Şu Başıma Gelenler

Adım Sinem , Şu Başıma Gelenler 24 yaşında evliliğimi yapmış ve bir kız bebek sahibi olmuş biriyim. Eşim ile boşandık geçen yaz başımızdan geçen bir takım aldatma hadiseleri yaşandı ve bebeğin kime ait olduğu halen bulunamadı.Olayları bu platforma anlatarak içimi dökmek ve sizlerle sıkıntımı paylaşmak istiyorum.

Arda ile ilk üniversite 1.sınıfta karşılaşmıştık. Kendisi uzun boylu, esmer ve hafif bile olsa kaslı biriydi. Görüntüsü biz kızlar için çok çekiciydi ve ben de bu çekiciliğe düşmüştüm doğrusu. Tanışmak istiyordum onunla fakat sürekli bir arkadaşı ile gezindiği için hiç fırsat bulamamıştım ta ki o güne kadar…

O gün Arda ile kankası Emre’nin kampüsten ayrılıp ikisinin de farklı istikamette yol aldığını gördüm ve fırsattan istifade Arda’yı yakaladım. İlk olarak “Hayrola, kimsin?” diyerek beni bozmuştu açıkçası ancak hiç bozuntuya vermeden “Selam, Sinem ben. Kampüste görmüştüm seni. Tanışabilir miyiz?” diyerek başlamıştık muhabbete. Nereli olduğunu, yaşını, ailesini ve daha birçok şeyi ilk konuşmamızda anlatmıştı fakat benim halen beklediğim şey belliydi, kendisi…

Gel zaman git zaman iyice sıkı fıkı olmuştuk Arda ile ancak arada gözükmeyen bir problem vardı, ilişkiye start vermemize engel olan bir şey…

Gün geçtikçe Arda’ya daha çok tutuldum ve artık bazı şeyleri itiraf etmem gerektiğini düşünmeye başlamıştım, çünkü onun da bana karşı bir şeyler hissettiğinin kanısına vardım. Bunu düşünmemdeki en önemli sebep şuydu;
Basbayağı beni kıskanıyor ve saklıyordu. En yakın arkadaşı dahi olsa çevremde erkek olmasını istemediği her halinden belliydi ve sürekli göğüs dekoltemi düzeltmeye çalışıyordu.

Tanışmamızın ardından tam 2 ay geçmişti ki artık dayanılamayacak noktaya geliyordum ve tek beklentim o da değildi… Artık içten içe pembe ve ıslanmış olan amımın içinde onun penisini hissetmek istiyor, sürekli bunu düşünerek mastürbasyon yapıyordum.

Arda’ya mesaj atıp fakülte kenarındaki parka davet ettim. İki saatlik bir bekleyişin ardından “Tamam, geleceğim ama biraz işim var, ben sana yazdığım zaman evden çık.”dedi. Akşama kadar bekledim ancak halen mesaj gelmeyince çıldıracak noktaya geldim ve SMS den yazmaya başladım.
“Hâlâ mı meşgulsün?
Neden cevap vermiyorsun?
Off! Arda bak artık şu amk mesajlarına!” dedim.

Sabah olmuştu ve uyuya kaldığımı fark etmiştim. Yatağımın kenarındaki sehpanın üstündeki telefonuma sarılıp hemen Arda’nın dm kutusuna baktım ki ne göreyim! Saat 05:47 de mesajıma cevap vermişti. Meraklanmıştım, bunun sebebini öğrenmeden duramazdım. Her şey tıkırındaymış gibi takılmaya devam etme kararı aldım.

Bunlar olurken bir taraftan da iki hafta kalan finallere çalışmaya başladım. Arda’nın derslerinin bok gibi olduğunu bildiğimden bir taraftan da ona yardım ediyordum. Günler geçiyor, aramızda daha ateşli bir bağ oluşuyordu. Finallere 10 gün kala yine Arda ile Emre evime gelmiş, benden ders anlatmamı bekliyordu. Bildiklerimi kağıda dökerek anlatmaya başladım ve son olarak çıkmış sorulardan çözdürmüştüm. Emre’nin anladığını anladığımda şunları söyledim:
“Gidebilirsin, senin hazırlığın bitti. Sınavda başarılar kirve.” diyerek evden gönderdim.
Arda ile yalnız kalmıştık, ders anlatımına devam etmem gerektiğini biliyordum ve bunun için daha fazla not çıkardım ortaya. Ufak bir sigara molası vermiştik. Aynı markayı içtiğimizden dolayı benim param gitmesin diye sürekli kendi paketinden veriyordu ve bu centilmenlik beni günden güne daha da azdırıyordu.
Elimizdeki dalları balkonda papelledikten sonra tekrar masanın başına geçtik ve başladım anlatmaya.
Ben anlatırken sürekli bacaklarıma bakması dikkatimi çekmişti. Evet, kalın bacağım ve biçimli vücudum olduğunu biliyordum ve bunun için durumu yadırgamadım. Bir anda elini bacağıma koydu, fakat öyle böyle koymadı yani sanki istediği ben değil de fiziğimmiş gibi koymuştu. Islandığımdan ve onu istediğimden ötürü hiçbir şey demedim, sadece gözüne bakmıştım.
Bir anda başını kaldırıp konuşmaya başladı;

“Sinem, artık içindekileri söyleyecek misin? Yoksa ben içindekileri değil,(külodumu göstererek) içindekini göreceğim birazdan.” dedi.
Aniden utancımdan ve libidomdan dolayı nar gibi kızardım. Bu halimi görünce azmış olsa gerek aniden dudaklarıma yapıştı ve başladık sevişmeye.

Dudaklarının tadı o kadar güzeldi ki sadece öpüşürken bile iki kez boşaldım. İki dakikalık öpüşmenin ardından bir anda üstümdeki tişörtü çıkarttı ve göğüslerimi öpmeye başladı. Artık kendimi tutamayacağımı anladığım zaman ben de pantolonunu indirdim ve kaslı bedenine çok daha sıkı bir şekilde sarılmaya başladım.
85b sütyenimi hızlı bir şekilde indirdi ve kendini tutamamış olsa gerek memelerimi emmeye başladı. Aniden aklıma geçen günkü “geç vakitte gelen cevap” geldi ve tüm hislerim söndü. Kendimi bir adım geriye çekerek uzaklaştım, o ise anormal karşılamış olsa gerek bir anda donakaldı.
Başını hafifçe yana eğerek başladı konuşmaya;
“Hazır değil misin?”
Ben açıklama yapmak istemedim ve başımı iki tarafa sallamakla yetindim. Onaylamak istercesine kafasını salladı ve pantolonunu tekrar giyindi. Evden çıkmak üzereyken “Her şey için sağ ol.” dedi, koltuğun üzerinde olan sütyenimi verdi ve kapıyı çekip gitti.

Ne yani, bir “Daha sonra görüşürüz.” veya “Ne zaman istersen yaz.” demeden gidilir miydi! İçimi kemiren onlarca düşüncenin arasından sıyrılmam gerektiğini fark ettiğimde çocukluk arkadaşım Naz’a sms attım ve eve gelip gelemeyeceğini sordum. Birkaç saat sonra Naz gelmişti. İki fincan kahve yaptım ve olanları detaylarına girmeden kısa bir şekilde anlattım. Naz’ın şok olduğu her halinden belliydi ve bir anda konuşmaya başladı;

“Olanlardan haberin yok değil mi?”

Böyle bir soru karşısında içimde azıcık bile olsa korku oluştu ve direkt merakımı soru olarak yönelterek;

“Ne olanı? Nazlı sakladığınız bir şeyler mi vardı amk?” dedim.

Bir anda yüzünde oluşan belli belirsiz bir hayal kırıklığı vardı. Kahve fincanını eliyle bir indirip bir kaldırıyordu, belliydi ki bir şeyler anlatmak istiyor ama anlatamıyordu. Tekrardan sordum;

“Naz neyi saklıyorsun? Bu kadar mühim olacak ne var amk?”

diyerek merakımı daha da açığa çıkardım ve gözlerine odaklandım. Bana doğru döndü;

“Emre’nin eski sevgilisi ile Arda’yı geçen gün mahalle esnafı parkta gece yarısı öpüşürken yakalamışlar, hatta… nasıl söylenir bilemiyorum ama kız Arda’nın kucağındaymış.”

Donakalmıştım… O gün o saatte neden mesaj attığını şimdi anlamıştım ama yine de bir ümitle sordum;

“Ne zaman olmuş bu orospu ile arasındaki yaşananlar?”

“4 gün önce.”

“Neden bana bunu anlatmadın?”

“Anlatsam…(sözünü kestim)”

“Amk nasıl bana bunu anlatmazsın! Hani iyiliğimi düşünüyordun amk orospusu!?”

“Sen bana orospu diyemezsin senin ananı sikerim şıllık!”
(Saç baş girişme başlar.)

“Allah belanızı versin, sen de onların yanındasın demek ki.”
(Naz evden çıkar apar topar.)

“Siktir git orospu! Bir daha ne adımı an, ne de yanıma gel.”