Nil’in Hazırlığı ve İlk Durak
Heyecanla odadan çıktı kendini sergiler gibi etrafında döndü Üzerinde yüksek belli bir jean şort ve kısa, askılı bir bluz vardı. Bu kıyafet, ince belini ve düzgün vücut hatlarını belirginleştiriyordu. Hafif makyajı ve açık bırakılmış saçlarıyla oldukça doğal ama çekici görünüyordu.
“Hazırım, abi!” dedi heyecanla.
Ablam gözlerini devirerek Nil’i süzdü. “Çok mu özenmişsin, anlamadım. Bu sadece bir gezi değil mi?” dedi, alaycı bir tonla.
Nil cevap vermedi, sadece hafifçe gülümseyerek benimle kapıya yöneldi. Annem, elinde çay bardağıyla peşimizden baktı. “Dönünce anlatırsınız artık neler yaptığınızı,” dedi biraz buruk bir şekilde.
Nil, arabaya binerken yüzünde hâlâ sabahki heyecanı taşıyordu.
“Abi, bu yeni tarz sana çok yakışmış,” dedi, gülümseyerek. “Cidden, bu gömlek ve güneş gözlüğü… tam bir film yıldızı gibisin. Kendine çok iyi bakıyorsun son zamanlarda. Ne değişti?”
Hafifçe gülümsedim ve direksiyonu çevirirken, “Bilmem, belki de işlerin yolunda gitmesinin etkisi vardır,” diye karşılık verdim. Nil, kolunu benim koltuğuma doğru yasladı ve yan döndü.
“Yok abi, başka bir şey var. Eskiden böyle değildin. Şimdi herkes seni görse, kimse bekar olduğuna inanmaz,” dedi, hafifçe göz kırparak. Ses tonunda hem şakalaşma hem de imalı bir dokunuş vardı.
“Kardeşim güzel olunca abisi de kendine bakmak zorunda tabii,” diye şaka yaptım. Nil gülerek, “Eğer seni tanımasam, bu araba sürüşü ve havanla kesin çok çapkın olduğunu düşünürdüm,” dedi, bir yandan saçlarını düzelterek.
Arada göz ucuyla ona baktım. Nil’in enerjisi arabayı tamamen doldurmuştu; sıcak ve içten ama bir o kadar da cüretkârdı. Gülüşü, söylediklerinin arasındaki imayı daha da belirginleştiriyordu. Elimi nilin kasıklarının biraz altında kalacak şekilde bacağına attım “Sende çok güzel olmuşsun güzelim” Yüzü kızarmıştı hafif bi tebessümle. “Teşekkür ederim” demekle yetindi.
Elim Nil’in bacağında hafifçe kalırken, arabada aniden sessiz bir atmosfer oluştu. Nil, camdan dışarı bakarak yüzündeki utangaç tebessümü gizlemeye çalışıyordu. Yanaklarının kızardığını fark ettim. Sanki bu küçük temas, aramızdaki samimiyeti yeni bir boyuta taşımış gibiydi.
“Abi…” dedi, bir süre sonra. Sesi fısıltı gibi çıktı ama içinde bir tür çekingenlik ve heyecan vardı. “Sana söylemek istediğim bir şey var ama cesaret edemiyorum.”
Göz ucuyla ona baktım, sonra tekrar yola odaklandım. “Nil, birbirimize her şeyi söyleyebilecek kadar yakınız. Ne düşünüyorsan söyle.”
Nil’in elleri hafifçe bir araya geldi, parmaklarını sinirli bir şekilde oynatıyordu. “Son zamanlarda fark ettim de… senin yanında çok daha mutlu hissediyorum. Diğerlerinden farklısın, beni gerçekten anlıyorsun.”
Bu sözler beni bir an için düşündürdü. Nil’in gözlerindeki o samimi ifadeyi yakalamaya çalışırken, “Ben de seninle vakit geçirirken kendimi rahat hissediyorum. Aramızdaki bağ her zaman özel oldu, biliyorsun,” diye cevap verdim.
Nil, başını bana doğru çevirdi. “Evet, ama sanki artık daha farklı. Daha yakın gibiyiz… ve bu beni mutlu ediyor. Seninle olmak, diğer her şeyi unutturuyor,” dedi, sesi giderek daha yumuşak bir tona bürünerek.
Arabanın içinde oluşan bu yakınlık, kelimelerin ötesinde bir bağ hissettiriyordu.
“Gel buraya ” diyerek Nili dudağından öptüm çekilecektim ama Nil dudaklarıyla adeta beni hipnozite etmişti, korna sesiyle irkildim. Ona kısa bir bakış atarak; “Siz benim için her şey den ve herkesten önemlisiniz, biliyorsun değilmi?
“Biliyorum abi sende bizim için öylesin.”
Gittiğimiz araba bayisine yaklaştığımızda, Nil’in heyecanı tekrar yükselmişti. “Abi, gerçekten ne yapacağız? Hadi ipucu ver,” diye sordu. Ama ona sürprizi açıklamadan önce birkaç dakika daha sabretmesini istedim. “Sabret Nil, az kaldı. Bugün ikimizin günü ve bu sürprizi bozmaya hiç niyetim yok,” dedim.
Galerinin içine döndüğümüzde, gözlerimiz ister istemez dizili lüks araçlara takıldı. Her biri sanki bir derginin kapağından çıkmış gibiydi. Metalik gri bir spor araba, cam tavanıyla neredeyse parlıyordu. Yanında jet siyahı bir SUV duruyordu; güçlü, karizmatik ve tam bir şehir canavarı. Köşede ise sedef beyazı bir sedan vardı, ince detaylarıyla zarif bir asaleti temsil ediyordu. Nil, bir SUV’un yanına gidip ellerini hafifçe kaputuna koydu. “Abi, şu arabanın heybetine bak! Resmen güç fışkırıyor,” dedi, gözlerinde hayranlıkla.
O sırada yanımıza satış danışmanı geldi. Uzun boylu, düzgün fiziğiyle dikkat çeken bir kadındı. Sarıya çalan bal rengi saçları omuzlarına dökülmüş, koyu yeşil gözleri dikkatli ama sıcak bir bakış yayıyordu. Beyaz gömleği ve siyah kalem eteğiyle profesyonelliğini ortaya koymuştu ama gömleğin hafif dekoltesi, albenisini saklamayı başaramıyordu. İsimliği gözümüze çarptı: “Ece”.
Ece, hafif bir tebessümle yaklaştı. “Hoş geldiniz tekrar,” dedi, sesi yumuşak ama kendinden emin bir ton taşıyordu. “Sanırım araçlara göz gezdiriyorsunuz. İsterseniz, size bazı önerilerde bulunabilirim.”
Nil, Ece’nin gelişine biraz daha sessizleşmişti. Ece’nin profesyonel ama hafif flörtöz bir enerjisi vardı, özellikle bana dönüp konuştuğunda daha da belirginleşiyordu. “Bu SUV modelimiz tam bir şehir ve doğa canavarı,” dedi, Nil’in ilgilendiği aracı işaret ederek. “Dört çeker, otomatik vites, dijital gösterge paneli… İçindeki deri döşemelerle hem lüks hem de dayanıklı bir model. Ama belki sizin gibi karizmatik biri için daha sportif bir şey mi düşünmeliyiz?” diyerek hafifçe bana döndü.
“Güzel bir seçenek gibi duruyor,” dedim, gözlerimi Ece’nin gözlerine dikerek. “Ama bakalım, belki daha etkileyici bir şey vardır. Bugün birkaç araba birden almayı planlıyoruz.”
Ece’nin kaşları hafifçe kalktı. “Birden fazla mı?” dedi, gözle görülür bir şaşkınlık ve ilgiyle. “Sanırım burada gerçekten özel bir gün yaşanıyor.” Gülüşünde hafif bir oyunbazlık vardı. “O zaman, sizi daha lüks modellere götüreyim. Eminim ki size uygun bir şey bulacağız.”
Nil biraz bozulmuş gibiydi ama heyecanını koruyarak SUV’a tekrar baktı. “Abi, bence bu tam benlik! Hem güçlü hem şık,” dedi. Ece de hemen araya girdi. “Doğru bir seçim. Bu model genç, enerjik ve dikkat çekici biri için ideal.”
Nil’in yanındaki SUV’u aklımızda tutarak diğer modellere geçtik. Ece, yeni bir sedanı işaret etti. “Bu model, daha sofistike bir şey arıyorsanız ideal. Şehir içi kullanıma uygun ama uzun yolda da performansından ödün vermez. Ayrıca, dış tasarımı kadar iç detayları da büyüleyici.”
“Peki ya bana ne önerirsiniz, Ece Hanım?” diye sordum, hafif bir gülümsemeyle. Gözleri bir an için daha da derin bir bakış kazandı. “Bana kalırsa, size spor bir model yakışır. Güçlü motoru ve keskin hatları olan bir şey. Tıpkı sizin gibi fark edilir bir duruşu olmalı,” dedi, sesi belirgin bir sıcaklıkla.
Nil, durumu hemen fark edip gülümseyerek bana döndü. “Abi, galiba senle bayağı ilgileniyor. Belki yanında bir araba alırken telefon numarasını da alırsın,” dedi, hafif bir alaycılıkla. Ece, bunu duyduğunda yüzü hafifçe kızardı ama kendini toparlayıp profesyonel bir tavırla konuşmayı sürdürdü. “Bugün sizden başka müşterim yok. İstediğiniz kadar zaman ayırabiliriz.”
Sonunda, Nil için SUV’da karar kıldık. Esma için zarif beyaz bir sedan belirledim. Kendime ise parlak siyah, agresif bir spor araba seçtim. İşlemleri başlatırken Ece’nin yardımsever ama flörtöz yaklaşımı, günü daha da keyifli hale getirmişti.
Ece, işlemleri tamamlarken bir an durup bana döndü. “Anladığım kadarıyla, bugün sadece kendinize ve kardeşinize değil, başka biri için de seçim yapmayı düşünüyorsunuz. Bu üçüncü araç anneniz için mi olacak?” diye sordu. Profesyonel bir tavırla ama gözlerindeki hafif kıvılcımla konuşmayı sürdürdü.
Başımı hafifçe salladım. “Evet, annem için zarif ama güvenli bir şey düşünüyorum. Hem şehir içi kullanımda rahat olmalı hem de biraz klas bir havası olmalı.”
Ece, hemen yakındaki lüks sedan modellerine doğru yürüyerek birini işaret etti. “Tam burada sizin için mükemmel bir şey var,” dedi. Parlak inci beyazı, zarif ve modern çizgilere sahip bir sedan. Aracın içinde yumuşak kahverengi deri döşemeler ve ahşap detaylar vardı. Geniş bir iç hacmi ve tamamen dijital bir gösterge paneliyle gerçekten etkileyiciydi.
“Bu model hem şık hem de güvenli. 360 derece kamera sistemi, aktif sürüş asistanı ve otomatik park özelliğiyle teknoloji ve zarafeti bir araya getiriyor,” diye ekledi. Nil de arabayı incelemeye başlamıştı. “Abi, annem bunu kesin çok beğenir. Hem rahat hem de çok havalı. Tam onun tarzı.”
Ece, bir adım daha atıp kapıyı açarak iç kısmını gösterdi. “Bu model annelere özel düşünülmüş gibi,” dedi, hafif bir gülümsemeyle. “Aile için ideal ama bir o kadar da kişisel bir duruşu var. Hem şehre hem de uzun yola uyum sağlayabilir.”
Ece’nin tavrı ve önerisi beni etkiledi. “Sanırım annem için de bu modeli seçiyoruz,” dedim kesin bir şekilde. Nil gülümseyerek başını salladı. “Vay be, annem bu arabayı gördüğünde çok şaşıracak!”
Ece işlemleri hazırlarken beni hafifçe süzüyordu. “Gerçekten çok cömertsiniz. Bugün galiba galeri tarihine geçeceksiniz. Az kişinin bir günde üç araba aldığına şahit olmuşuzdur,” dedi, hafif bir tebessümle.
“Bizim tarzımız böyle,” dedim, biraz da hava atarak. “Ailemi her zaman en iyisiyle ödüllendirmeyi severim.”
Ece, kaşlarını hafifçe kaldırıp etkilenmiş bir bakış attı. “Ne kadar şanslı bir aileniz var. Eğer başka bir şey isterseniz, buradayım,” dedi, gözlerini biraz daha uzun tutarak. Nil araya girip gülerek, “Abi, bu kız gerçekten sana tav olmuş. Bir de araba almıyor olsak, sana şans dileyebilirdim,” dedi.
Arabalar için tüm işlemler tamamlanmıştı. Nil’in heyecanı doruktaydı, annem için seçtiğim araba aklıma annemin yüzündeki şaşkın ve mutlu ifadeyi getiriyordu. Kendi spor arabamı görmekse, günün en keyifli kısmıydı. Yeni başlangıçlar için doğru adımı attığımızı hissediyordum.
Eve geldiğimizde kapıyı Ablam açtı. Üzerinde vücudunu saran ince bir siyah elbise vardı. Ablam her zamanki gibi özenli görünüyordu; uzun boyu ve zarif hatları, kendine olan güvenini dışa vuruyordu. Bizi görünce kaşlarını kaldırdı. “Neler oluyor?” diye sordu, gözleri dışarıdaki arabaları seçmeye çalışarak.
Salona geçtik. Annem mutfaktaydı, sade beyaz bir gömlek ve keten pantolon giymişti. Her zamanki gibi bakımlıydı ve yüzündeki şaşkın ifade bizi görünce daha da belirginleşti. Nil dışarıdaki arabaları işaret ederek, “Anne, abimle birlikte yeni arabalar aldık!” dedi heyecanla.
Annemin yüzündeki ifade bir anlığına dondu, sonra kahve fincanını masaya bırakıp hızla dışarı çıktı. Ablam peşinden gelirken, ben de arkamdan gülerek onları takip ettim. Nil, arabasına doğru koşarak aracı incelemeye başladı. “Bu SUV benim, anne! Bak nasıl güzel, değil mi?” diyerek aracını büyük bir mutlulukla gösteriyordu.
Annem, yeni sedanını görünce bir süre sessiz kaldı. Ellerini arabaya dokunup sanki dokunduğu şey gerçek değilmiş gibi tekrar tekrar gözden geçirdi. “Mert… Bu… Bu benim mi gerçekten?” diye sordu, sesi biraz titrek çıkıyordu.
“Evet anne. Daha iyisini hak ettiğini düşündüm,” dedim, rahat bir şekilde. Annem, gözleri parlayan bir şekilde bana döndü. Yüzündeki mutluluk her halinden okunuyordu. “Oğlum, bu kadarını beklemiyordum… Bu inanılmaz,” dedi.
Ablam da kendi arabasını görmek için sabırsızlanıyordu. “Peki ya benimkisi?” diye sordu, dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle. Spor arabayı işaret ettim. Abalm’ın gözleri arabayı inceleyerek dolandı, ardından şaşkın bir kahkaha attı. “Bunun gerçekten benim olduğunu söylemiyorsun, değil mi?”
“Evet, senin. Abla, senin şıklığını tamamlayacak bir şey istedim,” dedim.
Ablam arabaya doğru bir adım atıp elini kaputun üzerinde gezdirdi. “Bunu gerçekten düşünerek aldın… Şu an kelimeler kifayetsiz,” dedi, ama yüzündeki gülümseme her şeyi anlatıyordu.
Nil, arabasının içinde hoparlör sistemiyle oynarken bir yandan bana laf attı: “Abi, bu kadar da mükemmel bir abi olmaz ki. Şuna bak, arabam tam hayalimdeki gibi!”
Salona geri döndüğümüzde annem bana sıkıca sarıldı. “Mert, bizi bu kadar düşündüğün için teşekkür ederim. Ama nasıl yaptın bunu? Bir servet harcamış olmalısın!”
Omuz silktim. “Bazı işler yolunda gidince insanın ailesine yatırım yapası geliyor,” dedim. Annem, “Haklısın,” derken Ablam da yanıma oturmuş, hâlâ arabasından bahsediyordu. “Bu arabayı kullanmak için sabırsızlanıyorum. Ama bundan sonra aile toplantılarında söz hakkım daha fazla olmalı,” diye ekledi.
Herkesin mutluluğu beni memnun etmişti. Ailemin ne kadar şaşırdığını ve sevindiğini görmek, yaptığım bu büyük sürprizin tam da istediğim gibi sonuçlandığını gösteriyordu.
Odama geçtim biraz uzanıp internette gezdim kapı tıkladı gelen Nildi
“Gelebilirmiyim abi?” yatağın yanına doğru kayarak “Gel güzelim” dedim. Kapıyı açarak içeri girdiğinde üzerinde zarif, dantelli bir gecelik vardı. Gecelik, yumuşak ve ince bir kumaştan yapılmıştı, vücudunun hatlarını belli edecek kadar oturuyordu. Yaka kısmı hafifçe dekolteydi ve dantel detayları, zarif bir şekilde göğüs kısmını çevreliyordu. Geceliğin alt kısmı ise bacaklarına kadar iniyor, bacak hatlarını vurgulayan bir şekilde drapeli bir şekilde iniyordu. Renk olarak, mat bir pudra pembe tonuna sahipti, ışıkta hafifçe parlıyor ve onun zarif duruşunu daha da belirginleştiriyordu. Saçları yine omuzlarına dökülmüş ve hafifçe dalgalıydı, o anki rahat haliyle oldukça doğal görünüyordu. Yatağın kenarına oturdu “Bu gün yorgun gördüm seni, belki masaj yapmamı istersin diye düşündüm” dedi sırıtarak “İyi düşünmüşsün güzelim ama sende yorgun görünüyorsun. Bu sefer ben sana masaj yapayım.” Kafasını onaylar biçimde salladı dudağını ısırarak. “Olur abi ama canımı acıtma” Dedi sırıtarak. Yatağa yüz üstü uzandı. “Bunları çıkarmadan nasıl masaj yapayım?” Nil yatakta doğrularak bana bakıp gülümsedi, üstünü çıkardı limon boyutundaki diri göğüsleri ve kabarmış uçları harika gözüküyordu. Altındaki şortu işaret ederek “Bunuda çıkarayımmı?” Hafifçe sırıtarak “Çıkar güzelim niye saklıyosun” Nil şortunu yavaşca sıyırdı, Tüysüz amcığı karşımdaydı pürüssüz ve daracık duruyordu.
Yüz üstü uzandı kollarını vücudu ile birleştirmiş duruyordu. Kalçası inanılmaz gözüküyodu sikim demir gibi olmuştu. Kalçasının altına doğru dizlerimle geldim sırtına uzanmak için doğrulduğumda, demir gibi olmuş sikim eşofmanımın üstünden Nilin kalçasına temas ediyordu Nil farketmiş olacakki bana bakıp hafif bi tebessüm etti. “Abi rahat edemediysen sende soyun” Yatağın yanına doğru kayıp ayağa kalktım, tshirtümü ve pantolonumu çıkarıp kirli sepetine attım.
Nil bu sırada sıratarak dikkatlice beni izliyordu kapı çaldı bi yanda. Nil hemen yorganı üstüne çekti kapıyı yarım şekilde açtım gelen ablamdı “Mert müsaitmisin?” Ablamdan bir şey sakalama gibi bi çabam yoktu ama Nil bu tarz durumlarda biraz çekingendi. “Pek müsait sayılmam ama gelebilirsin abla” Ablam, kapıyı açıp içeri girdiğinde, üzerinde bol bir tişört ve altındaki tanga ile oldukça doğal bir şekilde duruyordu.
Tişörtün önü biraz daha kısa olup, belini zarifçe sergiliyordu. Vücut hatları, ince bir bel ve hafifçe belirginleşmiş kalçalarla kendini gösteriyordu. Vücudunun doğal hatları tişörtün alt kısmından hafifçe belli oluyordu. Bacakları, rahat ama zarif bir şekilde duruyordu, hafif yuvarlak hatlar bacaklarını yumuşak bir şekilde vurguluyordu. Tişörtün omuzlardan dökülen kısmı, ona rahat bir hava katarken, boyun ve göğüs kısmındaki hafif dekolte, onu şık ve rahat bir şekilde tamamlıyordu. Saçları omuzlarına dökülmüş, doğal bir şekilde dalgalanmıştı. Kafasını yatağıma doğru çevirdiğinde Nili görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. “İkiniz burada tahmin ettiğin şeyi yapmıyordunuz değilmi? O senin küçük kardeşin Mert!” Nil yorganı boynuna kadar çekmiş utanmış ve hayal kırıklığına uğraşım şekikde ablama bakıyordu. Dün ablamı sikmiştim, yatakta ona orospu muamelesi yapmıştım ve kardeşimle bir şeyler yaşamamı garipsemesi zoruma gidiyordu.
“Bende senin küçük kardeşin değilmiyim abla? Dün için girmem için yalvarıyordun bu kafadan çıkmalısın, ben hepinize yeterim merak etme” Son cümlemi söylerken sikime bakarak gereken mesajı vermiştim, ama ablam vermiş olduğum cevaptan tatmin olmamış gibi duruyordu. Nil bi anda lafa atladı “N ne dün siz seviştinizmi” Nil çok şaşırmış gibi durmuyordu, daha çok şaşırmış gibi yapıyordu.
Ablam sessizliği bozdu “Ne yapıyorsanız yapın, ben sizi bu halde görmek istemiyorum” diyerek kapıya yöneldi tam o sırada kolundan tutarak kendime doğru çektim. Kalçasını avuçlayıp dudaklarına yaklaştım. Sikim amcığına yaklaşmıştı sıcaklığını hissediyordum “Hadi gel bu kadar hazırlanmışsın” Ablam tahrik oluyordu ama Nilin olduğu bi ortamda bunu yapmaya hazır değildi belliki. Ablamdan bi tepki alamayınca onu yatağa doğru döndürüp domalttım.
Tangasını çıkarıp sikimi amcığına dayadım, rahatça girebilmek için tükürüğümle amcığını ıslattıktan sonra yavaşca içine girdim.
“Imhh yapma Mert ahh” Konuştukça dahada hızlanmaya başladım, ablamın inlemeleri dahada yükseliyordu Nilde şaşkınlıkla bizi izlerken yanıma gelmesi için işaret yaptım. Tereddüt etmeden yatağın üstünde dizlerinin üstüne çökerek ablamın götünü izliyordu, elimi Nilin göğüsüne atıp kabarmış olan uçlarını sıkıyor bi yandan ablamın kalçasını şaplaklayarak sikiyordum. Nili iterek sırt üstü ablamın yanına uzanmasını sağladım, çoktan ıslanmıştı önce tek parmağımı pürüssüz amcığına soktum daracıktı, Sikimi ablamın amından çıkarıp Nilin amcığının üstünde ileri geri yapmaya başladım Nil dudaklarını büzmüş sikimi içine sokmamı bekliyordu. Yavaşca içine girdim 1-2 kere sokup çıkardıktan sonra biraz hızlandım Nil inleme başlamıştı gözlerini kısmış dudağını ısırarak tavana bakıyordu. “Nasıl hissediyorsun güzelim” Kafasını sallamakla yetindi Ablam eliyle Nilin klitorisini okşuyordu Nil iyice sulanmıştı “A-ah boşalıcam devam et abi a-ahhh” giderek hızlanıyordum Nile daha fazla dayanamayıp ondan önce ben boşaldım, korunmamıştım ve tüm spermlerimi doğrudan Nilin içine akıtmıştım “Abi içimemi boşaldın sen!” Sırıtarak cevapladım “Tutamadım kendimi çok darsın” Ablam sikimde akan 1-2 damla döle baka kalmıştı “Beni sikmeyecekmisin Mert” dedi hafif tebessüm ederek Nil peçeteyi almış amından akan döllerimi silmekle meşguldü ablamın incecik beli ve iri göğüsleri aletimi tekrar diriltecek kadar sexydi. “Gelin hep beraber duşa girelim orada hesaplaşırız” dedim
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.