İç Çamaşırcı da İşe Başlamak – İlk Günün Hediyesi – 2. Bölüm

Apar topar toparlanıp tuvaletten çıktım, daha sikim inmemişti. Kotun köşesine zorla sıkıştırıp üzerimi toparladım.

“Burdayım burdayım hoş geldiniz” dedim nefes nefese. İlk günden müşteriye böyle yakalanmak hiç hoş olmamıştı.

“Kusura bakmayın tuvalete girmiştim de, size nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordum nefesimi düzeltmeye çalışarak.

“Hiç canım bakıyorum ben kimse yok sandım, Rıdvan abiler yok mu?” diye cevap verdi kadın. Sarı saçlıydı ama belli ki kendi saç rengi değildi, saç diplerinden siyahların çıktığını görebiliyordum. Havalar o günler de çok sıcaktı o yüzden üzerinde kısa kollu yazılar olan bir tişört ve altında da dizlerinin üzerinde biten bir şort vardı. Ayaklarına parmak arası terlikler giymiş, ayak tırnaklarını ise beyaz ojeler ile boyamıştı.

“Yok onlar çıktılar, hastaneye gidiyor biliyorsunuzdur belki, ben yardımcı olayım” diye cevap verdim.

“E ol bakalım madem” diye gülerek karşıladı kadın beni.

Beraber reyonlar arasında gezmeye başlamıştık. Zaten çok büyük bir dükkan değildi burası, kadın sanki öylesine geziyor oyalanıyor gibiydi.

“Canım ben pek kendime göre bir şey bulamadım, Rıdvan abin gelirse Fulya abla geldi sana baktı dersin aman sakın Saadet ablanın yanında söyleme hiç sevmez beni yazık hasta adama bir de buğuz yapmasın” dedi.

“Tabi tabi Fulya abla siz merak etmeyin ben hallederim” dedim ve kadını yolcu ettim.

Birkaç saat sonra da Rıdvan abi ve Saadet abla dükkana geldiler. Belli ki diyaliz Rıdvan abiyi çok yormuştu hemen bir köşeye çöküp oturdu. İlk günümün nasıl geçtiğini sordular. Birkaç müşteri geldiğinden bahsettim. Satışları söyledim. Ben yokken dükkanı kapatmak zorunda kaldıklarını anlattılar, şimdi hiç değilse birkaç satış yapmayı başarmışlardı.

Bir ara Rıdvan abi yalnız kalmış sigara içerken yanına oturdum . “Abi” dedim “Fulya abla geldi seni sordu” fısıldayarak konuşuyordum.

“Hay allahın aptal karısı buraya mı geldi, yakalatacak bizi amınakoyim” dedi Rıdvan abi sinirle

“Ne yakalanması abi ne oldu?” diye sordum.

“Oğlum anla işte Fulya benim iki numara, buraya gelip giderken tanıştık. Müşterimdi yani, sonra ben bir iki özel sipariş filan götürdüm ona derken muhabbet ilerledi. İyi karıdır Fulya da salak biraz, bir arka sokakta oturuyor. Elli kere tembihledim yapma diye, inatla geliyor buraya. Yakalanıcaz Saadete amınakoyim, bakma Saadet ablan fena kurttur yakalar hemen” dedi fısıldayarak.

Bu dükkan böyle bereketlidir oğlum ben bekarken nelerini gördüm burda ama işte şimdi evlendik bir de üstüne hasta olduk yapamıyoruz artık. Sana abi tavsiyesi gözünü açık tut.” Dedi göz kırparak.

Rıdvan abiden hiç böyle şeyler duymayı beklemiyordum, bir de aileme sorsanız çok namuslu esnaftı. Ne cevap vereceğimi de bilmiyordum ki Saadet abla yanımıza geldi. Biz de mecburen konuyu apar topar kapattık. Dükkanın kapatma saatine kadar gelen bütün müşterilerle Saadet abla ilgilenmişti. Pek öyle biz bulaşmadık, kadınlar onunla daha rahattı. Sonra usulca dükkanı kapattık bana ilk günkü harçlığımı da verdiler. Ben de usul usul evimin yolunu tuttum.

Eve dönerken yol da aklıma geldi, ablamın çok sevdiği bir çikolata vardı. Markete girip onu da aldım, bugün yaptığım şeyden sonra hem suçluluk duygusu hissediyor hem de onunla zaman geçirmek istiyordum.

Evde beni çok sıcak karşıladılar, hep beraber yemek yendi. Ben herkes odalarına çekilene kadar ablamın çikolatasını saklamıştım ona baş başa vermek istiyordum. Herkes odalarına çekildikten sonra ablamın kapısını tıklattım. İçeriden konuşma sesi geliyordu sanırım arkadaşları ile konuşuyordu.

“Geeel” diye seslenince kapıyı araladım.

Ablam yatağın başlığına sırtını dayamıştı. Üzerinde fıstık yeşili askılı bir tişört, altında ise beyaz krem arası kısa bir şortu vardı.

“Noldu ablacım?” diye sordu gece vakti bu ziyaretime şaşırdığı için. Yatağın üzerinde bugün bizim dükkandan aldığı poşet duruyordu.

“Sana hediye aldım, sen beni bugün iş yerimde ziyaret ettin ya” dedim gülerek.

“Aslan kardeşim benim ya, bir de en sevdiğimi almış inanmıyorum sana Burak!” deyip boynuma sarıldı. Göğüsleri vücudumu eziyordu. Bu şekilde onu hissetmek, saçlarında ki şampuanın kokusunu almak. Daha önce bu detaylara hiç dikkat etmemiştim. Boyu benden kısaydı, başı en fazla omuzlarıma geliyordu. Yukarıdan baktığım için göğüs çatalını rahatça görüyordum. O da kardeşinden bu gözle bir bakış için kendisini kapatmayı hiç düşünmüyordu.

Yatağa yanına oturdum, o afiyetle çikolatasını yiyordu. İlk iş günüm hakkında sorular soruyordu.

“Bizden aldıklarını denedin mi?” diye sordum ve poşete uzandım. İçerisinden alt çamaşırı çıkarıp incelemeye başladım. Ufak papatya desenleri olan bir parçaydı. Etrafında dantel bir şerit dönüyor. Tam ön yüzeyinde ise ufak bir süs kurdelesi bulunuyordu.

“Napıyorsun deli?!” diye omzuma vurdu ablam.

“Ne var ya bunları satıyorum artık, dükkanda böyle inceleyemiyorum merak ettim” dedim mahcup halde.

“Yok denemedim daha, ama olur herhalde hep aldığım bedenleri aldım zaten.” Dedi ilk soruma cevap olarak.

“Denesene” dedim. Bu ağzımdan nasıl çıkmıştı bilmiyorum, resmen bilinçaltım dışarı vurmuştu.

“Saçmalama döverim seni eşek deneseneymiş” diye çıkıştı ablam.

“Yanlış anladın üzerine olmazsa değiştireyim, normalde değişim almıyorlar ama ben çaktırmadan hallederim” dedim kıvırmaya çalışarak.

“Ha öyle, eşek sıpası seni, üşendim şimdi ama deneyeyim madem” dedi, elimde ki poşeti alıp odadan çıktı. Ben bende görürüm sanıyordum. Bir 10 dakika sonra yanıma geldi.

“Burak bilemedim ya dar oldu sanki bunlar” diyordu. Çamaşırları giymişti ama üzerine tekrar pijamalarını giymişti.

“Yani bilemiyorum ablacım göremiyorum ki” dedim hınzırca gülerek.

“Bak seni naparım biliyor musun eşek, dar oldu diyorum işte.” Diyerek cevap verdi.

“Nesi dar oldu anlamadım bakayım bi izin ver nolacak sanki bikini giymedin hiç yanımda” dedim. Biraz şansımı zorlamak istiyordum.

“Öfff doğru söylüyorsun, zaten annem böyle şeyler aldığımı gördükçe kızıyor. Namuslu kızlar giymezmiş böyle şeyler ne alakaysa, aramızda kalıcak bak ama öldürürüm seni” diyerek parmağını sallıyordu.

“Sen merak etme, dükkan senin hem nasıl seviyorsun bana at ben ne istersen çaktırmadan getiririm sana söz” dedim. Ütünü çıkarmasını çok istiyordum. “Hadi bi bakayım neden dar” dedim.

Ablam üzerinde ki fıstık yeşili tişörtünü boynuna kadar sıyırdı. Az önce sütyensiz duran göğüsleri gerçekten aldığı sütyen yüzünden kocaman duruyordu. Belli ki biraz push-up etkisi yapmıştı. Göğüs çatalı iyice derinleşmişti. Nefes alıp verirken teninin üzerinde ki şeffaf tüyleri bile görebiliyordum. Öyle dikkatli izliyordum. Bunları yaşamak bile benim için tarifsiz duygulardı.

“Dar oldu demiştim sana, heeey konuya odaklan” diyerek beni geçtiğim transtan uyandırdı.

“Biraz dar olmuş evet, bak şöyle yapalım ben sana yarın birkaç tane daha getireyim, beğenirsen giyersin olmaz mı” dedim. Sanki onu düşünerek hiç 31 çekmemişim gibi.

Ablam üzerinde ki tişörtü tekrar toparladı ve memelerini kapattı.

“Öyle yapalım madem ama bak kimse duymasın, az önce gördüklerini de unut” diyerek beni uyardı.

Kalkmış sikimi gizlemeye çalışarak odadan çıkacaktım,

“Onları da ver bana yarın çaktırmadan götüreyim” dedim.

Odama kaçarcasına gitmiştim, umarım ablam sikimi fark etmemişti. 5 dakika kadar sonra kapımı çalıp poşeti getirdi. Dükkana kesinlikle götürmeyecektim. Bütün gece ablamın fotoğraflarına bakıp az evvel kendi eli ile getirdiği iç çamaşırlarını koklayarak 31 çekmiştim.