Sorumluluk Sınavı – 26

Muharrem’in bilgisayarında ders sonuna kadar oyalandım. Tenefüs zili çaldıktan bir süre sonra da içeri Aysel girdi zaten , “Sonunda , hiç bir yerde yoksun , yine buradasındır diye geldim”

\-Ne oldu , bir sorun mu var?

A: Sorun olması mı gerekiyor illa ki , özledim.

\-Haaa ne bileyim.

(Masanın önündeki koltuğa attı kendini)

A: Muharrem’le Sema’nın bu aciz halleri çok hoşuma gidiyor ya.

\-Dimi ya , Sema ile sikişmek için benden izin istiyor garibim.

A: Ne? (Kahkaha atarak)

\-Evet evet , dedim karını bana siktirirsen izin veririm.

A: Kabul etti mi bari?

\-Önce biraz tereddüt etti , sonra izin verdi.

A: Oha ya , (kahkaha atarak) inanamıyorum düştüğü hale bak.

(Kapı sertçe açıldı ve içeri Ece girdi , ardından ayağıyla kapıyı ittirerek kapadı ve kıvırtarak masaya doğru yürüdü. Kendini masanın önündeki , Aysel’in karşısındaki diğer koltuğa bıraktı)

E: Eee ne konuşuyordunuz bakalım?

A: Hiç ya Muharrem Sema’yla sevişmek için buna yalvarıyormuş izin versin diye. Onu anlatıyor.

E: Ne? (Aynı tepki , ama küçümser bakış atarak)

\-Aynen öyle.

E: Ya inanamıyorum (Tiksinir bir yüz ifadesi vardı)

A: Bu Cafer’de az değil ha , karında bana verirse olur demiş.

E: Yuh Cafer ne doyumsuz çıktın sende.

\-Ya test ettim kabul edecek mi diye , o da etti nabayım geri mi çevireyim.

E: Muharrem’de kabul etmiş ha , ben Dünya’dan tiksinmeye başladım artık.

A: Amaaan neyse , boşverin Muharrem’i şimdi. Akşam nabıyoruz gezelim mi yine?

\-Bu akşam olmaz ya.

A: Niye olmazmış.

E: Edanur’la mı gezeceksin yoksa.

\-Ya (Planım oydu zaten)

A: Aaaa , Cafer’e bak sen. Tavsiyemi dinledin demek.

\-Ya hoş kız , ama istemiyorsanız olmam.

A: Saçmalama ya.

… (Ufak bir sessizlik , ben yere onlar da bana bakıyor)

E: Sen gittikten sonra dedikodunu yaptık biraz.

\-Ne söyledi?

E: Çok hoş çocuk dedi , zeki dedi.

\-Hmmm.

E: Cafer üzme sakın o kızı.

\-…

Ve zil sesi çalmasıyla Ece ayaklandı , “Ben sınıfa geçiyorum ama sonraki ders yokum , çok durma burda yalnız bırakma kızı” dedi. Aysel’de onunla birlikte kalktı ve gitmeden yanağıma bir öpücük kondurdu , tatlı gülümsemesini yapmayı da ihmal etmedi. Kapıdan çıkmadan birbirlerinin kıçını şaplaklayarak çıktılar.

Arkalarından baktım ve bilgisayarda oyalanmaya devam ettim…

Sınıf kapısıda kilitliydi , öğrenci belgesi vs ayak işlerini Muharrem yerine Sema kovalıyordu çünkü Muharrem’in odasını ben işgal ediyordum. Bilerekte son derse kadar kalkmadım ayağa , zaten zamanın nasıl hızlı geçtiğini de anlamadım. Telefonumu kutudan erkenden alıyordum , çıkış saatinde de okulun kapısına en önce gidip Edanur’u beklemeye başladım.

Sakin sakin okulun kapısından çıkarken “bööö” diye korkuttum onu , irkildi ve “Cafer yaaa” diye tatlı bir tepki verdi. Gülerek “Ne var sürpriz yapayım dedim” diye cevapladım , hala utanıyordu biraz ; yanakları kızarmıştı. Sanki ilkokul aşıkları gibiydik , otobüs durağına yürürken “İşin varmı bu akşam?” diye sordum ona. Misafirler (halası) gelecekmiş , gezme teklifimi geri çevirdi. Otobüs gelene kadar hiç konuşmadan birbirimize baktık sadece , dudaklarımız sessiz sedasız birbirine çekim kuvveti uyguluyordu. Gittikçe kafalarımız birbirine yaklaşırken “Aaa” diye kalktı ve otobüsün durması için elini ileri attı , binmeden önce “Hoşçakal , yarın görüşürüz” dedi ve uzaklaştı oradan. Otobüsün arkasından seyrededurdum öylece , otobüs ilerden döndükten sonra yere baktım. Değişik hissediyordum , sanırım yaşıtım biriyle normal şekilde ilişki yaşayabileceğim için. Herkese duyurabileceğim bir ilişki.

Telefonum cepte titremeye başladı , ilerden bir araba selektör atıyordu. Aysel Hocanın arabası tabi kimin olacak , park etmiş bekliyorlardı beni. Yolun karşısına geçtim ve arka koltuğa atladım , “Beni mi izliyordunuz siz?”.

A: Ay Cafer ilk defa seni böyle gördüm , yanaklarına bak şunun kıpkırmızı olmuş.

E: (Kahkaha atarak) Oy bebeğim ya , baksana şuna nasıl utanmış kıyamam. (Arka koltuğa doğru döndü ve tek eliyle yanağımı sıktı)

\-Anaokuluna gidiyormuş gibi hissettim ha.

E: O yaşta gibi davranma o zaman oğlum o halin neydi öyle. Dik bile duramadın.

\-Offf utandım sikecem sizide , işiniz gücünüz yok bana sarıyorsunuz.
E: Sevdiğimizden yapıyoruz bebeğim.
\-…

A: Eee yakışıklı , Eda seninle gelmediğine göre nereye gidelim istersin?

\-Alın 3-5 bir şey bizim tepeye çıkalım , sessiz sakin kafa dinleriz azıcık.

Tekelden viski aldık ve tepeye vardık , şehir manzarasına karşı arabanın kaputuna oturmuş Ece’nin playlistini dinliyorduk. Ya da zorla dinlettiriyordu demeliyim. Yol uzakta bir mezraya giden , yeni yapılan tünelden sonra kimsenin uğramadığı dağ yolu olduğu için rahat davranabiliyorduk. Ece’de bu yüzden hareketli bir şarkı gelince bana doğru twerk yapmaya başladı , fırsattan istifade kendimi ileri doğru ittirip dayamaya çalışıyordum bende.

Aysel’de “Ya dursanıza kazara birisi falan görür yapmayın şöyle” diye bize söyleniyordu , Aysel ve ben viskiden azıcık içtik ve her zamanki gibi tek sarhoş olan ; yarın yokmuş gibi içen Ece oldu. Gün batımını beraber seyrettik , hava kararana kadar Aysel’in Ece ile olan üniversite anılarını dinledim. “Ece ilk kez içtiğinden beri böyle içer , neyse ki yanında ben vardım da kurtlara yem olmadı” diye başladı anlatmaya , söylediğine göre lisede tanışmışlar ve en yakın arkadaş olmuşlar. Çok güzel deniz manzaralı bir kolejde okumuşlar liseyi , ikisininde babası zengin tabi ama neden kıytırık bir devlet okulunda işe girdiler anlamadım. Sorduğumda ise “Öyle macera olsun diye başladık öğretmenliğe ama bu yoğun çalışma temposu zorluyor artık , seni mezun edip gideceğiz” dedi. Uzun soluklu bir hasbihalin ardından saat 12’ye doğru “Kalkalım artık” şeklinde karar kıldık , Ece Hoca zaten arka koltukta mışıl mışıl uykudaydı.
Aysel eve giderken “Bu akşam bizimle beraber olmak ister misin?” diye teklifini yaptı , “Kusura kalma , Muharrem’in karısını sikmem lazım söz verdim” diyerek reddettim. “Ciddi misin sen? Ne kaçırdığını bilmiyorsun” diye kızdı ve suratını asarak yola devam etti. Ricam üzerine de Muharrem’lerin yakınında bir yere yol üstündeyken bıraktı beni.

Araba sokağın sonuna doğru kaybolana kadar bekledim ve kafamı Muharrem’lerin evine giden yola doğru çevirip , derin bir nefes alarak ilerledim. Whatsapp’tan Muharrem’e “evde misiniz” mesajı attığımda tek tik oluyordu. Sanırım uykuya dalmıştı alagavat , evlerine gittim ve kapıyı çaldım. Kapıyı gecelikle Neriman açmıştı , ben onu baştan aşağı süzerken arkadan Muharrem’in “Kimmiş la” diye uykulu uykulu bağırdığını duyabiliyordum. “Komşu hayatım komşu , bir şey soruyor” dedi , beni dışarı doğru itleyip “Çocuk , gelme bir daha demedim mi ben sana” diye kızdı gürültü yapmamaya çalışarak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir