Okullar başladıktan 2 ay sonra boş günümde halamın yanındaydım yine. Bana eski çalıştığı firma NOVO yu anlattı detaylıca sonrada oraya gidip ithalat müdürü Haluk beyi görmemi söyledi. Haluk bey aslında halamın eski çırağıymış, Kendisi NOVO dan ayrılınca yerine onu müdür yapmışlar. Halamın eski patronu Muhittin beyde şirkette köklü değişiklikler yapmış, kardeşinin kumar borçlarını kapattıktan sonra kardeşinin elindeki hisselerin büyük kısmını alarak kardeşini küçük ortak konumuna getirmiş. Kendini emekliye ayırıp şirketi kızı Sezen in idaresine bırakmış. Muhittin beyin kardeşide abisinin ona yaptığını sindiremeyip oğlu Fuat a aynı işi yapan bir firma kurarak NOVOya rakip olmuş. Novoda halen %25 hissesi varken oğluna aynı işi yapan 2 nci bir firma kurmak etik değildi, ama Muhittin bey herkes rızkını yer diyerek bunu önemsememiş. Bunları dinlerken ağzım açık kalmıştı. Ama halam bana “Gitmişken Sezen hanımla da tanış iyi insandır. Gençliğinden tanırım onu dürüst , çalışkan bir kızdır “ demişti. Halamdan evrakları aldım ve Haluk bey ile buluşmak üzere Halamın arabasını alarak NOVO ya doğru yola çıktım.
Fabrikaya vardığımda devasa bir bina ile karşılaşınca şaşkınlığım biraz daha arttı . güvenlikten geçip beni yönlendirdikleri otoparka arabamı bıraktım. Sonrada yönetim binasına doğru yürüdüm. Kapıda beni Haluk bey karşıladı. Ne getirdiğim evraklar , nede ben kapıda karşılanacak kadar önemli değildik. Ama Aysun hanımın yeğeni olarak, Herkesin tanıdığı saydığı halamın forsu için bana hürmet göstermişti Haluk bey. Binaya girip ofise çıkarken bana şirketi yaptıklarını anlatmaya başladı. Her katı belki 2000metre kare olan bir bina idi , birsürü katı vardı. İlk girdiğimiz kat Show romdu. Fuar alanı gibi tasarlanmıştı. Her fuar sstandı bir oda formatındaydı.
Haluk: Burada oteller için oda konseptlerimiz var. Bütçeye göre yada ihtiyaca göre tasarlanmış odalardan birini seçer müşteriler, yada onalrın tasarladıklarını yaparız. Birçok uluslar arası otel grubu ile sözleşmemiz var. Adını duymadığın bir ülkede şube açsalar odalarını biz yaparız. Banyosundan mutfağına , yatağından , yastığına, tüm mobilya ve aksesuarları. Bu kat sadece otel odaları için. Bir sonraki kata çıkalım. Gençsin hadi merdivenlerden.
Haluk: burası da okul , hastane ve koğuş showroomu . yurt ihalesi alırsak bu tasarımla yaparız odayı, askeri koğuş için bu. Her ülkenin farklı talepleri şartnameleri var tabiki. Bunlarda hastane odaları diyerek uzunca bir koridordan yürüdük. Sonra tekrar merdivenler.
Haluk: Burasıda tatil köyü ek birimleri showroomu. Buradan berber kuaför, lokanta, oyun salonu . ne istese seçebilir müşterilerimiz. Bizde onların seçtiği konsepti, onların mekanlarına uyarlarız. Çatal , tuzluk bile biz sağlarız. Anlayacağın anahtar teslim çalışırız.
Haluk beyin ofisine geldiğimizde bana ikramda bulundu. Organizasyonun büyüklüğü konusunda dilim tutulmuştu. İthalat ihracak ofisi büyükçe bir ofisti . sağlı sollu 3er masa 2 tarafta. Bir tarafta ihrcat elemanları bir tarafta ithalat. Hepsinin sonunda da Haluk beyin büyükçe şahsi ofisi.
Gereken evrakları imzalatıp , teslim etmem gerekenleride teslim ettim. İkramlar bitince , Nazikçe sezen Hanımı sordum, Halamın onunla da tanışmamı tavsiye ettiğini ilettim. Sezen hanımı aradı Haluk bey .
Haluk: bodrum kat showroomdaymış. Oraya inelim orayıda görmüş olursunuz. Orada da perakendeye yönelik hazır banyo mobilyaları var.
Giray: Tabiki .
Asansör ile aşağıya indik. Yine aynı büyüklükte bir kat. Her tarafta çeşit çeşit banyo mobilyaları. Haluk bey uzaktan bana Sezen hanımı gösterdi , beraber yürümeye başladık. Bir grup müşteriyi gezdiriyordu Sezen hanım showroomda. 10-15 müşteri vardı sanırım . Yürürken bende Sezen hanımı süzdüm . Güzel bakımlı bir kadındı. Fit orta büyüklükte kalçalar ve göğüsler. Her nekadar dekoltesi olmasada genel bir seksilik vardı kadının üzerinde , siyah saçları ve mavi gözleri ayrı bir büyülüyordu insanı. Dizlerinin üzerinde biten eteği yüksek topuklu ayakkabıları benden uzun duruyorudu. Ama 1,70 civarı idi boyu . Karşısındaki tamamı erkek müşteri grubu ona kitlenmiş şekilde dinliyorlardı. Aynı benim gibi onlarda Sezenle yatakta bir gece geçirme hayalleri kuruyorlardı.
Yanlarına yaklaştık, Sezen hanım grubu Yanında duran pazarlama yetkillisine yada asistanına devrederek benim elimi sıktı . Tanışma faslı sırasında Haluk beyin telefonu çalınca müsaade isteyerek yanımızdan uzaklaştı. Birkaç cümle ile halamı övdü sezen hanım , Bende bu övgüleri ileteceğimi söyledim. Sonrada benim misfirlarimle ilgilenmem lazım Anadolu bayilerimiz bugun buradalar diyerek arkasını dönüp showroomda bir adamın yanına gitti. Onu seyrediyordum alenen , yürüken kalçalarının sallanışını, ayak bileklerinin inceliği ve zarafetini.
O anda konuştuğu adama ilişti gözüm.
Aman Allahım. Beynimden vurulmuşa döndüm . Bu Kazımdı . Anamın , Babamın , ailemin Katili. Yüzünde halen yara izi vardı, saçları biraz kırlaşmış olsada bu oydu. Nerede olsa tanırdım. 10 metre uzağımda duruyordu. O geceki gibi kösele ayakkabıları, siyah bir takım kravatsız 2 düğmesi açık beyaz gömlek . aynı giyim tarzı. Elim ayağım boşaldı. İçimde bir volkan patladı. Elimdeki dosyaları yeri düşürdüm. Titremeye başladım önce, sonrasında dişlerimi sıktım. Üzerine atlayıp boğazını parçalamak istedim. Kendimi toparlayıp ,iblise engel olmak zorundaydım. Gözlerimi kapatıp yere çömeldim.
İblisle konuşmaya başladım. Cüssem iblis kadardı artık, daha çok söz geçirebiliyordum ona. Zaman içerisinde benmi büyüdüm omu küçüldü bilmiyorum artık denk kuvvetteydik. İblisi tutum bir an. İttim mağaranın içine. Sonrada gözlerimi açtım. Yerdeki kağıtları alıp koşarak çıktım binadan. Arabaya bindiğimde ellerim titriyordu. Direksiyonu yamultana kadar defalarca vurdum . Arabayı çalıştırıp eve sürdüm. Halama gidip onu almaktı planımız ama o an kaçmam sakinleşmem lazımdı. Yolda giderken Buse yi aradım bana yardımcı olur ümidi ile. Cevap vermedi defalarca arasamda. Sesli bir mesaj attım.
– Buse onu gördüm . bugün kazımı gördüm. Bir şey yapamadım yine. Yine kaçtım. AĞĞHHH . kafam çatlayacak neolur yardım et bana .
Yalvarmıştım adeta acı dolu bir sesle.
Eve vardığında artık tüm vücudu ona ihanet etmişti. Kulakları başı patlayacak gibi acıyordu. Karnı kasılıyor. Nefes alamıyordu. Göğsü sıkışıyor, kalbi yarış atı gibi koşuyordu. Eve girer girmez yere kapaklandı ağlamaya saçlarını yolmaya başladı. Avaz avaz bağırdı kendine
-Nasıl kaçarsın korkak.
– yine kaçtın . o adam önündeydi. Herşeyin sorumlusu.
Defalarca aynı cümle çıktı ağzından. Ellerini sıktı kırarcasına. Dövündü kendine vurdu cezalandırmak istercesine kendini. Salona kadar sürünerek geldi. Bir şişe içki alıdı dikti kafasına. Yarısını içtiğinde iblis seslendi yine içinden .
-öldürecektim onu . Kaçtın sen.
Dayanamadı odasına gitti , kapıyı kapattı iblisi dışarda bırakmak istercesine. Ama kafasının içindeyidi sesler. Telefonundan tekrar Buseyi aradı ama cevap yoktu , telefonu fırlattı önce duvara.
Kırıp dökmeye başladı odasından ne varsa. Buse kendi eşyalarının çoğunu aldığından onun pek bir özel eşyası yoktu. ama kalanların hepsi dağıldı, kırıldı. Giray eline geçerse vurdu . sandalyesi, yatak başı herşeyi amansızca tekmeledi. Dolabın üzerindeki aynada kendini görünce nefret etti aynadakinden. Yumrukladı aynayı, paramparça etti. Sonra dolap kapaklarını kırdı vurarak, dolap yerle bir olana kadar vurdu durmadan. Tek laptop kaldı masa üstünde kırılmamış. 1 saat odayı eşyaları , kendini dövmüştü giray. Olmadı yinede rahatlayamadı. Aklı Kazımın görüntüsüne kitlenmiş kalmıştı.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.