Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Karanlık Ruh 10 Final

  1. Karanlık Ruh 1
  2. Karanlık Ruh 2
  3. Karanlık Ruh 3
  4. Karanlık Ruh 4
  5. Karanlık Ruh 5
  6. Karanlık Ruh 6
  7. Karanlık Ruh 7
  8. Karanlık Ruh 8
  9. Karanlık Ruh 9
  10. Karanlık Ruh 10 Final

Dinara’nın sorusu Tolga’nın aklında yer etmişti, ona aşık falan değildi tabi ki. Ama karısı ile arası düşündüğü kadar iyi değildi, Elif sürekli dengesiz ve huysuz takılıyordu artık, böylece Tolga da moralsiz biçimde dolanıyordu etrafta. Bunun nedeni biraz da aralarındaki cinsel uyumsuzluktu, Elif iyiden iyiye kendini geri çekmişti, kocasına yaranmak için çıktığı yolda kocasıyla aralarındaki buzları eritemiyordu.

Sikinin bu yeni boyutu haftasonu zevkli gelmişti ama Dinara eski haline döndürmediği için sıkıntı yaşıyordu. Elif zaten alamıyordu bile içine, Karanlık Ruh sanki tuzak kurmuştu ikisine, Elif’in bedenini normal boyutlarına döndürmüş, Tolga’nın yarağı ise kocaman kalmıştı, ten uyumu falan kalmamıştı ortada, yatağa girdikleri birkaç seferde de daracık amına almak için uğraşmak yorucu ve bunaltıcı geliyordu, parmak ancak giriyordu deliğine.

Tolga’nın boşalmaya müthiş ihtiyacı vardı ama Elif artık seksten falan nefret eder haldeydi. İkinci denemeleri acı içinde sonlanınca, Tolga anal seksi denemeyi önderdi, en azından ağzına almasını, göğüslerinin arasına almasına bile razı gelebilirdi, bunların hiçbirini kabul etmeyince eline bari alıp sıvazlamasını rica etti ama Elif’in bütün yaptığı çocuk gibi cenin pozisyonuna girip ağlamaktı.

Elif Dinara ile olan anlaşmasını bozmak istedi iki kere ama her seferinde bir engel çıkıyordu, son seferinde ayin sırasında uyuya kaldı resmen, Tolga bunun başka bir tuzak olduğundan emindi, ne zaman anlaşmadan vazgeçse mental olarak yorgunluk çekmesini sağlayan bir erken uyarı sistemi gibi birşey kurmuş olmalıydı karısının bedenine.

Tolga aslında karısından öğrenmişti neler yapması gerektiğini ama ruhu içinden çıkarmak için gerekli kanı ve diğer maddeleri kasenin içine koymak yerine hepsini kaldırıp Elif’i yatağına götürüp yatırmıştı. Hatta iki seferinde de kendine zor hakim olmuştu aletini çıkarıp bitkinlikten baygın halde uyuyan karısına tecavüz etmemek için.

İşkence çeken bir adama dönüşmüştü, cinsel anlamda doyumsuz bir açlık çekiyordu, birşeylerden feragat etmesi gerektiğinin farkındaydı. Doğru olan, mantıklı olan anlaşmayı sona erdirmek ve işleri en başta olması gerektiği gibi karı koca arasına çevirmekti. Ama. Aması vardı. Karanlık ruhla yaşadığı seks deneyimlerinin eşi benzeri yoktu. Bu bir uyuşturucu gibiydi ve Tolga da artık bağımlı olmuştu. Bir sonraki buluşma için günleri sayıyordu. Karısını karalık ruhun elinden kurtarmak demek bariz olan seçenekti ama o gittiği karanlık yolun farkında olmasına rağmen buna engel olamıyordu.

” Bana ver aşkım onu. Eğer bu bedene tamamen sahip olursam, sonsuza kadar beraber olabiliriz,” dedi Dinara. ” Her gün, her gece bu şekilde olabilir.”

Dinara yine ziyarete gelmişti ve cumartesi sabahıydı, Tolga’nın kollarındaydı, gece boyunca sevişmişlerdi yine. Lila ve bir arkadaşı da yataktaydı, yatakta dört kişi beraber uyanmıştı. Tolga Lila’nın arkadaşının adını bile hatırlamıyordu, tek hatırladığı Lila ile beraber eve geldiği ve Dinara’nın aynen Lila’ya yaptığı gibi kızı büyülediğiydi. Dakikalar içinde yarak hastası olmuştu kız, tek istediği sikilmekti ve Tolga da koca yarağıyla bunun hakkını vermişti.

” Her gün işten eve geleceksin tertemiz bir ev bulacaksın aşkım, yemeğin hazır olacak, ev işleri hallolmuş olacak, ve üstüne üstlük üç tane sikilmeye hazır, sulu amcık seni bekliyor olacak doya doya sikebilmen için.”

Dinara ne demek istediğini daha iyi anlatabilmek için Tolga’nın keser sapı gibi dikilen yarağını yavaş ama istekli biçimde okşuyordu. ” Şu an elinde ne var ki? Sözde modern bir kadın, senden ev işlerine yardım etmeni, akşama kadar çalışıp para kazanmanı, eve gelince de canı isterse ortalama bir seks hayatı vaat ediyor, belki de onu da etmiyor, değil mi hayatım? Sekse hasret kaldığını biliyorum, beni özlediğini biliyorum. Ben sana herşeyi verebilirim. Her deliği, her kızı. Tek yapman gereken, onu bana vermen!”

Tolga düşünüyordu, sürekli düşünüyordu. Mevcut anlaşma bir boka yaramıyordu bu haliyle. Bekleme süresi çok uzundu, bir ay boyunca bunu atamıyordu aklından, ve sürekli tartışıyorlardı Elif’le. Ama geri adım da atamıyordu, bu anlaşmayı iptal ederlerse, seks hayatı umutsuz bir vakaya dönecekti tekrardan.

İki evcil hayvan onları izliyordu, adeta emir bekliyorlardı, Dinara Tolga’yı ikna etmeye çok yakın olduğunun farkındaydı. Parmaklarını şıklattı ve Lila ile arkadaşı köpek pozisyonunu aldılar yatakta, ikisi de bacak arasındaki alete odaklanmışlardı, biri kafasını emmeye başladı, diğeri ise toplarına ulaşmaya çalışıyordu, Tolga gözlerini kapatıp bacaklarını araladı onlara yardımcı olmak için. Dinara da göğüs ucunu dilliyordu şimdi. Tolga aldığı zevkten odaklanamıyordu.

” Tamam,” dedi en sonunda.

” Akıllı çocuk, artık boşalabilirsin, sonra da biraz dinlen,” dedi Dinara gülerek.

Tolga’nın siki adeta bir volkan gibi patladı yine, dölleri iki kızın yüzüne çarpıyordu, yapışkan sıvı akıyordu suratlarından ama onlar hala yalıyordu. Tolga bitik haldeydi, gözlerini kapadı ve uykuya daldı.

Uyandığında odada mum ışıkları vardı ve kokular geliyordu burnuna. Kafası kaldırıp odaya baktı ve Dinara ile diğer kızların bir daire gibi dizildiğini gördü, yanlarında bazı semboller vardı. Tam ortada bakır bir kase vardı, altında mum ışığı ile ısınıyordu.

” Bize katıl Tolga,” diye emretti Dinara.

Yataktan kalktı ve daireye doğru ilerledi, Dinara’nın işaret ettiği yerde durdu, ayaklarının önünde bir pentagram vardı, şimdi dördü de bir köşesindeydi şeklin, bir köşe ise boş kalmıştı. Kızlar garip bir şarkı söylüyordu. Lila ve arkadaşı hipnotize gibiydi, gözleri boş boş bakıyordu, dudakları çok az da olsa kımıldıyordu bu garip şarkıyı ikisi birden söylerken.

Dinara dans etmeye başladı, kalçalarını kıvır akıvıra Tolga’ya yanaştı ve ona sürünmeye başladı. ” İçime gir ama nazik ol köpecik, geç boşalmanı istiyorum.”

Tolga dünden razıydı buna, aletini içine sokarken hiç olmadığı kadar dar olduğunu hissedebiliyordu, ve çok ateşliydi, yanıyordu amı adeta, ileri geri yapmaya başladığında Dinara kaslarıyla masaj yapıyordu ona adeta.

Dinara kolyenin zincirini açtı ve ısınmaya başlayan bakır kasenin içine attı. Atar atmaz cızladı ve duman çıktı, beyaz bir duman kaseden doğru yükselerek pentagramın beşinci köşesine doğru ilerledi ve şekle bürünmeye başladı. Karısı Elif’ti bu, ya da ruhu demek daha doğru olurdu.

Elif korku dolu gözlerle izliyordu kocası karanlık ruhu kendinden geçmiş biçimde sikerken, diğer iki orospu da onları izliyordu, Dinara elinden geleni yapıyordu Tolga’yı azdırmak için, aldığı zevkten kendi de memnundu, elleri ile memelerini sıkıp okşuyor, kalçasını ritmik biçimde geri itiyordu Tolga onu sikerken, yüzünden okunuyordu şehvet.

” Beni sevdiğini söyle,” diye bağırdı Dinara.

” Seni..” derken tereddüt etmeye başladı Tolga, ve biraz yavaşladı. Karısı ona bakıyordu korku dolu gözlerle.

” Söyle,” diye ısrar etti Dinara. Amının kaslarını kullanarak sıkmaya başladı kendini, Tolga’nın yarağı sıkıştıkça daha da zorluyordu kendini, hakim olamıyordu kendine.

” Seni seviyorum!” diye inledi Tolga. İçinde büyüye büyüye kocaman boşalma hissinden kurtulmak için herşeyi söyleyebilirdi o an.

” Diğer kadını reddettiğini söyle! Ondan vazgeçtiğini!”

” Sadece seni seviyorum! Başka kimseyi değil!”

” İspat et! Evlilik yüzüğünü bana ver!”

Tolga hala sikmeye devam ederken Dinara’yı, zorlanıyordu yüzüğü çıkarmak için ama sonunda yüzüğü çıkardı ve Dinara’ya uzattı. Karanlık ruh onu da bakır kasenin içine attı. Mumun ışığı karardı ve cehennem ateşi gibi parladı birden. Yüzük erimeye başladı.

” Artık boşalabilirsin köpecik,” dedi Dinara.

Bunu der demez Tolga hayvan gibi boşalmaya başladı, dölleri kadının amından oluk oluk taşıyordu, rahmine kadar spermler ilerlemişti, Dinara öne doğru adımladı ve Tolga’nın yarağı içinden çıkarken flop diye bir çıkardı.

Dinara amının dudaklarını sıkarak içindeki dölleri dökmeden ilerledi ve bakır kasenin üstüne gelince bacaklarını açıp içindeki dölleri akıttı pentagramın ortasında. Çömelir gibi yaparak su gibi akıtıyordu bütün spermleri, kızgın bakıra değdikçe cozutuyordu, sonra da keskin bir bıçakla elinin ayasını kesti ve kaseye kanını akıttı.

Gereken herşey yerine getirilmişti büyüyü tamamlamak için. Kurban edilme işlemi bitmişti. Misafir ruh, asıl ruhun yerini almıştı artık, Elif’in ruhu kaybolmuştu, artık Dinara bu bedenin tek sahibiydi.

Elif çığlık atar gibi ağzını açmış bağırıyordu ama sesi duyulmuyordu, artık kaybolmaya yüz tutan beyaz duman kolyenin taşına doğru çekilmeye başladı ve bir daha geri dönmemek üzere hapsoldu içine. Dinara ayağa kalktı ve ayağı ile tekmeledi kaseyi, devirdi odanın duvarına doğru. Rituel sona ermişti. İki kadın da sanki ipleri kesilmiş birer kukla gibi oldukları yere yığıldı, Tolga da dizlerinin üstüne çöktü ve yanına yaklaşan karanlık ruha doğru baktı kafasını kaldırıp. Kafasına yaklaştı Dinara, bacaklarını araladı ve parmakları ile amının dudaklarını araladı.

” Bana tapın köpek gibi! Beni ne kadar sevdiğini ispatla!”

Tolga çaresizce itaat etti. Artık tam bir bağımlıydı ve Dinara emrettiğinde ona karşı koyma şansı kalmamıştı. Muhtaç olduğu sekse kavuşmak için ne derse yapabilirdi, yapmıştı da.

Dinara saçlarını toplayıp, düzeltirken Tolga da bilinci kapalı, düşünemeyen bir hayvan gibi yalıyordu kadının bacak arasını. Bundan sonraki pek çok kölesinden ilkiydi o, daha nicelerini elde edecekti bundan sonra!

***

” Off, şuna bak. Çok güzel değil mi?” dedi Ebru eline aldığı kolyeyi ışığa tutarken. Kadife kumaşın üstünde dikkatini çekmişti kadının bu değişik kolye, eline alıp ışığa tutunca, siyah rengi koyu kırmızıya dönmeye başlamıştı. Sanki ışığı özümsüyordu.

Dükkan sahibi kafasını onaylar anlamda salladı ama birşey söylemedi. Birkaç hafta önce üstü başı düzgün ve yakışıklı gibi biri tarafından satılmıştı, adamın istediği paranın önemsiz bir rakam olduğunu duyunca hemen vermiş ve adamı yollamıştı. Adam bunu satıp ‘ sahibesine’ daha değerli bir taş almak istediğini söylemişti. Ücretini ödedikten sonra gerisi dükkan sahibi için önemsizdi.

Kolyeyi almıştı ama aldıktan sonra ondan hiç hoşlanmamıştı nedense, içinde kötü hisler uyandırıyordu, bir an önce satıp kurtulmaya karar vermişti. Sanki kendi kendine parlıyordu, nefes alır gibi, kendi kendine renk değiştirir gibi bir hali vardı. Bu özelliği sayesinde dikkat çekiyordu ama kafasındaki rakamı veren de çıkmamıştı.

” Fiyatı nedir?” diye sordu Ebru.

Fiyatını duyunca yüzü asıldı, pahalı bulmuştu ama dükkan sahibi ısrar etti. ” Bence bir denemelisiniz. Çok özel bir parça, çok özel bir sahibi hak eder. Sanırım biraz indirim yaparsam hoşunuza daha çok gidebilir?”

” Yaa. Tamam o zaman, bir deneyeyim,” dedi yüzü gülerek Ebru. Boynuna taktı ve aynada kendini izledi, koynunda sanki dumanlı bir kırmızı renge bürünmüştü takar takmaz, sanki nabzı yükselmişti, onun bedeniyle uyumlu hale geliyor gibiydi.

Dükkan sahibinin tek gördüğü şeytani bir ışıltıydı, taş sanki bir şeye sinirliydi, tam da bu nedenlerden kurtulmak istiyordu zaten ondan. Fiyatı son kez bir daha indirdi, Ebru’nun yüzü daha da gülmeye başladı ve rahatlamış gibi nefesini verdi ve elini cüzdanına atıp kartını çıkardı.

Ebru kolyeyi boynundan çıkarmak istememişti, yatağa girene kadar da çıkarmadı. Uykusunda bile kolye ışıldamaya devam ediyordu, rüyasına girmişti, sanki ona bir şeyler fısıldıyordu. Rüyasında erkeklerin neredeyse tapındığı muhteşem bir kadına dönüşüyordu. Erkekler önünde diz çöküp onu kutsuyordu. Kadınlar ya kaçarak uzaklaşıyor ya da gözyaşları içinde ona hizmet ediyordu. Tek yapması gereken kolyeye biraz daha takmasıydı. Rüyalarında gördükleri zihnine yer etmeye başlamıştı bile. Böyle bir kadın olmayı kim istemezdi ki. Ruhunun en derinlerinde hissetmeye başlamıştı bunu…

***SON***

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler