Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Masum Kız – Bölüm 1

Cengiz’in gözleri, kütüphanenin kuytu bir köşesinde sessizce ders çalışan kızı bulduğunda, kalbinin biraz daha hızlı attığını hissetti. Gözleri kısık, uzun siyah saçları omuzlarından aşağı dökülmüş, dikkatini tamamen elindeki kitaba vermişti. Bu kız… Ne kadar da farklıydı, ne kadar da çekici.

**Yine burada…** diye düşündü Cengiz. *Hep aynı yerde oturuyor. Her defasında kendime gidip konuşacağım diyorum ama cesaret edemiyorum. Belki bugün farklı olur.*

Kendi kafasındaki bu küçük monologla cesaretini topladı ve yavaşça masasına yaklaştı. Kızın gözleri ona doğru kalktığında, ince bir tebessümle karşılaştı.

“Merhaba,” dedi Cengiz, sesi kısık ama kendinden emin olmaya çalışarak. “Burada hep çalıştığını fark ettim. Mühendislik mi okuyorsun?”

Kız, hafifçe başını salladı. “Evet. Sen de mühendislikten misin?”

Cengiz hafifçe gülümsedi. “Evet, makine mühendisliği. Ama sanırım seni daha önce görmemiştim. Adım Cengiz bu arada.”

“Benim adım Hana,” dedi kız, yüzündeki sıcak tebessümle. O an, Cengiz kendini her zamankinden daha özgüvenli hissetti. Sohbet, kısa bir süre içinde ortak dersler, sınav stresi ve kampüsteki yaşam hakkında doğal bir akışta ilerledi. Ancak Cengiz’in kafasında çok daha başka şeyler dönüyordu.

Hana’nın dudakları o kadar dolgun ve cazibeli görünüyordu ki, konuşurken onları hayal etmekten kendini alamıyordu. *Bu dudaklar neler yapabilir acaba?* diye düşündü. **Bu kadar tatlı ve masum görünen birinin daha karanlık bir tarafı var mıdır?**

Hana, masadan kalkarken Cengiz’i gerçek dünyaya geri döndürdü. “Sohbet için teşekkürler,” dedi. “Yarın yine burada olacağım. Belki tekrar konuşuruz?”

Cengiz başıyla onayladı. Ama içinde, bir sonraki karşılaşmanın çok daha farklı geçeceğini biliyordu. Hana’nın gözlerindeki ışıltı, ince ama belirgin bir davetiye gibiydi.

**Gece…**

Cengiz’in aklı, Hana’yla dolup taşıyordu. Onu ders çalışırken değil, tamamen başka bir halde hayal ediyordu. Saçları dağınık, dudakları aralanmış, derin nefesler alırken gözlerinin içine bakıyordu. *O incecik sesiyle adımı söylese nasıl olurdu acaba?*

Ellerini yavaşça Hana’nın vücudunda dolaştırdığını hayal etti. İnce belini kavrayıp onu kendine çektiğinde, Hana’nın teninin sıcaklığını hissediyordu. *O narin parmakları… Acaba neler yapabilir?*

Cengiz’in düşünceleri giderek daha da kontrolsüz hale geliyordu. Hayalinde Hana’yı kütüphanede değil, kendi yatağında gördü. Üzerindeki ince gömlek yavaşça omzundan kayıyor, altındaki her şeyi birer birer ortaya çıkarıyordu. Hana’nın gözleri kapalı, hafifçe titreyen sesiyle Cengiz’i çağırıyordu. “Daha fazla…”

**Ertesi gün…**

Hana’yı yine kütüphanede gördüğünde, Cengiz daha fazla bekleyemeyeceğini biliyordu. Ancak Hana, bu kez masasında yalnız değildi. Gözleriyle davetkar bir şekilde ona bakarken, yanındaki sandalyeye dokundu. “Bana katılmak ister misin?” dedi hafif bir gülümsemeyle.

Cengiz, Hana’nın davetini tereddütsüz kabul ederek yanındaki sandalyeye oturdu. Kalbi, göğsünde güçlü bir şekilde atıyordu. Bu sefer, sadece konuşmakla yetinmek istemiyordu. Onun hakkında daha fazlasını öğrenmek, hatta ona daha da yakınlaşmak istiyordu.

Hana hafif bir şekilde ona doğru eğildi. “Dün seni burada gördüğümde, gelip konuşacağından emindim,” dedi, sesi yumuşak ve hafif alaycı bir tonda. Gözlerinde bir parıltı vardı; bu, masumiyetle karışık bir özgüvendi.

Cengiz hafifçe gülümseyerek karşılık verdi. “Bir şekilde beni cesaretlendirdin sanırım. Normalde o kadar kolay biri değilimdir.”

Hana bir an sustu, sonra dudaklarını büzüp başını yana eğerek konuştu. “Bazen ilk adımı atmak, beklenenden daha eğlenceli olabilir.”

**Saatler sonra…**

Sohbet, kütüphanenin kapanma saatine kadar sürdü. Hana’nın sesinde bir rahatlık, davranışlarında ise alışılmadık bir çekicilik vardı. *Bu kız kesinlikle farklı,* diye düşündü Cengiz. Ama en çok hoşlandığı şey, Hana’nın konuşmalarının altındaki o ince mesajlardı. Hafif bir gülümseme ya da göz temasını uzun tutması… Bunlar, aralarındaki gerilimi daha da belirginleştiriyordu.

Kütüphane kapanırken, Hana çantasını topladı ve Cengiz’e döndü. “Eve yürüyorum. Bana eşlik etmek ister misin?”

Cengiz’in içindeki heyecanı bastırması zordu. “Tabii ki,” dedi, biraz fazla hızlı bir cevap verdiğini fark ederek gülümsedi.

**Kampüsün karanlık yollarında…**

Yürüyüş boyunca sessizlik ve konuşma arasında tatlı bir denge vardı. Hana’nın hafifçe sallanan saçları, aralarındaki mesafenin her adımda kapanmasını teşvik ediyordu. Cengiz, elinin neredeyse onun eline değeceğini fark etti. *Dokunsam nasıl tepki verir?* diye düşündü.

Aniden Hana durdu ve Cengiz’e döndü. Gözlerinde kararlılıkla karışık bir oyunbazlık vardı. “Burada biraz oturmak ister misin?” dedi, yol kenarındaki bankı işaret ederek.

**Bankta…**

Hana, sırtını bankın arkalığına yaslayarak Cengiz’e döndü. Yüzündeki gülümseme kaybolmuştu; bu kez bakışları daha derindi. “Seninle konuşmak gerçekten hoşuma gidiyor,” dedi. “Ama aklımdan geçen başka şeyler de var.”

Cengiz’in boğazı kurumuştu. “Nasıl şeyler mesela?” diye sordu, sesi biraz titrek.

Hana, ellerini Cengiz’in dizine koyarak ona doğru yaklaştı. “Beni bu kadar uzun süredir izlediğini fark etmemiş gibi mi yapmalıyım?” dedi. Sesi neredeyse fısıltıya dönüşmüştü. “Bunun hoşuma gittiğini söylemekten utanmayacağım.”

Cengiz’in zihni allak bullak olmuştu. Hana’nın ellerinin sıcaklığını hissetmek, bir süredir hayal ettiği şeylerin artık gerçek olduğunu ona kanıtlıyordu. *Bu gerçekten oluyor,* diye düşündü.

**İlk Temas…**

Hana, yavaşça Cengiz’in yüzüne doğru eğildi ve dudaklarını onun dudaklarına dokundurdu. İlk başta yumuşak ve nazik bir dokunuştu bu, ama hızla daha tutkulu bir hale geldi. Cengiz, ellerini Hana’nın beline koyarak onu kendine çekti. Hana’nın küçük bir inilti çıkarması, Cengiz’i daha da cesaretlendirdi.

*Daha fazlasını istiyorum…* diye düşündü Cengiz. Dudakları boynuna inerken, Hana’nın teninden gelen o sıcaklık ve hafif parfüm kokusu, her şeyi daha da etkileyici kılıyordu.

Hana, nefes nefese bir şekilde fısıldadı. “Evime gitmeden önce başka bir yerde durmak ister misin? Daha özel bir yerde…”

*Bu sıcaklık, karşılıklı arzular ve karanlık gece… Her şey tamamen kontrolden çıkmak üzereydi.*

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler