Müzik Öğretmenim Suna – 8 (Final)

Şeyma ile yaşadığım sıradışı maceradan sonra Suna’yı ziyaret etmem gerekiyordu. İstanbul’a döndüm, Suna’nın evine geçtim. Biraz dinlendim, duş aldım.

“Bugün artık her şeyi öğreneceksin” dedi Suna ve daha önce yarım kalan Japonya macerasını anlatmaya devam etti:

Flüt konseri verdiğim malikhanenin sahibi isimsiz zengin iş adamı ile birlikte Japonya’ya inmiştim. Uçaktan iner inmez kadın bir mihmandar, bizi Toyota Century marka siyah bir arabaya davet etti. Araca bindik. Ön koltukta oturan kadın Türkçe “Hoşgeldiniz. Sayın Beyefendi’nin Japonya ve Güney Kore operasyonlarından sorumluyum. Size yolculuğunuz boyunca eşlik edeceğim” dedi.

Gökdelenlerin yoğun olduğu bir bölgeye geldik, binalardan birisinin otoparkına indik, asansörle 44. kata çıktık. Lobiden bizi saygıyla selamlayan görevliler sadece kapıları işaret ediyorlardı. En son kapısına geldiğimiz oda koridorun sonunda yer alıyordu.

İçeri girdiğimizde daha önce hiç karşılaşmadığım bir mimari tasarıma hayran hayran bakakaldığımı hatırlıyorum. Odanın penceresi yoktu, ışıklandırmalar loş ve biraz da gizemli bir ortam inşa edecek şekilde tasarlanmıştı.

Odanın ortasında 6 basamaklı küçük bir merdivenle çıkılan kırmızı deri bir koltuk vardı. Koktuğun yanındaki sehpada baton denilen, orkestra sefleronin kullandığı ince ve küçük, sapı kristal altın bir değnek vardı.

Koltuğun etrafında 6 köşeye doğru bakan, 6 tane yatak vardı. Kırmızı deri koltukta oturan kişi, her yönü rahatça girebiliyordu. Her yatağın ayak ucunda birer sandalye vardı. Malum iş adamı kulağıma eğilip:

“Bana yaşattığın deneyimi buradaki 6 kişiye de yaşatırsan, yeryüzünde hiçbir zaman para sorunun olmayacak. Bu odaya az sonra gelecek kişiler, dünyadaki çok önemli zengin iş insanları. Aklına gelebilecek her türlü şeyi yaşamış insanlar. Ancak sadece bir tek şeyleri eksik, sende gördüğüm şey: Yaratıcı hayal gücü. Bu güçlü iş adamları aslında çok stresli ve tatsız bir hayat yaşıyorlar sanılanın aksine. Etraflarındaki kadınların tamamı onların paralarının peşinde. Para ile satın almak isteyip de alamadıkları bir şey yok. Bu onların hayatını son derece monoton ve tatsız hâle getirdi zamanla, aynen benim hayatımda olduğu gibi.

Servet edinmeye başladığım zaman önce lüks arabalar, lüks ürünlerle donattım her yanımı. Bir süre sonra hevesim geçti. Sonra en VIP eskortları doldurdum villama ve yatıma, aynı anda 12 vip eskort kiralayıp vücudumun bütün hassas bölgeleriyle ilgilenmelerini sağladım. Her seferinde yenilerini denedim. 6 tanesini yanımda işe aldım. Ofisimde çalışırken azdığım zaman, sik ve taşşaklara emmekte en usta olanı çağırıyordum. Canım masaj istediğinde bir diğerini, veya götü en dar olanı sikmek istediğimde hazırdı.

Bundan da bir süre sonra sıkıldım. Boğazdaki yalımın penceresine dayayıp yüzüne tokat atarak arkadan sikmediğim manken kalmadı. Bugün dizilerde ve reklamlarda gördüğün kadınlar içinde beğendiğim bütün kadınları siktim. Kast ajansı da benimdi, yapım şirketi de, kalacakları oteli ayarlayan da, parayı veren de. 1 milyon dolar? Benim günlük kazancımın 1/100’ünden bile az. Hiç birisinden zevk almamaya başladım. Büyük bir depresyona girdim. Cinsel yaşamım sona ermişti. Yıllardır denediğim hiçbir şey fayda etmiyordu.

Dünyadaki en ünlü psikiyatri kliniğinde Danimarkalı bir kadın profesörle konuştum kimliğim saklı kalmak kaydıyla. Kadın cinsellik konusunda otoriteydi. “Ani, beklenmedik, hazzı uzatan, son derece yaratıcı bir şey gelmesi lazım başınıza. Diğer türlü durumunuzda düzelme beklemeyin” diyordu.

Ta ki seni görene kadar. Seninle yaşadığım şey, küllerimden uyanmamı sağladı yıllar sonra ilk defa.

Bu odaya az sonra gelecek kişiler de benimle aynı dertlere sahip insanlar. Hepsi isimsiz milyarderler. Onlar da hayal güçlerini kaybetmiş insanlar. Sen bu insanlara yardım edeceksin, onlardan dilediğini dileyeceksin. Hazır olduğunda başlayabiliriz. Odaya gelecekler. Yüzlerinde maske olacak. Her adam için yarayacağın fantezide dilediğin kadar kadın ve erkek yer alacak. Başlamadan önce dilediğin bir şey var mı?

Suna öğretmen birkaç saniye düşünüp, aklına gelen her şeyi sıralamıştı:

İki gün önce içtiğimiz şampanyadan 1 şişe istiyorum. Kırmızı koltuğun merdivenlerinin sağına ve soluna iki tane büyük mum yerleştirilsin. Kırmızı koltuğa gerçek samur bir kürk serilsin. İçeriden 2 erkek ve 2 kadın istiyorum kendim için. Sen de yanı başımda duracaksın ve isteklerimi yerine getireceksin.

İş adamı biraz şaşırmıştı ama hiç itiraz etmemişti. Neticede onun cinsel hayatını tekrar dirilten kişi benden başkası değildi.

İçkimi hemen getirdiler, diğer isteklerimi de dakikalar içinde tamamladılar.

Iş adamına dönüp: “Şimdi 8 kadın ve 8 erkek gelsin, dinlediklerimi seçeceğim.”dedim. Bir kapı açıldı, içeriye birbirinden güzel, çeşitli toplumlarda mensup 8 güzel kadın ve 8 erkek girdi. İçlerinden sadece 4 kadını seçtim. O an için bir erkekten alacaklarımı iş adamından almak gelmişti aklıma.

” Aynı dili konuşmuyoruz bu insanlarla, nasıl anlaşacağız? Diye sordum iş adamına, kulaklarında kulaklık var, aynı anda seni anlayabilirler dedi.” Hepsinin kulağının içinde küçücük bir kulaklık vardı.

Tekrar merdivenden çıktım, koltuğun başında ayaktaydım. İçkimi aldım. Diğer iş adamlarının da odaya gelmesini istedim. Kendimi hazırlarken beni görsünler istiyordum. Adamlar odaya geldiler.

4 kadın karşımda duruyordu. Takım elbise giymişlerdi, altlarında mini etek ve siyah külotlu çorap vardı. Batonu elime aldım. Şimdi, omuzuna dokunacağım kişi, söylediğim şeyi yapacak. İki defa dokunursam yaptığı işi bırakacak. Soldan sağa numaralarınız 1, 2, 3, ve 4 olacak.

1 ve 2 numaraya sağıma, 3 ve 4 numaraya soluma geçmelerini söyledim. 2 kişi hafif önde, 2 kişi hafif arkada duruyorlardı.

Bir yudum şampanya aldım ve: “beni soyun. Bunu yavaşça yapacaksınız. Üzerimdeki elbiseyi hafif indireceksiniz. Sonra açılan yerleri önden ve arkadan ben dur diyene kadar minicik dokunuşlarla öpeceksiniz. Şimdi elbisemi omuzlarıma kadar indirin” dedim. Dilediğimi yerine getirdiler. Minik öpücükler beni hareketlendirmeye başlamıştı bile.

İçlerinde esmer şekeri olan çok güzel bir kadın vardı, 3 numara. Elimdeki batonla omzuna dokunup “dilimi em” dedim. 3 numara karşıma gelip dilimi emmeye başladı. Ağzında kiraz çiçeği tadı vardı. Dilini muhteşem kullanıyordu. 3 numaranın omzuma iki defa dokundum. Durdu. Şimdi dilini üst dudağımın içinde ve dilimin altında yavaş yavaş gezdir. Eğer ağzımın kenarından zevk salyaları akarsa onları da em.” dedim.

Bir süre sonra hepsinin omzuna dokundum ikişer defa. Durdular. “Elbisemi kasığıma kadar indirin. 1 ve 2 numara koltuk altlarımı önce usulca öpün, sonra mememin kenarını yalayın. 3 numara kasığımdan öpmeye başlayarak sutyenimin bittiği yere kadar aşağı ve yukarı öpeceksin. 4 numara ensemden başlayıp popo çatalıma kadar bir aşağı bir yukarı öpeceksin.” Ne dilersem yerine harfiyen geliyordu.

Daha sonra 1 ile 2 numaranın, 3 ile 4 numaranın birbirlerini tamamen soylamalarını, üstlerinde sadece külotlu çorap kalmasını istedim. Soyundular.

Iş adamına dönüp “üzerinde hiçbir şey kalmasın, soyun, yanıma gel, yüzünü arkadaşlarına ve arkanı bana dön, hafif eğil” dedim. Diğer iş adamları da heyecan içinde bizi izliyorlardı. Üzerinde hiçbir şey kalmamıştı. Siki de baya kabarmıştı. Zaten acayip kalın yarraklı bir adamdı. Taşşakları özellikle bilye gibiydi, düzgünce sarkıyordu.

1 ve 2 numaraya adamın koltuk altından başlayıp kasıklarına kadar öpmesini, 4 numaraya adamın sikinin ucunu emmesini söyledim. 3 numaraya beni soymasını söyledim. Soyunduktan sonra koltukta hafif öne gelip bacaklarımı ayırdım. Esmer şekeri 3 numaraya dönüp: “Önümde diz çök. Altıma geç. Kafanı göt deliğime kadar daya ve yala.” dedim. Diliyle göt deliğimin kenarında usul usul daireler çiziyor, arada usulca amımın üstüne öpücük kondurup tekrar yalamaya devam ediyordu. Aynı anda ayaklarımla önümde hafif eğilmiş iş adamının taşşaklarına dokunuyordum. Bu onu tahrik etmişti.

Adamın sikinin ucunu emmeye devam eden 4 numaraya, adamın altına geçip sikini hafif bana yani geriye doğru iteklemesini, öyle emmeye devam etmesini söyledim. Önümde eğilen adamın taşşakları artık iyice bana doğru bakıyordu. Bu sefer sağ ve sol ayağımın topuğuyla adamın sağ ve sol taşşaklarını yukarı aşağı doğru iteklemeye başladım. Adama ayakların ve ellerin üzerinde kedi gibi dur dedikten sonra 2 numaraya dönüp: “Ben taşşaklarını yukarı doğru topuklarımla ittiğimde sen yukarıdan taşşaklarını elektrikli süpürge gibi emeceksin, ben itmeyi bıraktığımda adamı arkadan yalayacaksın. 4 numara sen adamın sikinin başının altındaki frenulum denilen bölgeyi dudaklarının arasına alıp hafif hafif sakız çiğner gibi çiğneyeceksin.”

Diğer iş adamları hareket etmeden bizi izliyorlardı. Yüzlerinde maske olmasına rağmen heyecanları bedenlerinden okunur gibiydi.

İş adamı deliye dönmüştü. Boşalmak üzere olduğunu anlamıştım. Adama: “ayaka kalk, bana dön, bacaklarımı omzuna kaldır ve sikinin ucunu göt deliğime sürt, içime girmeyeceksin” dedim. 3 numaralı esmer şeker zaten orayı epey ıslatmıştı. “1 numara adamın arkasına geç, taşşaklarını em. 2 numara adamın meme uçlarını sertçe çimdikle. 3 ve 4 numara siz benim meme uçlarımı emin” dedim.

Iş adamı sikinin ucunu göt deliğime sürterken püskürerek boşaldı, gözlerinden yaş geliyordu. Artık ayakta duramıyordu. 1 ve 2 numaraya adamın koluma girip yatağa yatırmasını söyledim. Adam cenin pozisyonunda öylece kalmıştı, yüzünde gülümseme vardı ama gözünden de yaş geliyordu. Uzun zamandır buna ihtiyacı olduğu belliydi.

Yüzlerinde maske olan iş adamları önce ayağa kalkıp saygı ile eğildiler ve sonra beni alkışladılar. Adeta bir konserde gibiydim. İşte benim ihtiyacım olan şey de tam olarak buydu: Fanteziyi kurmak ve onu yönetmek. Beni doyuma ulaştıran şey buydu.

Ertesi hafta bütün iş adamları için tek tek farklı düşler ve fanteziler hazırladım ve uyguladım.

Artık dönme vakti gelmişti. Uçakta adıma hazırlanmış bir Black American Express kredi kartı, yeryüzündeki en lüks markaların elbiseleri, mücevherleri, saatleri, ayakkabıları beni bekliyordu ama hiç birisi ilgimi çekmiyordu.

Bize Japonya’ya indiğimizde rehberlik eden kadını ve adamın evindeki hizmetçi kızı istediğimi söyledim. Onları yanımda yardımcı olarak istiyordum. Paraya ve lükse, sadece yaratıcı düşlerime yardımcı olması için ihtiyacım vardı. “Bir anda yapmak istediğim şeyi yapmama yarayacak bu para. Başkalarına hava atmak gibi ucuz kibirler bana göre değil.”..

Suna konuşmasına bir süre daha devam etti. Evdeki hizmetçi kız, Şeyma’dan; Japonya’daki mihmandar ise Asaduryan Han’da da karşıma çıkan İkari Yuna’dan başkası değildi.

Fotoğraf artık iyice netliğe kavuşuyordu. Suna’nın hayatı, isimsiz zengin bir iş adamının evinde verdiği konserden sonra değişiyordu. Şeyma, zengin iş adamının evindeki önemli hizmetçilerden birisiydi. İkari Yuna da zengin iş adamının Japonya’daki işlerini yürüten özel kalemiydi.

Suna daha sonra Şeyma’daki ve İkari Yuna’daki potansiyeli gördüğünü, onların da geçmişten gelen korkunç travmalarını bir fantezi fabrikasına dönüştürmeyi öğrettiğini anlattı. İlk defa bir erkeğe, yani bana, sırlarını anlatmaya çalışıyor, aynı kapıyı benim için de açmaya çalışıyordu. Suna, beni yeniden doğurmaya çalışıyordu.

Suna bütün olay döngüsünü anlattıktan sonra, hayatım bambaşka bir yere gitmişti. Devam eden aylarda Suna’nın kurmaylarından birisi olmuştum. Merakımın yerini bambaşka maceralarını hevesi almıştı. Suna, Şeyma ve İkari ile birlikte çalışacaktım.

(Son)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir