Kuzenlerim Tek Tek Sevgililerim Oldular (Bölüm 2 – Nehir )

Nehir ile ilk yakınlaşmamızın üzerinden üç gün geçmişti. Bu süre boyunca onu aklımdan çıkaramıyor, gece uyurken onu düşünüyor sabah kalktığımda sikim taş gibi oluyordu. İçtiği biraların etkisi ile mi öyle konuşmuştu yoksa gerçekten o da istiyor muydu. Bu düşünceler beynimi kemiriyordu resmen. İzlediğim pornolardaki kadınları artık Nehir’e benzerliklerine göre seçer olmuştum. Tüm fantezi zevkim bir gecede değişmişti resmen. O gün ailemiz komple bir düğüne gideceklerdi ve ben evde kalacaktım. İlk düşüncem tekrar mastürbasyon yapmaktı ancak Nehir’in de evde tek kalacağını öğrendim. Teyzem bana onlara gitmemi, kızı tek başına evde bırakmamı tembihlemişti.

Aynı bir partiye gider gibi güzelce hazırlandım, temizliğimi yaptım ve yolda giderken de bir paket kondom aldım. Bu gece nasıl geçecek bilmiyordum ancak hazırlıklı olmam gerekiyordu. Bilerek geç gittim evim boş olması için. Kapıyı Nehir açtı, benim aksime ev kıyafetleri vardı üzerinde sadece. Her zaman giydiği kıyafetlerdi ancak artık ona bakışım değiştiği için daha da azdırıcı geliyordu bana üzerindekiler. Siyah kısa bir şort giymişti, üzerinde gri ve eski bir tişört vardı, tişörtün üzerinde kurumuş yemek lekeleri belli oluyordu, ayağında da uzun beyaz çoraplar vardı. Saçları bara gittiğimizde olduğu gibi süslü değil, aksine yeni uyanmış gibi dağınık ve kabarıktı. Onun bu halini gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Kapıyı açtığı gibi bana gülümsedi ve kapıyı sonuna kadar açıp içeriye gitti. Peşinden içeri girdim ve koridora doğru uzattım kafamı. “Evde kimse yok mu? Ada nerede?” Ada, Nehir’in kardeşiydi ve ondan bir yaş küçüktü. Nehir salondan seslendi. “Annemlerle gitti, kimse yok evde. Canım sıkılıyordu zaten iyi oldu geldiğin.” dedi. Bunların hepsini biliyordum elbette ama emin olmak istedim. İçeriye geçtiğimde Nehir’i üçlü koltukta yatarken gördüm. Televizyon açık olmasına rağmen telefonu ile oynuyordu, bir ayağını kalçasının altına kıvırmıştı, bu baldırını büyük gösteriyordu, kalçası da koltuktan dışarı taşıyordu hafifçe. Dişlerimi birbirine bastırıp onun yanındaki tekli koltuğa geçtim, koltuk kanepeden biraz geride olduğu için benim ancak bacaklarımı görebilirdi kafasını çevirse. Bu bana onu iyice izleme fırsatı veriyordu. Bir süre hiçbir şey demeden oturduk, o telefonunda dolaşırken benim tek yaptığım onu nasıl sikebileceğimin hayalini kurmaktı. Tişörtünden belli olduğu üzere sütyen takmamıştı, yattığı yerde memeleri iki tarafa doğru açılmıştı. Ama sarkık yada çok büyük memelere sahip değildi, tam hayal ettiğim gibiydi yani. Artık konuya girip geçen geceyi sormalıydım, eğer hatırlıyorsa direk dudaklarına yapışacaktım çünkü artık dayanamıyordum. “Geçen gittiğimiz mekan çok iyiydi. Çok eğlendim, iyi ki dinlemişim seni.” Beni duyunca kafasını yukarı kaldırıp bana baktı ve gülümseyerek telefonunu kenara koydu. “Evet öyleydi, hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Geldiğin için sağ ol.” dedi. Hafifçe öksürdüm, “Akşam senin de başın ağrıdı mı, müzikten galiba eve geldiğimde neler yaptığımı hatırlamıyorum neredeyse.” Kanepede doğrulup bağdaş kurdu. “Harbiden ya mekanda çok eğlendim ben de ama dediğin gibi müzik fena yüksekti…” Nehir konuşmaya devam etse de her konuştuğunda ellerini oynatıyor, bu da serbest memelerinin tişörtünün altında resmen dans etmesini sağlıyordu. Bir elimle ağzımı kapatıp diğer elimi pantolonumun üzerine koydum çünkü sikim tekrar şahlanmaya başlamıştı. “… Bu arada bende görüntüleri var bekle getireyim hemen!” dedi ve hızla yerinden kalkıp odasına doğru koşturdu. Bu beni kendime getirse de hangi görüntülerden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kafamı iki yana sallayıp onu düşünmeyi bırakmaya çalıştım, kız belli ki söylediği şeyleri hatırlamıyordu, beni de tanımadığı bir adam sandığı için ön sevişme yapmıştı.

“Poyraz! Yardım eder misin, yetişemiyorum!” diye bağırdı Nehir içeriden. Yerimden kalkıp sese doğru gittiğimde onu depoda buldum. Evlerindeki ufak tuvaletin olduğu odayı değiştirip kılık eşyalarını koydukları bir depo yapmışlardı. Nehir bu sıkışık odanın içine girmiş, üst rafa doğru uzanmaya çalışıyordu. Sağ elini üst rafa kadar uzatmıştı, parmak uçlarına yükselmiş, hafifçe zıplıyordu. Bu kalçalarını hafifçe dalgalandırsa da asıl göze çarpan güçlü bacaklarıydı. Bacak kasları ortaya çıkmıştı ve onları kavramamak için kendimle savaş veriyordum resmen. “Ne bulmaya çalışıyorsun acaba orada?” dedim. Nehir arkasını dönmedi ama hala yukarı uzanıyordu. “Sana dediğim cd’ler burada ama yetişemiyorum, yardım etsene boş boş duracağına!” Dar odanın içine girdim ve Nehir’e yaklaşıp yukarı uzandım. Daha ilk seferinde cd’leri bulmuştum ama bu fırsatı kaçırmak istemedim. “Ben de yetişemiyorum, bir dakika…” Nehir’e daha da yaklaştım ve uzanmaya çalışıyormuş numarası yaptım. Bedenimle onu ileriye baskılıyordum, kalçaları arttık tamamen sikime sürtüyordu. Elim raftaki eline değiyor, diğer elimle de belini tutup dengemi sağlarmış gibi yapıyordum. Nehir sessizce cd’leri bulmaya çalışıyordu ama benim yüzümden zaten dar olan odada hareketleri tamamen kısıtlanmıştı. “Hala bulamadın mı? Biraz sağ tarafa bak…” Kalçalarını sola doğru sürtüp bana yer açmaya çalıştı ancak sertleşmiş sikim yüzünden bunu bile doğru yapamadı. “Belki de soldadır…” dedi ve bu sefer sağa doğru kaydı. Ne yaptığını anladığımda rafı tutup kafamı eğdim, Nehir yüzüme bakmıyordu ancak götünü bir sağa bir sola yavaşça oynatıyordu. “Sen benimle dalga mı geçiyorsun?” dedim hafifçe gülerek. Nehir bu sefer kıkırdadı. “Sence?” bunu söylediği anda raftaki elimi indirip boğazını tuttum ve kafasını yukarı kaldırıp dudaklarına yapıştım. Dar odada hiç hareket edemiyor olsa da onu daha da raflara doğru bastırdım, ellerini yukarı kaldırıp saçlarımı kavradı ve öpücüğüme karşılık vermeye başladı.

Dudakları dolgun yada şişik değildi ancak çok tatlıydı, dilini fazla kullanmıyor ve çok iyi öpüşemiyordu, bunu daha önce yapmadığını anladım bundan. Kendimi birazcık geri çektim ve onu kendime çevirip bu sefer sırtını raflara dayadım. elimi şortuna götürürken hafifçe inledi. “Poyraz…” sessizce ve iniltiyle adımı söyledi ancak elimi iç çamaşırına sokup onu parmaklamaya başladığımda sesini kesip gözlerini kapattı ve dudaklarını aralayıp inlemeye başladı. Yüz ifade paha biçilmezdi. Yıllarca yan yanaydık ve onu asla böyle hayal etmemiştim ama şimdi karşımda, parmaklarımın ucunda duruyordu. Bu düşünceler zevkime zevk kattı. Elimi geri çektiğimde gözlerini açtı, “Ne- Ne oldu…” Ellerimi beline atıp eski tişörtünü yukarı kaldırdım. Başta tereddüt edip ellerimi tutsa da sonra kollarını yukarı kaldırıp çıkarmama izin verdi. İşte karşıdaydılar. İçi dolu dolu memeler kendilerini tamamen bıraktılar, Nehir bir eli ile onları kapatsa da tamamen önümdeydiler işte. Nehir kafasını eğmişti ve yüzü kıpkırmızı olmuştu. Elimi çenesine götürüp kafasını kaldırdım, gözlerime bakmaktan çekiniyordu. “Nehir…” Adını söylediğimde gözlerini kaldırdı ve baba baktı. Bu yemyeşil gözlerin içinde boğuluyordum resmen. “Daha önce kimseye göstermedim… Tamamen yani. Bakire değilim de… İşte anladın ya.” Hafifçe gülümsedim, bu andan keyif alıyordum ve peşini bırakmayacaktım. “Nasıl yani, dediğinden hiçbir şey anlamadım.” Bana bakıp omzuma vurdu eliyle hafifçe, kaşlarını çattı, “Kapa çeneni Poyraz!” Kıpkırmızı yanakları daha da kızarmıştı. “Kulüpteki gece, onun ben olduğumu biliyordun değil mi?” diye sordum direk. Bunu dediğimde kafasını eğip hafifçe onaylar gibi salladı. “İlk başta anlamdım… Ama sonra ellerini… Tanıdım yani.” Konuşurken kekeliyor ve utanıyordu. Yanaklarını tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdım tekrar. “Nerede o cesur ve korkusuz kadın o zaman Nehir?” dedim. Birkaç saniye hiçbir şey demeden gözlerimin içine baktı, ardından elini göğsünden çekip boynuma doladı ve dudaklarıma yapıştı. Deli gibi öpüyor, hiç geri durmuyordu artık. Bir elini indirip pantolonumun içine attı ve sikimi kavrayıp çekmeye başladı. Bir elimle içi dolu memesini okşamaya ve sıkmaya başladım. Hayal ettiğimden bile güzeldi. Yumuşacıktı ve pürüzsüzdü, Diğer elimi cebime atıp bir kondom çıkardım ve paketini hızla açtım. Nehir geri çekilip kondoma baktı. “Bunun olacağını bilerek gelmişsin…” Dedi ancak şortunu indirdi ayak bileklerine kadar. “Sen de işimi hiç kolaylaştırmadın açıkçası.” dedim. Yine omzuma bir yumruk attı ancak ardından pantolonumu hızla indirdi, kondomu takıp sikimi amının girişine dayadım. Bir anda irkilip ellerini omuzlarıma koydu. “Poyraz-” Sözünü uzun ve sert bir öpücükle kestim. “Seninleyim Nehir… Her zaman da burada olacağım.” bunu duyunca boynuma sarıldı, ben de kendimi ileri itip içine girdim. Amının sıcaklığı ve darlığı anlatılamayacak kadar güzeldi. İniltisi kulağımda yankılanmıştı, içine girdiğim gibi boynumu daha da sıkmış, tırnaklarını sırtıma batırmıştı. Bir elimle sol kalçasını tutup bacağını havaya kaldırdım ve önce yavaşça sonra da hızlı hızlı git gel yapmaya başladım. Nehir her girişimde inliyor ve zıplıyordu. Onu geri itip boynumdan kurtardım ve diğer elimi göğüslerine attım. Ellerini boynuma koydu ve gözlerini kapattı. İçinde git gel yaparken memesini sıvazlıyor, boynunu tutup kafasını indirmesini engelliyordum. Yüz ifadesi bir tanrıça gibiydi, ağzını hafifçe aralamış, gözlerini kapatmıştı. “Nehir, bana bak. Gözlerime bak Nehir…” Gözlerini açtığında bundan zevk aldığı açıkça belli oluyordu. “Poyraz… Poyraz ben…” deli gibi titremeye başladı ve ben onu hala sikerken sikimin üzerinden boşalmaya başladı. Odanın zemini orgazmı yüzünden sırılsıklam olmuştu ama ben hala devam ediyordum. Boynundaki elimi bırakıp yanağını tuttum ve baş parmağımı ağzının içine soktum. Yanağını gererek daha da hızlanmaya başladım. Haykırışlarını gizlemeye çalışsa da bu imkansız gibiydi. İkince kez boşlasa da ben hala devam ediyordum. Artık ayakta duramıyordu, bedenini bıraktı ve kafasını raflara dayadı. Onu dik tutan tek şey bir kilit gibi onu raflara dayayan bedenimdi. Elini saçlarıma atıp sertçe geri itti. “Evet! Evet, Poyraz! Evet!” Artık haykırmaya başlamıştı ve tüm odayı inletiyordu. Üçüncü kez boşaldığında ise elini yana bıraktı, tüm gücünü bitirmişti artık, öyle ki inlemeleri bile sessizleşmiş, tamamen reflekse dönmüştü. Artık boşalmaya yakındım, o da bunu hissetmiş olacak ki gözlerini sıkıca kapattı. Boşalırken kendimi ileri atıp tüm ağırlığımı üzerine verdim ve içine boşaldım. Son bir çığlık atıp titremeye başladı ve benimle birlikte boşaldı. Bacakları titremeye başladı, spremlerim dışarı taşıyor, bacaklarından aşağıya akıyordu. bir süre hiç hareketsiz öylece durdum, rüyalarıma giren kuzenimi dört kez boşaltmıştım az önce.

Geri çekildim ve sikimi içinden çıkardım. Kondomu çıkarıp yere attığımda Nehir dizlerini üzerine çöktü. Terden saçları sırılsıklam olmuştu, tüm gücünü kaybetmişti, yüzünde çok masum bir ifade vardı. Eğilip kafasını kaldırdım. Bana baktığında gözlerinde hiç pişmanlık görmedim, yüzü gülüyordu. Sikime bakınca hala taş gibi olduğunu gördü. “Poyraz insaf et… Dört kez boşaldım. Hala nasıl sert olabiliyorsun, öldürmeye mi niyetin var beni?” Gülümseyip ileri uzandım ve dudaklarını öptüm. Bitkin olsa bile öpücüğüme karşılık verdi. “Bunu suçlusu sensin, günlerdir seni düşünüyorum, gözüme uyku bile girmiyor, ne bekliyordun?” Nehir dudaklarını yaladı ve ellerini öne uzattı. “Madem bu yola girdik… Beklediğim şey şey seninle duş almak, sonra da odama gidip bunu tekrar yapmak ve tekrar… ve tekrar.” Kollarının altından tutup onu kaldırdım ve kucağıma alıp odadan çıktım, banyoya doğru yürürken göğsüme bir yumruk daha attı. “Hey, bu ne içindi?!” Nehir kafasını kaldırdı. “Beni o dar odada siktiğin için! Hayalimdeki böyle değildi.” Kaşlarımı çattım. “Hayalinde mi? Beni mi hayal ediyordun sen?” dediğimde bir süre durup kafasını göğsüme bastırdı. “Kapa çeneni Poyraz..” bu sefer yüksek selse kahkaha attım ve banyoya girdim.