Hüzünlü Bir Gece – 2

Gece ilerlemiş ve alkolün de verdiği etkiyle tüm problemlerimi teker teker anlatmıştım. Gamze de kendi problemlerini teker teker anlatmış ve birbirimizi anlamak istercesine dinlemiştik. Fakat sürekli aklımı kurcalayan bir soru vardı:
+Söylemeden edemeyeceğim, Gamze bugün seni hiç görmeye alışık olmadığımız bir tarzda karşıma çıktın. Bu kadar güzel olabileceğini hiç tahmin etmemiştim. Özel bir gününü mü mahvettim?
Gamze bu sözleri duyduktan sonra yüzündeki tebessümü ve kızarıklığı ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın bu işlere yatkın olmadığı için beceremedi ve soruma kaçamak bir cevap verdi:

-Ben de makyaj yaparım daha önce hiç görmedin mi sen!

+Hayır ama bu kadar güzelleştiğini görecek olduğum bilseydim görmek için çabalardım!

Evet, bu cevabı duyduktan sonra iyice kızarmaya başlayan bembeyaz yanakları daha da kızarmaya gözlerinde bir ışıltı belirmeye başlamıştı. Saatler biraz daha geçtiğinde ve Gamze’nin de eğlenceli bir arkadaş grubunu kaçırdığını aklıma getirince konuyu tekrar açma gereksinimi duydum ve bir kez daha teşekkür ettim. Gamze arkadaşlarının aslında sıkıcı dedikodulardan bahsettiğini ve ikisinin de nişanlanmasını kutlamak için bir araya geleceklerini ve bu tür kutlamalardan hoşlanmadığı için sorun olmayacağını söyledi. Ben de denk gelmemek adına moda sahile geçmeyi orda biraz yürüyüp çay kahve içmeyi teklif ettim. Moda sahile geçmiştik, sahil boyunca biraz yürüyüp halay çeken kekoları geçtikten sonra birer tane kamp sandalyesi kiralayıp denize doğru oturmaya başladık, yoldan geçen seyyar satıcıdan ise iki tane çay kaptım ve içmeye başladık. Çay bizi biraz ayıltmıştı. Ancak yine de sırlarımızı dertlerimizi paylaşmak artık aramızdaki duvarları kaldırmış ve daha rahat olmamızı sağlamıştı. Sandalyemi onun sandalyesinin yanına kadar getirdim ve Gamzeyi kolumun altına aldım. O da bu tutuşu güvenli ve sahiplenici hissetmiş olacak ki kendini saldı ve başını göğsüme dayadı. Gamzenin nefes alışverişlerinin derinleştiğini ve sıklaştığını hissedebiliyordum. Biraz onu sıkıştırmak adına biraz da çekinmeyeceğimi bilmesini istediğimden, nefes alışverişlerinin niçin derinleştiğini sordum. Cevap alamadığım için elimi kalçasına attım ve ordan kavramaya başladığımda daha da derinleştiğini görünce hemen ekledim:

+Niye olduğunu galiba anladım

Sonra pis bir sırıtıştan sonra onu kendime daha sa çok çekerek çok güzel olduğunu ve farkında olmadığım için salak olduğumu söyledim. Bunları söylerken elim kalçasını sıkıca kavrıyor ve güzel sözlerin de etkisi ile mayışan Gamze’den tatlı tatlı homurtular gelmeye başlıyordu derken saatime baktım ve çok geç olduğunu gördüm. Hemen Gamze’ye dönerek:

+Saat de çok geç olmuş artık dışarda kalamayız donarız hadi seni eve bırakayım

-Çok iyi olur ama giderken kahve alalım sana kahve ısmarlayayım

+Bu saatte mi bence olmaz

-Saat daha erken

Bunu söyledikten sonra güldü ve yolumuza devam ettik. Yoldan kahvelerimizi aldık ve Erenköyün yolunu tuttuk.
-İkinci Bölümün Sonu-