İklim Krizi ‘Pilot’

Sene 2030;

Adım Hakan, aslında 4 kişilik çekirdek ailenin en küçük ferdi olmam gerekir fakat annem ben küçükken babamdan boşanmış ve ablamı da yanında götürmüştü, velayetimi babam almış ve onunla beraber büyümüştüm. Babam Hikmet, köyde büyümüş fakat ticari zekası yüksek bir insandı, parayı çok sever ve yokluktan geldiği için kıymetini bilirdi. Annem hemşireyken bulunduğumuz ilçeye atanmış babam ile o zaman tanışmış, fakat köy hayatı ve ilçenin hayat standartları düşük olduğu için bir süre sonra gemileri yakıp babamdan boşanmıştı. Aslında araları iyiydi fakat babam çiftçilik ve tüccarlık yaptığı için eve vakit ayıramazdı. Ablamın tüm masraflarını babam karşılamış ve yurt dışında okumasında yardımcı olmuştu. Annemse Ülkedeki imkanlar yüzünden yurtdışında zengin yabancı bir ailenin özel hemşiresi olarak yurtdışına yerleşmişti.

Babam kronik kalp rahatsızlığı olan birisiydi,bana hayatı öğretmek için acelesi varmış gibi davranır küçük yaşta çalıştırır ve insan ilişkilerimi geliştirmem için elinden geleni yapardı.Eskisi gibi mahsüller verimli gelmiyordu, kuraklık kendini göstermeye başlamış,yer altında suları neredeyse bitmiş ve yıllık yağışlar önceki yıllara göre yok denilecek seviyeye gelmişti .Su paradan kıymetli bir hale gelmiş elektrik tamamen lükse dönmeye başlamıştı. Zaten kurak olan kıtalar tamamen çölleşmiş büyük bir göç başlamıştı .Son 5 yılda Avrupa’nın demografik yapısı neredeyse değişmişti. Eski dönemlere göre hayatta kalmak bile son derece zor hale gelmişti. Babam cahil bir insan değildi ve biraz da ketum birisiydi. Düşündüğü uyguladığı şeyleri zaman zaman gizler söylemezdi .Eylül son haftası babam tarlada kendi başına çalışırken kalp krizi geçirmiş ve vefat etmişti. Alışmam ve kabullenmem zor olmuştu. Annem ve ablam durumu öğrenmiş fakat ne cenazeye gelmişler ne de başsağlığı dilemişlerdi. Babam öldükten 1 hafta sonra köydeki evimizin bahçesinde tek başıma sigara içerken artık ne yapmam gerektiğini düşünmeye başlamıştı ne çevremde akrabam vardı ne arkadaşlarım ne ailem ve iki gün önce 18ime yeni girmiştim. Bunları kafamda düşünürken bahçenin kapısı açıldı ve takım elbiseli şık giyimli bir adam girmiş ve beni sormuştu.

1.80 Boylarında yakışıklı ve pahalı bir takım elbisesi vardı, Kendine güvendiği yürüyüşünden ve mimiklerinden belliydi

‘Hakan bey, ben babanızın avukatı Serdar. Benimle hiç tanışmadığınızın farkındayım fakat babanızın son isteğini yerine getirmek için buraya geldim, Babanız bir gün öleceğini biliyordu ve her şeyi ona göre planlamıştı ,ömrü kendinden sonra sizin daha rahat bir hayat sürmeniz için mücadele ile geçti’.

Ben henüz durumu idrak etmemişken, avukat peşi sıra cümleleri sıralıyor fonlardaki paralardan bahsediyordu .Mirasının tamamını bana bıraktığını ve her şeyin benim olduğunu söylüyordu. En sonunda Avukat cümlesini bitirmiş bana uzattığı belgeleri de imzatlatmıştı. Avukat ile tokalaşıp tam veda edecekken cümleye girdi.

‘Bu arada Hakan bey ,son bir şey daha var, Babanızın ‘Sarı Ova’ da ‘ kıymetli bir arazisi ve içinde bulunan tek katlı bir evi bulunuyor.2000 m2 ve muhtemelen tüm bu paralardan daha kıymetli aklınızda bulunsun diyip gitmişti.

Babamın ölümünden bu yana, bana sinen o durgunluk ve amaçsızlık hissi ilk defa ortadan kaybolmuş ve bir amaç doğmuştu.

Küçük bir çanta hazırlayıp yola koyuldum. sarı vadiyi duymuştum ama orası son derece zengin bir bölge olduğu için 51.bölge gibi korunuyordu .Dışardan yapancı giremiyor mini bir devlet gibi bir yer olmuştu. Herhangi bir göçten etkilenmemiş ve bölgedeki insanların zenginlik seviyesi ülkenin yüzde birine eşitti .Sarı ovayadaki eve gidene kadar 3 farklı güvenlik bölgesinden geçmiştim çevredeki evler ve sokakları gördükçe farklı bir gezegende hissi vermişti.Saatler sonra varmıştım ve evin bahçe kapısından adımımı attığım anda nutkum tutulmuştu.Cenneti babam burada inşa etmişti.

Artık yeni bir hayat ve düzen beni bekliyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir