Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Yardım Talebi Bölüm 19

  1. Yardım Talebi – 1
  2. Yardım Talebi – 2
  3. Yardım Talebi – 3
  4. Yardım Talebi – 4
  5. Yardım Talebi – 5
  6. Yardım Talebi – 6
  7. Yardım Talebi – 7
  8. Yardım Talebi – 8
  9. Yardım Talebi – 9
  10. Yardım Talebi – 10
  11. Yardım Talebi – 11
  12. Yardım Talebi – 12
  13. Yardım Talebi – 13
  14. Yardım Talebi – 14
  15. Yardım Talebi – 15
  16. Yardım Talebi – 16
  17. Yardım Talebi Bölüm 17
  18. Yardım Talebi Bölüm 18
  19. Yardım Talebi Bölüm 19
  20. Yardım Talebi Bölüm 20
  21. Yardım Talebi Bölüm 21
  22. Yardım Talebi Bölüm 22-23-24
  23. Yardım Talebi Bölüm 25 – 26
  24. Yardım Talebi Bölüm 27 Final

Gökçe…

” Sen ağladın mı? ” diye sorduğunda kendim de bunun farkında değildim, bana bakıyordu. Gözyaşım yanağımdan süzülürken baş parmağı ile sildi.

” Pişman hissetmeni istemezdim,” diyebildi, üzüldüğünü görebiliyordum. ” Yanlış yaptığını mı düşünüyorsun?”

Bana sarılmak istediğni, teselli etmek istediğini hissedebiliyordum, vücut dili bunu gösteriyordu ama sandığımdan daha duyarlı biriydi, yatakta iki çıplak beden yanyana olduğu halde izinsiz sarılmaya bile çekinir gibiydi.

” Hayır.. Seninle bir ilgisi yok. Daha önceki yanlışlarımı düşünüyordum sanırım.. Aksine, şu an yanında olduğum için hiç pişman değilim. Kocamın beni bunu yapmaya mecbur bırakmasına üzüldüm.”

” Sana sarılabilir miyim?” diye sordu.

Halbuki benim buna ihtiyacım vardı, benim izin istemem gerekiyordu sarılmak için çünkü gücümün tükendiğini hissediyordum, bana bir dayanak noktası lazımdı. Ona doğru dönüp kollarımı uzattım.

Sımsıkı sarılmıştı bana şimdi. Kendime inanamıyordum, Emre’yi tanıyordum, uzun süredir arkadaşımdı ama beni kollarına öyle bir alıyordu ki, sanki kırk yıllık kocama sarılıyordum, uzun süredir anlamını yitiren şeyler içimde canlanıyordu, beni sahipleniyor gibiydi. Buna gem vurmam imkansız geliyordu, beni alıp istediğini yapabilecek kadar gücü vardı ama ne kadar farkındaydı bunun emin olamıyordum. Sebebi çok açıktı. Bu adam beni bir heves uğruna almamıştı koynuna.

” Sarılacak bir kucağa ihtiyacın olduğunda ilk başvuracağın kişi olmayı çok isterdim,” dedi saçımdan öperken. ” Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi olmuyor. İçinde bulunduğun duruma ne kadar benziyor bilmiyorum ama yalnızlık nasıldır iyi bilirim. Sarılacak bir annenin babanın olmamasını. Şimdi sen de kocan için aynı şeyleri düşünüyorsun, seni aldatan adama güvenemeyeceksin. Ben senin için her zaman sığınılacak güvenli liman olmak istiyorum Gökçe. Sarılıp içimizi ısıtmak, paylaşmak.. İstediğin zaman buradayım.”

Kalbime okları ardı ardına fırlatırken şeker gibi eriyordum adeta. Yine de bu kadar basit değildi hayat.

” Bunu çok hissediyorum şu an. En çok da beni anlamaya ve dinlemeye çaba göstermene, beni zorlamamana hayran oluyorum Emre. Kendim de ne beklediğimi bilmiyorum şu an, tek bildiğim iyi ki yanımdasın.”

” Bunun bir yolunu beraber bulabiliriz. Üstüne gelmek istemiyorum şu an, herşeyi konuşmanın bir zamanı var bunu biliyorum. Evliliğinle ilgili problemleri çözdüğünde diyeceklerim de şuramda saklı,” derken kalbine dokundu. ” Ama yangına körükle giden kişi olmak istemiyorum.”

” Sanırım evliliğimle ilgili olumlu bir gelişme olması çok zor bu saatten sonra,” dedim.

” Kızmazsan bir şey sorabilir miyim?”

” Tabi ki..”

” İntikam almış gibi mi hissediyorsun?” diye sordu.

Ne demek istediğini anlıyordum. ” Seninle birlikte olmam içimi soğuttu mu demek istiyorsun? Ödeştiğime göre bu evliliğe devam edebilir miyim?”

” Tam olarak bunu soruyorum.”

” Evet ya da hayır diye basit bir cevabı olsaydı doğruca hayır derdim. İlk başta bunu söylerken bu evlilik ile ilgili umudum vardı ama Hakan’ın hala daha Şeyma ile ilgilenmesi beni ondan tamamen soğuttu. Ona kırılmıştım, benimleyken başkasına bu kadar kolay ilgi duyabildiği için ama artık olay farklı bir boyuta vardı. Onu bırakmak istemiyor sebebi ne olursa olsun. Bir kalbe iki aşk sığmaz.”

Bir süre sarılmaya devam ettik öylece.

” Peki ya senin kalbin? Yer açıldı mı orada?” derken yine o sıcacık ve yakışıklı bakışını atıyordu, ikimiz de nereye varmak istediğini biliyorduk.

” Minibüs koltuğundan bahseder gibi oluyor bu böyle canım, yer açıldı mı falan,” derken biraz olsun gülümseyebildim.

” Bence gayet güzel bir benzetme oldu. Arkadan vermeyen kaldı mı diye sormadık sonuçta,” derken elleriyle kalçamı sıktı, kasıklarımı hala tam inmeyen sertliğine doğru çekince içim bir hoş oldu yine.

” Yaa..” derken gülüyordum. ” Ne ayıp şeyler yapıyorsun sen. Hem arkadan vermeyen kaldı canım, ön taraflar yeterince alıyor, yer var,” diyerek ayak uydurmaya çalıştım ona.

Dudaklarımı öpüp dişleriyle ısırmaya çalışıyordu acıtmadan.

” Önden sadece ben binmek istiyorum dersem peki minibüse?”

” Şöyle söyleyeyim, uzun süre senden başkası binmeyecek bence, en son sen bindiğin için mutlu olabilirsi.”

” Hmm.. Bu bir teklif mi? Eve dönmeden önce ön takımlarına bir daha bakım yapabilirim,” dediğinde arzularıma neredeyse yenik düşüyordum.

” Sen ciddi misin? Hemen şimdi üçüncü kez yapabilir misin? Yorulmaz mısın hiç anlamadım..Hem, minibüse benzetilmek hiç romantik değil tatlım.”

” Seni istediğin herşeye benzetebilirim biliyorsun değil mi?”

Beni iyice kendine çektiğinde aleti bacak arama girmişti, ama içime değil, iki bacağımın arasında, tam kadınlığımın dudaklarına değecek biçimde tatlı tatlı sürünüyordu bana. ” Kalkmam gerekiyor canım. Çocukları almam lazım, eve dönmem lazım, okulları falan var,” diye açıklarken annem aradı. Telefonu Emre’ye gösterip açtım.

” Efendim anne?”

” Çıkıyorum birazdan anne.”

” Biliyorum anne.”

Sırtüstü uzanmıştım annemle konuşurken ama Emre’nin yüzüne bakıyordum annemi tam dinlemeden ezbere cevaplar verirken, onun da uslu durmaya niyeti yoktu. Elini bacak arama attığında boşta kalan elimle tutmaya çalıştım, ses çıkarmadan gülmeye çalışıyor, yapma diyordum dudak hareketlerimle ama o dinlemiyordu.

” Ödevlerini yapar onlar anne, kendisi yapabiliyor anne.”

Eliyle baş edemiyordum, orta parmağı sıkıştırdığım bacak arama girdi sonunda, ucuyla hala ıslak olan amımı okşuyorken bu kez de tekrar sağ meme ucumu emmeye başladı.

” O da iyi anne.”

” Selamı var anne.”

” Ben de söylerim anne.”

” Görüşürüzzzzz..”

” Yaaa.. Yaramazlık yapıyorsun! Az daha çığlık atacaktım,” dedim hala emerken meme ucumu ama bu cümleyi der demez yaptıkları hoşuma gittiği için bir süre sustum, bacaklarımı aralamaya başlamıştım ki, saçından hafif sert arası tutup başını kaldırdım ve gözlerine baktım.

” Emre.. Duralım..”

Gözlerime bakarken o kadar içten gülümsüyordu ki.

Dudaklarını beni öp der gibi birleştirip kıvırdı. Benden öpücük bekliyordu. Gösterdiğini yapıp karşılık vererek öptüm, elini amımdan çekip yanağıma götürdü ve sımsıcak öptü beni.

” Pekala, senin dediğin gibi olsun,” diyerek ayrıldı benden. ” Ama ben şimdi alacaklı mı oluyorum bir kere daha? Hala kararını öğrenemedim,” derken üstünden yorganı tamamen kaldırdı. Kafası tavana bakıyordu resmen aletinin. Gözlerim istemsizce önüne kaymıştı, kafası mosmor, sertlikten zonkluyordu ara ara, bana gel der gibiydi. Dudaklarımı yalamamak zor duruyordum.

” Şu an ne yapmaya çalıştığını fark ediyorum,” dedim gülerek yataktan kalkarken.

” Ne yapıyorum ki?” dedi.

” Şov yapıyorsun. Literally şov yapıyorsun. Daha fazla nasıl şov yapılır bilemiyorum,” dedim elimle aletine işaret ederek. ” Anladık.. ‘ Erkeksin’ ”

” Literally mi? Bu alet literatüre girer mi demek istedin?”

” Ya üff.. Salaklaşıyoruz farkında mısın? Hem şunu artık ortadan kaldırır mısın? Şeytan dolduruyor sonra..”

” Tamam ama.. Şeytan bir kere daha dolduracak değil mi? Hem biz yine görüşmeyecek miyiz cevap alamıyorum ki. Gerçekten tek seferlik miydi? Yani seni her gördüğüm yerde kıstırmamam için beni durdurman gerekiyor biliyorsun. Şaka yaptığımı sanmadın değil mi? Senden bir cevap almam lazım. İstemiyorum dediğinde üstüne gelmeyeceğim.”

Tekrar ciddi tona dönüyorduk ve ben bunu istemiyordum.

” Emre.. Mükemmel bir erkeksin. Bu akşam yaşadığımı iyi ki seninle yaşadım.”

” Her zaman bir ‘ama’ vardır.”

” Ama..”

” Buyurun..”

” Ama sadece biraz düşünmeme izin ver. Sana güvenebileceğimi biliyorum.”

Yataktan kalkıp yanıma geliyordu ki, önce durdu, sonra baxırını bulup giydi, kumaşın altından bile belli olan canavarı kafesine soktu ve yanıma geldi.

” Bütün zamanlar senin olsun. Beklerim. Bana geleceğini biliyorum,” dedi ve yine sarılıp öptü.

Hayatımda yaşadığım en güzel akşam buydu, düşünerek daha iyi bir gün arayacak değildim.

Hakan…

Sürekli benden uzaklaşmaya çalıştığının farkındaydım ama artık onun bu triplerini çekmek istemiyordum, hayatımda her zaman olacaktı, çocuklarımın annesi olduğu gerçeği asla değişmeyecekti ama yanlış yaptığının farkında değildi. Beni Şeyma’nın kollarına iten kendisiydi. En başında da kendisi sokmuştu arkadaşının koynuna, şimdi de mesafeli durarak beni ona itiyordu.

Bir erkek olarak benim de ihtiyaçlarım vardı. Telefondan Gökçe’yi bulup kaçta geleceksin diye sorsam mı diye düşünürken, bundan vazgeçtim. O bana uzun süredir sormuyordu ne yapıyorum diye.

Şeyma’ya tıklayıp ona yazmaya karar verdim.

‘ N’aber yavrum? Seni özledim sanırım ben.’

Bir süre cevap gelmesini bekledim, okundu olmasına rağmen yazmıyordu. Sonunda telefonum çalmaya başladı, ekranda Şeyma yazdığını görünce şaşırdım çünkü Kadir evde olmalıydı bu saatte.

” Alo? Şeyma?”

” Ne Şeyma’sı be? Utanmıyor musun hala karıma yazmaya!”

” Ne utanması lan? Sana mı sorucam ne yapacağımı? İstediğime istediğimi yazarım!” Kadir’in mesajımı yakalamasına hazırlıksız yakalanmıştım. Birden gerildim ona yakalanınca.

” Ne demek yazarım? Sen iyice zıvanadan çıktın, hiç mi ar namus duygusu kalmadı sende!”

” Lan bırak! Namus duygusu hepinizde vardı da o yüzden mi karını koynuma girmesi için ikna ettin gavat? Sen delikanlılık yapma hakkını kaybettin kardeş. Ben Şeyma ile konuşuyorum, cevap verip vermemek onun elinde!”

” Sana gerçekten inanamıyorum, bu kadar arsız ve ahlaksız bir adam mıydın sen be? İnsan gibi söylüyorum, ailemden uzak dur diye sana!”

” Sen benim karıma intikam ayağına sokulurken neredeydi lan ahlakın? O yüksek ahlakın nerdeydi? Sana sözüm olsun, seni ilk gördüğüm yerde tokatı yiyeceksin benden, sonra ağlama!”

” Karına mı?” derken birden şaşırdı Kadir. Bunu bildiğimden haberi yoktu sanırım.

” Karıma tabi. Gökçe’ye dokunmuşsun ama sen dur. Seni ben nasılsa yakalarım. Kapat şu telefonu, adam ol azıcık. Ver şu telefonu Şeyma’ya, ya da sözünü geçirebiliyorsan hadi buyur bir daha benim telefonuma çıkmasın!”

Telefonu yüzüme kapadı. Akşam akşam şekerimi çıkarmıştı gerizekalı. Ben de hatalıydım belki Şeyma’ya direkt böyle bir mesaj atarak ama telefonunu kontrol etmesine izin verdiğini bilmiyordum. Sanırım ondan habersiz bakmıştı o an.

Piçi ilk gördüğüm andan itibaren zaten hiç ısınamamıştım, kadınların yancısı modunda takılması beni ayar ediyordu, zaten Şeyma’ya sahip çıkamamasından belliydi haklı olduğum. Şeyma’yı onun koynundan alıp karım yapmam gerekiyordu. Yardım taleplerine karşılık vermemin ödülü olarak hepsi beni ahlaksız adam yapmıştı. Madem öyle ben de Şeyma’yı köpek gibi aşık edene kadar kendime durmayacaktım. Hem Gökçe’den de ancak böyle alırdım intikamımı.

Bunları düşünürken bir yandan da saat ilerliyordu, hem telefonu kontrol edip Şeyma’dan ses gelmesini bekliyor, hem de Gökçe’nin eve dönmesini bekliyordum.

Telefonun mesaj sesi çaldığında mesajı atanın Şeyma olduğundan emindim.

+ Uff.. Keşke önce selam falan yazsaydın özledim yerine. Ağzıma etti bağıra çağıra. Zor aldım telefonu elinden Hakan!’

– Bi bok bile yiyemez o, sen merak etme. Onun ağzına asıl ben sıçarım. Sana dokundu mu?’

+ Yok. Ama çok ağladı. Şimdi içeride, bana söz ver deyip durdu. Seninle iletişimi kesmemi istiyor. Beni takip ediyor sürekli ya. O gün buluştuğumuzu da görmüş. Off Hakan. Çok bunaldım.’

– Boşan şundan. Malın teki zaten. Neden evlisin ki? Senin hakkından da gelemiyor hem.

+ Boşanayım mı? Peki hamile kalırsam ne olacak? Tek başıma mı bakacağım çocuğa. Ama tabi sen de istiyorsan başka..

– Ne istiyorsam?

+ Baba olmak. Çocuğuma gerçekten baba olmak. Bana koca olmak.

+ Boşan de hemen boşanırım. Ama beni sen alırsan.

Yine zurnanın zırt dediği yere gelmiştik. Acaba hamile olduğunu mu öğrenmişti. Şimdi buna ne yazsam beni ters köşe yapacaktı. Gökçe’den boşanmak istemiyordum ki, ben Şeyma’yı sikmek istiyordum istediğim zaman. Ucu açık cevaplarla onu ne kadar oyalayabilirdim emin değildim.

– Bunları başbaşa konuşmamız gerekiyor. O çocuğu istiyorum, en başından beni siz ikna ettiniz, herkes de buna razıydı. Rahmine düşerse, ben de gereğini yapacağım.

+ Canımsın. Seni çok seviyorum.

– Ben de seni. Ama seni özledim. İstiyorum seni. Koynuma almam lazım. Sikerim takibini onun. Kaç kurtul, buluşalım, sevişmemiz lazım.

+ İçeri geliyor. Yazarım sonra. Ayarlamaya çalışacağım.

Kapı açıldı. Çocuklar içeri yanıma koştular hemen. İkisi de üstüme çıkıyor, oynamak istiyordu ama anneleri selam bile vermeden yatak odasına geçti. İnsan yerine konulmamak zoruma gidiyordu ama ben yapacağımı biliyordum.

Gökçe…

Eve geldiğimde gerçek dünyaya geri dönmüş gibi hissediyordum. Birkaç saat önce dünya üzerindeki birçok insana göre çok büyük bir günah işlemiştim. Bilinen anlamıyla ‘namuslu’ bir kadın değildim artık. Hayatım boyunca pembe bile olsa yalan söylememeye çalışmış, karşımdaki insana asla kendi başıma gelmesini istemediğim şekilde davranmamıştım. İnkar etmeyeceğim, ben de kısa süre öncesine kadar yadırgardım bir kadının kocasını aldatmasını belki, eski kafalı asla değildim, kadın erkek eşitliğine sonuna kadar inanıyordum, yine de bunu düşündüğümde, mantıksal olarak bir kadının, ya da bir erkeğin eşini aldatması dünya üzerindeki en büyük suçlardan biri gibi geliyordu bana. Bir et parçasının başka bir et parçasına teması olarak bakamıyordum olaya. Aldatmak sözcüğü çok güçlü bir sözcüktü.

Büyük sözler verdiğim bir insanı, kocamı, benden daha eski kafalı olduğunu bildiğim bir erkeği, sırf intikam almak niyetiyle aldatmıştım. Ödeşmek adı altında çırılçıplak koynuna girmiş, sevişmiş, öpücüklerine karşılık vermiş ve zevk almıştım.

Anahtar cümle buydu. Bütün bu sorgulamaları, bütün bu yargılamaları anlamsız ve çaresiz bırakan o cümle ağzımdan, aklımdan ve kalbimden dökülüyordu. Çok ama çok zevk almıştım. Kendimi onun yanından alıp eve zor gelmiştim. Artık ona ait hissettiğim için de hiçbir suçluluk duygusu hissetmiyordum. Allahım bana ne olmuştu böyle? Deli gibi aşık oluyordum, Emre’ye bütün benliğimle aşık olmuştum. Bana söylediği sözler, bana dokunuşları, gözlerime bakışları içime ilmek ilmek işlenmişti. Daha birkaç saat oldu, geçer belki dedikçe beynim daha eskilere gidiyor, onunla ilgili herşeyi önüme seriyordu.

İlk defa konuştuğumuz anlar, eprili sohbetleri, işyerinde göz göze geldiğimiz o yakışıklı halleri ile her zaman bana olan ilgisini hissettirmesi. Sonunda da hep onun teninde alıyordum soluğu. Muhteşem bir erkek olduğunu ilk elden öğrenmek hiç yardımcı olmuyordu tabi ki. Fena halde iyi sevişiyordu. Yaptıklarını hatırladıkça ıslanıyordum.

Ve bu adam benden bir cevap bekliyordu. Yine istediğini açık açık söylüyordu. Hatta hep istediğini.

Bir evlilik çatırdıyordu ve yıkılan evin başında Emre elinde kazma kürek bekliyordu o enkazı kaldırıp yeni bir masal kurmak için. Ya da ben çok film izlemiştim.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler