalkıyor az sertleşiyor. İstiyorsan buluşuruz. Sana her zaman kalkar monrom benim.

R: Ya öyle söyleme. Sarılıp yatsak bile yeter. Yalaman bile yeter. Zaten hep dilinle boşalttın beni. Sik kalkmasa da olur aşkım. İstersen dakikalarca yalarım. Sen de kremleyip bana sokarsın. Off böyle şeyleri telefonda konuştuğuma inanamıyorum.

M: Benimle rahatça konuşabilirsin. Ben başa bela olacak biri değilim. Öyle insanla en iyi sikici olsa bile birleşme. Kaçta geleceksin? Seni nerden alayım?

R: Önce babamı bizim oradaki ofisine bırakacam. Onu bırakınca seni 45 dakika önceden ararım. 

M: Tamam canım, önce telefon işini halledelim sonra seks işini hallederiz. Hahahahah

Gülmesi filmlerdeki kötü adamların gülmesi gibi olunca bir soğudum ama “Tamam” deyip kapattım. Sonra marketten siparişleri alıp villaya döndüm. Annemler plaj için hazırlanmışlardı. Birer bardak kola içip çıktılar. Ben de hazırlanıp, kapıyı kilitleyip yanlarına gidecektim. Evde yalnız kalınca haftalar hatta aylar sonra ilk kez kendimi okşayacaktım. Salonda klimanın serinliğinde çırılçıplak soyunup memelerimi okşamaya başladım. Sonra bir elimi amımın kıllarına nazikçe dokundum. Bu kılları almalıydım. Sikicimle ikinci kez görüşecektim ama bu defa temiz görünmek istiyordum. Banyoda keserim şimdi keyfimi bölmemeliyim diye okşamaya devam ettim. Klitorisime geçtim. Hem mememi hem de klitorisimi okşayan ellerim hızlandı. Boşalmak üzereyken Mustafa amcanın 15 santimlik iri sikinin de memelerime patlattığını düşündüm ve o zaman boşaldım. Çok güzeldi. Plaj dönüşü yorgunluktan ve yemek telaşından kesemeyebilirdim. Banyoda traş bıçağı bulamadım. Hızlıca odalara, dolaplara baktım ama yok. Mecbur babamın traş bıçağı ile kestim. Utandım ama başka çarem yoktu. 

Odama gidip bikini giyecektim ama askıdakinin meme süngeri çok kaymış. Onu düzeltmekle uğraşmak istemedim. Diğer bikinim ise havuzda kimse görmezken giyerim diye aldığım, popoyu tam kapatmayan bir alta sahipti. Aslında son yıllarda satılan bikinilerden daha fazla popo kapatıyordu ama o yıllar için açık  sayılırdı. Eski bikini altları popoyu kapatıp beli açık bırakan akıllı bikinilerdi. Şimdiki gibi beli kapatıp, popoyu açan aptal bikinilerden değildi. Şimdinin bikini altları o yıllarda tanga  kabul edilirdi ve bu Marmara plajında hiç tangalı yoktu. Olsa da ben giymem. Mecburen iki yıl öncesinin mayosunu giydim. Olsun.

Plaja indim, biraz deniz biraz kitap. Kardeşimin plaj oyunları, kuma gömülme, beni kuma gömme ama benim güneşe çıkmayı sevmemem. Israrı falan. Klasik bir şekilde plaj rutinimizi yapıyorduk. Kardeşimin ısrarı sonucu onu gömmeye kabul ettim. Çukuru kendi açtı. Ben sadece üstünü kapatacaktım. Kapattım, yüzü yanmasın diye kepiyle yüzünü kapattım. Kimse üzerine basmasın diye yanında havlu ile sarınmış bir şekilde bekledim. Sıkılmıştım ve ona gideceğimi söyledim. “Tamam, çıkıyorum” dedi ama çıkamadı. “Ohh, serin serin çok iyi geldi gömülmek” dedi.  “Serinse ben de gömüleyim. Bir daha da sorma, ısrar etme.” dedim. Kolunu kımıldatamadığını söyledi. Fazla gömmüşüm. Biraz yardım etmek için kumları kenara çekmeye başladım. Dikkat etmemişim. Keşke kollarının oradan başlasaydım. Üzerindeki kumları elimle kenara alırken elim yanlışlıkla sikine değdi. Sertti. Neden sertti ki bu? Bana mı kaldırmıştı yoksa başka birine mi? Kollarını kurtarmasına müsade etmeden kafasına eğildim ve sağ elimle sikini kavradım. “Bu neden kalktı? Bana mı kaldırdın?” diye sordum. Korkmuştu. “Yok abla, serinlikten olmuştur. Normal.” dedi. Kafamı sallayıp okeyledim ve sol elimle kumları itmeye devam ettim. Sağ elim hala sikteydi. Bırakmak istemiyordum. Güzel bir boyutu vardı. Bir iki avuç kum ittikten sonra bırakıp iki elimle kazdım. Kolunu kurtarabilirdi ve bıraktım. Kendi çabasıyla oradan çıktı. Yüzü kızarmıştı. Sonra eğilip çukuru tekrar kazdı. Beni gömmek için yapıyordu. 

Benim boyum 170 santim yani kardeşimden 10 santim kısayım. Bu çukura kesin sığardım. Oraya uzandım ve kollarımı aşağıda tutmam gerektiğini söyledi. Üzerime kumları etrafa sıçratmadan atmaya başladı. Yanlarımdaki kumları bacaklarımın üzerine getirirken bacaklarımı okşamayı ihmal etmiyordu. Sonra gövdeme kum atmaya başladı. En dikkat çeken şey ise memelerimi gömerken 3-4 defa memelerime dokunmasıydı. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. okşanmak hoşuma gidiyordu ama o benim kardeşim. Umarım küçük bir hevestir ve yanlış bir hedefin değildir diye dua ettim.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler