” Şampiyon olmalarına kaç maç kaldı şimdi?” diye sordu Esra.
” Üç sanırım. Çeyrek finale çıktılar,” diye cevap verdi suyundan içerken Duygu.
” Şimdi sen üvey oğlunun taşaklarını ve sikini yaladın, göğüslerinin arasına ve bacak arana sürünmesine izi verdin, geriye ne kaldı ki bacım? Tek yapmadığınız şey sikilmek kalmış,” diye dalga geçti ablasıyla.
Burak babasıyla havuza girerken sürgülü cam kapıdan onları görebiliyordu Duygu.
” Bazı fikirlerim var,” dedi üvey oğlu havuza dalıp çıkarken, su damlacıkları cildinden akıyordu ve çok çekici göründüğünün farkındaydı.
” Benim de var. Şu, bir kaç gün bende kalma fikrini değerlendirsek? Kocam işe çocuklar da okula gidiyor nasılsa, Burak okulu iki gün aksatır, biz de kuruturuz çocuğu?”
” Teşekkürler canım ama ben kendim halledebilirim bu sorunu,” dedi.
Burak havuzdan çıkıp havlusuna kurulanmak için içeri geldi.
” Su nasıl tatlım? Eğleniyor musunuz?” diye sordu Duygu.
” Aynen. Sen de girersin sanmıştım?’ diye sordu.
” Esra teyzenle konuşuyordum, selam vermek ister misin?” dedi telefonu uzatarak.
” Esra teyze n’aber?” dedi Burak.
Telefonda konuşurken yerinden kalkıp arkasına geçip omuzlarından tatlı tatlı okşamaya başlamıştı, ellerini üstüne koymamak için her geçen gün daha da zorlanıyordu artık, bedenleri de birbirine alışıyordu yakınlaştıkça.
” Geçen sefer çok eğlendim. Dayanması zor birisin tatlım,” dedi Esra.
” Teşekkürler.”
Duygu camekandan havuza giren eşine baktı, suyun içinde takılıyordu. Burak’ı biraz kenara doğru çekerek yönlendirmeye başladı, eşinin onları göremeyeceği kadar uzaklaştıktan sonra arkadan daha da sarılmaya başladı, memeleri sırtına yapışmıştı, elleri ile kaslı göğsünü okşuyordu.
” Düşünüyordum da, eğer şampiyon olursanız ilde, annen tabi çok meşgul olacak seninle ama vakit bulup bana da gelirseniz bir hafta, çok iyi olmaz mıydı?”
Duygu bu sırada küçük öpücükler konduruyordu ensesine, elini daha aşağıya indirdi ve pantolonunun ön tarafına bastırdı. Ufak ufak okşamaya başlamıştı.
” Çocuklar okula gidiyor zaten, enişten de işkolik, gün içinde beraber oluruz hep. Ne dersin?”
” Yani, bence çok güzel olurdu,” diyebildi Burak.
” Seni seviyoruz, biliyorsun değil mi?” dedi tatlı bir ses tonuyla.
” Ben de seni seviyorum Esra teyze.”
Telefonu elinden aldı kapatınca ve ” Planlar mı yapıyorsunuz bensiz?” diye sordu ama bu sırada kocası havuzdan çıkıp yanlarına gelmek için hareketlenmişti. Yanlarına gelirken oğlundan uzaklaştı.
” Yiyecek ne var canım? Acıktım, voleybol maçı var birazdan, atıştırmalık ne varsa getir.”
Öğleden sonra babasıyla salonda takılırken, maça da bakıyordu ara ara ama pek de sevdiği bir spor dalı değildi. Duygu bu arada daracık bikinisini giymiş ve salondan geçerek havuza girmek için cam kapıya uzanmıştı.
” Beyler, ben havuza giriyorum biraz,” dedi.
Kalçalarının neredeyse arasına girmek üzere olan bikini altını görünce, hele yürürken sallanan kalça yanaklarına bakınca, bunun açık bir davet olduğunu anlamıştı Burak.
” Baba ya, maç beni pek sarmadı, ben de havuza geçiyorum annemle birlikte,” dedi.
” Kafana göre takıl oğlum, havuzda bacak kaslarını geliştir bak, harekelerini yap, güçlendir kendini. Koçum benim,” dedi babası cips kasesine sokarken elini.
Havuzun başına geldiğinde annesi çoktan yüzmeye başlamıştı, çok da güzel yüzüyordu, kafasını sokmuş, havuzun başından sonuna kadar dipten gidebiliyordu, sonunda kafasını sudan çıkardı.
” Selam,” dedi flört eder gibi.
” Selam,” derken yavaşça suya giriyordu Burak.
” Çok tatlısın, yanıma gelsene,” dedi daha anne ses tonuyla bu sefer.
Burak ona doğru yürüyerek ilerledi havuzda, yanına varınca annesi kollarını araladı, Burak da onu kucaklayıp suyun içinde kollarına alıp kaldırdı.
” Senin gibi güçlü kuvvetli bir oğlum olduğu için çok şanslıyım,” dedi.
” Sonsuza kadar kollarımda taşıyabilirim seni,” dedi.
” Ne istediğine dikkat et bence,” diye gülümsedi.
” Peki. Sıradaki maçı kazanırsam ne yapacağız konuşsak mı artık?”
” Sürpriz sevmiyorsun değil mi? Şu kadarını söyleyeyim, maçı alırsanız, bacaklarının arasındaki canavar çok mutlu olacak.”
” Hala canavar falan diyorsun, komik oluyor,” dedi gülümseyerek.
” Ne yani? Başka isim veremem mi sanıyorsun?” dedi bu kez Duygu. ” Dudaklarımı oku..” Ağzını açıp hecelemeye başladı ama ses çıkarmadan. YA..RAK.. Sonra da fısıldayarak tekrar etmeye başladı sürekli. ” Ya-rak. Ya-rak. Ya-rak. O yarak çok mutlu olacak..”
Burak birden onu kollarından havuza bıraktı ve suyun içine girip bacaklarının arasından geçmeye çalıştı ama Duygu hazırlıksız yakalanmıştı, engel oldu buna. Burak sudan çıktı ve güldü.
” Demek oyun oynamak istiyorsun,” dedi Duygu içeri kocasına bakarak.
” Oynamak istediğim o kadar çok oyun var ki!”
” Bak sen. Demek yaramazlık yapasın var. Ben asıl yaramazlık yapmaya başlarsam o zaman görürsün.”
Duygu bu kez suya daldı ve Burak’ın bacak arasından geçmeye çalıştı ama Burak tam o geçecekken bacak arasını kıstı ve kalkan yarağına değdi başı Duygu’nun. Duygu sudan çıktı tekrar yüzeye ve gözlerini kocaman açtı. ” Suyun içinde de mi? Bu yarak hep böyle kalkacak mı bana ya?”
” Sen etrafımdayken nasıl insin ki?”
Burak annesinin peşinden havuzun köşesine doğru ilerledi, köşede merdivenli bir bölüm vardı, oraya oturdu. Artık babası onları göremiyordu bu açıdan.
” Şortunu çıkar,” dedi Duygu.
” Babam n’oolacak?” diye şaşırdı Burak.
” Kafasını maçtan ve abur cuburdan kaldırsa bile havuzun bu köşesini göremez. Kapıyı açmaya çalışırsa da fark ederiz, suyun içinde giyersin hemen. Şimdi.. O yarağı çıkaracak mısın çıkarmayacak mısın?”
Burak şortunu indirdi, Duygu da bikinisinin altını indirdi.
” Merdivene otur..”
Burak dediğini hemen yaptı, annesi de peşinden arkasını dönüp kucağına doğru eğildi, kalçasını aşağıya doğru indirmeye başladı, suyun içinde yılan gibi uzanıyordu siki çocuğun. Bacaklarının arasına aldı ve bacaklarını birleştirip hapsetti oraya. Muhteşem kalçaları, çıplak halde önündeydi şimdi, siki amına temas etmek için sabırsızlanıyordu.
” Bizi göremez, bak, korkacak bir şey yok..”
Dediği doğruydu, çok sapa da kalıyorlardı şu an ama zaten bunu dert edecek halde değildi. Kucağına yavaşça oturdu, koca yarağı bacaklarının arasından bacak arasındaki yarığına tam yerleşmişti, boylu boyunca uzanıyordu ve kafası amının hemen önünde bacak arasındaydı. İleri geri yaparak kendisine sürünmesini sağlıyordu.
” Aman Allahım,” dedi Duygu, nefesini kontrol etmekte zorlanıyordu.
” Duygu.. Anne..” dedi Burak.
” Efendim bebeğim..”
” İçine girmeme n’olur izin verir misin?” derken siki zonkluyordu adeta.
” Bu sorunun cevabını biliyorsun bebeğim..” dedi Duygu.
” Yemin ederim şampiyon olacağım, eğer kazanamazsam istediğini yap, evden kov, harçlığı kesin, ne dersen..”
” Evden kovmak mı? O zaman sensiz ne yaparım ben? Kendimi mi cezalandırayım?” diye güldü Duygu hala amına sürterken.
” Hayır.. Bunu kaç kere söylemem gerekiyor? Seviştiğimizde, bu havuzda geçirilen beş dakika gibi saçma şeyler yüzünden olmayacak!” dedi kafasını geriye onun yüzüne çevirerek. Gözlerinde o isteği çok iyi görebiliyordu. ” Muhteşem olacak. Şampiyon olduğun günün ertesi sabahı düşün. Kahvaltı masasında babanla oturuyoruz ama sadece ikimiz gözlerimizde hissediyoruz az sona yaşanacakları. Baban iş için evden çıkacak ama sen hiçbir yere gitmeyeceksin..”
Burak’ın kalbi hızla atmaya başladı annesinin seksi fısıltılarını dinlerken, gözlerinin içinde kayboluyordu.
” Baban arabasına binip uzaklaştıktan sonra, kapıyı kilitleyeceğim sen beni yatak odasında beklerken. Çırılçıplak olacaksın, sikin demir gibi sertleşmiş olacak, kan pompalarken kalbin, zonklayacak kafası, çıldıracaksın arzudan. Sana yaklaşırken üstümden çıkaracağım geceliğimi. Ve ben de anadan üryan olacağım. Sadece sen ve ben, kıyafet olmadan..”
Burak’ın taşakları kaynamaya başlamıştı bile, hem söylediği sözler hem de bacaklarının arasına sürtünmesi sikinin, dayanacak güç bırakmıyordu.
” Sikişeceğiz bebeğim, deliler gibi sikişeceğiz..” dediği anda Burak Duygu’yu kucağından kaldırdı, şortunu hızlıca çekti ve havuzdan ayağa kalkarak çıktı. Boşalmak üzereydi, ucundaydı döller, tek bir hareket ve akacaktı hepsi, uzaklaşmasaydı havuza dölleri akacaktı.
” Ahh, hayatım.. Gerçekten mi? Bu kadar çabuk mu?” diye gülümsedi.
Başka şeyler düşünmeye çalışarak dolanmaya başladı Burak havuz kenarında, zonklayan siki normale dönüyordu, şortunun ucunda hissedebiliyordu zevk suyunun aktığını. Sonunda kendini topladı.
” Yarağım ne durumda?” diye seslendi Duygu. ” Amımı sikmek için sabırsızlanıyor mu yoksa?”
Günler bu şekilde geçerken çeyrek final maçı da yaklaşıyordu. Duygu her fırsat bulduğunda oğlunu kışkırtmaya devam ediyordu, bazen kulağında kulaklık müzik dinlerken sessizce yaklaşıp sikini tutuyor, bazen Burak banyodayken kapıyı açıp elinde çamaşır sepeti ile kirli çamaşırın var mı diye soruyordu. Bu küçük oyunlar babası etrafta yokken sürekli tekrar ediyordu.
Maç günü Burak ilk defa bu kadar stressiz hissediyordu ve bunu normal bulmuyordu. Bugüne kadar ki başarısının sırrı belki de korkmasıydı.
Maça o kadar hızlı başladılar ki, ilk defa takım oyunu oynamaya ve topa sahip olmaya başlamışlardı, çünkü rakipler artık onlardan çekiniyordu. İyi bir defans takımından tam kompakt bir takıma evrilmişlerdi. Burak tek forvette yine yıldızlaşıp iki gol attı. Annesi tribünde canlı yayın açıp babasına izletiyordu Burak’ı. Gollerden sonra tribüne babasına koşuyor sanıyordu ama Burak’ın aklında çok başka şeyler vardı tabi ki.
Maçtan sonra stadın önünde Burak’ın çıkmasını bekliyordu Duygu ama ortalarda görünmüyordu, sonunda takım arkadaşları ve okuldan bazı öğrencilerle dışarı çıktılar. Burak yanında yaşıtı bir kızla yürüyerek geliyordu, ikisi de birbiri ile flörtöz biçimde konuşuyordu.
” Tatlım?” diye seslendi Duygu.
Burak annesine doğru ilerlerken peşinden de kız arkadaşı geliyordu.
” Anne.. Bu arkadaşım Melisa,” diye tanıttı kızı.
” Merhaba,” diye zoraki biçimde gülümsedi Duygu.
” Merhaba.. Aaa, çok güzelsiniz,” dedi Melisa.
” Bize biraz izin verir misin?” diye sordu Duygu.
” Tabi ki, çocukların yanında bekliyorum Burak,” dedi kız ve uzaklaşmaya başladı, üvey annesi uyuz olmuş biçimde bakmaya başladı oğluna.
” Sen ne bok yediğini sanıyorsun öyle?” diye sordu.
” Sadece arkadaşım, ne var ki bunda. Akşam dışarı çıkıp galibiyeti kutlayalım diye konuşuyorduk, benim de gelmemi istiyorlar,” dedi Burak.
” Nereye? Ne kutlaması? Gidip de benden önce bu kızı mı becereceksin yoksa sen? Hiç sanmıyorum. İzin vermiyorum,” dedi.
” Tamam. Ben de babamı arayıp ondan izin alırım. O gitmeme izin verir,” dedi yanından geçip arkadaşlarının gitmek için hamle yaparken. Birkaç adım uzaklaşmıştı ki, Duygu seslendi.
” Burak! Hemen buraya gel dedim sana!” diye emreder gibi seslendi. Burak durakladı ve ona doğru döndü, annesi yanına geldi. Sonunda onu yola getirme fırsatını yakalamıştı. Duygu ellerinden tutup gözlerinin içine bakmaya başladı.
” Benim gibi sevişemez seninle. Bunu biliyorsun,” diye gülümsedi.
” Burak? Biz gidiyoruz, gelecek misin?” diye sordu bu arada uzaktan Melisa. Burak hala ona bakmakta olan üvey annesine döndü.
” Kurtul şundan,” diye fısıldadı.
” Yarın hastayım diye okula gitmeyeceğim, bu sefer seni sikmek istiyorum, buna izin verecek misin?” diye sordu.
” Kız arkadaş falan yapmayacaksın, anlaştık mı?” diye bu kez Duygu sordu.
” Tamam, söz..”
” Burak?” diye yeniden seslendi Melisa.
” Kurtul şundan dedim!”
Burak kendisini sabırla bekleyen Melisa’ya baktı, sonra da ona doğru yürüdü.
” Ben biraz yorgunum ya, ben bu akşam evde dinlensem daha iyi olacak,” dedi kıza. Melisa ona yüzünde zafer kazanmış gibi bir ifade bulunan Duygu’ya baktı göz ucuyla, sonra da hoşlandığı çocuğa. ” İyi, sen bilirsin,” dedi ve suratını asarak uzaklaştı.
O gece Burak için uykuya dalmak çok ama çok zor olmuştu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.