Sorumluluk Sınavı – 21

*Neredeyse göz yaşları akacaktı , sinirden kafası kıpkırmızı olmuştu ve damarları gözüküyordu. Ne yalan söyleyeyim korkmuştum ama iyi bir yalanla kurtarmıştım olayı , sınıfa benim işim olduğumu yok yazmamaları gerektiğini söylemesi için yolladım onu. Bilgisayarından da youtube’a girip random videolar izlemeye başladım , zaman akıp gidiyordu. Sanki okulda değilmişim gibi hissettiriyordu.

Sıkıldım ve e-okula girip Mahmut’un fizik sözlüsü 95’i silip , yerine 31 notunu girdim. Anıra anıra gülmüştüm bunu yaparken , sonra bilgisayarı kapadım ve ayağa kalkıp Sema’yı düşünerek sınıftan çıktım. Odasına girdiğimde , telefonda biriyle konuşuyordu. “Aaa tamamdır ödeme işini muhasebeyle halledersiniz” diyordu , kapıyı kilitledim ve masanın önündeki koltuklardan birine geçerek uzandım.

O telefonla konuşurken bende pantolonumu gevşetip büllüğü havalandırıyordum , telefon konuşması uzayınca onunla biraz uğraşmak için yanına gidip yanağına sikimi sürtmeye başladım. Eliyle beni kovunca saçına doğru yönelttim , “Eee şuan bir işim çıktı da sizinle daha sonra detayları konuşuruz. Dediğim gibi , evet. İyi günleeer.” diye kapattı telefonu.

S: Ne istiyorsun oğlum sen?

-Seni.

S: İyi , yetmedi heralde dünki macera.

-O dündü , bugün başka.

S: Ayselden iyi yapıyor muyum bari?

-Onlar daha iyi yapıyor.

S: Git o zaman onunla yap ne yapacaksan.

Ellerinden tutarak kalkması için zorladım , “Ay kollarım koptu nabıyorsun” diye sitem etti ancak belinden sarılarak dudaklarına yumulmamla sözünü tamamlamasına fırsat vermemiştim.

Öpüşürken onun elleri sırtımda dolanıyor , benimkiler ise onun kalçalarındaydı. Sıkıyor ve pide hamuru hazırlar gibi yoğuruyordum. Sıktıkça , öpüşürken “ıhmmm” sesi çıkarıyordu. Sikim ise vuruşa hazır , sertleşmişti. Uzun ve kırmızı ojeli tırnaklarını saçlarıma atıyordu , başımı şefkat gösterir gibi okşuyor ve diliyle bana eşlik ediyordu. Kafamı geri çekip üstündekileri çıkarması için ona yardım ettim , sütyenini ise kopçasını çözemediğim için kalemlikteki makası aniden çıkarıp ipini keserek çıkarttım. “Salak mısın oğlum dünyanın parasını verdim ona ben” diye bağırsa da hiç umrumda olmadı.

Memelerine gömdüm kafamı , birini okşuyor diğerini ise elliyordum. O ise ben emerken kafamı okşuyor , tatlı sözler söylüyordu. “Em erkeğim em , sütüm sana helal olsun”.

Kafamı geri çektim ve Sema’nın sulanmış amcığına daldırdım , gıdıklanmış gibi hararetli sesler çıkarıyordu. Her dil darbemde zevk çığlıkları odada yankılanıyordu , tuzlu bir tadı vardı ve açıkça söyleyeyim öyle ahım şahım bir zevk vermiyordu. Tek eğlenceli yanı Sema’nın kudurma seslerini dinlemesiydi , öperek ve yalayarak onu tam istediğim kıvama sokmuştum. O klasik siyah uzun müdür masasının üstüne salmıştı kendini , kafamı çektim ve tekbir getirerek kılıcımı sokar gibi masanın iki yanından destek alarak havalandım , yarrağımı o nur deliğine soktum. Sürtünmeden kaynaklı yaşadığım ilk haz , sanki tavuk dönerden alınan ilk ısırık gibi tarif edebilirim size.

Bir ileri , bir geri belirli bir tempoda başladık ilk tura. Sanki amcığın içinden sinirlerime bir şeyler nüfuz ediyor ve beynimdeki mutluluk hormonlarını halaya çağırıyordu , iliklerime kadar haz hissediyordum çünkü. Belkide ulaşılamaz olarak gördüğüm okulun disiplinli sinir bozucu müdüre hanımı Sema’yı sikebildiğim içindir.

Ellerimi memelerinde , bacaklarında ve vücudununun her yerinde gezdiriyor. Bazen yarrağımı ileri doğru itlerken kafamı da itleyerek dudaklarına yumuluyordum. Ardından kafamı boynuna doğru kaydırıp oradan memelerine inerken , o da kulağımı kedilerin acıtmayan ısırığı gibi dişlerinin arasında gezdirmeye başladı. Nefesimi tenine veriyordum , ikimizinde teni zevkten kıpkırmızıydı. Daraltma ameliyatına da mı girdi bilmiyorum ama o kadar dardı ki sikim maden kazıyor gibi genişletiyordu içerisini. Her bir yerine temas ediyordum amcığının. Bir süre daha devam ettikten sonra ellerimi Sema’nın bacaklarına kafamı ise memelerine yaslayıp titreye titreye boşaldım. Aynı anda gelmiştik , o da orgazm sıvılarını akıtıyordu dışarı doğru. Sikim onun sıvılarında yüzüyordu resmen. Kafamı memelerden kaldırıp onun yüzüne baktığımda onu yukarı bakarak nefes nefese “Bu bana 20 yıl daha yeter” derken gördüm…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir