Sorumluluk Sınavı – 9

Okula vardığımda öğle tenefüsündeydiler , bahçeye girince yolu yarılar yarılamaz it oğlu it agam yanıma koşarak “Bu saatten sonra bok mu varda geldin amına koyduğum” şeklinde karşıladı. “Yarım gün yazılsın bari , çok fazla devamsızlığım var” şeklinde cevap verdim. Kapıya yürürken ayak üstü muhabbet ediyorduk.

+Ne yaptın oyun oynadın sabaha kadar , uyanamadın demi.

-Öyle oldu vallahi ya , nerden anladın?

+Ciğerini biliyorum oğlum senin , hayatsız gibi oyun oynuyosun. Şu son ay iyice unuttun beni zaten.

-Aga buluşuruz bir aradan , işlerim var biliyon mu.

+Arkadaşında önemli ne işin var daly-

(Kapıdan içeri girerken yanlışlıkla kapının yan tarafına çarptı.)

+Ananı sikiyim omzum.

-Yola baksana kodumun iti.

+Yav daldım amınakoyim nabiyim.

-Ben Sema Hocanın odasına çıkıyorum. Sınıfta konuşuruz.

+Hadi hadi siktir git.

Bu it oğlu itle (Adını söylemem gerekirse Mahmut) okulun ilk senesi hiç iyi anlaşamazdım , ikinci sene aynı sınıfa düşünce sıkıntıdan muhabbet etmeye başladık. Sonrasında çok iyi arkadaş olduk , şu anda da birbirimizin en yakın arkadaşıyız. Salak biraz ama çok seviyorum iti.

İkinci kata Müdüre Sema Hocanın odasına varınca , her zamanki gibi nazik bir şekilde kapıyı tıklatarak içeri girdim. Masasında otururken ne olduğunu anlamadığım kağıtlarla uğraşıyordu. “Hocam merhaba” dedim.

+Buyur Caferciğim , ne oldu. (Sırtımdaki çantayı görünce yüzündeki mimiklerin değişiminden anladığını sanıyorum)

-Hocam geç kağıdı alabilir miyim?

+Bu saatte mi geldin okula sen?

-Evet hocam alarmı sildim heralde yanlışlıkla , çalmadı bu sabah.

+Ah be oğlum , hiç mi uyanamadın bu saate kadar. (Elini kaleme götürüp , bir tane geç kağıdı kopardı. Adımı soyadımı sordu ve söyledim.)

+Numaran neydi?

-531.

+Al bakiyim , bir de çıkmadan bir şey isteyebilir miyim senden?

-Tabi hocam.

+Şu kolyeyi takabilir misin boynuma , oğlum hediye almışta takamadım bir türlü kendi kendime.

Sema Hoca ayağa kalktı ve arkasına geçip kolyeyi takmaya çalıştım , çok uğraştım ama ellerim terli olduğu için sürekli kayıyordu. Kolyeyi takmayı başardıktan sonra “Heh , oldu” dedim derin bir nefes alıp. Sema Hoca ben kolyeyi takarken kendini hafif öne atmıştı , aniden doğrulunca bana doğru çarptı. Sikimle pantolon bariyerine takılarak temas etmişti. Kıpkırmızı oldum , o da çok utanmıştı. “Pardon oğlum , istemeden oldu” dedi , “Sorun yok hocam” diyerek kapıya yöneldim. İçimden hiç çıkmak gelmiyordu ama çıktım mecburi olarak , hamle yapmak için doğru an değildi. Ama “bir şekilde sikmem lazım Sema Hocayı” diyerek kendime hedef belirledim.

Bu andan sonra keyifsiz bir okul günü ve agalarla boş muhabbet dışında anlatabileceğim başka bir şey yaşanmadı. Sadece çıkış zili çalmadan , telefonu kutudan aldığımda Ece Hoca’dan 1 mesaj gördüm. Baktım kimse bildirimi gördü mü diye ; herkes instagramı falan açmıştı son storymi kimler görmüş falan şeklinde takılıyordu , sosyal medya bağımlıları. Kapının önünde kuyruk olmuş zili bekliyorlardı , bende arka tarafa geçmiş mesajı okuyordum. “Hemen eve gitme , Aysel’in arabasının önünde bizi bekle”. Ulan çok heyecanlanmıştım , daha dün Aysel ile sevişmeme rağmen.

Herkes okuldan çıkmış hatta uzaklaşmıştı , it oğlu it agam dahil. Okulun yan tarafında Aysel’in arabasının önünde bekliyordum. Etrafta kimseler kalmadıktan sonra bu ikisini gördüm uzakta , buraya doğru geliyorlardı gülüşerek. Onlara bir kez daha vuruldum , ne nimetler var bu Dünya’da diyerek şükrettim. İmana getirmişti beni bu iki melek.

E:Nasılsın Cafer

-İyidir , (Biraz duraksayarak) Ece

E:Hayret , hocam demedin.

-Karım sayılırsınız artık , demiyorum o yüzden. (Gülüşmeye başladılar)

E:Yinede dikkat et , okulda öyle seslenme bize.

-O kadar salak değilim heralde.

Aysel’e döndüğümde , bir şey demeden sadece bakışmaya başladık. Hafiften sırıtıyordu , kalbim onun için atıyordu o an. Ece arka kapıyı açıp siyah çantasını oraya attı. Sonrasında ön kapıyı açıp “Hadi aşıklar , gezmiyor muyuz bugün?” diye söylendi. Aysel yine hiçbir şey demeden şoför koltuğuna geçti , bende arka kapıdan bindim arabaya. Aysel hızlanmadan önce çantasını arka tarafa fırlattı , “Eee Cafer bey , eğlendin mi dün gece” dedi.

-Çok güzeldi hocam.

A:Bak başladın yine.

-Pardon , Aysel. Hala alışamadım şuna.

E:Ne oldu dün gece?

A:Çok özlemiş , akşam geldi benim eve.

E:Bensiz mi yaptınız? Ayıp ama he.

-Öyle demeyin hocam sizin yeriniz ayrı.

E:Bu akşam benim o zaman Cafer. (diyerek Aysel’i dürttü)

A:Amaaan 2 dakikada şelale oluyorsun zaten ne akşamı.

Muhabbet ede ede gezmeye başladık , önce bir kafede oturup bir şeyler içtik. Sonrasında ise Ece’nin ısrarıyla Lunaparka gittik. Aysel “Çocuk muyuz ya , nabıcaz orada” diye söylenmişti ama o da eğlendi. Hız treninde kusuyordum neredeyse. Dönme dolaba da bindik ; en tepedeyken Aysel , Ece’nin sapsarı saçlarını düzeltti ve öpüştüler. Sikimi kaldırmıştı bu manzara , bir koluyla da beni çekti ve Ece’den sonra benim dudağıma yumuldu. Dönme dolap aşağıya doğru inmeye başlayınca hemen toparlandık. Lunaparktan sonra atış poligonuna gittik , 18 olduğum için bende girebiliyordum tabiki de. Ne yalan söyleyeyim , silah tutarken çok seksi görünüyorlardı. Günün sonunda kendimizi şehri gören sakin bir tepede bulduk. Onlar arabanın kaputunda otururken , bende yol kenarındaki bariyere yaslanmıştım. Güneşin batışını izleyerek muhabbet ediyorduk. Aysel’in kumral saçları , Ece’ninde güneş gibi sarı saçları rüzgardan savruluyordu. “Tanrım , bana bu iki meleği gönderdiğin için teşekkür ederim.” dedim içimden.

Muhabbet bana doğru kaydı biraz:

A:Ne okumayı düşünüyorsun üniversite olarak?

-Bilmiyorum ki hocam , neresi çıkarsa bakıcaz artık.

E:Olmaz öyle ama , bir hedef belirlemen lazım kendine ki motivasyon olsun.

A:Aynen , bak ders falan istiyorsan çalıştırırız biz seni. Zaten kafan çalışıyor senin , iyi bir puan tutturursun her türlü.

-Bakarız hocam ya , şimdi hiç bunları düşünmek istemiyorum. Akşamın büyüsünü mahvedemem.

Bir süre sessizlikten sonra “Geçelim mi yine benim eve” dedi Aysel Hoca. Ece Hoca “Bana farketmez” diye yanıtlarken ben hemen atılıp “Geçelim ya , yoruldum zaten” diyerek hızlıca ayağa kalktım. “Azgın seni” diye gülerek koluma vurdu Ece. Her zamanki yerlerimize geçtik ve şehre doğru indik , saat geç oluyordu bu yüzden anneme “Arkadaşın evde kalıcaz bugün , ders çalışıcaz sabaha kadar. Telefonu sessize alıcam ararsan duyamayabilirim” diye mesaj attım , Bir süre sonra telefona “Hangi arkadaşında” diye bildirim geldi ama pek siklemedim. Zaten kardeşim lgs mi her ne sikimse o sınava girecekti , benden daha çok onunla ilgileniyorlardı. Aysel’in evine doğru giderken , arabadaki radyoda yaz müzikleri çalıyordu. Unutamayacaktım bu günü , unutamazdım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir