Sorumluluk Sınavı – 1

Arkada fizik dersi işlenirken , hocanın o rahatsız edici ses tonuna aldırmadan ; cama dönük şekilde , parıldayan güneşten korunmak için gözlerimi kısmış , sinek sesleri ve tişörtümü bedenime yapıştıran terin rahatsız edici hissi ile beraber tatlı tatlı kestiriyordum. Arkamdan mabadıma dokunan ve enseme şaplak atmak için uzanırken kafası sırtıma temas eden it oğlu it arkadaşımı kapana kıstırıp kafasına 2-3 tokat atıyordum ki sınıfın kapısı yavaşça aralandı. İçeri nöbetçi öğrenci bir kız girdi “Hocam Cafer diye biri varmış bu sınıfta onu Aysel Hoca çağırıyor müzik sınıfına” dedi. Matematik sınavına sonradan girmiştim ve girdiğim telafi sınavından 3 almıştım. Özel okulda okuduğum için bana kıyak geçilecek ve bir sınava daha sokulacaktım umarım. Fizik hocası Muharrem’in onayı , arkadaşımın pandiğiyle beraber kapıya ilerledim ve yavaşça sınıftan dışarı çıktım. Okulun -1 katındaki müzik sınıfına ilerlerken birazcık korku içerisindeydim. Aysel Hoca beni en son o şaheser niteliğindeki mabadına bakarken yakalamıştı çünkü. “Hocanın yüzüne nasıl bakacağım aq” diye düşünürken bir yandan da “Ulan acaba” diyerekten senaryolar kurmaya başlamıştım ki bu da benim piyade tüfeğini hazır hale getirmişti.

Ufak bir parantez açarak kendimi sizlere tanıtayım isterseniz ; okuduğunuz üzere adım Cafer ve 18 yaşında Lise öğrencisiyim. Özel bir okulda okuyorum ancak imkanları pek müthiş sayılmaz. Orta sınıf bir ailenin en büyük çocuğuyum ve yapılı biri değilim , istese çoğu kişi beni döver. Normal bir lise 12. sınıf öğrencisiyim yaşıtlarımdan beni ayıran tek özelliğim geveze olmam. Hocaların gözde öğrencisi değilim yani.

Aysel Hocadan bahsedecek olursakta ; kendisi her fırsatta uzun siyah botlarını giyer , kalçaları uğruna destan yazılır. Memeleri dik ve kavun gibi iridir. Kumral saçlı , 28 yaşında , temiz ve güler yüzlü , 1.68 boylarında bildiğim kadarıyla bekar bir hanımcağızdır.

Müzik sınıfına girdiğimde öğretmen masasının üstüne oturmuş elindeki kağıda göz gezdiriyordu. Benim girdiğimi görünce “Hoşgeldin Caferciğim , otur bakalım” dedi. Ağzımı açmadan en yakın müzik sandalyesine oturdum , kağıt koyma yerine kağıdı koydu ve “Matematik sınavı için bir şans daha vereceğim , en son notun 3 Cafer.” dedi.

“Anlıyorum hocam” diyerek kafa salladım lakin dalga geçiyormuşum gibi anlaşılmış olabilirdi. Sonrasında elini omzuma koyup “Bu sınava ikimizde bayılacağız” dedi. Bir anda kucağıma doğru kaydı , ne olduğuna anlam bile veremedim. “Aylardır gözün çıkacak bacaklarımı süzmekten , bari bir işe yara da benim açlığımı söndür” dedi kulağıma doğru. Çavuş efendim , hocanın amına pantolon bariyerine takılaraktan temastaydı. Dudaklarımız birbirine mıknatıs ile buzdolabı misali yapışıverdi. Hayatımda daha önce öpüşmemiş benim gibi biri için bu bile nur çeşmemin akmasına sebebiyet verebilirdi lakin vücudum sanki daha önce hiç olmadığı kadar kontrolümdeydi. Yakalanma korkusundan ötürü salgıladığım adrenalin vücudumu sımsıcak yapmış ve terletiyordu. Aysel Hoca okul kıyafetimin düğmelerini söküp üzerimden çıkarmama yardım etti ve masaya doğru fırlattı. Sonraki aşamada ise kucağımdan kalkıp pantolonumun düğmesini bile çözmeden donumla birlikte çekeleştirerek çıkardı , ayakkabımda bu çekeleştirmede çıktı. Avına saldıran bir aslan misali beni soyuyordu ve müzik sandalyesine çıplak götümün değmesinin nasıl bir his olduğunu da deneyimledim. Selam durmuş afedersiniz yarrağımı ağzını tam açarak ham yaptı ve dudaklarını O şekline getirerek kafasını hareket ettirmeye başladı. Diliyle ağzının içerisinde gezdiriyordu ve vücuduma boşalmaması için inanılmaz baskı yapıyordum. Benim çavuş efendiyi emcüklerken bir yandanda kendini soyan hocamıza yardım amaçlı kalktığımda ise karnıma bastırıp sandalyeye geri itledi. Kucağıma oturdu ve yarrağımı am deliği suretiyle kendi içine aldı. Yukarı aşşağı sallanırken taşşaklarımla beraber senkronize şekilde tempo tutuyordu sanki. O ufacık delikten aldığım hazzı hayatım boyunca yediğim hiçbir çikolatan , yaptığım başka hiçbir aktiviteden almamıştım. Sanki cennette pembe bulutlara uzanmış gibiydim. Her zıpladığında kalbimin çarpmasını hissediyordum. Kalp ritmimle birlikte hopluyordu kucağımda. Bir süre kadar devam ettik ancak benim daha önce bu deneyimi yaşamamış yarrağım ilk seferimde kontrolümden çıktı ve oluk oluk boşaldı. Pkk mağarasını temizleyen komandolar gibi saldırıyordu spermlerim. Derin bir oh çektim ve Aysel Hoca hafif tebessüm ederek ayağa kalktı , yerdeki pantolonuma uzanmak üzereydim ki koluma sert bir tekme atıp ağzından şu sözleri döktü : “Daha dur , yeni başladık.”

Çırılçıplak şekilde memelerini birleştirerek karşımda mükemmel pozlar veriyordu , çavuş orduyu daha yeni dağıtmasına rağmen yerden kalkmaya çalışan savaşçı gibi ufak ufak hareketleniyordu. Derken yeniden ayağa kalktı , hemde eskisinden de sağlam. Gururla yarrağıma bakıp “işte benim aslanım , işte başardın” dedim içimden.

Memelerinin arasına alıp yukarı aşağı oynamaya başladı , “Burada olanlar birinin kulağına giderse , seni öldürürüm” dedi. Kafamla “hayır” işareti yaptım. “Kontrolü devralmak istemez misin?” dedi ve geri çekilip öğretmen masasının üstüne çıkıp uzandı. Doğru düzgün konuşamıyordum bile , ama zevkimin bölünmesinden hiç hoşnut kalmamıştım. Ayağa kalktım ancak bacağımın teki karıncalanıyordu. Topallayarak yürüdüm ve farklı pozisyona geçtik. Bu sefer ben ileri geri yapıyordum lakin kendimi fazla halsiz hissettiğimden biraz yavaştım. 20 saniye falan sonra hafiften içimde yeniden bir ateşlenme oldu ve hızlandıkça hızlandım , vücudum yeniden kontrolü bana bırakıyordu. Amcığın o iç yapısı inanılmaz bir haz veriyordu. Her ileri geri yaptığımda taşşaklarım , hocanın memeleri ve saçları sallanıyordu. O sallanan bedeni gördükçe bende daha çok azıyordum. 6 dakika daha oyalandıktan sonra kapının açılma sesini duydum. Götüm tutuşmaya başladı ancak toparlanmak için çok geçti , vücudum tekrardan su gibi terlemeye başladı. Edebiyatçı Ece Hocanın sesiydi. “Aysel” diyordu sadece , “Aysel”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir