Kırılma Noktası – Bölüm 3

BÖLÜM 3

Şirkette boş boş bilgisayarımın ekranına bakıp sağ tuş yenile yaparken cananın söylediklerini düşünüyordum. Selim ve barışın pedofili olma ihtimallerini zihnimde tartarken içeriye canan geldi. Gülümsüyordu, kulağıma eğilip “hafta sonunu birlikte geçireceğiz değil mi?” Diye sormuştu. Dalgın bir suratla kafamı salladım. Yüzü düşmüştü, yanaklarımı iki eliyle kavrayıp, “sen pişman mısın yoksa?” diye sormuştu. Bu durumun onunla ilgisinin olmadığını barış ile selimin pisliğini düşündüğümü söyledim. Tekrar yüzü gülmüştü. “Boş ver onları Allah cezalarını versin biz ilişkimize bakalım” demişti. Yanağıma tam öpücük kondurduğu sırada, içeriye çağla gelmişti. Kısa süren bir şoktan sonra nefret dolu gözlerle bize bakarak arşive girdi. Canan telaşlanmıştı. Elini tutup;

Alper: artık geri dönüşü olmayan yola girdik. Beraber göğüs gereceğiz her şeye.

Bunları duyan canan biraz rahatlamış gibiydi. Tam o sırada insan kaynakları müdürü ismail girmişti içeriye. Bizi umursamadan arşive girmişti. Cananla birbirimize baktık ne yapıyor bunlar diye. Çok geçmeden öğrendik cevabımızı. İçeriden sevişme sesleri gelmeye başlamıştı. Canan yüzünde şeytani bir sırıtışla;

Canan: kıskandı bizi herhalde baksana, koca göbekli tıknaz yavşağa muamele yapıyor.

Alper: ne hali varsa görsün sikimde bile değiller.

Canan: işte duymak istediğim cümleler bunlar hayatım.

Canan kapıya yaslanmış içeride sevişen eski sevgilimle ismaili dinliyordu. Nasıl bir orospuların arasına düşmüştüm. Son birkaç haftadır yaşadıklarıma bak! İçeriden sadece ismailin homurdanma sesi geliyordu. Arada çağlayı kalçalarından tokatladığını duyuyordum. Birkaç saniye sonra sesleri kesilmişti. İşleri bitmişti belli ki, toparlanıyor olmalılardı. Canana kapıdan uzaklaşması gerektiğini işaret etmiştim. Gidip bir sandalye aldı ve yanıma oturdu. Çıkmalarını bekliyorduk. İlk çıkan ismail olmuştu. Terlemiş, gömleğini tam düzeltememişti. Kasıla kasıla yürüyordu. Cananla bakışarak güldük. Kapı bir daha açıldı çağla sinirli bir yüze sahipti o an. Siyah diz üstünde biten eteğinde ismailin yavruları duruyordu. Yüzümüze bile bakmadan hızlı hızlı yürüdü gitti. Canan kahkahayı patlattı. Muhtemelen çağla duymuştur ama geri dönmedi.

Canan: ayyy bayılıcamm alperr! Kaç dakika sürdü bunların kiii.

Alper: şşş çok bağırma duyacaklar şimdi.

Canan: amannn duyarsa duysunlar, yalnız nasıl kudurmuşlarsa bizi görmezden gelip, içeride seviştiler. Cesaretlerini takdir ettim. Keşke buna değecek şekilde sevişebilselerdi.

Canan tekrar kahkaha atmaya başladı. Histerik kahkahaları sona erince, elini gömlek yakamın içinden boynuma soktu ve boynumu parmak uçlarıyla hafif bir şekilde sıkıyordu.

Canan: ben artık odama gideyim bitirmem gereken işlerim var. Ayrıca unutmadan şunu söylemek istiyorum. Cuma akşamı iş çıkışı buradan birlikte çıkıyoruz. Bir avm’ye gidip senin seçeceğin iç çamaşırı, crop, tayt kısacası bir çok fantezi giyim ürünleri alacağız. Oradan da ev için yemek için malzeme, bol alkol alırız. Eve girdik mi pazartesi sabahına kadar çıkmak yok. Unutmadan benim evden birlikte gideceğimiz için iş yerinde giyeceklerini de getir. Bakarsın, ismail bey rp’si yaptırırım sana.

Kahkaha atarak odasına doğru yol almıştı canan. Biraz zaman geçtikten sonra barışa mesaj attım. Akşama sendeyim bir şeyler içeriz muhabbet ederiz gibisinden. Seliminde orada olacağını belirterek olur demişti. İş çıkışına doğru çağla ismail bey ile cilveleşmeye devam ediyordu. Siniri geçmişti. Canan’a mesaj attım eve bırakmamı ister misin diyerek. Geçen sefer gibi arabayı çıplak süreceksen neden olmasın diye cevap atmıştı. Akşam canan arabaya bindiğinde koltuğa oturdu ve eteğinin altından iç çamaşırını çıkardı. Bacaklarını aralayıp eteğini beline kadar çekmişti. Sıra sende der gibi bana bakıyordu. Arabayı çalıştırmadan elini tutup amına doğru götürdü. Senin için hazırlanıyorum demişti sessizce. İş yerinden insanlar çıkıp evlerine gitmek için yürüyorlardı. Camlarda film olmasına rağmen görülmeme riskine karşı arabayı çalıştırıp yola koyuldum. Canan viteste duran elimi okşarken kendini parmaklamaya başlamıştı uygun bir yerde durup dörtlüleri yaktım ve gömleğimin düğmelerinin hepsini açtım. Cananın gözü parlıyordu. Derin bir iç çekti ve daha hızlı okşamaya başladı. Arabayı tekrar sürmeye başladım. Kendimi yola vermem gerekiyordu ani bir dikkatsizlik bizi öldürebilirdi. Canan bunu umursamıyordu. Elbisesinin askıların omuzlarından indirdi sütyenini çıkardı. Aşağıdan baskı gelmeye başlamıştı. Terliyordum. Uzun zamandır tam anlamıyla seks yapmamanın vermiş olduğu bir baskınlık vardı. Vites topuzunda duran elimi okşamayı bıraktı, yavaşça kendine doğru götürüyordu iki parmağımı kavradı ve amının dudaklarına sürtmeye başladı. Her şeyi kendisi yapıyordu. İyice ıslanmıştı yol boyunca tatmin etmişti kendini parmak uçlarım sırılsıklam olmuştu. Yavaşça parmaklarımı içine sokmuştu. Sıcaklığı, ıslaklığı hissediyordum. Gözlerini kapamış kesik kesik seslerle mırıldanıyordu:

Canan: şu an ımm! Se- seniin ıııımm yanı-m-daa olma- ııııımmmm naa- ımm rağme-n offf seni hayal ediyoru-mmm

Cananın bu tarz konuşması beni bitiriyordu. Yol boyunca fantezilerini anlattı inleyerek. Evine geldiğimizde kaç kere boşaldı bilmiyordum. Tek bildiğim koltuğun sırılsıklam olmasıydı. Üstünü düzeltti ve arabadan indi.

Canan: iç çamaşırımı sana bırakıyorum. Koklayıp beni arzula mastürbasyon yaparken beni hayal et. Hatta görüntülü arayalım birbirimizi karşılıklı yapalım. Ben de dildomu kullanırken senin ismini haykırayım. Telefonunu çıkardı ve ıslak koltuğa iç çamaşırını koyarak resmini çekti ve gülümseyerek gitti.

Arabada kendimi terlemiş buldum. Tuhaf istekleri vardı bu kızın. Ne zamandır ber sevişmiyordu acaba. Normal şartlarda kendisini bir arkadaştan öte görmeyecek olan ben onu sikmek için hafta sonunu iple çeker olmuştum. Kendimi toparlayıp barışlara doğru yola koyulmuştum. Yolun yarısında onları aradım bir şey isteyip istemediklerini sordum. Vardığımda derin düşüncelerle lütfen cananın söyledikleri yanlış çıksın diye dua ediyordum.

Kapıyı selim açtı. “Hoş geldin kardom buyur geç.” Diyerek karşılamıştı beni. Barış mutfakta yemek hazırlıyordu. Durumu çok belli etmeden normal davranmaya çalışmıştım.

Alper: ne var yemek hazırlıyorsun barış?

Barış: soslu makarna ve kırmızı şarap.

Alper: ne o üniversitede miyiz lan şarap ne itöldüren mi? Diyerek gülmüştüm.

Selim: kanka çok güzel yapıyor makarnayı ama dışarıda böylesini yemediğine eminim.

Barış: olum şu aynı esprilerini artık değiştir ya. Valla sıktı lan.

Alper: tamam tamam banyo gidiyorum ben bi elimi yüzümü yıkayıp geliyorum.

Barış: yeri biliyorsun çabuk gel yemekler hazır.

Yemekler yeniyordu. Bildiğimiz makarnaydı öyle selimin abarttığı gibi bir durum yoktu. Konuyu nasıl açacağımı düşünüyordum. Çok dalmış olacaktım ki. Selim omzuma bir tane patlattı.

Selim: Çağlayı mı düşünüyorsun lan hala?

Barış: alper sende de iyi sabır var bak açık açık o sikik suratlı ismaile takılan çağlayı nasıl derdest etmedin hala şaşırıyorum. Gavat mısın lan sen yoksa. Diğer ikisi gülmeye başlamışlardı.

Selim: hem boş ver ayrıldığın iyi oldu bak gerçek yüzünü görmüş oldun kızın. Olum kim ismailin altına yatar lan biraz midesi olur insanın.

Barış: sik kırığı böyle mi teselli edilir insan biraz geliştirin kendinizi.

Selim: ne diyim amına koyim adama. Baksana çökmüş. Geldiğinden beri aynı surat. Alooo alper kendine gel artık sikmiyim tahtanı.

Alper: sizinle bir şey konuşucam yemeğiniz bittiyse salona gelin.

Selim: lan yoksa hamile misin? İkisi birden buna kahkaha atmışlardı.

Sesimi çıkarmadan salona gidip tekli koltuğa oturdum. Bu ikisi gelip karşımda duran üçlü koltuğa oturdular. Merakla bana bakıyorlardı. Bu zamana kadar nasıl konuşmam gerektiği konusunda kafa patlatmıştım ama bir yolunu bulamamıştım. Artık ağzıma ne geldiyse söyleyecektim. Dananın kuyruğu kopacaktı bugün.

Alper: ikiniz beni dikkatli dinleyin şimdi ve sözümü kesmeyin sakın. Ben sizin hakkınızda yeni bir şey öğrendim ve bu konuda oldukça şaşırdığımı belirtmem gerek. Bu yüzden size biraz zaman tanıyorum ya bana itiraf edersiniz ya da sizi evire çevire döverim. Bu bilgiyi öğreneli biraz zaman oldu. Arkadaşlığımızın hatırına duyar duymaz sizi gebertmediğime şükredin. Ama bana karşı dürüst olun. Şimdi sizi dinliyorum.

İkisi biraz şaşırmışlardı. Birbirlerine baktılar. İçimde büyüyen öfkeden midir yoksa, gerilimden midir tam emin olamıyordum ama kaslarım iyice gerilmişti. Bir sigara yakıp yüzlerine bakmaya başladım. İlk konuşan barış oldu:

Barış: hangi konuda olduğunu söylersen sana yardımcı olabilirim. Ne duydun, kim sana ne söyledi bilmiyorum ama biraz ipucu vermen lazım kanka.

Alper: tek kelime ediyorum “cinsel hayat.” Şimdi dökülün.

Selim: sağol kanka öyle güzel bir ipucu verdin ki 80 farklı konuya bağlanabiliriz buradan.

Alper: uzatmayın beyler, itiraf edin rahatlayın.

Selim ve barış birbirine bakıyordu. Sessizce anlaşıp aynı ağızdan söyleyelim gitsin diyorlardı. Ama hala konuşan kimse yoktu.

Alper: hadi ama artık. Daha ne kadar beklemem gerekiyor.

Barış: alper seni severiz. İyi bir insansın…

Alper: ya bırak traşı amına koduğum söyle lan!

Selim: sakin ol kardeşim tamam sırf arkadaşlığımızın hatırına bunu bozmayalım diye sana söylemedik ama madem çok istiyorsun söyleyeceğiz her şeyi amaaa sende bunu kimden duyduğunu söyleceksin anlaştık mı?

Alper: tamam söz hadi dökülün.

Selim: ben başlıyorum o zaman (barışa bakarak) şimdi her insanın cinsel dürtüleri ve tercihleri farklı olabilir biliyorsun…

Bir sigara daha yakmıştım. Duymak istemeyeceklerim yavaş yavaş kulağıma çalınıyordu.

Selim: biz bu farkındalığı geçen yaz fark ettik. Barışla beraber gittiğimiz bodrum tatilinde. İşte ruslar, ingilizler, almanlar falan anlarsın gavur amı sikmek gibisi yoktur. Bunların hayalini kurarken…

Alper: ya yarrağım big bang patlamasından başlasaydın keşke böyle erken biter heyecanı kalmaz.

Barış: alper biz homoseksüeliz.

Barış pat diye söylemişti. Bu ikisi gaydi. Nasıl yani canan bana yalan söylemişti o halde iyi de neden? Birkaç dakika öylece baktım bunlara sevindim gülmeye başladım bir keyif sigarası yakmaya başladım. Selim ve barış şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Gücenmiş gibilerdi.

Alper: beyler kusura bakmayın gerçekten şu an bunları duyduğuma o kadar sevindim mi size anlatamam. Demek ev kiraları pahalı o yüzden aynı eve çıkıyoruz demeniz, bir bahaneydi.

Selim: demek sende homoseksüelsin. Ee üçlü yaparız o zaman. (çıldırmışçasına mutlu olmuştu bunları söylerken)

Alper: yavaş gel sikik ben heteroyum. Sadece bana söylenenden farklı bir durum olduğu için seviniyorum. Ayrıca bu durumu keşke benden saklamasaydınız neyse sizin adınıza sevindim yine de. He şunu unutmadan ben öyle ibne, göt, sikik gibi lafları yine kullanırım ama bunu size eskiden söylediğim gibi algılayın olur mu cinsel yöneliminizi sorgulamıyorum kesinlikle.

Barış: sıra sende şimdi ne duydun ve kimden duydun?

Alper: ya amına koyim 5 saniye önce yüzüm gülüyordu niye hatırlattın. Neyse söz verdik bir kere. Öncelikle canan söyledi bunu. Siz ikiniz birer pedofiliymişsiniz. Ve ücret karşılığında ufak yaştaki kızları kiralıyormuşsunuz.

Barış ve Selim: vay orospuuu!

Alper: aynen orospu ama ne orospu. Şimdi beni aydınlatmanızı istiyorum bunu neden söylemiş olabilir var mı tahmininiz.

Barış: tahmin değil olanı söyleyeyim. Canan bizimle çok yakındı ama aklı hep sendeydi. Çağlayı köpek gibi kıskanıyordu. Hatta bizi çağlayı ayartmamız için bile arada kışkırtıyordu.

O an zihnimde çağlanın bana söyledikleri gelmişti. “en yakın dediğin arkadaşların bile benim peşimdeydi…”

Barış: ama biz öyle bir şey yapmadık. Bizden umduğunu bulamayınca bizimle daha konuşmadı. Siz yapamazsanız ben yaparım gibi bir şeyler zırvaladı. Açıkçası pek umursamadık onu. Ama görüyorum ki hem seninle çağlanın arasını bozmakta başarılı olmuş. Bizi de hayatından çıkartman için böyle bir iftira atmış. Kendisi bencil bir kaşar alper.

Selim: bu kızdan uzak dur kafayı yemiş. Eğer çağla ile tekrar barışabilecek bir durumdaysan kıza bir şans ver yada git yalvar falan.

Alper: o iş olmaz unutun onu.

Selim: (barışa bakarak) sağlam sarsmış temeli orospu.

Barış: selim haklı bu kızdan uzak dur bak. Gözü sadece seni görüyor deli karının. Yanına dişi sinek gelse 6 el ateş eder tabancayla. Başına bela alırsın.

Alper: ben zaten bahtımı sikiyim deli paratoneri var bende nerde kudurmuş azman, aklı kaçık var beni buluyor.

Selim: alper bu konuştuklarımız aramızda ona göre bak.

Alper: aramızda kardeşim siz eğlenmenize hayatın tadını çıkarmaya bakın benden size zarar gelmez.

Barış: iyi o halde yak bir sigara daha ve izle bizi belki fikrin değişir.

Barış selimin kucağına oturdu dudaklarından öpmeye başladı. İkisi yavaş başlayan bir öpüşmeyi, sert tutkulu bir hale çevirdiler. Birbirlerinin üstündekileri çıkartırken. Bunu izlemek yerine çekip gitsem ayıp olur mu diye düşünmüştüm. İkisi çıplak bir şekildeydi. Barış selimin kucağında sürtünüyordu. Selim, barışın kalçalarını sıkıyor boynunu emiyordu. İkisi ayağa kalktılar birbirlerine sarıldılar. Birbirlerinin sikini sıvazlıyorken öpüşüyorlardı…

Alper: ben kaçıyorum gençler size iyi eğlenmeler. Yarın iş var malum. Sizde birbirinizi fazla yormayın. Yoksa ismail beyin her yıl yaptığı personel verimlilik testinden kalırsınız ona göre.

Gülümsedim onlara doğru. Sevişirken el sallamakla yetindiler. Kapıyı kapattığımda üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Cananın niyetini öğrenmiştim hem. Çağlanın aklına girip beni ondan ayırmak için planlar yapıyordu demek. Çağlayı tek gecelik ilişkiye ikna etmek öyle mi canan hanım? Görüşeceğiz seninle.

Eve geldiğimde üzerimden kalkan bir yükün vermiş olduğu rahatlıkla duşumu aldım. Aynı zamanda dostlarımın eski sevgilim daha olsa yangözle bakmamaları beni daha çok sevindirmişti. Listeden silinen iki isim. Geriye uğraşacağım çağla, ismail ve canan kalmıştı. Koltuğa uzanmış son zamanlarda bu yaşananlardan o kadar çok yorulmuştum ki, keşke gamzenin yanına şimdi gitsem diye düşünüyordum. Tatil gerçekten bana iyi gelebilirdi. O sırada canan mesaj atmıştı. Aynanın karşısında domalmış geceliğini yukarı kaldırmış bir şekilde yine selfi çekmişti.

Canan: arabada söylediklerimi unutmadın değil mi? Hazırsan seni bekliyorum. Şu an cananı çekecek hiçbir isteğim duygum yoktu başımdan savmak şunları yazdım cevap olarak:

Alper: Kendini hafta sonuna sakla, heyecanını diri tut ki, sevişirken bağırdığımızda komşular seni evden atmak için imza toplasınlar sende bu sayede bana taşın.

Canan şakayla karışık şu mesajı atmıştı:

Canan: yine duşa soktun kardeş! Gülümseyen bir emoji koymayı unutmamıştı.

Uykum pek yoktu o yüzden gamzeye mesaj atmak istemiştim. Hem onu ihmal etmemeliyim diye düşündüm. Sonuçta birlikte tatil yapacaktık aramıza soğukluk girsin istemezdim instagrama girip mesaj attım.

Alper: yıllardır ihtiyacım olan tatile kavuşmama son 1 ay kaldı. Denizden hiç çıkmayacağım. Umarım anlayışla karşılarsın.

Biraz zaman geçtikten sonra gamze mesaj attı:

Gamze: istediğin kadar denize girebilirsin ama tek bir şartla güneş kremini ben sürersem şayet.

Bu kız beni ciddi anlamda azdırıyordu. Her cümlesinin sonunda aynı emojiyi koyuyordu, sırıtan şeytan.

Alper: oo ben de zor bir şey isteyeceksin sanmıştım. Umarım 4 gün yeter bize.

Gamze: istersen hep kalabilirsin. Ben sana iş bulurum, ev ayarlarım hemen.

Alper: ne tarz bir işten bahsediyoruz acaba?

Gamze: onu kalmaya karar verirsen konuşuruz canım.

Biraz daha konuştuktan sonra üstümü çıkardım çıplak bir şekilde uzandım koltuğa pikeyi üstüme çektim. Yatıp uyudum.

Cuma günü gelmişti. Canan mesajlarla beni bombardımana tutmuştu. “Akşam olsun artııkk”, “neden geçmiyor zaman” gibi cümlelerle darlamıştı beni. Bende heyecanlı görünmek için ona ayak uyduruyordum. Öğle saatlerine doğru çağla odama gelmişti kapıdan bana baktı, geri döndü, sonra tekrar geldiğinde;

Alper: bir şey mi diyeceksin?

Cağla: sana diyecek neyim olabilir be! İşine bak sen.

Alper: ismail beyi arıyorsan burada değil. git ötede volta at o zaman kalabalık yapma burada.

Çağla: ismailin nerede olduğunu biliyorum. Canana bakıyordum.

Alper: odasındadır git oraya bak burada değil işte gördün. Hem ismail bey diyeceksin burası bir şirket dingonun ahırı değil.

Çağla: ay sanane be nasıl dersem derim ismail derim, kocam derim, erkeğim derim sana ne oluyor. Çalışan unvanlarını koruma başkanı mısın sen salak!

Çağla bunu diyip gitmişti ama amacı beni ve cananı yoklamaktı. Cananla bizi yakın görmesi onun canını yakıyordu. İçimden, “merak etme çağla sıra sana ve o sapık ruhlu yerden bitmeye de gelecek. Bakalım karısının çocuklarının yüzüne nasıl bakacak, sadece sıranızı bekleyin” diye geçirmiştim. Akşam olmuş iş yerinden çıkarken cananı fevzi beyin yanında gördüm. Kendisi muhasebe müdürüydü cananın amiri. Ona biraz kendini hasta hissettiğini klima çarptığını duruma göre pazartesi günü gelemeyebileceğini söylüyordu. Yolunu yapıyordu sinsice. Çağla ise ismailin arabasına binmişti onlarda belki hafta sonunu birlikte geçirmek istemiş olabilirlerdi. Arabaya binip motoru çalıştırır vaziyette cananı bekliyordum. Çantam arka koltuktaydı. Canan arabaya bindi, sevgilimmm diye bağırarak bana sarıldı. Hadi bir an önce alacaklarımızı alalım ve evimize geçelim. Yol boyunca heyecanını gösterecek şekilde davrandı. Hatta koltuğu yıkamamam gerektiğini yolcu koltuğunda sadece kendisinin oturacağını belirtmek için zevk sularını bilerek akıttığını anlattı. Bu kadın gerçekten manyağın bayrak taşıyanıydı.
Avm’ye geldiğimizde direkt iç giyim mağazalarına gittik. Bütün hepsini bana seçtirmişti. Siyah dantelli sütyen ve iç çamaşırı, transparan bordo gecelik, üç farklı renkte tayt, sütyen boyutunda beyaz bir crop, sadece önü ver arkayı kapatacak uzun yırtmaçlı bir gecelik daha, fileli envai çeşit çorap, çiftler için yapılmış geniş bir bornoz gibi bir sürü eşya almıştık. Giyim mağzasından çıkıp, eve alınacak yemek malzemeleri ve alkol işini halletmek için süpermarkete girmiştik. Meyveler, sebzeler, kahvaltılıklar, kuruyemişler, tatlılar, tuzlular, bir şişe şarap, viski, tonik, tekila ve cila niyetine bira almıştık. Şu aldıklarımızla bir markette biz açabilirdik. Elimde bir sürü poşetle avm’den çıkmaya doğru giderken durdum. Kondom almayı unutmuştum. Canana söylediğimde. Gerek yok sevgilim ben senin tenini ve içime bırakacağın sıcaklığı hissetmek istiyorum, merak etme hap aldım ben eczaneden diyerek arabaya doğru gittik. Poşetleri koyup eve gitmiştik.
Merdivenlerden çıkarken ellerime süpermarketten aldığımız poşetler vardı. Giyim poşetleri cananın elindeydi. Canan kapıyı açtı poşetleri içeri fırlatıp ayakkabılarını çıkarmıştı içeri girdiğinde ışığı açtı ve hoş geldin evimize diyerek beni selamladı. Ellerim poşetleri taşımaktan kan toplamıştı neredeyse. Mutfağın yerini sorduğumda tarif etti. Mutfağa doğru giderken sırtıma atlayıp boynuma sarıldı. Ben yürürken kıçıma şaplaklar atıyor. “Hadi kocacım dehh” diye beni şamarlıyordu. Mutfakta poşetleri bıraktıktan sonra sırtımdan alıp onu mutfağın tezgahına oturttum. Bacaklarını aralamış bana gülümsüyordu. Dudaklarına doğru yaklaştığımda, ikimizde yorulmuştuk bütün bu gezmelerden. Dudakları dudaklarıma değerek:

Canan: önce birlikte duşumuzu alalım hem senin seçtiklerini giyebilirim bu sayede.

Ellerimden tutup beni banyoya doğru götürürken aldığımız elbise poşetlerini de yanımıza almamı söyledi.

Banyoya girdiğimizde birbirimize sarıldık sıkıca, ardından duşa kabine gitti suyu açtı biraz ısınması lazım diyip bana geldi tekrar. Gömleğimin düğmelerini açıyordu sadece izliyordum onu, nazik bir şekilde gömleğimi üstümden çıkartıp, köşeye katladı

Canan: bu benim artık, evde bir şey giyeceğim zaman senin kokunun sinmiş olduğu gömleği giymek istiyorum anlaştık mı bitanem.

Alper: sen nasıl istersen hayatım.

Yanaklarını elimin tersiyle okşuyorum. Kafasını onu okşadığım elime doğru yatırıp, pantolonumu çıkarmaya başlamıştı geriye sadece boxerım ve çoraplarım kaldı önce boxerımı çıkarttı, bunu yaparken yavaştı ve gözü hep oradaydı, domalarak boxerımı indirdi ve tamamen çıkartıp fırlattı. Çoraplarımı çıkarttım ve soyma sırası bendeydi. Arkasını döndü. Giydiği sırttan fermuarlı elbisesini yavaşça indirdim ve bir öpücük kondurdum. Askılarını omuzlarından düşürdüm, elbisesi belindeydi. Sütyenini kopçasını açıp fırlattım, yere eğilip diz kapaklarının az üstünde olan çoraplarını çıkardım. Ben bunu yaparken bana yalvaran gözlerle bakıyordu. Olduğum yerden iç çamaşırını indirmeye başladım. Geriye bir tek elbisesi kalmıştı. Onu da çıkarttıktan sonra ikimizde çıplaktık. Ellerimden tuttu banyoya akan suyun altına girdik. Önce sen diyerek sırtını bana döndü. Sikim sertleşmişti kalçasını bana değdiriyordu. Başını sabunlayıp ovaladım. Lifi köpürttükten sonra ensesinden sırtına doğru ovalamaya devam ettim. İki eliyle baldırlarımı sıkıyor kafasını bana doğru yaslıyordu. Sertleşmiş olan sikimle kalçalarının arasına doğru bastırdım. Bu şekilde kalmaya devam ederken boynunu ve mandalina büyüklüğündeki göğüslerini ovalıyordum, kollarını ve göbeğinden sonra kasıklarına gelmiştim, sikim baskıyı kendisi arttırmıştı. Hafif iniltiler çıkartıyordu. Kasık bölgesini liflerken kulağına fısıldadım;

Alper: bu gece ilk olarak yüzüne boşalacağım.

Canan: (yutkunarak) evet sevgilim sonra?

Alper: ikincisi ağzının içi olacak.

Canan: hııım sonra?

Alper: üçüncüsü her iki göğsünün üstüne ve arasına olacak.

Canan: Devam et lütfen sonra?

Alper: sonra sırtına, hemen ardından kalçalarının tam arasına

Canan: başka? (inleyerek)

Alper: hem ön hem arka deliklerine kasılarak sıcak sıcak boşalacağım.

Canan: boşaldıktan sonra hemen çıkma döllerin içimde git gel yap yine olur mu?

Bunu söylerken baldırlarımı delercesine tırnaklarıyla bastırıyordu. Kalçalarını sikime doğru bastırıp sürtünüyordu. Sikim sertliği ile göt deliğine doğru baskı yapıyordu. Boyu kısa olduğu için rahattım, istediğim şekilde sikebilirdim. Sıra ona geldiğinde bu sefer ben arkamı döndüm. Aynı benim yaptığım gibi ensemden başladı, ancak bir eliyle yapıyordu diğer eli sikimi avuçlamış okşuyordu. Dönmemi istediğinde direkt gözleri sikimdeydi, vücudumun neresini ovaladığının pek farkında değildi, ilgisi arzusu sadece sikimdeydi. Onu okşarken kafasını kaldırdı, hafif çattığı kaşları ve yalvaran gözlerle bana bakıp;

Canan: beni sikerken sert ol olur mu? Ne kadar bağırırsam bağırayım sert ol, durma hiç. Bana istediğini yapabilirsin tamamen seninim.

Bunları söylerken bir bana bakıyordu bir sikime. O kadar uzun süre okşamıştı ki dayanamadım artık. Duvara sıcak su tuttum önce duş başlığını yerine koyup suyu kapattım. Kaldırıp kucağıma oturttum sikim o ıslanmış amına yavaş yavaş girdi ayaklarını belime ellerini boynuma olacak şekilde sarıldı. Su tuttuğum kısma doğru sırtını yapıştırdım ve o daracık amında gidip gelmeye başladım. Kucağımda zevk iniltileri atıyor, sırtıma tırnaklarıyla işaret bırakıyordu. İçi o kadar sıcak ve dardı ki sanki arka deliğinden girmiştim öyle bir his vermişti. Kulağıma doğru ilk seferde içime boşal yüzüme sonra boşalırsın lütfen diye yalvarıyordu. Yaklaşık 3-4 dakika bu pozisyonda içinde gidip gelirken yorulmaya başlamıştım. Kucağımdan indirip duşa kabinin camlarını ellerini koyup yarım domalttım. İçinde gidip gelmeye devam ediyordum. Hızlanmıştım. Bakışlarım kalçalarının arasındaki sikimdeydi. Sıcaktan damarlarım acayip şişmişti. Ben cananın içinde hızlandıkça o daha yüksek sesle inliyordu. Bacakları kasılmaya başlamıştı boşalacaktı. Boşalmasını hızlandırmak için elimi klitorisine atmıştım, hem içinde gidip gelirken hem okşuyordum. Artık dayanamadı ve kasılarak boşaldı. Onun bu halini gördükten sonra bende boşalmaya yakındım. Dizlerinin üstüne oturtup bir elimle çenesinden tutup başını havada tutarken, diğer elimle sikimi onun yüzüne doğru hızlıca okşuyordum. Ağzını açmış bekliyordu. Kısa bir süre içinde alnına, dudaklarına, göz kapaklarına, yüzünün bir çok yerine doğru boşalmıştım. Uzun zamandır seksten uzak kalmanın patlamasıydı bu. Suyu tekrar açtım ve yerde dizlerimizin üzerinde oturmaya başladık.