Kafama Göre 10

Sınıflara girdikten sonra sınıfta duru ile karşılaştım, sıkıca sarıldık birbirimize. Sırama oturduktan sonra sarılarak oturuyorduk. Kendi kafamda böyle bir sevgilim varken nasıl başkalarına bakarım diye düşünüyordum. İçim cız etmişti biraz, yüzüme yansımıştı bu durum duruda sormaktan çekinmedi

-Ne oldu aşkım sana

-Hiç ya

-Bir şey olmuş bana anlatabilirsin

-Bir şey yok canım

-Tamam sen bilirsin

Kendime çektim ve sıkıca sarılarak kokusunu içime çektim

-Seni seviyorum

-Ben de seni umut

Tam o anda kafasını göğsümden kaldırdı ve gözlerimiz buluştu sonra mesafeler kayboldu dudaklarımız birleşti, sonrası yok zaten biraz öptükten sonra ayırdık dudaklarımızı birbirimizin gözlerine bakıyorduk ben onun yemyeşil sıcacık gözlerine o da benim kahve gözlerime huzur doluydu içim kimsenin yanında olmadığım kadar. Sanki ruhum dinleniyordu onun yanında. Biraz sonra zil çaldı onu sınıfına uğurladım ve bizimkilerin yanına gittim. Mustafa da gelmişti ekip yine tamdı anlayacağınız, sarıldık sıkaca birbirimize. Hoca gelene kadar konuştuk havadan sudan. Hoca geldikten sonra klasik ders işledik, sınıfta az da olsa geleceğini düşünen tek kişiydim herhalde. Ders edebiyattı Zeki hocam çok severdi beni okula ilk geldiğim günden beri hep iyi davranırdı bana yanına çağırdı beni

-Mert nasılsın

-İyiyim hocam siz nasılsınız

-Ben iyiyim iyiyimde sana bir şey söyleyecem

-Buyrun hocam

-Hatırlıyor musun okulun ilk senesini, bana ne demiştin?

-Evet hocam hatırlıyorum

-Çok büyük bir avukat olucam demiştin büyük biri olucam demiştin. Herkes sana gülmüştü bir tek ben dinlemiştim, sonra ne olmuştu o sene

-Okul birincisi olmuştum

-Niye

-Büyük olmak için, büyük bir avukat olmak için

-Şimdi bakıyorumda o halinden eser kalmamış be oğlum

-Hocam

-Hocam yok o halini geri istiyorum umut, bak sen benim bu zamana kadar en sevdiğim ve güvendiğim öğrencimsin sakın bunu kaybetme. Duru içinde kendini kaybetme

-Ama siz nerden

-Şşşttt biliyorum işte sen dediklerimi düşün

-Tabi hocam

Sırama geçtim zaten serbest bırakmıştı hoca, dediklerini düşündüm. Gerçekten haklıydı bunca zaman bunun için mi emek verdim kendime gelmeliydim derslerime odaklanmalıydım her ne kadar bunları sevsem de artık önüme bakmalıydım. Çocukluğumda ki hayalimi gerçekleştirmem lazımdı zeki hocanın dediği gibi…

Öğle arasına girmiştik bende bahçeye çıktım biraz hava almak için, oturacak gölgelik bir yer buldum ve biraz uzandım sırtımı dayadım duvara düşündüm haftaya kampa gidecektik zaten haftasonu da Pelin’e gidecektim, düşündüm kendime zaman ayırıyor muyum diye zevkler peşinde nereye kadar koşacaktım. Hafif esen meltem yüzüme vururken gülüşen öğrenciler çay içen hocalar eğlenen insanlar. Kafamı yasladım ve gözlerimi kapadım. Biraz sonra izleniyormuş gibi hissettim ve açtım gözlerimi duru oturmuş beni izliyordu

-Çok güzel uyuyorsun

-Sen de çok güzel bakıyorsun

-Sen güzel görüyorsun bence

-Hayır, gerçekten çok güzelsin hiç görmediğim kadar

Yanıma iyice yaklaştı, iyice sokuldu. Zaten burayı çok kimse göremezdi oturduğum yeri görmeleri için dikkatli bakmaları lazımdı duru bile beni nasıl buldu bilmiyorum ama burdan heryer görünebiliyordu. Duru bana yaklaştıkça yaklaştı

-Gerçekten mi

-Hem de çok yalan olamayacak kadar çok

Dudaklarımız arasında milimetreler kala

-Sende gerçek olamayacak kadar iyisin

Son kez gözlerine baktım ve kavuşturdum dudaklarımızı, tüylerim diken diken gözlerim dolu kalbim cız etmiş şekilde öpüyordum dudaklarını sanki yarın yokmuş gibi ama bir o kadar da narin ve yumuşak. Ellerim belinde ruhum elinde tekrar huzur dolmuştu içim o an bir bebek annesinin koynunda ne kadar mutluysa ne kadar huzurluysa o kadar huzurlu ve mutluydum. Tarif etmesi bile zor olan bir an yaşıyordum. Her saniye daha da sıkı sarılarak belini kendime biraz daha çekerek öpmeye devam ediyordum elleriyle yanaklarımı ısıtıyordu duru. Tıpkı dudaklarını ilk öptüğüm gün gibi.

Nefeslerimiz tükendiğinde bırakabildik ancak birbirimizi, gözlerine baktım bir kere daha ısınmıştı kalbim gözleri sanki içimi eritiyordu mutlu olamak mümkün değildi o an, istemsizce gülümsedim ve o da başladı gülmeye tekrar sarıldık birbirimize kokomuzu çektik içimize. Ulan çiçeklerden bile güzel kokuyordu sanki bir gül bahçesi gibi. Kokladıkça koklayasın geliyordu insanın, koklarken bir de boynunu öptüm huzur bu kadar güzel bir şey miydi diye sorguladım kendi içimde, başını boynuma yasladım ve sırtımı duvara dayadım. O da iyice sarıldı bana. Alnını öptüm ve gözlerimi kapadım kafamı duvara yaslayarak, yarım saat boyunca mutlu bir şekilde uyumuştum. Bizi birbirimizden ayıransa yine bir zil olmuştu, sınıflara gittikten sonra iki ders daha işledik ve son ders hoca bizi erkenden saldı.

Kimseyi beklemeden yürümeye başladım müziğimi açtım ve bağımı kestim dünyayla yürüdükçe yürüdüm nereye gittiğimi bilmeden yalnız kalmak istiyordum sahili dolanıyordum en sonunda hava kararmıştı bir bira ve paket sigara aldım birayı ilk kez sigarayı da ikinci veya üçüncü içişimdi. Birayı yudumlarken yanımda bir gölge belirdi evet Mustafa’ydı bu gözlerime bakıyordu, yanıma oturdu o da bir bira açtı beraber hiç konuşmadan içmeye başladık. Sessizliği Mustafa bozdu

-Özür dilerim Umut

-Ne için

-Her şey için

-Ben sana niye darıldım biliyor musun, kardeşim dediğim adam derdini bana anlatmadığı için

-Ben

-Sen ne Mustafa sen ne

-Özür dilerim Umut başın belaya girmesin istedim kardeşim

-Senin için başım belaya girsin be oğlum senin için başım beladan çıkmasın lan

-Seni kırdıysam çok özür dilerim

-Gel lan buraya

İkimizde sıkıca birbirimize sarıldık hiç ayrılmayacak gibi ağlıyorduk ikimizde, sarılma ve ağlama faslı bittikten sonra açtık iki bira daha açtık sigaraları içmeye başladık eski anılardan konuştuk Özlem giderdik. Kardeşler birbirine küser mi küsmez darılır sadece sonra barışır. Eh bizde darılmıştık sadece hemen barıştık zaten, cebimizde ki para bitene kadar bira aldık koca paket sigarayı bitirdik beraber içtik beraber güldük

Aşktan konu açıldı duruyu anlattım nasıl sevdiğimi söyledim “çok seviyorum Mustafa” ilk defa bir kız için bunu söylüyordum ilk defa, sanırım ilk defa aşık olmuştum. Mustafa hiç bir şey demedi sadece yüzüme baktı ve “Sana ne desem boş aşık olmuşsun sen bir kulağından girer öbüründen çıkar” haklıydı insan aşık olunca kimsenin değil kalbinin sesini dinliyor çocuklaşıyor zaten kalp olgunlaşmaz ki hep çocuksu duyguları vardır temizdir. Kalp bazen hırçın olur bazen narin ama her zaman duygu yüklüdür o yüzden mantıktan uzaktır işte o yüzden aşık olunca mantıktan uzak ama kalpten şeyler yaparız işte o yüzden ayrıldıktan sonra içimizde ki çocuk acı çeker zarar görür çünkü duygularımıza zarar gelmiştir çünkü içimizde ki çocuk ölmüştür belkide, bir çocuk düşünün hep zarar görmüş hep acı çekmiş artık sevgi verebilir mi artık sadece hırçınlık ve öfke vardır onun içinde. Kalpte böylesine işte zarar gördükçe hırçınlaşır kızgınlaşır ve yerini sevgiden alır.

-Senin de sonun içindeki çocuğun ölmesi olmasın umut

-Hayır o yapmaz, o yapmaz Mustafa

-Hep böyle diyenler üzülür

Sigaradan son bir fırt çektim ve

-Umarım bizim de sonumuz öyle olmaz Mustafa

-Bakıcaz artık Allah büyüktür

Kalktığımızda hiç bir evin ışığı yanmıyordu, bu halde Mustafa’yı bırakamazdım iki sarhoş bir şekilde evin yolunu bulduk. Mustafa’nın evine geldiğimde annesi babası uyuyordu sessizce açtım ve evine bıraktım Mustafa’yı. Annemler hala eve gelmemişti ve buraya en yakın yer duruların eviydi duruyu aradım müsait olduğunu söyledi zor bela evine gittim doğru düzgün konuşamıyordum bile, kapıyı duru açtı beni eve aldı herkes uyumuştu. Beni muhteşem bir gecelikle açtı açıkçası harikaydı, odasına götürdü beni tekrar o yataktaydım ve tekrar yanımda duru vardı ama bu sefer sevişmek değil sadece sarılarak uyumak dinlenmek istiyordum, aynen de öyle yaptım durunun kokusunu içine çekerek ve sarılarak uyukuya daldım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir