Sorumluluk Sınavı – 17

Zaman akmaya devam ederken yavaşça açılan kapıyla beraber , saksonun verdiği haz sonucu ufak bir süre görüş kabiliyetimin kısılmasından sonra gözüm tekrar netlendiğinde ; karşımda elinde mavi bir evrak ile beraber şaşkın şaşkın bakan Aysel Hoca , ve “Oha Cafer , OHA” diye tepki veren sarı fıstığım Ece Hocayı görüyordum.

Anlık bir rahatlama , bu iki meleğimi kaybedebileceğimi düşünmenin verdiği kalp sıkışması hissi ve saksonun verdiği haz ile birlikte çok garip bir duygu karmaşasının içindeydim. Hem çok rahattım hemde çok rahatsızdım , ama iki meleğim bana çok kızacaktı. Hemde çok…

Sema’nın titreyişini hissedebiliyordum , zevkten değil korkudandı. Ağzında hala yarrağım varken konuşmaya çalışınca “hğmğm” gibi bir ses çıktı. Ece kahkahasına engel olamayıp eliyle yüzünü kapattı , Aysel’de gülmemeye çalışıyor ama başaramıyordu. Ben ise kalkık yarrağımla bir Sema’ya bir de onlara bakıyordum.

A: Bizden iyisini buldun demek Caferciğim.

-Estağfirullah hocam , sizin yeriniz ayrı.

A: Bu halin ne o zaman? (Tatlı ama sinirli bir ses tonuyla)

-Hocam Sema Hoca yabancı değil , Muharrem hocanın yamuk yarrağına kalmasın diye hayrına sikeyim dedim. Hem size daha iyi davranacak konuştum onunla.

A: Bizi düşündüğün için sikiyorsun yani?

-Ya hocam öyle değil ya… Sizin yerinizi başkası tutar mı hiç?

Aysel’in yanına gittim ve ellerini tutarak gözlerinin içine baktım , “Sizin yeriniz kalbimin tam ortası” derken kafamı Ece Hoca’ya çevirdim.

E: Bilmiyorum , ben ihanete uğramış gibi hissettim.

-Ya bak şimdi.

A: O değilde sen nasıl siktin Sema’yı , şeytan tüyü var sende ha. Kurtulamıyoruz elinden.

Sema diz çöktüğü yerden kalkmamıştı bile , muhabbeti şaşkınlıkla takip ediyordu. Gözlerinde hem korku , hemde şaşkınlık vardı.

-Yok hocam ya Muharreme verirken yakaladım.

Ece’yle ikisinin gözleri fal taşı gibi açıldı.

A: Nasıl? Bizim Muharrem? Muharrem hoca.

-Heee evet ta kendisi.

S: Hani kimseye söylemeyecektin şerefsiz!

-Ya dur be yabancı değiller onları da siktim.
A: Ah be Sema , düşe düşe Muharreme mi düştün.

S: Sema Hanım diyeceksin.

A: Hanımı mı kaldı artık sakso çekerkende gördük seni , yabancı sayılmayız.

S: Amıma beton dökselerdi de sizin elinize düşmeseydim.

-O betonu delip yine sikerim ben.

Aysel ve Ece’yi bir gülme krizi tuttu , “Bizde kaç gündür seni özlüyoruz , gidip Sema’yı sikiyormuşsun meğer” dedi Ece Hoca. Açıklayacak durumum yoktu o yüzden artık sevişme faslına geçmek istedim.

-Kilidini çevirin kapının da gelin , dayandığım kadar idare etmeye çalışırım sizi. Ama söz vermeyeceğim şu an bile boşalacak gibiyim.

A: Hepimizi birlikte mi yapacaksın? Azgın çocuk.

-Niye olmaz mı?

S: Neler dönüyormuş okulda da haberim yokmuş , kim bilir daha neler oluyordur neler.

Ece kapıyı kilitleyip geri döndü , Aysel’de aralık kalan tek perdeyi örtüp gelmişti. Sema gözlerini yarrağıma odaklamış , alt dudağını ısırmaya devam ediyordu. Kafamı yeniden Ece’ye çevirdiğimde ; sarı saçlarını sallayarak tokasını bağladığını gördüm , memeleri fıldır fıldır oynuyordu. Aysel’de dehşet kalçasını bana sunmak istercesine önümde domalmıştı , güya ayakkabısını düzeltiyordu. Dayanamayıp ona doğru ilerleyerek sikimi tam götünün arasına yasladım , karşıdaki dolabın aynasından gözlerinin yukarıya doğru baktığını görebiliyordum. Amacına ulaşmış gibiydi , “Senden başlayalım Aysel Hocam” dedim. Altındaki kumaş pantolonu iç çamaşırıyla beraber aşağı indirip am deliğine baskı uygulamaya başladım. Ece hemen atılıp Aysel’in amını kendi pembe ojeli elleriyle bizzat araladı , İstanbul’un kapısından giren fatih gibi hissediyordum.

Daracık ve nemli , tam bıraktığım gibiydi. Aysel ilk göz ağrım olduğu için her zaman farklı hissettiriyordu , garip bir aurası vardı. İleri geri oynatırken kendimi , sikimin tahriş olacağını biliyordum. Ama gerçekten bugün için değerdi , her gidiş gelişimde boşalacak gibi hissettim. Ancak bir türlü boşalamıyordum , umarım ki sevişme boyu bu şekil devam eder. Ben Aysel’e giriş çıkış yaparken Ece’de taşşaklarımı yalayarak bana enerji veriyordu , Sema ise arkama geçmiş omuzlarımı ovuyor “Onu boşalttıktan sonra bana geç , erkeğim” diyerek kollarımı da sıkıyordu. İçimde acayip bir enerji patlamasını tetikliyordu bu cümleler , tam da kulağıma fısıldanıyordu. Önümde sallanan kalçalarla beraber benden büyük kocaman bir beden ileri geri sallanıyordu. Aysel’in saçlarından tutarak kendime çektim ve “Söyle , kime itaat edeceksin bundan sonra” diye bağırdım.

A: Keserim seni çocuk , sevişirken sahiben biz değil miydik?

*Daha da sert çekerek*

-Söyle hocam söyle , sıkıldım artık uşak olmaktan.

A: Tamam tamam seniniz.

-Duyamadım?

A: Sensin efendimiz aşkım sensin , yeter ki devam et.

İleri geri gidip amcığın o daracık hissi bana iliklerime kadar dopamin salgılatırken , “Ahh güçlü erkeğim , hükmet bana” diyerek kalçalarını da kıvırtıyordu. Ancak boşalan ben değil , o oldu. Amından sular akarken , ondan hiç çıkmak istemiyordum ama Sema beni geriye doğru çekip “Hadi bana geç , bendeydi sıra” diye yalvarıyordu. Aysel’den çıktıktan sonra Sema’nın yaramaz bir çocuk gibi soyunmasını izledim , Ece ise usulca sırasını bekliyordu.

Silikon memelerini iyice açığa çıkarmış , adeta Kim Kardashian gibiydi karşımda. Kalçaları etli etli görünüyordu , müdür yardımcısının o rahat koltuğuna bıraktım kendimi ve “Atla kucağıma” şeklinde emrimi verdim. Kucağıma oturdu ve hunharca zıplamaya başladı , zevk çığlıkları atıyordu adeta. Hafif esmer tenini öpüyordum , etli butlu bacaklarını sıkarak ve kafamı memelerine gömerek hayatın kötülüğünden soyutlamıştım kendimi. Her şey sadece pozitifti. Kafamı bir yana çevirdiğimde sarı saçlarını parmağında dolayıp bacak bacak üstüne atmış , kollarını sıkarken memeleri birleşmiş Ece Hoca’yı ; diğer yana çevirdiğimde ise bacaklarındaki vurma izleri ile birlikte bitkin düşmüş şekilde puf koltuğa uzanan Aysel Hoca’yı görüyordum.

Kafası yukarıya bakıyorken elleri ile kafamı memelerine bastırdı Sema , am suları okul pantolonuma boşaldı. Nasıl temizleyecektim bilmiyorum , daha doğrusu anneme bu kirli pantolonu nasıl açıklayacaktım? Temizlemenin bir yolunu bulurdum heralde sonuçta okul yönetimini sikiyordum. Sikim daha inmemişti ancak çok fazla zamanı kalmamıştı , hissediyordum. Sema’nın kalkacak hali olmadığı için kucağımı yukarı doğru hareket ettirerek ayağa kalkmaya çalıştım , tekerlekli sandalye geriye doğru gittiği için az daha düşüyorduk. Sikimle kaldırmıştım bir nevi Sema’yı ve masanın üzerinde bırakıp içinden çıkardım şanlı yarrağı. Ece’ye doğru döndüm “Hadi boşalıcam artık gel şuraya” diyerek adeta gözlerinin içine konuşuyordum. “Pfff sonunda” diyerek ayağa kalktı , “Sayılmaz bu , bir gün sadece benimle yapacaksın” diyerek söyleniyordu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir