Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Kocamın Arkadaşları -1-

Hiç hesapta olmayan bir halde yakalanmama, kocam neden olmuştu. Kapı açıldığında, salondaki geniş koltuğun üstüne yarı çıplak uzanmış, konusu erotizm yüklü bir roman okuyordum. Üzerimde elbise namına üzerime geçirdiğim kocamın geniş tişörtlerinden biri vardı ve belime kadar sıyrılmıştı. Kocamın içeri girmesini beklerken, okuduğum kitaptaki erotk sahnenin etkisiyle sulanıp kabarmış amıma parmağımı sokmuş, bir yandan heyecanla okuyor, bir yandan klitorisimi, kadınlığımın şişmiş dış dudaklarını okşuyordum.

Kapının açılma sesini duyduğumda sevinmiştim. Şimdi kocam yanıma gelecek ve ben kitapta okuduğum sahnenin aynısını onun üzerinde deneyecektim. Bacaklarım sonuna kadar açık kocamı beklerken, onun yanında üç kişiyle beraber salona girdiğini görünce yerimden fırladım hemen ama, bunu yapana kadar her yerimi görmüş olduklarından da emindim.

Aslında eteklerini çekiştirip durduğum üzerimdeki giysi de, ayakta dururken bile, vücudumun gereğinden çok daha fazla bölümünü adamların gözleri önüne seriyordu. Bu da hazırlıksız yakalanmamın sonucuydu tabii. Kimseyi beklemediğim için, her zaman yaptığım gibi, kocamın t-shirtlerinden birini geçirmiştim çıplak vücuduma.

İnce ve beyaz pamuklu kumaşın, tüm bolluğuna rağmen, vücudumun olmadık yerlerine yapıştığının ve son derece seksi bir görünüm verdiğinin farkındaydım. Eteğim, ancak kalçalarımı kapatabiliyordu. Ayaklarım da çıplaktı.

İşte bu yüzden, kocamın yanındaki üç adam şimdi gözlerini bana dikmiş, tepeden tırnağa inceliyorlardı. Öyle konuşmadan geçen birkaç saniyelik süre içinde, ben de adamları inceleyecek zaman bulmuştum. Zaten daha ilk anda, üçünün de Türk olmadığını anlamıştım. İkisi genç, biri orta yaşlıydı. Ortak yanları, hepsinin tenlerinin iyice esmer, saçlarının siyah ve kıvırcık oluşuydu. Orta yaşlı olanın, şakakları hafifçe kırlaşmıştı yalnızca. Buna karşılık, üçünün de vücutları sırım gibi adeleliydi. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, hepsi yakışıklıydılar.

Birden oluşan elektrik dolu havayı, kocam bozdu ve hiç bir şey olmamış, sokakta karşılaşmışız gibi adamları tanıştırmaya başladı. İki gencin adı Hasan ve Abdul, orta yaşlınınki ise Ben’di. Üçü de Faslıydılar ve anladığım kadarıyla, kocam onlarla ortak bir iş çevirmeye girişmişti.

Onları salona alıp giyinmeye gidene kadar kocamın tişörtünün açıkta bıraktığı her santimimi gözleriyle yiyip bitirdi adamlar… Yatak odasında gardrobun aynasından kendime baktığımda “adamlar sikecek gibi bakmakta haklı” diye düşündüm memnuniyetle… Aynada şuh, seksi bir kadın vardı.

Kocamın büyük gelen tişörtü göğüslerimde neredeyse uçları görünecek kadar geniş bir dekolte oluşturmuştu. Memelerimin uçları kabarmış, kenarlarındaki pütürler bile belli oluyordu. Aşağıdaysa tişörtün etekleri kasıklarımın bir karış altına uzanıyor, uzun ince bacaklarımın güzelliğini meydana çıkarıyordu.

Gardrobu açıp giyecek bir şey baktım. İlk elime gelen elbiseyi alıp üstüme geçirdim. Aslında bunun da az önceki tişörtten farkı sadece daha ince ve dar olmasıydı. Siyah ipek elbisenin ip şeklindeki askıları omuzlarımı ve memelerimin yarısını örtüyordu anca… O kadar inceydi ki kumaşı, sütyensiz dik memelerim ve altımdaki varla yok arası g-string külot belli oluyordu. Ve elbisem dümdüz karnımdan inip aşağıda, yuvarlak kalçalarımın bir karış altında bitiyordu. Çıplak bacaklarıma parlak incecik siyah jartiyer çoraplarımı geçirdim. Siyah topuklu terliklerimi de ayağıma geçirdiğimde tamam olmuştum. İçeriye gidebilirdim şimdi…

Faslıların üçü yan yana, geniş divanın üstüne oturmuşlardı. Kocam da, yana düşen tek koltukta oturmuş, daha ilk andan itibaren telefonu eline almıştı. Durmadan telefon ediyor, birilerini arıyor, birşeyler konuşuyordu. Adamlara tekrar hoşgeldiniz diyerek ellerini sıktım. Divanın karşısına düşen tek koltuğa geçip oturdum. Biraz da olup bitenlerden kopuk kalmış bir halde onları izliyordum. Bu arada, kocam beni biraz aydınlatmak gereğini duymuş olmalıydı, iki telefon arasında,

– Adamlar çok büyük miktarda havlu ve bornoz almak istiyorlar aşkım

– Kimseye kaptırmadan bu işi ben bitirmek istiyorum.

– Bu yüzden de acele ediyorum.

Faslı’ların kendi dilleriyle biraz Fransızca’dan başka dil bilmedikleri de, bu arada ortaya çıkmıştı. Kocamın telefondaki konuşmalarını anlamadıkları için ilgilenmiyorlardı bile. Bunun yerine, tüm dikkatlerini bana vermişlerdi. Pek de haksız sayılmazlardı hani. Tam karşılarında oturuyordum. Üst üste attığım bacaklarım olduğu gibi meydandaydı. Adamların gözlerinin, yüksek ince topuklu terliklerimin önünden görünen kırmızı ojeli çıplak ayak parmaklarımdan saçlarıma kadar her yerimde gezindiğini farkediyordum. Giderek de, bundan hoşlanmaya başlamıştım.

Kalkıp mutfağa gittim ve kahve yapmaya başladım. Elimde tepsi geri döndüğümde, içeride hiç bir değişiklik olmamıştı. Kocam hala telefonla konuşuyordu. Elimdeki cezve ve boş fincanlarla dolu tepsiyi salonun ortasındaki alçacık, dekoratif sehpanın üzerine bırakıp tekli koltuğun ucuna iliştim. Sonra doldurduğum ilk fincanı, karşıdaki divanın sağ başında oturan Hasan’a uzattım. Bunu yaparken, aradaki mesafe nedeniyle iyice uzanmak zorunda kalmıştım.

Birden, adamların üçünün de gözlerinin alev alev yanmakta olduğunu farkettim. Altı göz birden, kasıklarımda kitlenmişti. Hafifçe gözlerimi indirip onların bakışlarını çekenin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Zaten kısacık olan eteğim, ben kahve vermek için uzanıp eğilince iyice sıyrılmıştı, bacaklarım aralıktı ve bacaklarımın arası kasıklarıma kadar, minicik string küloduma kadar görünüyordu.

Ki o minicik külotun da ıslak kadınlığımın dudakları arasında kaybolduğunu adım gibi biliyordum. Yani yok farzedebilirdim onu. Aslında hemen toplanıp kalkmam, en azından verdiğim frikiği bir şekilde kapatmam gerekiyordu ama, sanki bir şey bana engel oluyordu, çivilenip kalmıştım.

Faslılar’ın bakışlarının amımı yaktığını hissediyordum. Elimde olmadan bacaklarımı biraz daha araladım. Sonra da, pozisyonumu değiştirmeden, diğer fincanlara da kahve doldurmaya başladım. İnadına ağırdan alıyordum. Adamların her şeyimi görmelerini istiyormuş gibiydim sanki. Sonunda, fincanları onlara uzatmaya başladığımda, birden daha da heyecanlandım. Üçünün de pantolonlarının önünde, kolaylıkla fark edilebilecek kabarıklıklar meydana gelmişti.

İkram bitince, kendi fincanımı alıp koltuğa normal şekilde oturdum. Kahvemi içerken, vücudumun ateş gibi yanmaya başladığını fark ettim. Önce karnımın içinde başlamıştı yanma… Sonra biraz aşağıya, kasıklarıma inmiş, sonunda da, tüm vücuduma yayılmıştı. Son derece tahrik olduğumu, içimi güçlü bir sikilme isteğinin kapladığını hissediyordum. Gelsinler, beni kucaklarına alsınlar, sikilmek için yanan amımı, her yerimi okşasınlar istiyordum.

Göz ucuyla kocama baktım. Hala telefonla konuşuyordu ve olup bitenlerin farkında olmadığı belliydi. Kahvemi bitirip, fincanı sehpadaki tepsinin içine koydum ve yeniden arkama yaslandım. Artık bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçmiştim. Onun yerine, bacaklarım hafifçe aralık oturuyordum Faslılar’ın karşısında.

Yine üçünün de gözleri üzerimdeydi ve artık, bundan tanımlanamaz bir haz almaya başlamıştım. Sanki kontrolümü elimden kaçırmış gibiydim. Bakışlardan tahrik oldukça, bacaklarım biraz daha aralanıyordu. Sonunda, yine amımı göstermeye başladım adamlara. Üstelik şimdi, şişmiş ve sulanmıştı da amım. Acaba bunu farkedebiliyorlar mıydı?

Faslılar’ın aralarında bir şeyler konuştuğunu duyuyordum ama, konunun kendim olabileceğinden başka bir tahmin yürütemiyordum. Artık yalnızca ayak parmaklarımın uçları değiyordu yere. Dizlerim, elinde değilmiş gibi hareket etmeye, ritmik hareketlerle hafif hafif açılıp kapanmaya başlamıştı. İşin sonunun nereye varacağını bilmiyor, düşünmek de istemiyordum. O andaki durumdan zevk alıyordum ve bundan şikayetçi değildim.

Adamları da mahvetmiştim. İçlerinde en kötü durumda olan, sol başta oturan Abdul’dü. Kalkıp pantolonun önünü çadır gibi kabartmış olan sikini saklayabilmek için sürekli çaba harcıyor, öne doğru eğilip, dirseklerini dizlerine dayıyordu. Diğerlerinin durumu da pek farklı değildi.

Bütün bunları görmek de, ayrıca tahrik edici geliyordu bana. Memelerimin uçları da sertleşmiş, ince kumaşın altından birer düğme gibi görünmeye başlamışlardı. Kendimi olup bitenlere öylesine kaptırmıştım ki, kocam yerinden kalkıp içeriye giderken, bana yanına gelmemi işaret ettiğinde canım sıkıldı. Ama herhalde söyleyeceği şeyler vardı kocamın.

Yerimden kalkarken eteğimi biraz daha açmaya dikkat ettim. Sonra beni dikkatle süzen üç çift gözü üstümde hissederek, ince ipek elbisemin eteklerini uçura uçura, yüksek topuklarımın üstünde kalçalarımı sallaya sallaya içeriye, kocamın yanına gittim.

– Benim Bursa’ya gitmem lazım.” diyordu kocam

Orada birini buldum ve eğer anlaşabilirsek, bu iş tamam demektir.

Ama önce gidip tek başıma konuşmam lazım onlarla.

Bunların malı görmeleri için birkaç kilo numune gibi bir şeyler getirip göstermem lazım.

Yol gidiş-geliş 4 saat sürer.

En az 3 saat de orada kalırım.

Şimdi saat 5. Yani gece 12’de filan dönmüş olurum.

Şimdi sen bu Faslılar’ı oyalamaya bak biraz.

Sakın bir yere kaçmasınlar e mi?

İşte bunu hiç beklemiyordum. Baştan beri adamların çekip gideceğini ve kocamla yalnız kalacağımı varsaymıştım ve şimdi tam tersi bir durum çıkıyordu ortaya. Bu kadar zamandır tahrik olup durmuştum. Adamlar gidince kocamla sikişmek istiyordu canım.

Şimdi hem bunu yapamayacaktım hem de o kadar bacaklarımı, amımı, kabaran memelerimi, kısaca açabileceğim nerem varsa hepsini göstere göstere tahrik ettiğim adamlarla evde yalnız kalacaktım. İşte bunu yemiyordu gözüm. Onları baştan çıkarmak için şimdiye kadar elimden gelen her çılgınlığı yapmıştım.

– Yani beni bunlarla yalnız mı bırakacaksın? dedim kocama.

– Ne var ki bunda?

– Ne var diye soruyorsun.

Elin çam yarması araplarıyla karını evde bırakıp gidiyorsun dedim

Kocamsa buna sadece

– Eee? Diye cevap verdi.

Ve ben de

– “Ne eee?

Sikerler diye korkmuyor musun?

Nasıl yiyecek gibi bana baktıklarını görmedin mi?”

Kocam olacak gavat gayet rahattı ve bana

Ya tatlım, biliyorum, biraz alışılmadık bir durum

Senin gibi seksi orospuyu bu adamlarla yalnız bırakmamam gerek

Ama ne olmuş?

Biraz baktılar işte.

Yemediler ya…

Ben gelene kadar biraz daha bakarlar, işte o kadar.

Ayrıca işime de gelir yani.

Böylece işi kaçırmamış olurum dedi

Sonra tekrar salona döndü kocam. Peşinden gittiğinde onu, Ben’le konuşurken buldum. Faslılar, kocamın anlattıklarını dinleyip, bir süre kendi aralarında konuştular, sonunda yaşlı Ben başını sallayarak onay verdi kocama. Yanından geçerken, kıçıma hafif bir şaplak atıp kapıya yürüdü kocam. Dışarı çıkmadan da dönüp;

– Hadi ben gidiyorum.” dedi.

– Bırak biraz daha seyretsinler seni

Böylece zaman daha çabuk geçer

Olacağını zannetmiyorum ama, çok olumsuz bir durum olursa cep telefonun elinin altında dursun.

Hem…

Hem ayrıca gördüğüm kadarıyla, senin de hoşuna gidiyor

Adamların karşısında nasıl oturduğunu ben de gördüm.

Göstermediğin yerin kalmadı gibi…

Güldüm ben de… Cilvelenip kocama sarıldım.

– “Demek fark ettin kocacım?

Ne yapayım, sen adamları habersiz getirince,

Nasıl olsa o halimle gördüler deyip devam ettim ben de…

Kızmadın ya?”

– “Merak etme sevgilm

– Kızmak ne demek?

– Adamlardan bir sürü para kazanmak üzereyim.

– Benim güzel karıma biraz bakmalarından ne çıkar ki?

– Hadi ben gidiyorum.

– Konuştuğumuz gibi karıcım…

– Adamları ben gelene kadar oyala…

– İkramda kusur etme.

– Yedir, içir.

– Nasıl oyalayacağın sana kalmış.

– İster otur konuş, ister teşhir oyununa devam et. ”

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler