Kuzenim Ve Özlem Ablam Eşliğinde Köy Gerçekleri Part : 4 Bölüm : 1 (a)

Part 4 : Bölüm 1 ”Rabia’yla kavga”

Yatağımın sağ tarafında kıyafet dolapları varken sol taraf kirli kıyafetleri kattığımız sepet hariç tamamen boştu. Sesleri işaret ederek Perihan’a sus yaptım ve fısıltılarla sırtını duvara yaslayıp edeplice oturmasını söyledim. Ben de üzerime örtüyü çekerek yatağın üstünde yalnızca kafamın görüneceği bir pozisyona geçtim. Annem tuvalete kalkmıştı. Laflaşıyor gibi yapacaktık mecbur.

Annem daha tuvalete girmeden kapının gıynaşık olduğunu görünce içeri daldı. Manzarayı gördüğünde sordu ‘‘Uyumadınız mı siz?’’

+Yok anne, Periyi uyku tutmamış, mesaj attı Ali Abi uyanık mısın diye, uyanık olduğumu görünce de fısıldaşa fısıldaşa dertleşiyorduk

-Ne dertleşiyonuz bakayım gecenin bu saatinde

+Babamız amcamız bize hiç hakaret etmediği için el alemi konuşuyoruz anne

-Offff Ali. Perihan hadi odana kızım bu saatte de dertleşmeyiverin.

Perihan yüzünü bana döndüğünde annemin emrini tasdiklememi bekledi. Yok dertleşiyoruz desek annemin kıllanma ihtimali vardı. Perihan’a başımı kapıya doğru sallayarak ben de gitmesini söyledim. İyi geceler abi diyerek ses tonundaki buruklukla, yaşanılanlara doymamış olmanın verdiği hüzünle kalbime hançer sapladı. Ardından herkes birbirine iyi geceler diledi.

O gece yatağımda uyumaya çalışırken Perihan’ın bana ne kadar tesir ettiğini, içime işlediğini daha iyi anladım. Özlem Abla’ya duyduğum ilgi ve alakayı ergenliğin vermiş olduğu edepsizlik olarak tanımladım. Yine çok güzel buluyordum ama duygularla temasın oldukça nahif ve narin bir kızla birleşip kaynaştığını düşününce ortaya çıkan sonuç epikti, destansıydı…

Gün : Gazanfer Amcamla aramızda gavur mu gavur pimapen varken sesi bozuk telefonla görüştüğümüz ve akabinde Özlem Ablaların evinde soluğu aldığım gün. Perihan’la seviştikten 4 hafta sonrası.

Özlem Abla dinleme cihazında duyduklarından sonra saatlerdir ağlıyor, Fatma Abla’nın misafirlikten gelip onu bu halde basmasını bile düşünmüyordu. Hamza Abi sürekli escorta gidiyormuş…

+Abla ağlama. Boşa bırak şu adamı n’olacak. Senin gözyaşına değer mi?

-Babam öldü gitti, anam desen bir ayağı çukurda. Akraba bakar mı bize? Duduklu’ya vardım diye düğünümde bile doğru düzgün takı takmadılar. Ayrılıp da nereye gideyim?

+Abla… ağlama abla. Valla. Hem sen anlatmadın mı daha önce bu adamın ne olduğunu? Ne bekliyorduk ki ne çıktı itoğluit düzenbazdan.

-Ali yüreğim yanıyor Ali! Nalet olsun böyle düzene de dünyaya da.

+Abla bilmiyor muyduk o prezervatif olayında ne bok yediğini bu adamın? Ne ağlıyorsun?

-Ali… Ali…

Hıçkırarak ağlıyordu. Durmadan, durmadan. Akif uyandı. Hiçe sayarak ağlamaya devam ediyordu. Akif’in eline bir meyve verip televizyonun önüne oturttum. Açtım çizgi filmi. Özlem Ablanın bu kadar ağlamasının sebebi vardı illa ki.

+Abla her hafta her hafta escorta giden adam parayı nereden buluyormuş?

Hakikatten amınakoyayım, nereden bulunuyor bu para? Biz de açalım bir dükkan sikerim biberini de buğdayını da.

Özlem Abla olan biten her şeyi anlattı. Anlatmaz olaydı… Hamza Abi, belki 3×5 15m metrekare belki biraz daha fazla berber dükkanını kerhaneye çevirmişti. Tıraş olduğumuz yerin arka tarafına açılan bir kapı vardı, orada muhabbet kuşu beslerdi güya Hamza Abi. Birkaç eski çekyatla sedirler vardı. Duvarlarda da kuş kafesleri işte. İşin garibi berbere orospu atmıyorlardı. Zaten orospu atmaları da mümkün değildi; el alem görür, laf ederdi. Meğerse köyün erkekleri kendi aralarında zina eyliyormuş! Biz berber dükkanının kahvehane ortamına çevrilmesine çok alışmıştık, ne zaman gitsek illa ki Hamza Abi’nin şakşakçıları vardı koltukların birinde. Özlem Abla’nın seslerden seçebildiğine göre dört kişi varmış. Hamza Abi’nin arkadaşı Hüseyin Abi, Kara Sevda Abla’nın abisi yani Bekir Abi’nin oğlu Hidayet Abi, Duduklu’lardan Deveci Abdi Abi’nin (ki kendisi bayağı bir tarla ve mal sahibidir) oğlu Faris ve Berker! Faris ve Berker pasif roldeyken Hüseyin ve Hidayet Abi aktifmiş. Kim kime denk geliyorsa kuş kafesinin orada işini görüyormuş ve Hamza Abi her olaydan sonra kira niyetine yüksek meblağlı parasını alıyormuş. Hamza Abi bu paralarla da müşterim var diyip dükkanın lambasını açık bırakarak eskorta gidiyormuş. Okul zamanı da Meslek Yüksek Okulunda okuyan üniversiteli kızlarla düşüp kalkıyormuş.

Duyduklarıma mı şok olayım, Özlem Abla’yı mı teselli edeyim, mahpustaki Gazanfer Amcama mı yanayım yoksa kız kardeşimin erkek diye sevdiği adamın götveren çıkmasına mı yanayım bilemedim. Özlem Ablaysa ağlamaktan kendini yere atmıştı. Bönlük halim bittiğinde destek olmak için sedire yaslandım, bacaklarımı uzattım ve Özlem Abla’nın başını bacağımın üstüne nazikçe yerleştirdim. O ağladıkça saçlarını sevdim, alnını okşadım, beş parmağımı açarak saçlarının dibinden en aşağıya kadar elimi saçlarında gezdirdim. Karşımda hayatın hiçbir anının kendisine gülmediği bir kadın vardı. Baba evinde köle gibi çalıştırılan, bir oğlan sevip de hayrını bulamayan, çocuğunu zar zor geçindiren bir kadın. Hamza Abi’nin babadan çok toprağı olmadığı için sadece berberlikle çok refah içinde yaşayamıyorlardı. Evlerinin dışı bile çok bakımsız hale gelmişti. Rızkını eskortlarla yiyordu herif. Özlem Abla’nın mangal gibi yanan yüreğini çok daha iyi anlayabiliyordum.

+Geçecek Özlem Abla’m, geçecek. Akif büyüyüp adam olacak, anasına bakacak, geçecek.

-Şu dinleme cihazıyla hayır mı ettik şer mi ettik bilinmez Ali…

-Sakın Berker’e gidip söylemeyesin ha! Sırları ifşa olunca kuduz köpek gibi saldırırlar vallahi. Seni de beni de öldürürler bilinmesin diye. Anlaşıldı mı Ali!

Böyle söyleyince de götüm korkmadı değil… Üzüntümü içimde yaşayacaktım… Bu sırada da Özlem Ablamı moral ve motivasyon olarak yukarda tutacaktım… Daha fazla dinlemenin yüreğimizde daha fazla sır taşımak olduğunu bildiğimizden tekrar üçlü alaveresi çevirerek içinde dinleme cihazı olan üçlüyü kırdık ve çöpe attık.

Gün : Özlem Ablayla sohbetimin enflasyon gibi artmasından dolayı Perihan’ın beni sorguya çektiği gün. 2 ay sonrası.

Tarladan aç gelmiştim. Şehriban Yengem’in yaptığı güzel yemeklerden yerken annem boğulmamam adına beni uyardı.

Rabia : -Tarladaki buğdayları ekmek yapıp yeseydin ya abi bu ne böyle Habeş Maymunu gibi saldırıyorsun yemeklere

Rabia’yı ilk defa yanımda bulunca yanağından kocaman öptüm ve seni bile yerim lan dedim.

Rabia ilk defa mutlu oldu. Gerçi bu iki aylık süreçte onu hep neredesin, ne yapıyorsun diye darlamamdan sonra ilk kez sevgi gösterdiğim için rahatlamış da olabilir. Bu arada evde hep yemekleri Şehriban Yengem yapıyordu. Annem, yok Özlemlere gidiyorum yok gezmeye gidiyorum diyerek ev işlerini ve yemek yapma görevini aksatmaya başlamıştı. Temizliği Perihan, yemeği Şehriban yapıyordu. Annem ise konuştuğu lafların arkasında durmuyordu. Haaa yüzüne karşı olumsuz sözler etmezdi ama eltiyle altlı üstlü oturmak da onun kadınsı duygularını canlandırıyor olsa gerekti. Şehriban Yengem ise sesini soluğunu hiçbir şeye çıkartmıyor sadece ara sıra ‘’Hasan Abi, Gazanferi parasız bırakmayasın, ihmal etmeyesin.’’ diyordu. Çok saygı duyuyordum o kadına.

Perihan ve onun evdeki iş yükünü hafifletmek için tarladan gelmeme rağmen sofrayı ben toparlamak istedim. O sırada mutfakta Perihan ile yalnız kalınca Perihan gelip ‘’Biraz daha Özlem Abla’nın evine gidersen seni bu bıçakla bıçaklarım Ali!’’ dedi.

+Lan sakat mısın şimdi bir yere sürtecen o bıçağı artist. Beni mi tehtid ediyon. Derdin ne senin noldu birden? Sus şimdi biri duyacak dedim kısık sesle.

-Tarladan değil de Özlem Abladan geliyon bilmiyorum sanma! Gerçekten iftira atıyordu.

+Lan sus öyleyse de sus değilse de sus.

Perihan’ın aniden parlamaları ondan soğuma ihtimalimin olduğu tek yönüydü. Birden atarlanıveriyordu küçücük kız.

Gece oldu yine geldi yanıma. Kapıyı çaldı, girebilir miyim dedi. Her defasında izin istemesine bayılıyordum.

+Gel güzelim gel.

-Nasılsın Ali’m. Yorgun musun?

+Özlem Abla’yla yoruştuk bayağı. Yorgunum.

Sinir etmek için söylemiştim ama karın boşluğuma birden vuruverdi, nefesimi kesti insafsız.

-Vallahi o karıyı parampirçik ederim Ali, sus lütfen

+En son bunu Rabia’ya denediğinde fondotenini bitirdin haber ederim.

Bildiğin dayak atmaya başladı bu sefer.

-Ali geldim şuraya sinir etme beni ya.

+Tamam tamam gel güzelim gel. Bir öpeyim gel. Nedir isteğin benden. Ne oldu? Kıskanıyor musun sen Özlem Abla’yı

-Yok

-He

-Tam öyle değil

-Çok gitmeni kıskanıyom az gitmeni değil

+Az giderim o zaman güzelim. Sen benim hangi sözüme uymamışsın da ben senin sözünü iki edeyim.

-Gerçekten mi lan?

+He ya, gerçekten

Geldi kocaman öptü. Hadi iyi geceler Ali’m dedi. Gitmek üzereyken :

-Flash’ını açsana telefonun

+Niye

-Sorgulama be, aç hadi.

Tişört eşofman giymiş bugün. Sütyensizmiş. Tişörtünü kaldırıp memelerini gösterip gitti zilli. Her hareketiyle kendisine bağlıyordu. Herkesten, her şeyden farklıydı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir