Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Yardım Talebi Bölüm 17

  1. Yardım Talebi – 1
  2. Yardım Talebi – 2
  3. Yardım Talebi – 3
  4. Yardım Talebi – 4
  5. Yardım Talebi – 5
  6. Yardım Talebi – 6
  7. Yardım Talebi – 7
  8. Yardım Talebi – 8
  9. Yardım Talebi – 9
  10. Yardım Talebi – 10
  11. Yardım Talebi – 11
  12. Yardım Talebi – 12
  13. Yardım Talebi – 13
  14. Yardım Talebi – 14
  15. Yardım Talebi – 15
  16. Yardım Talebi – 16
  17. Yardım Talebi Bölüm 17
  18. Yardım Talebi Bölüm 18
  19. Yardım Talebi Bölüm 19
  20. Yardım Talebi Bölüm 20
  21. Yardım Talebi Bölüm 21
  22. Yardım Talebi Bölüm 22-23-24
  23. Yardım Talebi Bölüm 25 – 26
  24. Yardım Talebi Bölüm 27 Final

Gökçe’nin hikayesi…

Düğünden döndüğümden beri aklım karmakarışıktı, yüzümdeki makyajı silerken aynanın karşısında, Hakan’dan daha fazla ne kadar iğrenebilirim onu düşünüyordum. İnanılmaz biçimde adam Şeyma ile görüşecek cesareti kendinde buluyordu. Onunla aynı yatağa girmeyerek, aynı havayı solumaktan bile imtina ederek ne kadar doğru bir karar verdiğime şükrediyordum.

” Bu gece yatağımda yatabilir miyim? ” diye sorduğunda bunları düşünüyordum.

” Sana diyorum? ” diye üstelediğinde suratımda sadece nefret ifadesi vardı.

” Yine ne oldu ya? Cevap bile vermeye tenezzül etmiyor musun? ”

Ona doğru döndüm ve ” Şeyma ile görüşmeye devam ettiğini biliyorum,” dedim

Bu kez o bana nefretle bakıyordu. Yatağa gidip yastığın tekini almak için hareketlendi.

” İnkar etmemene sevindim. Değil aynı yatakta yatmak, yüzünü bile görmek istemiyorum senin.”

” Sen kafayı yemişsin,” dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.

Gözümden tek bir damla yaş geldi. İşaret parmağımın tersiyle silip makyajımı silmeye devam ettim. Elim bir an telefona gitti. Watsapa girip bir isim aramaya başladım. Şeyma’yı orada görmekten midem bulanıyordu. Aysel.. Burcu.. Neşe.. Hepsi de yakın arkadaşlarımdı, Aysel görüşmek istiyordu, boşandıktan sonra o, evine gitmeyeli çok olmuştu ama hayır, aradığım o değildi.

Biraz daha aşağıya indiğimde ismini gördüm sonunda. Emre. Profil fotoğrafı deniz kenarında üstü çıplak bira içerken koyduğu bir enstantaneydi. Normal şartlar altında çok kıro gelecek bu foto şimdi bana kendisine hayran hayran baktırıyordu.

Adamı aklımdan çıkaramıyordum. Kahve içme teklif etmiştim resmen ona. Pijamalarımı giyip yatağa geçince pazartesiyi düşünmeye başlamıştım. Ona gerçekten açılabilecekmiydim bilmiyordum. Hakan’ı Emre ile aldatmak fikri beni rahatsız etmiyordu beklediğim kadar, asıl zor olan kısım ona bunu söyleyebilmekti. Ucuz bir kadın olduğumu mu düşünecekti? Böyle bir teklife balıklama atlayacak mıydı? Ona ne diyecektim ki? Hadi size gidip sevişelim böylece içim rahat edecek kocamın hatalarına karşı mı.

Uykusuz gecelerime yenileri ekleniyordu. Belki de en iyisi akışına bırakmak, onun konuşmasını beklemekti. Bana karşı hisleri olduğunu biliyordum, belki de o bu buluşmadan zaten bir beklentiye girmişti. Haftanın başlamasını iple çekiyordum, ne olacaksa olmalıydı artık.

Pazartesi günü işyerinde her zamanki rutinimle geçiyordu.

Emre’yle ne zaman göz göze gelsek aklıma akşam beraber kahve içme sözüm aklıma geliyordu. Sonunda mesai bitip toparlanmaya başladığımda beni beklediğini biliyordum. Diğer herkes ofisi terk ediyordu yavaş yavaş. Kimse kalmayınca artık, yanıma geldi.

” Kahve konusunda emin misiniz yoksa daha sert bir şeyler içmek ister misiniz hanımefendi?” diye sordu.

” Ben tutumlu bir hanımefendiyim, ilk buluşmada cebinden çok para çıkmasını istemem,” dedim.

” Ne kadar da Bayan Doğru kriterlerime uygun bir kadın olduğunun farkında mısın?” dedi.

” Hangisiydi bu? Sokakta hanımefendi olan mı?” diye sordum.

” Aynen, en zor olan bu sanırım. Evin odalarında geçerli olan kriterlerde eminim zaten on numara beş yıldızsındır.”

” Tamam canım, şimdi mutfak falan dolaşamam evin içinde, kriterlerine biraz ara verelim. Bildiğim bir mekan var. Çıkalım mı?”

” Sabırsızlanıyorum,” dedi eliyle buyrun işareti yaparken. ” Arabamla gidiyoruz? Sonra seni bırakırım.”

İşten çıkınca ceketini arabanın arka askılığına taktı binmeden önce, gömleğinin iki düğmesi açıktı, pürüzsüz ve çok fit görünüyordu cildi, spor yaptığını biliyordum, uzun boyu ve sportif görünüşü yakışıklılığına yakışıklılık katıyordu, bir kadının arayacağı herşey mevcut görünüyordu Emre’de. Düzgün diksiyonu, dürüst ama esprili kişiliği, arkadaşlığın hakkını vermesi hep artı yazıyordu hanesine. Sanırım gizliden hayrandım ona bunca sene. Sonunda mekana vardık ve bir masaya oturduk. Siparişimizi verdik.

” Eee, bu sürprizi neye borçluyuz tam olarak?” diye sordu Emre oturur oturmaz doğal olarak.

” Canım kahve içmek istedi, yalnız içmek istemedim diyelim,” diye cevap verdim. Konuşmak istediğim bir sürü şey vardı, herhangi biriyle konuşabileceğim şeyler değildi bunlar ama Emre ile de pat diye konuya giremezdim.

” Bak bu iyi bir başlangıç işte, yalnız yapmak istemediğin bir sürü etkinlikte sana eşlik edebileceğimi biliyor muydun?”

” Şu sıralar birçok şeyi yalnız yapmak istiyorum ama ben,” dedim.

Bana baktı. ” Gökçe? Şakayı bir süreliğine kenara bırakıyorum. Senin bir derdin var biliyorum, konuşacak birini mi arıyorsun? Akıl danışacak birini mi yoksa sadece anlatayım da o dinlesin mi diyorsun bilmiyorum ama ben buna hazırım. Benimle paylaşabilirsin. Yalnız olmak istemekle neyi kastediyorsun?” diye sordu olanca içtenliğiyle, şaka yapmaya ya da laf sokmaya meyilli halini bir kenara bırakmıştı.

” Bilemiyorum Emre. Biraz düşündüm bunu. Aslına bakarsan çok düşündüm. İçimi kemiren birşey var ve ben bunu yakınlarımla paylaşamam maalesef. Biraz kafamı toparlamam lazımdı, biraz çevremden uzaklaşmak, belki seninle kahve içmek iyi fikirdir diye düşündüm.”

” İyi düşünmüşsün. İçini kemiren şey ne bilmiyorum, anlatmak istersen dinlerim. Anlatsan da anlatmasan da şunu bil, sana çok büyük saygım ve sevgim var, çok düzgün birisin. O şey herneyse benimle paylaşabilirsin, yardımcı olmam gerekirse olurum, ya da anlattım bitti, unut dersen unuturum. Ama sana vaktim var hep bunu bil.”

Gözlerine bakmaya korkuyordum, uzun süredir ilk defa biri benimle böyle gerçekten ilgili konuşuyordu, o samimi bakışın arkasındaki sevgiyi hissediyordum sanırım, şelale gibi akmamak çok zordu ona. ” İçimde tutamıyorum ki artık zaten, manevi olarak da fiziki olarak da hırpalıyor beni. Dayanamıyorum.”

” Anlat.. Paylaş o zaman.. Kocanla mı ilgili?”

” Nereden biliyorsun?”

” Ne olabilir ki başka? Çocuklarınla ilgili olsaydı anlardım sanırım, düğünde gayet keyiflilerdi. Aranızda bir sıkıntı mı var Hakan’la?”

Bir süre ona baktım, kahvemi iki elimle avuçlarımın arasına almıştım ama doğru düzgün içmiyordum bile, onun da tek odak noktası benmişim gibi hissediyordum, bir derdimin olduğunu anladığı andan itibaren çepeçevre sarmıştı beni ilgili tavırlarıyla, buradan kaçamazdım.

” Tahminin doğru. Hakan’la ilgili.”

” Evle mi ilgilenmiyor? Seninle ya da çocuklarla?” Sanırım hala konuşmaya pek hazır olmadığımı hissediyordu ve beni cevaba yönlendirmeye çalışıyordu. ” Yoksa biri mi var? Başkası mı var hayatında Hakan’ın?”

Belki de başka biri de olsa yerinde aynı tahminleri yapardı, bunu bilmem imkansız ama o an sanki karşımda bir müneccim var gibi geliyordu, kolayca hissediyordu sanki derdimin ne olduğunu.

” Evlilik danışmanlığı yapmışlığın falan var mı senin?” diye sordum.

” Hmm.. Bunu söylemekten imtina ediyordum ama yeterince kadın geçti hayatımdan diyelim. Bir erkeğin yarattığı dertlerin izlerini takip edebiliyorum.”

” Peki. Hakkın var. Sorun Hakan,” diyebildim. ” Aslında.. Bunu nasıl kelimelere dökebileceğimi bilmiyorum Emre. Hayatından ne kadar kadın geçti bilmiyorum ama benim başımdan geçeni filmlerde falan görürüz sanırım sadece, ve bunda kendi kabahatim de çok büyük.”

” Bunu yüzüme vurmanı bekliyordum ama önemli değil, o tek kadını bulduğumda hayatımdaki tek kadının o olduğuna onu ikna edeceğim. Neyse, konumuz ben değilim. Denemek ister misin şu film gibi olayı anlatmayı bana.”

Bu adamın öyle bir aurası vardı ki, ona engel olmam imkansız gibi geliyordu artık, bunun tek yolu kendimi evli, gururlu ve namuslu bir kadın olduğuma ikna etmekti, uzun süre önce başarmıştım ama o duvar yıkılmıştı artık. Ne gururum kalmıştı ne de evliliğim, Hakan ikisini yerle bir etmişti, namusumu da kendim yıkmak istiyordum artık.

Şeyma ve Kadir’le başımızdan geçenleri anlatmaya başladım, en başından ve bütün detaylarıyla, neden bunu kabul ettiğimi, neler hissettiğimi, görüntüleri, Hakan’ın itirafını, hepsini.

Bütün bunları anlatırken beni bir kere bile bölmüyordu, normalde araya hiç girmemesinden rahatsız olurdum belki, saçma mı bulmuştu, ya da konuşmaya değer bulmamış mıydı, bizim tam birer salak olduğumuzu mu düşünüyordu anlayamıyordum ama resmen içimdeydi, dibimde pür dikkat beni dinliyor, sadece yüz ifadesi değişiyordu ara ara anlattığım ince detaylar da. Sonunda bitirdim.

” En son düğünde yaşananlar da tüy dikti işte. Hala Şeyma ile görüşüyor, bunu biliyorum. Bütün bu yaşananların üstüne, hala o kadınla görüşebiliyor, inanabiliyor musun?”

Gözlerime bakıyordu.

” Benimle dalga geçip laf falan sokmayacak mısın?”

Çok ciddi bir yüz ifadesi ile ” Neyi ne zaman sokacağımı bilmiyor olabilir miyim sence?’ dedi. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. ” Salak..” diyebildim.

” Yani. Bütün detayları anlatmasaydın, çok saçma derdim. En başından klasik Gökçe yaklaşımı ile düğmeyi bir kere yanlış iliklemene rağmen bir harita çıkarmışsın. Yardım edebileceği herkese yardım eden bir Gökçe tanıyorum ben, bu konu gayet pas geçilebilecek bir konuymuş gerçi yardım konusunda, ama kurallar koyman, hangi şartlar altında bunula yaşayabileceğini kendi mantık çerçevene oturtup bunu anlatman falan tamamen senlik. Ona güvenip, şüphelerini, gerçekçi şüphelerini bile eşine inandığın için görmezden gelip verdiğin sözü tutmaya çalışmaların, hepsi seni tarif ediyor. İşyerinde tanıdığım Gökçe, o profesyonel halini dinledim sanki, Şeyma’ya çocuk operasyonu gibi. Ama sonra yüzleşmek zorunda kaldığın gerçek ve yaşadıkların, senin tanımadığım bir yönün. Ben seni hiç zayıf görmedim ki. Seni başka kadınlardan dinlediğim dertlerden çıkardığım sonuçlara göre de yorumlamak istemem Gökçe,” dedi.

Kendimi bir uzmana görünüyor muşum gibi hissediyordum, adam kendini dinlettiriyordu, az önce gıkını çıkarmadan dinleyen adam şimdi aralıksız konuşuyor, ama bunu o kadar dingin bir ses tonuyla yapıyordu ki ağzımı açamıyordum.

” Benimle neden paylaşmak istediğini daha iyi anlıyorum şu an. Belki seni direkt aldatsaydı senin için bunu kaldırmak ya da kabullenmek daha basitti. Ailenle, çevrenle, hatta çocuklarınla bunu kolayca paylaşabilirdin, babanız sadakatsiz biri derdin, anne bu adam beni aldattı derdin. Ama sen de müdahilsin, seni korkutan ve düşündüren bu.”

” Doğru!” diye atıldım. ” Aynen dediğin gibi. O kadar absürt bir hale büründü ki olay. Aldatılıyorum ama bunu birileri öğrense belki de salak ve hak etti damgası yiyeceğim Emre.”

” Belki. Belki hayır. Bu sana bağlı,” dedim.

” Nasıl yani?”

” Geleceğim oraya. Kendi zihninde yargılamayı yapıp bütün cezayı kocana kesebiliyorsun, ki bence tamamen haklısın, bunu hak edecek bir hata yaptığını düşünmüyorum, espri hakkımı saklı tutuyorum bu arada, ileride bunu gülerek konuşabilecek aşamaya gelirsek seninle, o zaman benden kork,” dediğinde ikimiz de gülümsüyorduk. ” Neyse.. Şimdi soracağımı sona bırakayım. Damga falan yemek zorunda değilsin, tek yapman gereken yalan konuşmak.”

” Nasıl yani? Hangi konuda?” diye sordum.

” Anlaşmanız hakkında tabi ki. Doğru anlamıyor muyum? Bütün bunlar olurken biri gelip konuşulanları yazılı ya da görüntülü olarak kayıt altına almadı ki. Birisi sana derse ki, sen kabul ettin baştan ve bunu herkese duyuracağım, sen de reddedeceksin. Olur mu öyle saçmalık, hangi kadın bunu kabul eder diyeceksin. Kocam beni aldattı. Nokta. Beni yıpratmak için böyle bir yalan uyduruyor.”

” Bunu yapabilir miyim?”

” Ne demek yapabilir miyim? Yapacaksın ki. Ama Kadir’in de seninle aynı ağzı kullanması lazım, çok da önemli değil, ama o da zaten bunu kabul edecektir. Elinizde görüntüler var, bu ortaya çıktıktan sonra arabada buluşmalar devam ediyor. Hem hangi erkek bunun gerçek haliyle duyulmasını kabul eder ki? Ne diyecek Kadir, evet hakim bey, ben karımı kendi ellerimle Hakan’ın altına yolladım mı diyecek? ”

Bir süre sessizlik oldu. Gözleri üstümdeydi, bunu biliyordum.

” Gökçe. Açık olacağım. Benimle konuşma sebeplerin arasında Hakan’dan intikam alma isteğin var mı?”

Bu soruya hiç hazırlıklı değildim, birden bire nereden fırlattı ki şimdi bu oku diye düşünüyordum ama yine o ciğer delen bakışlar tam karşımdaydı.

” İntikam..”

” Onunla ödeşince ne olacak? Bunu düşündün mü hiç?” diye sordu.

” Hep düşünüyorum..” diyebildim.

” Hayatına geri dönebilecek misin? Ödeştikten sonra onunla evli kalmaya devam mı etmek istiyorsun yoksa hala evliyken intikam almak mı?”

” Ben.. Ben artık eski ben olamıyorum Emre. Onunla yanı evi paylaşmak bile nefretimi katlamaktan başka bir işe yaramıyor. Çocuklar olmasa..

” Çocuklar olmasa boşanır mıydın?”

” Bunu yapabilir miyim emin değilim..”

” Onunla ödeşmek için düşündüğün kişi ben miyim Gökçe?” diye tekrar sordu.

Yüzüm kızarmaya başlamıştı, ne beklemiştim ki, böyle birşey nasıl söylenirdi, birine hadi gidip sevişelim demeyi kadınlık gururuma yedirebileceğimi nasıl düşünmüştüm ki? Ne düşündüğümü, ne istediğimi sadece bana bakarak anlayabiliyor gibiydi, yalan da söylesem, hayır da desem aslında neden karşısında olduğumu biliyordu.

” Sana olan ilgimin farkında olduğunu biliyorum. Tanıştığımızdan beri senden etkilendiğimi de. Benim için ne kadar özel bir kadın olduğunu belki de asla öğrenemeyeceksin Gökçe, yine de bana geldiğine göre kendimle gurur duyabilirim seni az da olsa etkileyebildiğim için..”

Allahım.. Sözleri tüylerimi diken diken ediyordu, hem utanıyor hem de hoşuma gidiyordu, yüzümün ateş gibi yandığını hissedebiliyordum.

Emre…

Karşımda kanadı kırık bir kuş vardı sanki, rahat hissedip içindekileri bana dökmesi için elimden geleni yapmıştım, bana duyduğu güveni kırmadan ona olan hislerimi anlatmam gerekiyordu, belki de tek fırsatım buydu. Sadece dürüst olmam yeterliydi, bunu biliyordum.

” Bütün bu sohbetten, bütün bu dertleşmeden sonra bazı şeyleri en doğru haliyle cümlelere dökmek çok zor. Karşımda duran kadının zayıf halinden yaralanan adam konumuna düşmek asla istemiyorum, benimle neden burada oturduğun konusunda senin cevap vermeye cesaretin olmadığı nedenler de var bunu da biliyorum ama söylemem gerekiyor Gökçe,” dedim ve eline uzandım, parmaklarının ucundan tutup avucumu kapadım, işaret parmağım elinin ayasındaydı. Teninin sıcaklığını ilk defa hissediyordum belki de. Şimdi doğrudan gözlerine bakıyordum. Uzun süre bana bakamıyordu, gözlerini kaçırmak zorunda hissettiğini anlıyordum.

” Kocandan intikam almak için benimle birlikte olmak mı istiyorsun? ”

Susmaya devam ediyordu ama dokunsalar ağlayacak gibiydi. Üstüne gitmek istemiyordum, sıkboğaz etmemek için tekrar tekrar sormaya cesaretim yoktu. Ayağa kalkıp yanımdan gitse ne yapabilirdim ki? Elini biraz daha sıktım, bir şekilde ona geçirmem gerekiyordu sevgimi.

” Bilmiyorum Emre… ” diyebildi.

” Ben biliyorum Gökçe. Ama öğrenmem gereken birşey var. Sadece bir kerelik bir intikam mı aradığın? ”

” Ne demek istediğini anlamadım,” dedi.

” Madem ki buraya kadar gelebildik, açık konuşacağım Gökçe. Ben asla evli biriyle birlikte olmadım, olmam da. Ahlak dersi verecek haddim yok sana, kendim böyle düşünüyorum. Bunun istisnası kafamda hep sen oldun. Bana dürüstçe bunları anlattığına göre ben de sana içimi açıyorum o zaman. Senden hoşlanıyorum. Seni seviyorum. Kocanla aranda problem olmasaydı bunu sana bu kadar direkt söylemezdim. Ama buna rağmen öğrenmek istediğim şu. Tek seferlik bir intikam mı arıyorsun?”

” Emre ben..” Araya girip bir şey demek istedi ama ben fırsat vermedim.

” Ben seninle herşeye evet derim Gökçe. Senden tek istediğim bana bir fırsat vermen.”

Gökçe…

Eli elime değdikçe içim ürperiyordu. Genç kızlığımdan beri neredeyse ilk defa Hakan’dan başkasının elini tutuyordum. Yanaklarım al al olmuştu.

” Bilmiyorum Emre… Evet, burada olmamın sebebini saklamak niyetinde değilim, Hakan’ı cezalandırmak istiyorum.. Ama korkuyorum,” diyebildim.

” Korkunu anlayabiliyorum Gökçe. Senin istediğin buysa, tek bir kere bile seninle birlikte olmak için çok şeyden vazgeçebilirim. Ama o tek seferden sonra hala beni arzuladığını, beni istediğini hissedersem, sonuna kadar bu ihtimali kovalarım. Tek şartım bu,” dedi.

Allahım neler duyuyordum böyle, en son ne zaman beni biri bu kadar istemişti? En son ne zaman arzulanan kadın olmuştum, bu adamın ağzından çıkan her laf beni nasıl bu kadar etkiliyordu ki?

” Sen aramadan aramamaya, saçma sapan zamanlarda mesaj atmamaya, kocan ya da ailen şüphelenmesin ya da duymasın diye senden habersiz iletişime geçmemeye razı olurum. Ama işyerinde, ya da herhangi bir nedenle başbaşa kaldığımızda, seni istediğimi belli etmekten geri durmam artık, rahatsız olduğunu görürsem durarım. Ama..”

” Ama?”

” Ama.. Sonuna kadar varım. Beni istediğini biliyorum. Saklamayı başarırsan amenna. Aksi halde tek seferle yetinmek istemiyorum Gökçe. Herşeyinle seni istiyorum.”

Herşeyimle? Bütün dertlerimle? İki tane çocuğumla? Belirsiz bir gelecekle? Ne demek istediğini sormaya korkuyordum. Elimi çekmek istiyordum ama bir yandan da tutmasını istiyordum.

” Kalkalım mı?”

” Kalkalım Gökçe. Seni evine bırakayım,” dedi ve ayağa kalkıp hesabı ödemeye gitti. Ona hayır demeyi unutmuştum sanırım, lügatımda hayır kalmamıştı. Ardından kalkıp onu takip ettim. Arabaya kadar yanımda yürüdü, ikimiz de konuşmuyorduk. Eve yaklaşana kadar da bu böyle devam etti. Sonunda vardığımızda sokağın başında arabayı durdurdu ve bana döndü.

” İstemediğin hiçbir şeyi zorlayamam. Adı intikamsa ben kabulüm Gökçe. Sana sarılmak için, seni öpebilmek için tek şansım buysa razıyım,” derken elini yine elimin üstüne koymuştu. ” Seni kendime aşık etmek için tek şansım bu belki de.. Ve ben bunu kullanacağım. Yarın yine o şakacı, laf sokan Emre işyerinde seni bekliyor olacak. İstiyorum demeni bekleyeceğim Gökçe. Bir kere istiyorum demeni.. Sonra bana gideceğiz.”

Allahım bana neler oluyor. Tam şu an beni evine atsa ona karşı koyabilir miydim acaba? Bu arabadan indiğimde peki? Aklım başına gelince ne yapacaktım? Hala istemiyorum deme şansım var mıydı bu adama? Tek bildiğim, heryerimin ateş olduğuydu. En başından beri yeni farkına varıyordum ama eve gidince ilk işim külotumu değiştirmek olacaktı çünkü vıcık vıcık olmuştu kadınlığım. Onu deli gibi arzuluyordum.

” Görüşürüz,” diyebildim hala gözlerine bakarken. Bir hamle yapıp dudaklarıma yapışsa elimden birşey gelmezdi.

” Görüşürüz Gökçe,” dedi.

Arabadan indiğimde başımın döndüğünü sandım bir an. Eve nasıl vardım bilemiyorum.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler