Sorumluluk Sınavı – 23

Ertesi güne klasik rutinimle uyandım ve okula her zamanki gibi çıtırından geç kalarak gittim. (Zaten artık sabah rutinini bildiğiniz için buraları es geçiyorum.)

Derse geç kaldığım için özür dileyerek içeri girdiğimde ; Mahmut’u kızgın ve sinirli gördüm , yanına vardım ve sırama çantamı fırlatıp “Ne oldu lan karadenizde gemilerin mi battı?” diye konuya girdim.

Ma: Sorma ya orospu çocuğu fizikçi notumu 31 yapmış , ben değiştirmedim diyor. Babam değiştirdi sanki , tarlasını siktiğiminin niğde patatesi. (Yeni gelen kadın hoca için diyor)

-…

(Olaya anlam veremedim ama kendim yaptığımı hatırlayınca anırarak gülmeye başladım)

-Oğlum ben yaptım lan onu (Gülerek)

Ma: Siktir git taşşak geçiyor hala amınakoduğumun eşeği.

-Ciddiyim lan Muharrem dedi gel bilgisayarı düzelt , ben ne var diye kontrol ederken e-okul açıktı arkada , sana itlik yapasım tuttu o sıra.

Ma: Be götünü siktiğim , ne olacak şimdi?

-Nasıl ne olacak.

Ma: Gidip Cafer ibnesi sizin bilgisayarınızdan notumu 31 yaptı mı diyeyim hocaya?

-Yok be oğlum ben düzeltirim bir aradan , Muharremle samimiyim zaten bilgisayardan bir şey bakıcam der düzeltirim hemen.

Ma: Şerefsizsin ha , ciddi söylüyorum. Hem sen nasıl samimi oldun Muharremle amınakoyim , 1 hafta öncesine kadar demediğini bırakmıyordu sana.

-Ne demişler , tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

Ma: Sakso mu çekiyorsun lan her gittiğinde nabıyorsun.

-Be amınakoduğum , işlerde falan yardım ediyorum işte fesatlığını sikeyim senin.

Ma: Ne bileyim , kızlara falanda hiç bakmıyorsun gaysindir belki.

-Siktir len.

Tenefüse kadar Mahmut’a onun abazan hayallerinde eşlik ettim ve pür dikkat dinledim. Tenefüsteyse ön sıradaki inek kızla muhabbetin kilidini açan “Okuyupta ne olacaksınız sanki” lafını söyledi. Devamında kız üniversite planlarını falan anlatmaya başladı , Mahmut’ta çok bir fikri var gibi eleştirdi. Mahmut’un salak saçma laflarına Edanur karşılık verince , kendimi Edanur ile aynı muhabbet ortamının içerisinde bulmuştum. Hem biraz muhabbet ederek onu da tartmış olurdum.

Ma: Zart zurt üniversitesi , bilmemne üniversitesi bir sürü sikindirik üniversite var. Ha en iyisinden mezun ol ha en kötüsünden bölüm adı aynı değil mi diplomada o yazacak.

Ed: Her üniversitede aynı eğitimi mi veriyorlar salak mısın sen.

Ma: Hemen hemen aynı , her türlü o kadar mezunun arasından işsiz kalacaksınız boş iş. Onun yerine şimdi yatarım ileride çalışırım daha iyi , zaten aynı kapıya çıkıyor her türlü.

Ed: Sen okuma zaten , bu kafayla liseye kadar gelebilmişsin ona şükret.

Ma: Senden zeki olduğum kesin , görürüm seni ilerde.

-Mahmut harbi saçmaladın he.

Ma: Ulan kıza yanlama sende.

-Mal mal konuşma oğlum , gidipte istanbulda okumak var şırnakta okumak var.

Ma: En kaliteli üniversiteden çıkıp iş bulamayan bir sürü insan var enayi.

-Ya nerden biliyorsun amk.

Ma: Youtubedan gördüm.

Ed: Al işte.

-Mal , hakiki mal.

Muhabbetin boşluğunu bir kenara bırakırsak Edanur ile yakınlaşmama fırsat vermişti bu muhabbet , daha sonra iş günlük hayata falan geldi derken beklenmedik yerlere doğru gidiyordu. İnek kız zaten muhabbetten kopmuş test çözerken , Mahmut’ta Berk’le beraber bahçede gezinmeye çıktı.

-Aynısı , benim annemde aynı.

Ed: Öyle ya işte.

-İyi muhabbetin varmış he , senle sık sık laflayalım.

Ed: Aynen bana da çok iyi geldi , konuşacak birine ihtiyacım vardı şu sıralar.

-Eee varmı hiç hayatında…

(Zil çaldı. Beraberinde “Ulan çaktık , şakır şakır yağlaya yağlaya ha böyle” diye langırtta Berk ile beraber sınıftan diğer iki dangalağı yendiğini haykırarak giren Mahmut’un sinir bozucu sesi , zil sesiyle harmanlanıp benim sesimi bastırınca ortamın büyüsünü bozdu.)

Ed: Ya duyamadım ki.

-Boşver sonra konuşuruz.

Ed: Tamam yerime gidiyorum ben , konuşuruz. (Gülerek)

Terli terli yanıma gelen Mahmut sıraya yayıldıktan sonra ıslak elini koluma dayayıp “Düğün ne zaman” diye sıcak nefesini vurdu yüzüme. Sinirlenerek suratına şaplağı vurdum ve art niyet olmayan bir dostluk mücadelesinden sonra beni boyun kilidine aldı. “Eheeeee siktim” diye zafer nidaları atarak beni bıraktı , gülerek kafamı geri çektim ve omzuna yumuşakça vurup önüme döndüm. Berk’te geçerken enseme şaplak atıp kaçmayı ihmal etmedi , klasik sınıf ortamıydı işte.

Son tenefüs zilinden sonra sınıftaki inek kıza Muharrem hocayla olduğumu hocaya söylemesini isteyerek , Muharrem’in odasına biraz uğradım. Çayını içerek telefonda video kaydırıyordu , “Aha Cafer , ne oldu gene.” dedi doğrulurken. “Bir şey yok aslan bir şey yok” dedim ve yanındaki koltuğa kendimi saldım.

-Karının fotoğraflarını gördüm.

M: Hee , aldın artık istediğini.

-Yok , yüz yüze tanışmayı da çok isterim.

M: …

-Karınla diyorum , benim aramı mı yapsan?

M: Ulan benden ne istediğinin farkında mısın? Elinde videom olmasaydı burada sana ne yapardım biliyor musun.

-Geç o işleri şimdi , gavat. Sadede gelelim , akşam yemeğine davet etmez misin beni? Kırmazsın diye umuyorum , hem karını da daha yakından görürüm.

M: Orrruspu , kaç tane çocuğum var benim. Rezil mi edeceksin beni kendi evimde.

-Nerede nasıl davranacağımı iyi bilirim merak etme , kalbini kırmam kimsenin. Seni de küçük düşürmem , sadece yakından göreceğim yav. Sözüm olsun bak , bir şey yapmayacağım gerçekten sadece yakından görüp yemeğinizi yiyip kalkacağım.

M: Bu akşamlık , daha da rahatsız etmek yok.

-Tamam hadi , kabul mü?

M: İyi.

-O zaman çıkışta senin arabaya atlıyoruz , gidiyoruz.

M: Tamam.

M: Ders zilinden sonra gel benim odama , biraz işlerim olacak onları halledince çıkarız.

-İyi , ben sınıfa dönüyorum.

M: Hadi , iyi dersler sana.

-Sağol yarram.

M: Tipini… (Mırıldanarak)

Sınıfa geçtikten sonra kafamı koyup , son zil sesini duyana kadar heyecanla beklemeye başladım. Muharremi daha ne kadar kışkırtabilirim bilmiyorum ama bakışları ne kadar çaktırmamaya çalışsamda beni çok korkutuyordu. Neler olacağını bilmiyordum , bekleyip görecektim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir