” Teyze’nin büyük memeleri hoşuna gitti mi bakalım?” diye sordu Duygu.
” Hem de nasıl, harikalardı,” dedi Burak.
” Yani, onunkiler biraz daha büyük olabilir ama benimkiler kadar diri ve yuvarlak değil,” diye devam etti.
” Seninkiler on numara gerçekten.”
” Hele bir dalgalansınlar önünde, o zaman anlayacaksın zaten.”
” Dalgalansınlar derken?” diye sordu üvey oğlu.
” Yani.. Bacak arama girip de yüklenmeye başladığında, ikisi de ileri geri zıplayacak, hareket edecek, benimkilerin farkını o zaman anlarsın.”
” O kadar sabırsızlanıyorum ki zaten o an gelsin diye.”
” Ahh, gelecek tatlım, şampiyon olduğunda annen memelerini senin için dans ettirecek, hiç şüphen olmasın,” dedi Duygu. ” Ama o gün gelene kadar beklemen gerekiyor, o zamana kadar pek yerlerinden oynamayacaklar. Kaçmıyorlar zaten.”
” Kaçmazlar umarım.”
” Peki, üvey anneciğin seni biraz sevse hoşuna gider miydi?” diye sordu.
” Deli misin? Buna hayır dediği gün beni tabancayla falan vurmalısın.”
” Çok tatlısın yaa.. Tamam, şu an çıplağız, o yüzden bu canavarın nereye girip çıktığına çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bahçenin etrafında dolaşmak serbest ama girmek yasak tamam mı? Belki sulama yaparız,” dedi gülümseyerek.
” Tamam..” dedi çocuk.
” Hadi üstüme geç biraz,” diye fısıldadı Duygu.
Sırtı üstü uzandı ve Burak da onu takip ederek bacakları arasına kendini yerleştirdi, bacak arasında hissettiği anda aletini, tüyleri ürperdi yine. Üvey annesi sırt üstü uzanınca büyük memeleri göğsünde her iki yana doğru yayıldı, kendisi de oraya doğru eğildi. Duygu kollarını boynuna dolayıp kendisine doğru çekti üstünde çocuğu.
Dudaklarını aralayıp dilini dışarı çıkardığında Burak da karşılık verip ağzını hazırladı öpüşmek için, üvey annesinin ipeksi bacakları beline dolanıp kendisini sarınca, öpüşmenin verdiği hazla birleşerek içini ürpertti aldığı tat.
Zaman durmuştu sanki üvey anne ve oğul bulutların üstüne çıkıp aşka doymadan öpüşmeye devam ettiklerinde. Gözlerini kapayıp dilleri ile dans etmeye başlamışlardı adeta, Duygu’nun uzun tırnaklı parmakları saçını okşuyordu oğlanın.
Burak’ın sertleşen yarağı, üvey annesinin yarığına iyice yerleşmiş, amcık dudakları arasına klitorisine de değecek şekilde oturmuştu. Çocuk belinden kuvvet alarak kalçasını ileri geri hareket ettirip sürünürken, üvey annesi de ona yardımcı oluyordu bacakları ile onu kendisine bastırarak.
Çok kısa süre içinde kaya gibi sertleşen oğlu amının ateşiyle kavrulmaya başlamıştı ve Duygu da çocuğun yanağından ve çenesinden küçük bir köpek yavrusu gibi yalayıp öpüyordu onu.
” Memelerimi sık,” diye fısıldadı.
Burak’ın elleri bedenlerinin arasına ilerledi ve annesinin dolgun memelerine ulaştı. Aynı anda hem yumuşak hem de dolgun olmalarına şaşırmıştı, parmakları arasında hamur gibi yoğruluyordu ama şekil olarak da hiç sarkmadan duruyordu. Meme uçlarının etrafındaki halkaların büyüklüğünü çok hoşuna gidiyordu. Merak etmiyor değildi acaba yeterince sıksam uçlarından süt getirmeyi başarabilir miyim diye.
Duygu biraz gayretle daha iyi bir pozisyon aldı oğlunun altında ve şimdi çocuk kolayca kaymaya başladı azgınlıktan su gibi akmaya başlayan zevk suları sayesinde, kreması gerçekten harika bir yoğunlukta sızıyordu amının içinden dışarıya doğru yayılarak. Annesinin dış dudakları arasında sapını boylu boyunca yerleştirdiği yarağını ileri geri kaydırmaya devam ediyordu, iç dudakları gerçekten yağ gibi akıyordu.
Tabi bu durum Duygu için de büyük bir hazla dolan bir duygu seline neden oluyordu, kabaran ve şişen bızırı çok hassastı.
” Uff, gerçekten de çok büyüksün,” diye geçirdi içinden ama ses etmedi.
Sürtünerek neredeyse on dakikayı doldurmuşlardı. Sanki güreş ediyordu amıyla siki. Duygu’nun bacakları o kadar yukarı dikilmişti ki neredeyse sırtına varacaktı çocuğun, elleri kollarıyla sıkıca sarılıyordu ona, Burak da kafasını omzuna yaslamıştı annesinin, top gibi olmuşlardı adeta.
Burak’ın elleri hala annesinin muhteşem memelerinde oynamaya devam ediyordu, hamur yoğurur gibi yoğuruyordu adeta, parmak arasında kalan meme uçlarını sıkıyordu.
Burak’ın siki biraz fazla aşağıya ininde yuvasından kurtuldu ve kalçasını arasına doğru aşağıya sokuldu ama yine de sürünmeye devam etti düzeltmeden, kafası çarşafa doğru gelse de götüne de sürtünmek istiyordu. Sürtünmeye devam ettikçe sikinin kafası ara ara annesinin göt deliğine de temas ediyordu tabi ki. Her aşağı yönlü harekette bir süreliğine de olsa götünün arasından geçerken yarağının moraran kafası kadının anüsüne bir öpücük kondurup tekrar aşağıya doğru yol alıyordu.
Duygu bir süre serbest bıraktı üvey oğlunun bu çabalarında onu ama sonra uzanıp eliyle sikine yapıştı ve onu durdurdu.
” Biraz bekle tatlım,” dedi.
Burak annesinin memelerini sonunda bıraktı ve dizlerinin üstünde beklemeye başladı. Bacaklarını iyice aralayıp geriye doğru yatırmasını izledi annesinin, amcığı tamamen aralanmıştı şimdi, pembe iç duvarlarını bile görebiliyordu, kabak gibi açılmıştı. Hala sikini sapından tutarken, oğlunun yarağını amının üstüne sopa gibi vurmaya başladı.
İkisi de birbirine gülümsüyordu, kocaman kahverengi gözleri ile kışkırtıcı biçimde bakıyordu oğluna sikiyle davul tokmaklar gibi amını tokmaklarken. Sonunda durdu ve oğlunun kocaman şişen yarak kafasını amının dudaklarının arasına götürdü ve oraya bastırmaya başladı, tepkisini merak ediyordu.
İyice hassaslaşan kafası bu sıcak deliğin girişinde beklerken içini çekti Burak. Vajinasının ağzında misafirini bekliyordu, ama sadece moraran kafası çok az girebilmişti. Kafası amın içinde kaybolmaya başlayınca bedeni titredi adeta çocuğun, sanki tereyağına bıçak batırmak gibi bir histi bu, Burak’ın yarağının kafası uyuşmaya başlamıştı adeta, daha fazla kan yürüyordu oraya doğru.
Aynı şeyler Duygu için de geçerliydi, amı esnemeye başlamıştı ve daha fazla zevk suyu salarak sikilmeye hazırlıyordu kendisini.
” O kadar büyük hissettiriyor ki sadece kafası bile..”
” Harika hissediyorum anne..”
” Daha başlamadık bile tatlım..” dedi Duygu.
” Biraz daha derine inmeme izin verir misin?” diye sordu.
” Şampiyon ol ve en dibine, rahmime kadar sokmaya hak kazan bebeğim,” diye güldü Duygu.
Sikinin başını amının ağzından çekti ve yatakta doğruldu. Burak hala dizleri üstündeydi annesinin bacakları arasında sayılırdı, ikisi de diz üstü oturunca, siki yukarı, memelerine doğru bakmaya başladı.
” Buraya yaklaş,” derken kocaman memelerini tutuyordu. ” Arasına sok hadi,” diye fısıldadı.
Burak oraya doğru hareketlendi, annesi geriye doğru yaslanıp yastığa yerleştirince sırtını, üstüne çıkmaya başladı, sikini memelerinin arasına sokup iki eliyle kavradı ve sandviç gibi sardı, sadece moraran kafası dışarıda kalmıştı, sapı boylu boyunca memelerinin arasında kayboldu. Annesi uzanıp kayganlaştırıcıyı çıkardı çekmeceden ve döktü biraz, memelerini okşayıp ovmaya başladı Burak, sikine de biraz yaymayı ihmal etmedi.
Duygu memelerini birleştirip sıkarak oğlunun sikine sürtmeye başladı, çocuğun fena hoşuna gidiyordu tabi ki bu durum, derin bir nefes aldı bundan daha güzel olamazdı dercesine.
” Hoşuna gidiyor mu?” diye sordu annesi.
” Hem de nasıl..” diye mırıldandı.
” Annenin koca memeleri hoşuna gidiyor değil mi tatlım?”
” Offff.. Böyle konuşunca sen..” diye inledi.
Ellerini omuzlarına yerleştirdi destek almak için ve yataktan yukarıya doğru kendisini itmeye başladı, memelerinin arasını sikiyordu adeta annesinin. Siki yağında etkisiyle memeleri arasında oluşan vadide kolayca hareket ediyordu.
Taşakları memelerinin en alt kısmına değene kadar kendisini ileriye itiyor, hararetle sikiyordu, daha önce ağzına almıştı, ama bu ondan da zevkliydi şimdi.
Duygu hala elleriyle yardımcı oluyordu tabi ki, sıkıştırdıkça kan dolan ve moraran sikinin kafası iyice hazır hale geliyordu, göğüslerinin arasından yarak kafası göründüğünde ucundaki delikden akan zevk suları çoğalıyordu.
” Aynen böyle, sik memelerimi tatlım,” dedi
” Aahhh… Anneee!”
” Burak, bana bak,” dedi Duygu.
Burak önüne, annesinin yüzüne baktı ve annesinin onu izlediğini gördü, her vuruşta koca memeleri jöle gibi titriyordu, annesi memelerini birleştirmek için sıktıkça meme uçları da sivrilmiş gibiydi, inadına dikiliyorlardı.
Bütün bunlara rağmen onu cinsel olarak en çok azdıran üvey annesinin gözleriydi, kocaman, tutkuyla parıldayan bir çift göz, saf aşkla dolu ona bakıyordu. Ağzını aralayıp diliyle dişlerinde gezinmeye başladığında yüzünde oluşan şeytani gülüş, sikini zonklatıyordu adeta. Artık daha fazla dayanacak halde değildi genç adam. Taşakları resmen kaynıyordu ki sonunda spermler sikinin ucundaki delikten fırlamaya başladı, sıcacık döller annesinin göğsünde birikiyordu boşaldıkça.
Hala kendini zevkle ileri ittiği için sikinin kafası memelerin arasından görünmeye başlayınca bu kez döller yukarıya uçup, tekrar göğsüne, memelerinin üstüne düşüyordu.
” Aferin oğlum.. Boşal annen için, hepsinin attır..” dedi Duygu.
Sonraki sperm dalgası uçarak ilerledi ve Duygu’nun çenesine ve dudaklarına yapıştı, içgüdüsel olarak diliyle hemen yalamaya başladı bu dölleri kadın.
Hayatında hiç bu kadar çok boşaldığını hatırlamıyordu Burak, ki üvey annesi de hiç bu kadar çok sperm geldiğini görmemişti bir erkeğin testislerinden, önünde sperm değmemiş yer kalmamıştı adeta, her zamankinden daha yoğun ve daha yapışkan gibiydi sanki döller.
” AAhhhhh..” diye inlerken sikini sıvazlıyordu artık ve son damlalar da akınca, sonunda baş döndüren orgazmı yavaş yavaş normale dönmeye başladı, Duygu oğlunu kendisine doğru çekip, yatağa doğru uzandı tekrar, ikisi de sarılıyordu birbirine kadının bedeni döllerle kaplı olduğu halde.
Elleriyle saçlarını okşarken bacakları ile de yine dolanmıştı çocuğa.
” İşte benim bebeğim, harikaydın..” dedi.
Bir süre sonra Duygu yatak odasındaki ebeveyn banyosundan çıkmak için adımını attı, o sırada kardeşi de yatak odasına gelmişti geri, gözleriyle önce yatakta uyuyan genç adama, sonra da ablasına baktı. ” Yapmadım de!”
” Yaptım.. Ama göğüslerimle tabii..” dedi Duygu.
” Yazık çocuğa, tüketmişsin bütün enerjisini..” dedi gülerek.
” Hiç merak etme tatlım, tahmin edemeyeceğin kadar kısa sürede daha enerjik olur o,” diye cevap verdi.
” Yani, şimdi bana müsaade edecek misin onunla yalnız başıma?”
” Hayır.. Sana güvenmiyorum,” dedi gülerek Duygu.
Esra kollarını boynuna dolayarak üstüne atıldı ablasının, duştan çıktığı için hala çıplak olan memelerine değiyordu.
” Yaaa… Söz veriyorum, uslu dururum..”
” Tabi, eminim durursun. Cevabım hala hayır. Ben bile kendime zor güveniyorum onunlayken, yarak hastası kız kardeşime hiç güvenemem..”
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.