Üniversitede Birtakım Olaylar – 2

Bir araba şehrin manzarası karşısında bir tepede park edilmiş duruyordu. İleri geri hafifçe sallanan aracın arka camı hafif aralıktı. Etrafta kimse olmadığı için arabadan gelen inleme seslerini kimse duyamazdı.

Arka koltukta kadın zıplıyor, arada başı tavana değdikçe zıplamayı azaltıp kalçasını kıvrak bir şekilde oynatıyor, kucağındaki adamın organını içine almaya devam ediyordu. Kılsız tertemiz vulvası iki yana açılmış, yarrağı içine hücum ederkenki görüntü erkeği daha da tahrik ediyordu. Sütyenini bir çırpıda çıkarıp attığında dolgun göğüsleri serbest kalmış, artık yukarı aşağı sallanmaya başlamıştı. Issız tepedeki bu derin inlemeler günün ilerleyen saatlerinde bir süre daha devam edecekti.

Serdarla birlikte yine bir gün üniversitemizin kampüsünde geziyorduk. Bizim fakülte dışındaki eğitim fakültesi gibi kızların yoğun olduğu bölümlere gidip takılıyorduk arada. Henüz yeterli çevremiz oluşmadığından sap gibi takılıyorduk şimdilik. Okulun başlamasının üzerinden henüz 3 ay geçmişti. Başka bir fakültenin kantininde gelip oturmuştuk yine. Havadan sudan sohbetimiz sırasında Serdar’a içimdeki kurdu döktüm.

-Kanka özlem varya ben bunu bir şekilde sikeceğim.

Serdar bu ani söylediğim şey karşısında ciddileşti “Şu ingilizce hocası Özlem hocadan mı bahsediyorsun. Kanka sen onu sik bir de gel beni sik tamam mı.” Birden durakladı. Ardından utanarak.. “lafın gelişi tabi heteroyum lan ben, gerçi bu azgınlıkla onu da yaparsın kanka.” olayı sulandırmaya çalışan Serdar beni izlerken ufak sessizliğin ardından “Kanka sen ciddisin..” dedi.

-Evet kanka öyle böyle değil rüyalarıma gidiyor. Biliyorsun ben olgun seviyorum. Muhteşem bir kadın. Kıvama getirirsem belki üçlü bile yaparız ne dersin. Ahahah.

Serdar kızarmıştı. “Sen fazla film izlemişsin kanka, sen unut o işi, olmaz.” dedi. O gün serdar ile iddiaya girdik kazanırsam arabasını 1 haftalığına bana verecekti.

Kafamda bir plan kurdum oldukça rahattım, sonuçta çok kadının canını yakmıştım benim için o kadar zor olmamalıydı.

Bir gün ders bitiminde Özlem’in odasının önüne geldim kapıyı bir çırpıda tıklattım. Durup düşünmeye fırsat bile vermemiştim kendime. Olgun ve feminen sesiyle “gel” diye bir ses geldi. İçeriye daldım, tabi girerken bilgi ve taktikler bende hazırdı. Özlem duldu ve yalnız yaşıyordu biliyordum.

-Özlem hocam sizinle biraz konuşmak istiyorum.

“Tabi Deniz’cim buyur. Biraz işlerim var çabuk söyle fazla sürmesin” dedi. Huyumu biliyordu, derslerde konuşkan yapımla az çok tanımıştı beni.

-Hocam derste gramer ve anlatım konusunda iyisiniz fakat konuşma pratiğiniz pek fazla yok onu farkettim. Biliyorsunuz benim pratiğim oldukça iyi. Sizinle konuşmak isterim arada. Telefonum da müsait, bildiğiniz gibi yazışmak da etkili bir yol ayrıca.

Özlem bir anda ciddi bir yüz ifadesine büründü. “Ne münasebet utanmıyor musun doçent olmuş kadına bunu söylemeye. Bana bu cürretle geldiğine göre altında başka birşey ararım. Duymamış olayım Deniz lütfen.”

Yanlış anladınız hocam. İngilizce konuşmak ve öğretmek başka şeyler. Türkiye’de kaç tane hoca konuşuyor ki zaten dürüst olalım. Hem ben gerçekten sizden konuşmaktan çok keyif alıyorum. Bu vesileyle birbirimize katkıda bulunuruz diye düşündüm. Siz bir bakın yine benden bu samimi bir teklif.

Bu kendinden emin ve rahat tavrımı bozmamaya çalışmasam da içime doğru sıçıştaydım bir yandan. Karşımda hükmetmeye alışkın otoriter bir kadın vardı. Ve büyük risk almıştım biliyordum.

Çatılmış kaşları biraz düzeldi ve hala kızgınlığını koruyan pürüzsüz hafif makyajlı bebek gibi yüzündeki kırmızı dudaklarından sadece “seni disiplin kuruluna sevketmeden git karşımdan şimdi.” cümlesi döküldü sadece.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir