Kocamı Boynuzlamanın Sonucu 5

Telefonu kapattım, erkekler de ben de rahatlamıştık. Kız kardeşim on dakika sonra burada olurdu. Onlar lolita kardeşim gelecek diye sevinirken, ben de üstümden yük kalktığı için rahatlamıştım.

Öyle ya… Kocam benim yardımımla masum kızkardeşimi becermek istiyor diye bana hafakanlar basıyordu sürekli… Benim yüzümden kızın namusu elden gidecek diye ölüyordum. Aklımın bir köşesinde hep bu konu vardı.

Kızkardeşim… Körpecik… Masum… Daha düne kadar donunu topladığım küçük kız… İlk regl olduğunda ped kullanmasını öğrettiğim acemi kız… Meğer sen ne azgın, ne şeytan orospuymuşsun da haberim yokmuş benim…

Beni uyutup… Benim yatağımda… Benim kapatmamla sevişirsin ha? Önden olmasa da arkadan, hem de eniştenle ikimizin kayganlaştırıcı kremini kullanarak kendini siktirirsin ha? Ablanı siken puştun sikini kendi ellerinle kremlersin de kaygan kaygan bakire götüne sokarsın ha?

Dur bakalım sen azgın kahpe… Ayıp, günah, abla, kardeş, enişte, ensest bitti artık… Ben de seni hem aygıra, hem eniştene siktirmezsem ne olayım… Kendi ellerimle siktiricem seni… O kızışmış amına koydurucam senin… Emre’nin koca kalın yarrağını kendi elimle tutup amına sokucam senin… Dur bakalım… Görürsün sen…

“Nereye daldın ulan orospu karı?” diye seslenen kocamın sesiyle kendime geldim, düşüncelerden sıyrıldım. Bir şeyler söyleyip duruyordu. İçimdeki öfkeyi bastırıp gülümsedim kocama,

“Efendim aşkım? Duyamadım, pardon…” dedim yumuşacık…

Ne de olsa boynuzlamıştım herifi… Elinde hala kocaman bir ekmek bıçağı tutuyordu. Her ne kadar boynuzlu bir pezevenk olduğu bir gerçekse de… Sırf lolita baldızını sikme hayalini gerçekleştirebilmek için, benim sikilmeme göz yumsa da… Yine de erkek milletine güven olmaz. Yumuşak davranmalı ki, o boynuzları ilk önce alnının kabağına yerleştirenin ben olduğumu unutsun.

“Bir şeyler bul da şu benim amcık ortağımı koltuğa bağla diyorum. Donunu da ver şuna… Senin amcığına, baldızımın götüne girmiş yarrağını gördükçe sikiştiğiniz aklıma geliyor. Asabım bozuluyor, tansiyonum yükseliyor.”

“Şey… Emre’nin külodu yok kocacım… Öyle, külotsuz gelmiş…” diye kıvrandım, içimden gülerek… Kocam da biliyordu bunu… Emre ile bütün sevişmemiz boyunca bizi izlemişti çünkü…

“Tamam ulan… Öyle dursun, ne yapayım? O zaman sen üstüne bir şeyler giy, fingirdek karı… Ulan hiç çekinme yok mu sende? Hadi ben kocanım, utanmıyorsun. Ama bu herifin yanında amını götünü göstere göstere niye dolaşıyorsun? Oğlan seni çıplak gördükçe kule gibi yarrağı havaya dikiyor işte… Biraz daha sertleşirse salam gibi dilim dilim kesecem o yarrağını senin Emre bey… Orospu karıma bakıp bakıp havalandırma sikini…”

“Öyle deme abi…” diyecek oldu çocuk,

“Haa… Öyle demeyeyim di mi? Çekinmesine gerek yok zaten değil mi Emre bey? Nasıl olsa karımın amını götünü gördün sen… Görmeyi de bırak, ben yokken sabah akşam siktin karımı… Ne çekineceksiniz canım… Karımın ikinci kocası sensin. Çekinecek bir şey yok ki…”

Gidip hole bıraktığı kamerayı aldı geldi. Emre’nin burnuna uzattı,

“Bak… Karımı nasıl siktiğini kaydettim buraya… Dua et, öfkeden kendimi kaybedip gebertmedim ikinizi de… Modern adamım ben… Sırf elimde delil olsun diye sizi kameraya çektim. Karımın amına nasıl koydun, pompa yapa yapa nasıl zevkten bağırttın, döllerini nasıl karıcığımın amına boşalttın, hepsi burada…”

Ben çıplak bedenime çamaşır giymeden etek bluz, iki parça giysi geçirirken kocam da kameranın Oynat tuşuna basmıştı. Elindeki minik kameranın açılır ekranında, bizim Emre ile ikimizin sikişmelerimiz, feryatlarımız gırla gidiyordu.

Anlaşılan kocam kendine harika bir ev pornosu çekmişti. Sevgili karısının başrolde olduğu, kendini başka bir erkeğe siktirdiği bir ev pornosu. Eminim yıllar boyu saklayacaktı bu hazineyi… Tabi bundan sonra bu ilk pornomuza yenileri de eklenecekti, emindim buna…

Emre kocamın burnuna dayadığı sikiş görüntülerinden biraz utanarak başını yana çevirdi. Kolay değil, eli bıçaklı adamın karısını sikiyordu ekranda…

“Ben ne dersem onu yapacaksın. Hiç itiraz yok. Yoksa seni bitiririm. Ne mahallede, ne okulunda yaşatmam seni… İnsan içine çıkamazsın. Anlaşıldı mı?”

“Tamam abi, anlaşıldı.”

“Dur bakalım. Sevgili baldızım Gülay hanım gelsin, ona da hesap sorucam. Bakalım o ne diyecek bu sikiş sokuş işlerine… Senin doğru söyleyip söylemediğini anlayayım. Ondan sonra karar veririm ne yapacağıma… Hadi Gül, orospu karıcım benim, gel de sikişken kız kardeşini karşılayalım. Sen biz söyleyene kadar bu odadan dışarıya çıkmayacaksın Emre bey… Kapıyla aranda bu bıçak var, kaçmayı deneme bile…”

Yatak odasından çıkıp kapısını kilitledik. Kapının önünde kocama sarılıp dudaklarına yumuldum. O da hırsla sarıldı bana… Sıkıca bir öpüştük, dudaklarımızı hırpalarcasına emiştik. Ellerimi kalçalarına koyup kendime çektim kocamı, kalkmış sikini önüme sürttürürken o da aradan memelerimi yoğurup duruyordu.

Neden sonra ayrıldık nefes nefese… Elimle sertleşmiş sikini şortunun önünden tutup sıktım, bıraktım. Onun eli de çamaşırsız giydiğim eteğimin altına dalmıştı. Kabarmış, Emre’nin dölleri akan ıslak am dudaklarımı avuçlamıştı. Güldüm,

“Korkudan öldürecektin oğlanı Murat” dedim. “Ben bile korktum valla… Öylesine güzel oynadın. Hey, bu arada, harika plan kurdun doğrusu… Bir taşla beş kuş vuracaksın neredeyse…” O da güldü,

“Öyle oldu değil mi? Biraz spontane gelişti ama, sonu güzel olacak, merak etme aşkım… Herkes mutlu olacak.”

“İçerde karar veremedim dedin aşkım. Neyin kararını vereceksin?”

“Bilmiyorum karıcım yaa… Bu senin orospu kardeşin Emre ile sevişiyor ya… Ben araya nasıl, ne zaman girsem, benim sikme isteğimi nasıl karşılar, ne tepki gösterir, onu bulamadım henüz… Yoksa ilk kızlığını Emre mi alsa? Ne dersin? Gerçi sen de boynuzlandığın için aşığına bozuldun biraz ama…” Bu arada kapının zili çalmaya başladı.

“Canım benim… İlk erkeği de olsa, ikinci erkeği de olsa, kocacım muradına erecek yani… Bir şekilde baldızını sikeceksin bu gece… Ben de bir yolunu bulur, Emre’den intikamımı alırım, merak etme…”

“Sorma aşkım… Çok heyecanlıyım… Hadi gel, kapıda bekletmeyelim lolita baldızımı… Oh, kızkardeşini sikmek üzereyim karıcım… Azgın kardeşinin kızlığını alacağım bu gece… Ben salondayım. Sen karşıla baldızımı… Maçı idare et, top sende…”

Kocam salonun kapısında kaybolurken ben gidip daire kapısını açtım. Gülay meraktan kocaman açılmış yeşil gözleriyle bana bakıyordu kapının önünde… Tam kocamın dediği gibi… Lolita…

Uzun sarı saçlar, etli dudaklar, minicik çilli burun, iri göğüsler, incecik iki karışlık bir bel, yuvarlak kalçalar, uzun bacaklar… İp askılı, portakal yuvarlaklığındaki ve sertliğindeki sütyensiz memeleri meydanda bırakan bir bluz, ekose kumaştan kloş minicik etek… Telaşla içeriye girip kapıyı kapatırken soru yağmuruna tuttu beni,

“N’oldu abla? Bu saatte nedir bu Emre muhabbeti? Sana neden gelmiş? Ne anlattı ki sana? Hem nerede o?”

Sevgilisini görebilmek için etrafına bakınıp duruyordu haspa… Onu etkilemek, cin gibi çarpmak için hazırlanmış da gelmiş, belli oluyordu doğrusu… Sıktığı erotik parfüm kokusu her erkeği baştan çıkarabilirdi. Oturma odasına götürüp koltuğa oturttum. Karşısına geçip ellerimi belime koydum,

“Sevgilin daha önce ders çalıştığınız yerde canım… Yatak odasında…” dedim hışımla… “Seni bekliyor. Ama ondan önce benim sana sorularım var.”

“Ne yatak odası abla? Ne diyorsun sen ya? Emre’nin senin yatak odasında ne işi var gece gece?”

Ağzımı ararcasına, biraz şaşırmış vaziyette yüzüme bakıyordu. Ne biliyorum, ne kadarını biliyorum, merak içindeydi.

“Yeme beni kızım. Aptal değilim ben. Sevgilinle benim yatak odamda ne haltlar karıştırdığınızı biliyorum. Hepsini…”

“Ablacığım, ne bildiğini bilmiyorum. Tamam Emre ile öpüşüp koklaştık. Ama hepsi o kadar… Kız oğlan kızım ben abla… İstersen doktora götür beni inanmıyorsan. Evleneceğim adama saklıyorum bekaretimi…”

“Ah Gülay… Sen giderken ben o yoldan geri dönüyordum kızım… Kızlık zarını bozmadan sikişmenin, erkeği elinde tutmanın kaç tane yolu var, ben bilirim. Dedim sana, her şeyden haberim var. Yatak odamda olanlardan da… Benim çekmecemdeki kayganlaştırıcı anal kremden de… Nasıl yaparsın bunu Gülay?”

Omuzları düşüverdi. Saklayacak bir şey kalmadığını anlamıştı artık… Bu kez Gülay saldırıya geçti,

“Ne varmış bunda? Her kızın geçtiği yoldan ben de geçtim işte… Sanki sen eniştemle yapmadın bu işi… Sikişmenin kaç tane yolu varmış, biliyormuşsun öyle mi? Belki de evlenmeden önce başkalarıyla da yaptın. Kim bilir kaç erkeğe arkadan verdin…”

Bunları duyunca beynim döndü. Orospu, aşığımla sikiştiği yetmiyormuş gibi bana hesap soruyordu. Yakası olmadığından ip askılı bluzunun ön tarafından tutup sarstım,

“Sana ne küçük orospu? Kiminle yaparsam yaparım. Yaptım işte, var mı diyeceğin? Evlenmeden önce de yaptım. Ama evli bir kadınım ben, sadece kocama hesap veririm. Peki sen nasıl yaparsın? Benim yatağımda… Hem de Emre ile… Emre’yle… Nasıl sikişirsin sen Emre’yle? Utanmadın mı? Söyle bana… Nasıl? Nasıl? Nasıl?”

Gözlerim dönmüş, bağırıp duruyordum kardeşime… Bluzun ip askıları çekiştirmeme dayanamamış, kopuvermiş, portakal memeleri meydana çıkmıştı. Ben hala parmaklarımı geçirdiğim ince kumaştan bluzu yırtmak istercesine sarsıyordum. Nitekim fazla dayanmadı, cart diye yırtıldı giysi… Paçavra gibi elimde kaldı, fırlatıp attım…

Gülay belden yukarısı çıplak, hayretle yüzüme bakıyordu. Ellerini memelerine götürüp kapatmaya çalışıyordu bir yandan da… Ateş fışkıran gözlerimin içine baktı, baktı. Sonra da başını iki yana salladı şaşkınlıkla,

“Ah ablaa… Olay benim biriyle sevişmem değil, değil mi?”

“Ne, nasıl yani?” diye kekeledim. “Ne demek istiyorsun?”

“Evet canım… Olay benim bir erkekle beraber olmam değil. Yatak odanızda sevişmem de değil. Mesele Emre… Öyle değil mi? Emre…”

“Ne Emre’si kaltak? Üste çıkmaya çalışma…” diyebildim. Bu kez şaşırma sırası bendeydi.

“Ah benim orospu ablam, ah… Ne yaptın kız? Emre’ye aşık mı oldun? Yoksa… Yoksa, Emre’yi baştan çıkardın, altına mı yattın? Öyle ya… Bu kadar tepki verdiğine göre… Emre’yle sikiştin sen… Emre’nin o kalın, kocaman, güzel sikinin tadına baktın. Mutlaka…”

Benim sesim kesilmiş, Gülay’ın sesi gitgide yükselmeye başlamıştı. Mutlaka kocam içeriden, Emre yatak odasından duyuyordu konuşmalarını…

“Gül hanım… Ben senin aşığınla seviştim, belki aşık da oldum, tamam… Ama sen? Vay kaltak vay… Benim yatağımda diye diye bağırıp duruyorsun. Yoksa yatak odanızda mı sikiştiniz?… Eniştemle seviştiğin yatakta mı seviştin aşığınla? Söyle bana…” Hesap soruyordu bana orospu.

“Hadi ben meraklı, azgın ergenin tekiyim. Seks için kıvranıyorum, yokluktan, bekaret korkusundan duvarlara tırmanıyorum. Seviştim Emre’ye… Peki ya sen? Neden senin yarı yaşında, çıtır oğlanla, o kahpe piçle sikiştin? Benim gibi aç değilsin, açık değilsin. Uzaklara gidiyor, yalnız bırakıyor kocan, tamam… Ama evde olduğu her gece eniştem bağırta bağırta sikiyor seni… Karnını doyuruyor. Ev yıkılıyor senin orgazm feryatlarından, haberin yok. Eniştemin haberi var mı peki bundan? Boynuzlandığından haberi var mı zavallı adamın? Söylesene abla…”

Ben motor gibi konuşan kardeşime cevap veremeden arkamdan kocamın sesini duydum

“Yok Gülaycım… Boynuzlandığımdan haberim yoktu…”

Sonunda kocam olaya dahil olmuştu. İkimiz de irkilerek dönüp baktık.

“Aaa… Eniştee…” diye bir çığlık koparan Gülay, elleriyle çıplak memelerini onun parlayan gözlerinden saklamaya çalıştı. Kocamsa sakin sakin geldi, koltuğa, baldızının yanına oturdu. Elindeki bıçakla bana bakarak sert bir sesle,

“Çıkar üstündekileri orospu…” dedi. “Ne varsa çıkar. Çırılçıplak kalacaksın.”

“Murat…” dedim önce itiraz etmek istedim, kararlı olduğunu görünce dediğini yaptım. Gülay hala hayretler içindeydi.

“Enişte? Sen burada mıydın? Ablam yok demişti senin için…”

“Ablana yarın sabah geliyorum demiştim ama, karımın hasretine dayanamayıp sürpriz yapayım, bir gün erken geleyim dedim Gülaycım. Bir de baktım, sürprizin büyüğünü ablan bana yapmış meğer…”

İkisi de bana bakıyordu. Karşılarında duruyordum çırılçıplak, çaresiz… Ellerimi arkamda kavuşturmuştum, dimdik…

“Eve girdim, bir de baktım ki, yatak odasında ablanla senin küçük sevgilin…”

“Sevgilim sayılmaz enişte… Sildim ben onu defterden… ” dedi Gülay itiraz ederek…

“Neyse işte… Öpüşüp koklaştığın, anal seks yaptığın, arkadan, götten verdiğin çocuk… Oldu mu?” Kardeşim utanarak sustu, başını eğdi.

“Benim namuslu karım, yatak odamızda, benim yatağımda, çıtır oğlanın altına yatmış, neler yapıyor neler… Baksana şunun memelerine, boyunlarına… Azgın köpek, ablanı yalamış, yutmuş, emmiş, morartmış her yerini… Saftirik ablanın haberi bile yok morluklardan… Şuna bak, amcığından senin sevgilinin dölleri akıyor daha vıcık vıcık… Sırılsıklam amı… Görüyor musun?”

“Görüyorum enişte…”

“Kameraya çektim hepsini baldız… Nasıl sikiştiklerini, yatağın içinde birbirlerine nasıl daldıklarını… Herifçioğlu koca yarrağını nasıl daldırıyor karımın amına bir görsen… Yarrağı yedikçe nasıl kıvranıyor ablan, nasıl feryat ediyor, inliyor…”

“Eniştee… Konuşma böyle argo argo…” Utanmıştı haspa…

“Ne varmış konuşmamda baldızım? Sanki sen ak kaşıksın. Bunları yatakta basınca hepsini anlattılar bana… Bıçağı görünce ödleri patladı. Ablan nasıl oğlanın altına yatmış… Emre bey ders yapıyoruz diye seninle nasıl sevişmiş…” Tepkisini ölçmek ister gibi baldızının yüzüne baktı, sonra devam etti,

“Sen nasıl sikilmek istemişsin, yarak diye kıvranmışsın. Emre bey kabul etmemiş seni bozmayı da, kayganlaştırıcı kremi bulup gelmişsin, kendi götünü, oğlanın sikini nasıl kremlemişsin, götünün bakire deliğine nasıl geçirmişsin koca yarağı alıştıra alıştıra, nasıl zevkten gebermişsin, hepsini anlattı.”

“Vay piç vay…” diyebildi dişlerinin arasından Gülaycım. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. “Bütün bunları anlattı ha? Vay korkak orospu çocuğu vay… Ben de erkek zannetmiştim piçi…”

Oturduğu koltukta dimdik kalakalmış, elleri dizlerindeydi şimdi… Dipdiri portakal memeleri açıkta kalmış, kabarık uçları iştah açıcı görünüyordu. Farkında bile değildi kız… Kendini gittikçe kabaran öfkesine kaptırmıştı. Bana hınçla bakıyordu. Kocam bana döndü,

“Git çağır şu çıtır sevgilini, ikiniz de buraya gelin” diye emretti. “Gelirken de kravat çekmecesinde ne kadar kravat varsa hepsini al getir…”

Telaşla yatak odasına gidip kilitli kapıyı açtım, Emre’yi çağırdım. O çırılçıplak haliyle kalktı, yanıma geldi. İkimiz de Adem ile Havva kılığındaydık. Onun erkek güzelliğini görünce dayanamadım yine… Uzanıp boynuna asıldım, dudaklarından öptüm.

Oğlanın gözü korkuyla etrafta dolaşırken pek karşılık vermedi ama, çıplak bedenini mutlulukla kendime çektim. Önündeki yarı sert organına üçgenimle sürtündüm. Yine azmıştım bir anda… Delirtiyordu bu çocuk beni… Kollarımdan zorlukla kurtulup,

“Ne yapıyorsun Gül abla? Bizi öldürtecek misin sen? Neydi o bağırışlar, Gülay’ın sesi miydi o?” dedi korkuyla…

Kravat çekmecesini açıp içindeki bütün kravatları aldım. Sevgilimin yanına gidip,

“Hadi gel, bizi bekliyorlar.” diyerek elinden tuttum, oturma odasına götürdüm.

“Bir türlü anlayamıyorum. Kocan ne yapmak istiyor? Bize… Gülay’a… Normal değil bu olanlar…” diye homurdanarak yanımda geldi, odaya girdik.

Gülay şaşkın şaşkın, çırılçıplak içeriye giren sevgilisi ve ablasına bakıyordu. Gerçekten acayip bir manzaraydı. Murat,

“Karıcığım, ver şu kravatları bana… Emre, sen de otur şu sandalyeye…” diyerek talimatlar yağdırdı bize…

Emre’yi yemek masasından çektiği sandalyeye oturttu. Elimden aldığı kravatlardan biriyle kollarını arkadan sandalyeye bağlayarak sabitledi. İtiraz etmesine fırsat vermeden bir anda ayaklarını da sandalyenin iki ayağına tek tek bağladı. İki yana bağlı bacakları aralık duruyor, güzel erkekliğiyle şu çaresiz, bağlı halinde bile harika görünüyordu.

Çocukcağız ses çıkaramadan, Gülay’ın yanında çıplaklığından utanarak belki, kendisine yapılanlara karşı koymadan boyun eğiyordu. Emre ile işi bitince bana döndü. Kolumdan tutup arkamı çevirdi. İki elimi kavuşturup arkamdan kravatla sımsıkı, kollarım hareket etmeyecek şekilde bağladı.

Ben de olacakları merak ederek hiç karşı koymadım tüm bu süre içerisinde… Bir başka kravatı da boynuma bağladı fazla sıkmadan, fakat çözülmeyecek şekilde… Sonra da bir anda kravatın diğer ucundan kendine doğru çekti. Sendeledim, düşmemek için bayağı çaba sarf ettim.

“Görüyor musun Gülaycım?” dedi kardeşime dönerek… “İkisi de elimde şu anda… Bizi boynuzlayan, aldatan bu iki fahişe elimizde… Bize yaptıklarının cezasını çekecekler bu gece… Ne diyorsun?”

“Ne bileyim enişte… Şaşkınım… Asıl sen ne diyorsun? Nasıl bir ceza? Ne yapmayı düşünüyorsun ki?”

“Madem bunlar bizi sikişmek için boynuzladı. Cezaları da sikiş üstünden olacak. Ulan orospu… Diz çök önümde…”

İtiraz edemeden omuzlarımdan bastırıp önünde diz çöktürdü. Emre sandalyeye bağlanmış, paketlenmiş vaziyette yanı başımızdaydı. Kocam bir anda üstündeki tişörtü çıkarıp fırlattı, sonra da ayağındaki şortu sıyırıverdi.

Şimdi o da önündeki sertleşmiş erkeklik organıyla çırılçıplaktı. Sikini sallaya sallaya gidip kamerasını getirdi, masanın üzerine, tam üçümüzü görüntüye alacak şekilde ayarladı. Kardeşime,

“Sakın merak etme canım… Sadece bu fahişeleri çekiyorum kameraya… Sen görünmeyeceksin.” Kardeşim gülümseyerek,

“Merak etmiyorum enişte… Bana zarar vermezsin, bilirim.” dedi.

Çıplak eniştesini, önündeki göbek deliğine doğru yükselen eniştesinin sertleşmiş, damarlı, mor şapkalı penisini süzen bakışlarındaki parlaklık dikkatimi çekti ve pek hoşuma gitmedi. Emre’den sonra kocama da göz koymuş gibi görünüyordu haspa…

Kamerayı ayarlayan kocam yanıma geldi, saçlarımdan tuttu. Canımı yakarak sikini ağzıma dayadı.

“Yala orospu… Yarrağımı yala… Canımı yakma, gebertirim yoksa… Bak, bıçak hala orada, koltuğun üstünde duruyor, unutma…”

Kocayı Boynuzlamanın Sonu (5), resim №2
Dilimin ucunu dokundurdum biraz, ağzıma dayanan aletin başını şöyle bir okşadım. Aniden bir tokat patlattı yüzüme…

“Doğru dürüst yala ulan… Usta bir fahişe gibi yala… Sok şunu ağzına bakalım… Emre’nin yarrağını ağzına nasıl alıyorsan öyle yap. Yoksa…”

Canım yanarak, çaresiz, dediği her şeyi eksiksiz yapmaya başladım. Sertleşen sikini ağzımda emiyor, dilimle yalamaya çalışıyordum. Saçlarımdan kavrayan parmakları canımı yakıyordu bir yandan… Can acısı, boğazımı kaplayan siki nedeniyle hava alamamak bitirmişti beni… Gözlerimden yaş akıyordu.

Bir ara gözüm Gülay’a ilişti. Hiç de önünde gelişen olaylardan, herkesin çırılçıplak olmasından utanmış, sıkılmış bir hali yoktu orospunun… Tam tersine ilgiyle, merakla bizi izliyordu.

Emre de öyle… Yanı başında oynayan canlı porno ilgisini çekmişti onun da… Siki sertleşmeye başlamıştı bacaklarının arasında… O kardeşimin de, benim de çok iyi bildiğimiz, bizi zevkten kıvrandıran aleti başını kaldırmış, bakınıyordu.

Kocam da görmüştü Emre’nin sikinin kalktığını… Saçlarımı iki yandan tutup defalarca sertçe, sikercesine sikini ağzıma sokup çıkardı. Boğuk sesler çıkardım, kurtulmak istedim.

“Hadi yavrum… Em sikimi… Bak, aşığının da siki kalktı sen emdikçe… Eee… Genç yarrağı başka oluyor değil mi? Daha sen yalamaya başlamadan kalkıyor ibnenin siki… Hazır kıta puştun yarrağı…”

Saçlarımdan tutup sikini ağzımdan çıkardı. Boynuma bağladığı kravatı çekip döndürdü beni… Dizlerimin üstünde, tasmalı bir köpek gibi çekiştiriyordu beni hayvan… Kendimi iyice aşağılanmış hissediyordum. Yanımızda oturan Emre’nin önüne getirdi beni çekiştire çekiştire…

“Karıcığım, bize baka baka bir tarafı şişecek sevgilinin… Hatta şişti bile baksana… Benimkini iyice yaladın, kayganlaştırdın. Hadi onu yala şimdi…”

Zorla bacaklarının arasında diz çöktürdü beni… Hem boynumdaki kravatı aşağıya çekiyor, hem de diğer eliyle saçlarımdan tutup oğlanın sikine bastırıyordu başımı… Mecburen ağzımı açmak zorunda kaldım.

“Aç ağzını karıcığım… Sevgilinin sikini ağzına al bakalım… İşini güzel yap, benim de senin arkanda işim var çünkü… Ama dikkat et… Boşaltmayacaksın oğlan çocuğunu… Geleceğini anladığın anda kendini geriye çekeceksin. Boşalırsa dayağı ikiniz birden yersiniz.”

“İnanamıyorum sana Murat” diyebildim. “Ne sapıkmışsın sen… İçinde neler saklıyormuşsun benim bilmediğim…” Tekrar kenardan ağzıma soktu kendi sikini,

“Konuşma fazla… Asıl sapık sizsiniz. Ben sizin yüzünüzden sapık oldum. Islat şunu iyice…” Gülay namuslu genç kız havalarında,

“Enişte, ben çıkıyorum. Daha fazla seyredemem bunu…” diye söylene söylene yerinden kalkarken kocam sert bir sesle bağırarak durdurdu onu…

“Sen de otur yerine küçük orospu… Benim evimde kendini siktirirken iyiydi değil mi? Yok öyle yağma… Otur şimdi, bunlara vereceğim cezayı izleyeceksin…”

Gülay kös kös yerine otururken ben de kocamın dediğini yaptım, tükürüklerimle pırıl pırıl yaptım kocamın sikini… Sonra sikini ağzımdan çıkarıp benim başımı tekrar Emre’nin sikine gömdü.

Arkama geçti. Kalçalarımda ellerini hissettim. Sonra da am dudaklarımın arasında sikini… Bir yandan Emre’nin kalın sikinin başını ağzıma almaya çalışırken, bir yandan da dikkatimi arkamda neler olup bittiğine veriyordum.

Kocam her zaman yaptığı gibi santim santim içime sokmak dururken, bir anda yarağını amıma gömdü. Bir hamlede kasıklarını götüme yapıştırıverdi.

“Ahhh… Yavaş…” diye boğuk boğuk inledim ağzımın kenarından… Emre’nin koca siki ağzımı doldurmuştu çünkü, konuşmayı bırakın, zor nefes alıyordum… Bana aldırmadı bile hayvan… Kalçalarımı tutup sert sert amımda gidip gelmeye başladı. İnliyordum.

Sonra içimde gidip gelirken aynı anda iki eliyle iki kalçamı dövmeye başladı. Şaplaklar atıp duruyordu kalçalarıma… Her tokat yediğimde irkiliyor, ara verdiğindeyse koca elleriyle şaplak gelecek, canım yanacak korkusuyla kalça kaslarımı sıkıyordum. Bu da kocamın hoşuna gidiyordu besbelli…

Öte yandan ağzımın içinde Emre’nin sikini emmeye çalışıyordum. İkimizin de elleri bağlıydı. Çocuk oturduğu yerde, sandalyenin üstünde kıvranıp duruyor, ağzımın, dilimin verdiği zevkle inliyordu. Bir yandan da kocamın kesin talimatı aklımda, iyice kıvranmaları arttığında ağzımdan çıkarıyor, boşalmaması için sakinleşmesini bekliyordum bir süre…

Gülay… Ah Gülay… Benim orospu kızkardeşim de gözlerini bizden ayırmıyordu. Oturduğu koltukta bacaklarını aralamış, bir eli eteğinin altında külodunun içindeki parmakları oynayıp duruyordu. Diğer eli memelerinde, parmak gibi olmuş uçlarında dolaşıyordu hazla… Az önce yaptığı namuslu kız numarasını çoktan bırakmıştı. Kocam da görmüştü benim gördüğümü, baldızına seslendi,

“Canım… Güzel baldızım… Bir tanem… Çıkar sen de üstündekileri… Daha rahat edersin… Artık çekinecek bir şey kalmadı bu odada…”

Gülay kocamın lafını duyar duymaz dediğini yaptı. Altındaki minicik eteği çıkardı, kalçalarından sıyırıp attı. Biraz külodun üstünden ovaladı amını… Baktı olmuyor, biraz sonra da minicik beyaz külodunu kalçalarını kıvıra kıvıra çıkardı. Şimdi bacaklarını iyice ikiye ayırmış, kılsız tüysüz amcığının dudaklarını sıkıyor, klitorisini ovalıyordu.

Odada biz iki kadının inlemeleri, kocamın kalçalarıma vurduğu tokatların şaklamaları, erkeklerin zevk aldıkça homurdanma sesleri yankılanıyordu. Murat bu arada zevk sularımdan iyice kayganlaşan amımdan çıkardığı ıslak penisini arka deliğime dayamıştı.

Kocam elleriyle butlarımı tutup ikiye ayırıyor, sikinin başını bastıra bastıra götümün deliğine girmeye çalışıyordu. Sonunda başardı. Anüsümün girişini zorlayan sikinin başı lop diye içeriye girdi. Çığlık atmaya başlamıştım. Piç… Bana, çığlıklarıma aldırmadan arkamda gidip geliyordu. Sonunda,

“Ahhh…” diye bağıran kocam sırtıma kapandı. Sikini köküne kadar götüme saplamıştı. Bir anda deliğimden çıktı. Oluşan boşluk hissinin ardından belimde, sırtımda yağmur gibi yağan sıcak döllerini hissettim.

Bir anda oluşan sessizlik… Onca gürültüden, inlemelerden sonra sadece kesik kesik alınıp verilen nefes sesleri… Kocamın gittikçe hafifleyen inlemeleri… Dakikalarca süren hengameden sonra orgazm olan bir tek kocamdı.

Gülay elini amından memelerinden çekmiş, utangaç bir tavırla ayrık bacaklarını bitiştirmiş, önünü kapatıyordu şimdi… Zevk almıştı evet ama, orgazm olduğunu görmemiştim onun… Emre de boşalmamış, yalanmaktan parlayan siki önünde dikilitaş gibi duruyordu.

Bense sadece arkamdan sikilmekle kesinlikle orgazm olamazdım. Ellerim bağlı olduğundan ne ben amımla oynayabilmiştim, ne de kocam klitorisimi okşamıştı.

Öylece arka deliğimde gidip gelmişti hayvan… Köpek gibi sikilmiştim. Yumuşamış aletini okşamakta olan kocam Gülay’a sordu,

“Nasıl baldız? Beğendin mi ablanın cezasını?”

“Ne bileyim enişte… Cezadan çok fanteziye benziyordu yaptığın… Hele ablama mükafat gibi gelmiştir. Baksana yediği önünde, yemediği arkasında… Girilmedik deliği kalmadı.” Hain hain güldü sonra…

“Bir de bu piçe oral yaptırdın ablama, siki yalana yalana zevkten dört köşe oldu herif…”

“Dur bakalım. Daha bitmedi ki… Haydi kalkın, yatak odasına gidiyoruz.” dedi kocam hayvanı…

Kolumdan tutup kalkmama yardım etti. Emre’nin ayaklarını çözdü, sandalyeden kurtardı. İkimiz ellerimiz arkamızdan bağlıydık. Gülay’a elini uzattı,

“Hadi gel güzelim…” diyerek kızın elini tuttu, koltuktan kaldırdı. Elini hala bırakmamıştı. Onlar sarmaş dolaş önden, Emre ile ben arkadan, dört çıplak, sallana sallana yatak odasına gittik.

Devamı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir