Aslında neler olup bittiğini anlamam uzun bir süre aldı, içinde bulunduğum durum fark etmeme engel olmuştu. Nasıl böyle bir ortama geldiğimi, neler yaşadığımı, nefsime bu kadar düşmüş olmamı idrak edememiştim. Sanki uzun bir süredir, yasa dışı maddelere maruz kalmış gibiydim. Sanki 1 sene 10 dakika gibiydi. Zaman algısından tamamen uzaklaşmıştım. Neyse aslında en başına dönsek daha iyi olacak.
Adım Ayberk. O dönemde daha henüz yüksek lisansımı yeni bitirmiştim. Annem ve Babam uzun bir süredir ayrılar ama her birisi çok zengin insanlardı. Annem uluslararası hukuk firmasında yönetici babam ise, Ünlü bir oteller zincirinin CEO’su. Zaten vakti zamanında annem, babamın otellerinden birinde tatil yaparken tanışmışlar ama ben plansız bir şekilde dünyaya gelmişim. Vekaletim anneme verilmişti ama kendisinde pek öyle anne ruhu yoktu. Büyüyene kadar doğru düzgün görmedim desem yeridir, sürekli seyahate çıkardı, babam zaten ayda yılda bir görünürdü. Benim annem babam, verdikleri para idi. Onlar, yokluklarını hissettirmemek için beni paraya boğar, her istediğimi yaparlardı. Bende özel bir üniversitede psikoloji okumuştum, aynı üniversitede ise yüksek lisans yapmıştım. Tüm arkadaşlarım son derece zenginlerdi. Ama artık içlerinde bulunmak beni boğuyor sıkıyordu. Beni büyüten dadım sayesinde 3 farklı dil konuşabiliyor, piyano ve gitar çalmayı biliyordum. Benimle çok ilgilenmişti. 18 yaşıma bastığımda ona küçük bir ev bile hediye etmiştim.
Aslında her şey aldığım ani bir karar ile değişti ama ben böyle Bir değişim asla beklemiyordum. Tuğçe adında bir kız arkadaşım vardı, kendisi güzel ve alımlı birisiydi. Üniversite 2 de tanışmıştık ve uzun bir süre beraber olduk. Beni kendine yakıştırdığını her fırsatta dile getirirdi. Bende 1.80 boyunda eli yüzü düzgün ama uzun yıllar hobi olarak yapmış oldugum kick boks sayesinde fiziğimde Hatrı sayılır bir şekilde düzgündü. Çok şehvetli bir ilişkimiz vardı, beraber farklı şeyler yapmaktan çekinmezdik. Public sex veya beraber porno izlemek gibi şeyler bizim için olağandı. Ama Tuğçe tam bir şımarık kız olduğu için, istediği birşey olmayınca delirir, senden intikam almak isteyen bir tipti. Ben ona başta aşık olmasam da, Bir süre sonra aşık olmuştum.
Yine bir gün gece vakti oturmuş porno izliyor, bir yandanda sevişiyorduk. Ama hareketleri biraz yapaydı, alakasız inliyor, sahte sahte hareketlerde bulunuyordu. Ben biraz şüphelenmiştim. Gözlerini hep ara ara bir noktaya sabit bir şekilde bakıyordu. Ben sigara içme bahanesi ile masaya uzandım, çakmak yokmuş gibi davranıp ayağa kalktım. Sürekli baktığı yere doğru gidip, çakmak arıyor gibi yaptım ama aslında ne olduğunu merak ediyordum. Daha sonra çerçevelerin arasına gizlenmiş telefonunu buldum. Bir anda elime aldım ve kendime çevirdim. Görüntülü arama açıktı ve bizi izliyordu. İzleyense, üniversiteden yakın arkadaşım dediğim yavsak Faruktu. Deliye dönmüştüm, telefonu sertçe televizyona doğru fırlattım. TV ve telefon tuzla buz olmuştu. Tuğçe çok korkmuştu. Hiç bir zaman beni böyle görmemişti. Yanına bir hışımla yaklaştım.
Ben- Ulan amk çocuğu, bu ne demek oluyor şimdi, bizi sen millete nasıl pazarlarsın orospu. Birde yavsak Faruk bizi izliyordu gördüm..
Çenesinden sertçe tutmuştum, titriyordu.
Tuğçe- Dur nolur, sakin ol. Sadece zevk için yaptım. Yemin ederim kötü bişey yapmadım.
Ben- Lan nasıl zevk için, gavat mıyım ben ? Çırılçıplak bir sekilde burda duruyoruz, orospu evladı bizi iziliyor, seni izliyor.
Tuğçe- Sana kaç defa dedim, biz sevişirken birileri izlesin keyif alırım dedim. Sen yapmadın.
Ben- Pardon ya gavat olmadığım için. Sana hayır dedim bin defa sen beni böyle bir şeyi yapmaya zorladın. Cuckold pornolar açıp beni manipüle etmeye çalıştığının farkında değil miyim ? Eminim sen beni aldatmışsındırda..
Tuğçe bir süre sessiz kaldı hayır demedi…
Ben- Siktir git bu evden defol…
Evden sessiz ve ağlamaklı bir şekilde ayrıldı. Ömrümde ilk defa bu kadar üzgündüm. Yapay bir akvaryumun içinde, her istediğim oluyordu. Mutsuzluğu bile tatmamıştım. Üzüntü ile beraber ne yapacağımı bilemez haldeydim. Dolaptan bir viski aldım, melankolik bir müzik açıp dinlemeye başladım. Annemi aradım ama beni meşgule attı, ardından babamı aradım, o da telefonlarıma cevap vermedi. Ne zaman zaten yanımda oldular ki, sadece varlıklarından haberdardım.
Bir müddet daha içtim, ara ara arkadaşlarım beni yokluyordu. Haber hızlıca yayılmıştı anlaşılan. Faruk benden korkmuş, apar topar yurtdışına kaçmıştı. Aklımdan da geçmedi değil ama değmezdi. Ben hak etmiştim bunları.
Kafam biraz iyi olmuştu, ayağa kalktığımda, koltuğun köşesinde yerde bir tanga gördüm. Tuğçe giymeden gitmişti, öfkeliydim ve hafif sarhoştum ama hala azgındım. Tuvalete gidip geldikten sonra, kendime bir porno açtım. Sürekli Tuğçe yüzünden izlemek zorunda kaldıklarımın harici şeyler izlemeye başladım. Daha sonra daha derinlere indim. Şişeyi bitirmiş kafam güzel olmuştu. Artık mantıklı şeyler düşünemiyordum, daha sonra taboo pornolarını izlemeye başladım, sonra aklımda bazı sorular geldi. Nasıl buna cesaret ettiklerini, nasıl başladığına dair bir sürü soru geliyordu aklıma. Bunları düşünürken olduğum yere sızmıştım.
Öğlene doğru uyandım, başım çatlıyordu. Hala istemsiz bir üzüntü vardı içimde. Kendime gelmem bir kaç saat sürdü ama hala herkes, her şey üstüme üstüme geliyordu. Bende artık daha fazla dayanamayacağımı düşündüm. Kendime bir uçak bileti aldım Venedik’e. Biraz kafamı dağıtmak, her şeyden uzaklaşmak istiyordum.
Akşamüstü hava alanına gittim, uçak 1 saat rötar yapmıştı. Bende beklerken telefonda takılıyordum, aklıma dünkü sorular geldi. Araştırmaya başladım, bunun üzerine yazılmış makaleleri okuyordum. Yurt dışı kaynaklı, Türkçeye çevrilmemiş makaleler mevcuttu. Sosyolojik, psikolojik ve antrpolojik gözlemler ve araştırmalar vardı. Öylesine dalmıştım ki okumaya, uçak hazırdı. Akşam vakti varmıştım Venedik’e. Güzel butik bir otel ayarlamıştım. Otel öyle aman aman büyük değildi, ama kendine has bir tarzı vardı. Girişimi yaptırdıktan sonra, küçük bir valiz ile odama doğru çıktım. Tam odama girerken, Yan odamdan iki kişi çıktı. 35-40 yaşlarında bir kadın ve ondan biraz daha uzun yaklaşık 1.75 boyunda maksimum 20 yaşında, tüysüz, hatta biraz da nerd gözüken bir erkek. İlk başlarda Anne-oğul olarak düşündüm. Bana kafaları ile selam verdiler. Kadın çok çekici ve kendinden emin gözüküyordu. Yüzünden tek kırışıklık yoktu. Kalçası ve göğüsleri çok belirgin olmasına karşın, yanında ki erkek ise gözlüklü zayıf ve çelimsizdi. Gülümseyince sadece ön dişleri gözüküyordu. Ama kadın kumral güzeliydi. Çenesi hafif sivri, ve burnu küçücüktü. At kuyruğu saçları ve kendinden emin duruşu dikkatimi çekmişti.
Tam odaya girerken kendi aralarında, Fransızca konuşmalarını duydum.
Kadın- Ne güzel yan odamızda kimse yoktu, artık geceleri daha sessiz olmalıyız.
Erkek gülümseyerek cevap verdi.
Erkek- Açıkçası umurumda değil, 4 günümüz kaldı ve tadını çıkarmak istiyorum.
İçeriye girdim, oda çok güzel ve sadeydi. Ne kadar kalacağım belirsizdi. Erkenden uyumak istemedim. Odaya yerleşirken aklıma konuştukları geldi. Fransızca bildiğimi düşünmediler. Ya çocuk göründüğü gibi değildi, böylesine bir kadını tavlayabilmişti, ya da kadın sugar mommy diye tabir ettiğimiz birisiydi. Her halükarda çocuk gözümde büyümüştü. Taktir etmiştim.
Otelin barına bir şeyler içmeye gittim, hatta biraz acıkmıştım, oradaki barmene ufak bir bahşiş verdim. Bana mutfak kapalı olmasına karşın, küçük bir sandiviç yaptırmıştı. Bir kaç tek attıktan sonra, telefonumda takılmaya başladım. Annem aramama yeni dönmüş bana mesaj atmıştı. Babam da yeni gördüğünü söylediği, önemli bir şey yoksa yakın zamanda arayacağını söylediği bir mesaj attı. Bende hepsine cevap verdim. Tuğçe bir kaç mesaj atmıştı ama geri dönmemiştim. Kimsenin burada olduğumdan haberi bile yoktu.
Saat geç olmuştu, odama çıktım. Soyundum ve kendimi yatağa yüz üstü bıraktım. Tam dalmıştım ki, yan odadan sesler geliyordu. Sert seks dönüyordu. Sanki karşımda seks yapıyorlardı. İçimden hayıflandım. Amk çocuğu, taş gibi kadını sikiyordu. Otelde buradaki diğer binalar gibi eski olduğu için, yalıtım yoktu. Rahat rahat takılıyorlardı. Ben uyumak istiyordum ama sesler azdırmıştı. Kendimi onları dinlerken, mastürbasyon yaparken buldum. Aralarında belli belirsiz Fransızca konuşmalar olsa da, tam anlaşılamıyordu. Daha fazla dayanamayıp boşaldım. Alkolün, mastürbasyonun ve yolculuğun yorgunluğu ile uyuyakalmıştım.
Sabah erkenden uyandım, deli gibi susamıştım ama odama su koymayı unutmuşlardı. Bende oda servisini aradım ama hizmet vermediklerini, 1 saat sonra hizmet verebileceklerini öğrendim. Aşağıya inmek zorunda kaldım. İndim suyumu içtim, biraz oyalanıp kahvaltı etmek istedim ama hala başım ağrıyordu. Doğru düzgün uyuyamamıştım. Oradaki garsonu yanıma çağırdım ve ondan ağrı kesici istedim. Kendisi çok kibar bir adamdı. Benimle sohbet etme isteği vardı. Ağrı kesici veremeyeceğini, kurallara aykırı olduğunu söyledi. Bende cebine biraz bahşiş sıkıştırdım ve isteğimi yerine getirmesini istedim. 10 dakika geçmeden ağrı kesiciyi getirdi ve cümleye girdi. İtalyan aksanı ile İngilizce konuşuyordu.
Garson- Gece galiba çok içtiniz efendim.. Buranın güzelliklerini ayık kafa ile görmenizi tavsiye ederim.
Ben- Sadece ondan değil, daha akşam geldim ve yan odada ki çift sabaha kadar hiç durmadılar.
Garson- Kaç numaralı odadasınız efendim, isterseniz uyarabiliriz.
Ben- 302 numaralı oda ama uyarmanıza gerek yok. Her zaman olacak bir şey değildir diye umuyorum.
Garson- Efendim bence siz dün alkolü fazla kaçırdınız ( Gülerek )
Ben- Neden öyle düşündünüz ?
Garson- Çünkü sadece yan odanız dolu ve orada Anne-oğul kalıyor.
Ben- Emin misiniz ?
Garson- Evet, bir kaç gündür buradalar. Fransa’dan gelmişler ve çok iyi insanlar. Bence yanılıyorsunuz.
Ben- Aaa… Galiba haklısınız o halde. Kusura bakmayın teşekkürler.
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Onlar olduklarına ve duyduğum seslerin hayal olmadığına emindim. Kimse farkında değildi. Dillerini bilen de olmadığı için rahat rahat takılıyorlardı. Kahvaltımı yapıp odama çıktım.
Üzerimi değiştirip kendimi dışarıya attım. Olanları unutup gezmeye ve kafa dağıtmaya başladım. Hakikaten de iyi gelmişti bana. Daha sonra öğle vakti bir pizza yemek istedim. Meşhur bir pizzacının önünde kuyruk vardı. Sıraya girdiğim anda arkama birileri geldi. Kafamı çevirip baktım, yan odamdaki insanlar sıraya girmiş pizza yiyeceklerdi, panik ile karışık kafam ile selam verip önüme döndüm. Aralarında konuşmaya başladılar.
Erkek- Gördün mü anne, yan odamızdaki adam. Bizi kesin duymuştur.. hahaha ama bizim bir çift olduğumuzu düşünüyordur.
Kadın- Hey sessiz ol. Birisi duyabilir. Dikkatli olmalısın
Erkek- Ne olacak sanki, kimse dilimizi bilmiyor ve kimse bizi tanımıyor. Yani anne kimse seni sabahlara kadar siktiğimi bilmiyor.
Kadın- hahah arsız oldun iyice.. Sessiz ol.
Duyduklarım artık gayet netti. Ensest bir ilişkinin şahidiydim ve sadece ben biliyordum. Önümdeki sıra bitene kadar hiç konuşmadılar. Ben pizzamı alıp, son kalan masaya oturdum. Onlar da pizzasını aldılar ama oturacak yer bulamadılar. Gözlerimle onları takip ediyordum, kadın başını benim masama ve bana doğru çevirdi. Bende elim ile oturabilirsiniz diyerek işaret ettim. Kendi aralarında fısır fısır konuştuktan sonra yanıma gelip oturmaya karar verdiler. Ben başta ingilizce konuştum durumdan haberdar olmamaları için.
Ben- Lütfen bana eşlik edin, zaten tek başıma yemek yemeyi pek sevmem
Kadın- Çok naziksiniz, teşekkürler. İsminiz nedir ?
Ben- Ayberk.
Kadın- Nerelisiniz ?
Ben- Türkiye ya siz ?
Kadın- Biz Fransa’dan geliyoruz bu oğlum Gabriel, Ben de Louise. Buraya tatil yapmaya geldik.
Ben- Aaaa… Ne kadar güzel. Eşiniz yok mu?
Louise- Eşim işlerinden dolayı gelemedi biz de fırsatı bulup buraya geldik.
Çocuk Fransızca annesine seslendi.
Gabriel- Söylesene, şehvetli bir ilişkimiz olduğunu ve sabahlara kadar seviştiğimizi anne. Biliyorsun değil mi kesin bizi duymuştur dün gece.
Kadın bir anda kulaklarına kadar kıpkırmızı kesildi.
Louise- Sana ne dedim oğlum. Dikkat çekme artık. Anlamıyor olabilir ama ben anlıyorum.. Ve ayrıca duymadığına eminim. Zaten çok geç başladık, uyuduğuna eminim.
Çocuğun arsızlığı beni bile sinirlendirmiş olsa da, bir yandan da farklı bir şeye tecrübe ediyordum ve istemsiz beni azdırıyordu.
Pizzamızı yerken, sohbete devam ettik. Olanlara şahit olmasam ve Fransızcam olmasa asla şüphelenmezdim.
Pizzalar bittikten sonra kahve içmek istedim ve onlara nerde kahve içebileceğimi sordum, Louise kibarlık yapıp, beraber içmeye davet etti. Bende kırmadım, yakınlardaki butik bir kahveciye gidip expresso içtik. Ama Gabriel uslu durmuyordu bir türlü ve sohbetimizi yarıda kesip duruyordu. Artık ben bile öfkelenmiştim.
Gabriel- Hadi artık, günümüzü bu adamla öldürmek istemiyorum. Hazır bu da dışardayken odamıza gidelim ve doyasıya sevişelim.
Louise- Saçmalama oğlum, sadece sevişmeye gelmedik buraya.
Gabriel- Ben sevişmeye geldim ve seni istiyorum. Eğer devam edersen burada kalmaya, İngilizce her şeyi itiraf ederim.
Louise çıkmaza girmişti ve sinirlenmişti. Ama bende aslında benden beklenmedik bir çıkışta bulundum ve Fransızca.
Ben- Genç adam, ben hoşgörülü ve anlayışlı bir adamım. Kimseyi de yargılamam. Ama annen burada kalmak istiyor ise bence anlayışla karşılamasın ve ayrıca gece her şeyi de duydum. Pizza sırasındaki konuşmaları da duydum.
Bir anda içtikleri kahve boğazlarına dizilmişti. Öksürmeye ve bir yandan ‘ sen Fransızca mi biliyorsun ‘ gibi cümleler kurmaya çalıştılar.
Ben- Hey sakin olun, sırrınız benim ile beraber güvende. Ayrıca yargılamıyorum.. Ben bir psikoloğum.
Aslında umarsızca yargılıyordum. Ömrümde böyle bir şeye şahit olmamıştım hatta duymamıştım bile. İşlediğimiz derslerde bile ön yargılı davranır, saçma bulurdum. Ama son günlerde bu olaylara karşı merakım beni sakinleştirmişti. Her şeyi öğrenmek istiyordum.
Louise- Şey özür dilerim biz kalksak iyi olacak.
Ben- Lütfen oturun, sizin arkadaşlığınız için buradayım ve sizi yargılamıyorum. Sohbet etmek isterim.
Loise- Emin misiniz ? Bizden iğrenmiyor musunuz ?
Ben- Asla. Lütfen gitmeyin sadece merakımı mazur görün, bir şey sormak istiyorum.
Louise- Nedir, ne soracaksınız ?
Ben- Nasıl başladığını merak ediyorum ?
Louise- Sapık olabilir ama siz de bizim kadar sapıksınız. Lütfen konuyu kapatın.
Ben- Yanlış anladınız sadece akademik olarak öğrenmek istiyorum. Bu konuda doktora tezimi yazmak istiyordum ve sizin gibi insanları nerde bulacağımı bilmiyordum. Şanslıyım ki karşıma çıktınız. Sizden isminiz olmadan bazı sorular sorup bilgi edinmek istiyorum.
Louise şaşırmıştı, böyle bir şey beklemiyordu açıkçası bende anında bu kadar hızlı bir yalanı nasıl bulmuştum, ben bile şaşırmıştım. Gabriel ile göz göze geldi ve tekrardan oturdular. Gözleri ile anlaşmışlardı. Gabrielin anlatmayı çok istediği belliydi.
Louise- Burada konuşamayız, isterseniz beraber sakin bir yere gidelim.
Ben- Çok iyi olur hatta beraber otelin lobisinde oturabiliriz, bende bilgisayarımdaki soruların taslağını hazırlarım.
Beraber gergin bir şekilde otele gittik, ben ise fake bir taslak oluşturdum. Beraber lobide buluştuk. Daha sonra otelin restoranına gittik. Hem bir şeyler yemek hem de dinlemek istedim.
İşte hayatımın dönüm noktasının başlangıcı böyle bir hikaye ile başladı
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.