Kimsin Sen? [3. Bölüm]

Üçüncü güne uyanırken, ilk yaptığım şeyin instagramı açmak olduğunu farkettim. Gelen giden mesaj yoktu. Sabah ereksiyonum için iyi haber değil bu. Tekrar bakabildiğim, tek fotoğrafı bile o anı hatırlayıp, sertleşmeme sebep oldu. Masum ve biraz kafayı dağıtınca kurtulabileceğim bir sabah ereksiyonundan çıkıp, bir şekilde boşalmam lazım kategorisine girdi.

Kendimi duşa attım. Soğuk su. Bolca soğuk su. Çözüm olmadı. Biraz daha beklesem akan suyun altında? Hala taş gibiyim… Bu sikler de nedense hep böyledir, en ihtiyacın olan zamanda mahçup eder, en gereksiz zamanda da başına dert olur. İki elim duşun duvarına dayanmış, suyu sırtıma vurdururken, kapının açılmasıyla irkildim. Duşta sikimi sıvazlarken yakalansam, ki yakalanmışlığım çoktur, açıklaması var ama belli ki soğuk suyun altında 15 dakikadır dururken önümde sallanan taş gibi sikimin açıklamasını eşime yapmakta zorlanacaktım.

– Sen hayırdır ya? Sabah sabah…

dedi.

– Ya zaten en dertli zamanı sabah değil mi bu meretin amk. Götüm büzüştü suyun altında durmaktan, bu inmek bilmedi…

dedim… Gözü parladı. Eşimin de aynı benim gibi belli fetişleri var. Hala bazılarını bana söylemediğinden kuşkulanıyorum hatta. Her sevişmemizde beni çıldırtır, her sikişmemizde ertesi gün yerimden kalkamam. Evet arkadaşlar, sevişme ve sikişme iki farklı şeydir bana göre…

Kapıyı kilitledi. Suyu kapatmamı söyledi. Kapattım. Duşun büyük camlı kapısını açıp, içeri girdi. Üzerinde kıyafetleri vardı hala…

– Dur bakayım demin ki gibi…

dedi. Ellerimi soğuk duvara dayayıp, arkamı ona döndüm. Yaklaşıp, kasıklarını ıslak kalçalarıma bastırdı. T-Shirtü sırtıma dayanmış, göğüslerini hissedebiliyordum. Sol eliyle uzanıp sikimi tam başının altından kavradı. Sağ eliyle ise tam ters taraftan uzanıp, taşaklarımı avuçlamaya başlamıştı. Sol elini sıkabildiği kadar sıktı, yaklaşık 20 dakikadır erekte olan sikimin başı iyice kabardı. Sağ eli ise tam tersine son derece yumuşak hareketlerle taşaklarımı seviyordu. Ağırlığımı iyice duvara verdim, bacaklarım belli ki birazdan kasılacaktı yeterince. Sol eli sıvazlamaya başlamıştı. Tahmin edebileceğiniz en sıkı tutuşla, elinde git-gel yapmıyordum. Sikimin derisini aşağı ve yukarı çekiştiriyordu resmen. Yine de çok zevkliydi. İki gecedir 3-4 kez boşalmıştım ama ilk kez başka birisi sikime dokunuyordu. Gözlerimi kapattım, hafifçe sol elini gevşetti. Artık hızlanabilirdi ve her hızlandığında da avucu ıslak taşaklarıma çarpıp garip bi ses çıkartıyordu. Bi de ben inliyordum tabi.

– Beni uyutup, böyle mi okşuyorsun sikini?

dedi. Hafif inleme ile onayladım. Taşaklarımı okşayan sağ elini kendine çekti. İkimizin vücudu arasında hissediyordum kolunu, kalçalarımın arasından uzandı bi yere. Kumaş? Arada şortunun kumaşı var. Dayanamamış ve sol eliyle sikimi okşarken, sağ eliyle de kendi amını parmaklamaya başlamıştı.

– Beni uyuttuğunu düşündüğün gecelerin bazılarında, ben de yatağımızda amımı götümü böyle parmaklıyorum…

dedi… Az uyumuşum, soğuk sudan beynim uyuşmuş ve uzun süredir vücudumdaki kan sikimde toplanmış durumda. Kelimelerle aram bu kadar iyi birisiyken, tek yaptığım bir kez daha inlemek oldu. O da inleyerek karşılık verdi. Ellerimi duvardan çekip, ona dönüp işi ilerletmeye karar verdim.

– O siktiğiminin ellerini kendine sakla. Sakın dönme. Madem bensiz boşalmayı seviyorsun, şimdi de bana bakmadan boşalacaksın.

dedi. İnledim yine. Sol elinin işaret ve başparmağının arasındaydı sikimin kökü. Boştaki parmakları ise taşaklarımda dolaşıyordu. Yine sıkmıştı işaret ve başparmağıyla. Hafifçe sallamaya başladı.

– Tam ters pozisyonda olsak, affetmeyip sikerdin götümü di mi? dedi..

Haklıydı. En sevdiğim şey uzun süren ereksiyondan sonra götünü sikmekti. Acayip hoşuna gidiyordu gecenin belki 3 belki 4. postasından sonra, bir türlü dudaklarıyla, amıyla boşaltamadığı sikimi kalçalarının arasına alıp, götüyle 2-3 dakika içerisinde boşaltmak.

– Evet…

dedim. Önceki her soruyu inleyerek cevaplamayı tercih ederken, buna “evet” demem garip şekilde onu sinirlendirdi.

Sağ elini şortundan çıkartıp, kalçalarımın arasından taşaklarımı avuçladı. Ama öyle bir pozisyonda avuçladı ki, başparmağı göt deliğime baskı yaparken, taşaklarım avucundaydı. Dizlerinin üstüne geçti, sol elini de bırakmıştı. O da kalçalarımın arasından sikime uzandı, aşağı doğru çekti. Dünyanın en acılı pozisyonlarından birisidir. Sert sikiniz aşağı çekilmesi. İstemeden de olsa ellerimi aşağı kaydırdım ve öne eğildim, belki 30 belki 40 santim. Ama ona yetmişti. Sağ elinin başparmağını götüme geçirmiş, sol eliyle sikimi sıvazlarken bir yandan da sikimin başını dudaklarına sürtüyordu.

Belli bir süre evliyseniz, bu tür şeylere pek takılmıyorsunuz. Kimin deliğine hanginizin neresi girdi vs konuları, konuşulmadan anlaştığınız konulardan oluyor. Bu da öyleydi. Ufak tefek dil ve parmak benim için sıkıntılı değildi. Keza o da götünü yedirmeyi ve siktirmeyi seviyordu.

Sağ elini hafifçe hareket ettirip, taşaklarımı sevmeye başladı yeniden. İçimdeki parmağı da milim milim ilerliyordu. Allahtan ince parmakları vardı. Dudakları sikime kavuşmuş, başını ağzına almış sol elini de sikimin gövdesi boyunca hareket ettiriyordu hızlıca. Nefesim sıklaştı. Gelmek üzereydim. Anladı. Her zaman anlardı.

Poposunun üstüne oturup, duvarla benim arama, bacaklarımın arasından geçti. Sikimin başını yine aldı ağzına, ama sadece o kadarını. Hızlı hızlı okşamaya başladı. Sımsıkı tutarak. İnledim. Öncekilerden farklıydı. Ellerini çekti, sadece parmaklarının ucuyla kavradı taşaklarımı yeniden. 10 narin parmak ucunun arasında tuttu iki topumu da. Kasılmaya başladım. Sikim bir milim bile hareket etmiyordu ağzında. Boşalmaya başladım. Hiç kıpırdamadı. En sevdiği şeydi, sikişmelerimiz sonrası ağzına boşaltmak. Seviştikten sonra asla yapmazdı. En az bir önceki gece kadar boşaldım sanıyorum. Belki miktar olarak değil ama süre olarak. Bacaklarım kasılıyordu. Tamamen bittiğinde, dudaklarını kasıklarıma doğru itti ve sikimi ağzına aldı. Taşaklarımı nazikçe tutan parmaklarını kalçalarıma götürüp sımsıkı kavradı. Dudaklarını iyice sıktı ve iliğimi çekercesine emerek, milim milim çıkarttı sikimi ağzından.

– Çok lezzetlisin yine pis herif…

dedi. Gözlerimin içine bakarak yuttu ağzındakileri. Bacaklarımın arasından çıkıp, üstündekileri çıkarttı kirliye attı.

– Hadi işin bittiyse çık, ben de bi duş alayım…

dedi. Kalmamı ister misin? dedim. İstemedi. O kadar ereksiyondan sonra, bu kadar şiddetli boşalınca hemen kaldıramayacağımı biliyordu.

Banyodan çıktım. Kurulandım, giyindim. En az benim kadar uzun banyoda kalacağını biliyordum. Aklıma gelen tek şey ise, yaşadıklarımı yeni arkadaşıma yazmaktı.

Yazdım. Tüm detayıyla. Kelimesi kelimesine.

Anında “like” bastı. İlk kez gündüz etkileşime girmişti. 30 saniye sonra bi foto geldi. İlk kez gün ışığında, ince parmaklı ufak elini görüyordum. Parmakları birbirine yapışmış ve uçları ıslak.

– Okumak bile ıslanmama yetti. Şimdi karına olduğu gibi bana da izin ver de seni düşünerek boşalayım…

yazdı. Like ettim. Başka ne yapabilirim bilmiyordum. Bekledim. Bekledim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir