21-

” Eğer içini rahatlatacaksa, teknik olarak bu bir üçlü ya da grup seks sayılmaz hayatım. Unutma, ben sadece asistan olacağım. Yani, seni ve küçük deliğini hazırlayacağız, gerisini Hakan halledecek.”

” Kulağa çok seksi geliyor böyle söyleyince bile.”

” Öyle zaten,” diye cevapladı Fulya.

” Yani, Hakan’la sen birşey yapmayacaksınız, öyle mi?”

” Beni becermeyecek, eğer korktuğun buysa.”

” Ne o zaman?”

” Dediğim gibi, ben anüsünü hazırlayacağım. Kayganlaştırıcı ve biraz da esnetme konusunda yardımcı olacağım. Sonra, açık söylemek gerekirse, Hakan da arkadan sikecek seni.”

” Çok…maceralı…”

” Öyle tatlım,” diye belirtti Fulya. ” Ama, Hakan’a bazen dokunmam gerekebilir. Penisini yönlendirmek için, anlarsın ya, arkana girerken. Sadece emin olmak istiyorum, acıtmadan yapması gerekiyor. Bir de..anal seks için, tam ereksiyon gerekli. Yani, eğer yeterince uyraılmamışsa, onu uyarmam gerekebilir. Elimle, ya da hala yeterli değilse, ağzımı kullanabilirim.”

” Yani kocamın aletini ağzına alacaksın?” diye sordu Esra. Hoşuna gitmeye başlamıştı bu sohbet.

” Sadece gerekirse diyorum. Bak, sana yardım etmek için göze alıyorum bunları ve eğer geçmiş hastalarıma bakarsak, bu işte iyiyim.”

Esra tekrar içini çekti. ” Teşekkürler. Gerçekten, sen çok iyi bir dostsun.”

” Teşekkür etmek için henüz erken. İlk anal orgazmından sonra bana teşekkür edersin.”

Esra biraz sessiz kaldı. Sonra, ” Peki o zaman, Hakan’la paylaşacağım bu konuştuklarımızı ve sana haber veririm ne düşündüğü hakkında,” dedi Esra. Aslında cevabın ne olduğunu biliyordu.

Fulya kahkaha atarak gülmeye başladı. ” Hakan ne diyecek ki? Hayır mı? Tabi ki hoşuna gider bu teklif. Bak, korkmana gerek yok, benimle ilişkiye girmeyecek. Seninle sevişecek.”

Esra bir an itiraf etmek istedi kocasıyla yaşamaya başladığı açık ilişkiyi ama sonra sustu. ” Haklısın, yine de onu arayıp, yardımcı olacağını söylemeliyim.”

” Daha iyi bir fikrim var.”

” Neymiş?”

” Hakan’ı ben arayacağım,” dedi Fulya. ” Bütün konuşmayı ben yapayım, böylece, hala bir sürpriz gibi olacak ikiniz için de. Boşuna strese girmene gerek yok bunun için. Anal seksin ilk şartı rahat olmak, bunun için de zihnin temiz olmalı.”

” Kulağa mantıklı geliyor. Ee, onu arayacak mısın şimdi?”

” Evet ama senden son birşey daha istiyorum.”

” Yine ne var?”

” Çalışacağım şey hakkında bilgi sahibi olmak için bir fotoğraf,” dedi Fulya. ” Bana bir fotosunu yolla. Kıç deliğinin. Hemen şimdi.”

” Kızım sen ciddi misin? Sexting mi yapacağız işte?”

” Bu seksting falan değil,” diye ısrar etti Fulya. ” Önceden hazırlık bu, çok önemli bir medikal problemi çözmek için lazım, ayrıca ruhsal ve cinsel mutluluğunu da sağlamaya çalışıyorum burada.”

” Fulya..bu sexting.”

” Adını ne koyarsan koy tatlım. O fotoğrafa ihtiyacım var nasıl bir yol izleyeceğime karar vermek için.”

” Diğer bir deyişle, deliğimin ne kadar dar ve küçük olduğunu görmek istiyorsun,” diye şaka yapar gibi doğruladı onu Esra.

” Aynen!”

” Peki,” diye içini çekti yine Esra. ” Birazdan yollarım.”

” Harika. O zamana kadar da ben Hakan’la detayları konuşacağım. İçimden bir ses bu süper olacak diyor.”

” Benim de. hayatımda yaptığım en çılgınca şeylerden biri olacak,” dedi Esra. Bundan daha çılgınca ne yaptığını sormamasını umarak.

Veda sözcükleriyle telefonları kapadılar ve konuşma sona erdi.

Klozetten kalktı ayağa ve etrafına bakındı. Daha önce yapmadığı şeylerden biri de buydu. Nasıl çekeceğine karar veremiyordu. Eteğini çıkarmaya karar verdi, sonra da külotunu çıkardı. Belden aşağısı çıplak kalmıştı. Telefonu elinde tutup arkasına uzattı, bir deneme çekimi yaptı. Hayatında ilk defa çıplak selfie çekiyordu.

Kolay kısmı halletmişti. Şimdi anüsünün fotosunu çekmeliydi ama nasıl çekecekti? Sonra çözümü buldu. Yere çömeldi ve telefonu bacaklarının arasına tuttu, doğru pozisyonu yakalayınca, butona bastı.

Ayağa kalkınca, arka deliğinin fotosuna bakmaya başladı. İlk defa bu kadar yakından görüyordu kendisi de. Koyu pembemsi rengi ve etrafındaki tırtıksı çizgiler dikkatini çekmişti. Gerçekten çok dar görünüyordu, Hakan’nın aletini oraya sokabilmek çok zor bir görev olacaktı. Şansına, Fulya gibi bir uzman yardım edecekti.

Müstehcen fotoları Fulya’ya yolladı watsaptan. Sonraki aşamaya geçmişlerdi resmi olarak.

Akşam Hakan eve geldikten sonra, ağzından çıkacak kelimeleri beklemeye başladı Esra ama kocası hiç değinmiyordu Fulya ile olan telefon konuşmasına. Tek düşünebildiği buydu gece boyunca. Beraber Netflix’ten bir dizi izlediler ama aklı hala gündüz ki konuşmadaydı. Şüphelenmeye başlamıştı, acaba Fulya hiç aramadı mı diye. Öğrenmenin tek yolu vardı.

” Fulya seni aradı mı bugün?”

” Evet,” dedi Hakan her zaman ki ses tonuyla.

” Ve?”

” Ve, küçük süprizinden onun da haber varmış,” dedi yüzünün kenarında oluşan bir sırıtışla. Gizlemeye çalıştığı birşey vardı.

” Tamam ama ne konuştunuz? Beni ne bekliyor?”

” Hiçbir şey söylemeyeceğime söz verdim Fulya’ya” dedi Hakan.

” İyi ama ben senin karınım,” derken sırnaşmaya başladı Esra Hakan’a. ” Emin misin benimle paylaşamayacağına?”

” Kesinlikle olmaz.”

Ses tonunu daha da seksi hale getirip tekrar zorladı Esra. ” Lütfen hayatım? Dilimle yine yapabilirim o hoşuna giden şeyi, sadece bir ipucu.”

” Bekleyebilirim,” diye güldü Hakan. ” Sadece bana güven tamam mı? Fulya bizim için güzel bir gün ayarlıyor.”

” Öyle mi dersin?” diye normal sesiyle sordu Esra.

” Eminim aşkım. Telefonda biraz detay verdi bana ama dürüst olmak gerekirse, hoşuma gitti yönlendirilen taraf olmak. Sen de bunu denemelisin, sıra sendeydi çünkü.”

Esra tekrar kıskançlık hissetmeye başladı. Onun bilmeyip, kocası ve Fulya’nın bildiği bir konu olması canını sıkıyordu. ” Anlıyorum. Yani Suat ile sana bir sürpriz hazırlasam sorun etmezsin?”

Hakan, dizine vurdu Esra’nın. ” Etmem tabi ki, saçmalama. Sana güvenim sonsuz.”

” Yoksa onunla sevişecek misiniz?”

” Ahh, hayır. Senin rızan olmadan yapmam böyle birşey.”

” O zaman bu gizem neden?”

” Çok yakında öğrenirsin hayatım,” dedi ve televizyona bakmaya devam etti. ” En güzel yerini kaçırıyorsun dizinin.”

***

Öğleden sonra saat bir civarı, büyük bir rezidansın önüne geldiler. Arabayı otoparka park edip binaya yönelmişti Esra ve Hakan. Yaklaşık otuz katlı devasa bir gökdelendi bu bina. Cam ve çelikten oluşan gövdesi gökyüzne uzanıyordu. Şehirdeki önemli danışmanlık firmaları ve hukuk bürolarının ofisleri vardı.

Hakan ve Esra kalabalık asansörde yanyana kapana kısılmış haldeydiler. Her ikisi de hem gergin hem de heyecanlıydı. Hakan kıyafet seçiminde yardımcı olmuştu karısına. Oyunun kendine düşen kısmını oynamakta zorlanıyordu Esra, karakter olarak buna hiç uygun olmamıştı zaten, birisinin yönlendirmesi işine geliyordu. Çok şık ve önemli bir iş kadını gibi görünüyordu kısa eteği ve ceketiyle beraber. Kısa çorapları parlıyordu adeta.

Onyedinci kata gelince asansörden indiler. Suat mükemmel biçimde dekore etmişti binanın bu katını. Mobilyalar ve döşemeler klasik ama şıktı. Masa başında bekleyen bir sekreterin yanına vardılar. ” Suat Beyle randevumuz vardı,” dedi Esra, genç bayana.

” Evet, Esra hanım olmalısınız. Suat bey sizi bekliyordu,” dedi genç ve güzel sekreter. Önündeki telefonun avizesini kaldırınca, paralel hattan Suat’a ulaştı. ” Suat bey, Esra hanım geldiler.”

” Tamam, içeri geçirir misin hanımefendiyi?”

Telefonu kapayan kız, Esra’ya ” Beni izleyin,” dedi.

Esra kocasının yanağından öperek çabucacık, fısıldadı. ” Az sonra geri dönerim hayatım. Seni seviyorum.” Koridor boyunca ilerlemeye devam etti genç sekreterin peşinden ve Suat’ın ofisine ilerlediler.

Hakan heyecan içinde beklerken buldu kendisini lobide. Bir koltuğa oturup önünden bir dergi alıp bakınmaya başladı ama konsantre olamıyordu okumaya, aklı karısındaydı.

Sekreter önden giderken, Esra alıkoyamıyordu kendini sekreterin küçük tatlı poposuna bakmaktan, mıknatıs gibi çekiyordu gözlerini. Çok dar ve kısa bir etek giymişti kız, dikkatli bakınca, iç çamaşırlarının izini görmek mümkündü. Abartılı şekilde çalkalıyordu kalçasını, bilerek yaptığını düşündü.

Suat’ın ofisinin kapısına varınca, sekreter sekreter arkasını döndü ve Esra’ya baktı, yüzünde imalı bir gülümseme vardı. Kızın poposuna bakarken yakalanan Esra’nın yüzü kızardı. Kapıya kibarca tıklayıp, kapıyı açtı. ” Suat bey, Esra hanım geldiler.”

” Teşekkürler Melisa,” diye cevapladı Suat.

Kapıdan geçmek için biraz yan dönen Esra, Melisa’nın önünden geçerken, kızın bilerek memelerini ona değdirdiğini düşündü ve bir an duraksadı. ” İyi eğlenceler,” diye fısıldadı kız ona.

” Harika görünüyorsun,” dedi Suat kapıya doğru gelirken.

” Hı? Efendim? Ne dedin?” dedi Esra, açıkça etkilenmişti genç sekreterin bu uçarılığından.

” Harika görünüyorsun dedim,” diye tekrarlarken Suat, güçlü kollarıyla ona sarılmıştı bile, dudaklarından öpmek için hamle yaptı. Heyecanının arttığını hissedebiliyordu Esra. Suat geri çekildiğinde, nefes nefese kalmıştı bile.

” Son buluşmamızdan beri bu anı bekliyordum.”

” Vaauuvv,” diyebildi sadece Esra, bu tutkulu öpücükten sonra kendini toparlamaya çalışırken.

” Kocandan nasıl kurtuldun?” diye sordu.

” Kurtulmadım. O da burada, benimle,” dedi Esra.

” Evet, hemen dışarıda, lobide bekliyor.”

Suat’ın yüzünde komik bir ifade vardı şimdi.

” Sorun değil. İş konuşmak için önemli bir görüşme yapacağımızı biliyor.”

” Ahh,” dedi Suat, sanki ona inanmamış gibi bir ifadeyle. Sonra omuzlarını silkti. ” Çok akıllı bir kadınısınız Esra hanım,” dedi ve tekrar ona sarılıp, elleriyle poposundan sıkmaya başladı. Çabucak yeniden öptü dudaklarından ve elinden tutup, ” Hadi sana yeni ofisimi gezdireyim,” dedi.

22-
Odayı incelemek için vakit bulamamıştı Esra, etrafına bakınınca dikkatli gözlerle, ağzı bir karış açık kaldı. Hiçbir masraftan kaçınmadığı belli oluyordu Suat’ın. Ayrıca, bu kadar yüksekten şehri seyretmek de ayrı bir keyif veriyordu, manzara mükemmeldi.

” Hedef kitlemiz, şehrin en kodaman iş insanları olacak, lüksten kaçamazdım,” dedi Suat, Esra’nın yüzündeki hayranlık dolu ifadeyi görünce. Aşağıya doğru bakmaya devam ettikçe, başı döner gibi oldu Esra’nın. ” Vay canına, çok yüksekmiş,” dedi ki, Suat kolunu beline doladı.

” Harika bir manzara,” diye tekrarladı ama poposuna bakıyordu kadının.

” Aynen öyle.”

” Paranın yapamayacağı şey yok, ama herşey de parayla olmuyor. Senin gibi paha biçilmez değerde varlıklar mesela,” dedi Suat. Sonra ona dönüp, öpmek için dudaklarına uzandı.

” Suat..eşim dışarıda bekliyor..” dedi Esra, içi rahat değildi bu kez nedense.

Eteğini yukarıya çekmeye başlamıştı, arkasından uzanıp Suat, ellerini eteğin altından sokup, kalçalarını avuçlamak amacındaydı ama Esra tekrar yakındı. ” Suat!”

” Endişelenme tatlım, Şehirdeki en yüksek binalardan birindeyiz, kimse bizi göremez, camlar içerisini göstermiyor.”

” Ohhh,” diye iniltiler çıkarmaya başladı Esra, adam kalçalarını okşamaya başlayınca, elleri sıcacık teninde geziniyordu. Yine de, gergin olduğunu hissedebiliyordu Suat. Sonra bunu kesip, arkasına geçti Esra’nın, hala manzarayı seyrederlerken, omuzlarına masaj yapmaya başlamıştı. Her seferinde neden güvenini kazanmak zorundaydı ki? Hayatında hiçbir kadın bu kadar uğraştırmamıştı onu.

Yine de, sinirlerine hakim olmaya çalıştı. Ellerini yavaşça, vücudunun yanlarına, oradan da beline indirdi. Kalçasına erkekliğini dayayıp, karnından doğru sarıldı Esra’ya ve boynuna öpücükler kondurmaya başladı.

” İşte böyle tatlım,”dedi Suat, gevşemeye başladıkça Esra. Kalçasına dayamaya devam ederken sertleşen erkekliğini, elini bu kez, bacak arasına götürdü Esra’nın. Eteğini yukarı çekip, dantelli külotunun önüne ulaştı. Ne kadar karşı koymaya çalışsa da Esra buna, ıslanmasına engel olamıyordu, ve Suat da farkındaydı, artık direncini kırmak üzereydi, az kalmıştı.

Hakan elindeki dergiyi kenara bıraktı, sanki bir ses duymuş gibiydi. Melisa’nın onu izlediğini fark etti. Ondan mı gelmişti bu ses? diye düşündü. ” Bu katta lavabo var mı?” diye sordu.

” Evet, hemen bu taraftan.”

Yolu göstermek için masasından kalktı genç kadın. Bu kez Hakan’ın gözleri izliyordu Melisa’nın poposunu dikkatle, Suat’ın ofisinin olduğu tarafa doğru ilerliyorlardı katta. Lavaboya yaklaştıkça, gelen sesler daya duyulur hale gelmişti sanki. Durdular ve birbirlerine baktılar. Ofisten, yanlış anlamaya mahal bırakmayacak şekilde, iniltiler duyuluyordu.

” Bu binada garip sesler duyuluyor bazen,” dedi Melisa. Suratında kaygılı bir ifade vardı. Kesinlikle birşeyler dönüyordu bu odada ve Hakan’ın karısının, Suat beyle baş başa olduğunun farkındaydı.

İyi bir sekreter, patronunu korumaya çalışıyor diye düşündü Hakan. ” Anlıyorum,” dedi ve müsaade istedi lavaboyu kullanmak için. Ama çişini yapması gerçekten uzun sürmüştü, bir türlü aklını veremiyordu buna. Bu kıskançlık duygusu ilk başlarda ortaya çıkmıyordu ama oyun bittikten sonra, Esra’yı paylaşmaktan nefret ettiğini fark etmişti. Ama bunu başlatan kendisiydi, şimdi hangi mantıkla dur diyecekti ki buna? Üstelik, karısının sırası gelince, oyunu da kaybettiğini öne sürüp, mani olmuştu Esra’nın istediğini yapmasına.

Tuvaletin kapısından kafasını uzatıp, koridora baktı. Melisa masasına dönmüştü, ses çıkarmamaya dikkat ederek, Suat’ın ofisinin kapısına ilerledi, kulağını kapıya dayadı. İçeriden Esra’nın iniltileri gelmeye devam ediyordu. ” Ahhh, Suat, lütfen!” dedi Esra. Hakan’ın içi içine sığmıyordu. Karısının bu kadar çabuk işe koyulmasını gururuna yediremediğini fark etti.

Esra’nın bacakları boşalmaya başlamıştı sanki, zayıflamıştı duruşu, gözlerini açtı ve tekrar durdurmak için şansını denedi. ” Özür dilerim..Suat..Şuraya oturabilir miyim?” dedi Esra, ” Kendimi iyi hissetmiyorum.”

” Tamam. Pekala. Benim hatam,” dedi Suat. ” Sana birşey getireyim içecek. Su ister misin?”

” İyi olur. Teşekkürler,” dedi Esra.

Belli etmemeye çalışsa da, bozulmuştu Suat. Mini soğutucudan, bir şişe su aldı ve bardağa koydu. Birazdan bir kez daha şansını denemeye kararlıydı. Bu boktan işe bu kadın yüzünden girişmişti, onu gerçekten azdırıyordu evli olması ama sabrı da tükeniyordu işte.

Hakan hızla lobiye doğru ilerledi, kızgındı, karısına mı kendisine mi yoksa Suat piçine mi bilemiyordu. Köşeyi dönmeden Melisa’nın olduğu kısma bakıyordu ki, kalbi hızla çarpmaya başladı. Kızın elleri bacaklarının arasındaydı, kulağında telefon, patronunun odasını dinliyordu belli ki. Geriye yaslanmış, bacak arasıyla oynuyordu.

Sonra, ses duymuş olmalı ki, birden toparlandı hemen ve elini bacaklarının arasından çekti, telefonun düğmesine basıp, paralel hattı kapadı.

Hakan sesini çıkarmadan koltuğa doğru yürüdü, heyecanlı olduğu belli olan kıza bakmadan, sırıtıyordu pis pis. Gördüğü manzara hoşuna gitmiş, sertleşmeye başlamıştı ama umurunda değildi bunun belli olması. Kıza doğru baktı ve, ” Haklısın, garip sesler geliyor bu binadan gerçekten,” dedi Hakan.

Melisa ona doğru baktı. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Önüne bakınca, Hakan’ın bacaklarını ayrmış, rahat biçimde oturduğunu görüyordu. Fazla rahattı, ereksiyonunu saklama gereği görmüyordu. Karısıyla nasıl bir ilişkisi var bilemiyordu ama ofiste neler döndüğünden haberi olduğuna emindi.

Hakan şansını denemeye karar verdi. Kaybedecek birşeyi yoktu. Hem, izinsiz biçimde ofisi dinlediği için de suçlu sayılırdı Melisa. ” O garip sesleri telefonundan duymadığına emin misin?” dedi Hakan soğukkanlı biçimde. ” Patronunu hep dinler misin özel görüşmelerinde?”

Hakan kızın gözlerine bakıyordu. Yirmili yaşlarına yeni girdiği belliydi. Bu kadar tehlikeli ve kanunlara aykırı olmasaydı, kızın üstüne atlar mıydım acaba diye düşündü. Yakışıklı olduğunu biliyordu ama onu bununla etkilemeye falan çalışacak değildi. Korkuyor muydu yoksa gözlerindeki şehvet miydi Melisa’nın? Risk almaya hazırdı. En fazla çığlık atardı, ve karısı da Suat’ın yanından ayrılmak zorunda kalırdı.

Kendisinin bile inanamadığı o kelimeler ağzından döküldü. ” Külotunu indir!”

Nefesini tutuyordu. Bu işe yeni girmişti ve kaybetmek istemiyordu, yakalandığını hissetmişti tuvaletten dönünce Hakan ama kendine hakim olamamıştı işte, azgınlığının birgün başını belaya sokacağını biliyordu. Külotunu indirdikten sonra ne kadar ileri gidecekti acaba?

Melisa ona bakıyordu kedi gözleriyle. Dudağını ısırdığının farkında değildi. ” Yap şunu!” diye emreder ses tonuyla tekrarladı Hakan.Yavaşça, Melisa yerinde doğruldu, eteğinin altına ellerini götürdü ve külotunu sıyırdı aşağıya doğru.

Hakan elini uzattı.

Melisa ıslak küloyunu uzatıp, eline bıraktı. Hakan’ın külotunu burnuna götürüp koklamasıyla, içinde hissettiği korku biraz azalır gibi oldu. Arzulanmak kimin hoşuna gitmezdi ki?

” Oyna kendinle şimdi. Ben burada değilmişim gibi. Devam et hadi,” dedi Hakan. Ne kadar etkilediğinin farkındaydı kızı.

” Hadi dedim, oyna kendinle!” diye emretti Hakan. Genç kızın sözünü dinlemesini seyretti, eli bacaklarının arasına götürdüğünü görüyordu.

Kısa süre sonra, ilk şaşkınlığı geçmeye başlayınca Melisa’nın, eli hızlanmaya başladı. ” Aahh!”

” Sen ve Suat, aranızda ne var?” diye sordu Hakan, gözlerini ellerinden ayırmıyordu.

” Hiç,” diye fısıldayabildi Melisa, nefesini kontrol etmekte zorlanıyordu.

” Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi?”

” Hayır,” diyebildi kız. ” Ben..ben bakireyim.”

” Hı?” diyebildi şaşırarak Hakan. Kızların bu devirde bekaretlerini koruyabilmesine hep şaşırmıştı.

” Okuldan yeni mezun oldum ve..babam..ahh..babam Suat beyin yakın arkadaşıdır..ohhh..sadece düzenli bir iş bulana kadar burada olacağım,” dedi Melisa, parmağını içine sokmadan, olabildiğince hızlı okşuyordu kendisini.

Lavabodan çıktığında, bu kızla ilgili aklından geçenlerden utandı, karısına kızdığı için onu zorlamıştı ama şimdi bakire olduğunu duyunca, daha fazla ileri gitmek istemiyordu.

Suat, biraz daha bekledikten sonra, Esra’ya doğru bir hamle daha yaptı ikili koltukta otururken. Üstüne doğru yıkmaya çalışıyordu bedenini kadının, pürüzsüz, süt gibi boynundan öpüyorken, bir yandan da elini yeniden eteğinin altına sokuyordu ama Esra hiç rahat değildi artık. Sıkıntı basmıştı içini. Kalkıp gitmek istiyordu.

” Ohhh!! Ahhh!” diye inliyordu Melisa, parmağı hızla çalışırken kaygan deliğinin hemen üstünde. Bacaklarının arasından akan sıvılar, parlamaya başlamıştı. Hakan zevkten dört köşe olmuştu adeta, kızın kalçaları sandalyesinden yükseldi, ayakları üstünde, geriliyordu yay gibi bedeni, bacakları birbirine o kadar yakındı ki artık, neredeyse eli araya kısılacaktı. ” Oh..oh..oh,” diye küçük inlemeler çıkararak boşaldı.

Artık içerisi o kadar sessizdi ki, nefes alışlarından başka birşey duyulmuyordu.

Kızın suratındaki masum ifadeye bayılmıştı Hakan, kaçamak bakışlarla ona doğru göz atıyordu Melisa, az önce bir yabancının önünde kendisiyle oynamıştı.

Hakan şansını denemekte ısrarcıydı. Cebinden bir kartvizit çıkardı ve Melisa’ya uzattı. ” Güzelliğine daha uygun bir iş ararsan, bir reklam ajansında çalışıyorum Melisa. Her zaman arayabilirsin,” dedi. Melisa’nın yüzü parlamıştı bu teklifle, yerinden kalkıp yanağından öpmek istedi Hakan’ı.

Asansörün uyarı sesiyle, ikisi de irkildi. Kapılar açıldı ve birkaç takım elbiseli iş adamı göründü. Hakan hemen bir dergi kaparak, kucağını kapamaya çalıştı, Melisa’nın külodunu ceketinin cebine koydu. Melisa da eteği düzeltmişti, hemen telefona uzandı, paralel hattan ofisi aradı.

” Suat bey, saat ikide beklediğiniz misafirleriniz geldiler,” diye seslendi.

Esra, tam zamanında dedi içinden, Suat apar topar üstünden kalkmıştı. ” Beklediğimden erken geldiler,” dedi Esra’ya yarı kızgın yarı tepkili gözlerle bakarken. ” Kendini neden kötü hissettiğini anlayamıyorum. Bunu daha sonra konuşmalıyız.”

” Evet, konuşmalıyız,” dedi Esra. İçinden, bir daha seninle baş başa kalacağımdan bile emin olma diyordu. Kocasıyla bunu konuşacaktı, buna gerek yoktu artık. Hakan’dan başkasını istemiyordu.

Birkaç dakika içinde, Esra ve arkasından da Suat, ofisin olduğu taraftan geldiler. Hakan’ın yüzünden düşen bin parçaydı ama birşey söylemedi, kızgın olduğundan, Esra’nın da suratının asık olduğunu fark etmemişti.

” Teşekkürler Esra hanım,” dedi. ” Yakında yeniden görüşürüz. Size de iyi günler Hakan bey.”

Hakan cevap bile vermedi. Ona bakarken suratından nefret okunuyordu, karısının elini sıkıca tuttu ve gözlerini ayırmadı Suat diğer adamlarla ilgilenene kadar. Ve sonra onları ofisine buyur etti Hakan.

Ne Melisa, ne de Esra anlam verememişti bu gerginliğe.

” İyi çalışmalar Melisa, umarım kısa sürede kendine yeni bir iş bulursun,” derken Hakan, Esra suratına bakıyordu kocasının. Bu kadar kısa sürede arkadaş mı oldunuz diyordu içinden.

” İyi günler Hakan bey,” dedi iç ısıtan gülüşüyle Melisa.

” Bakıyorum da çabuk kaynaşmışsınız,” diye laf soktu Esra Hakan’a asansöre binerken. İkisi de birbirine gıcık olmuştu. Geri adım atmıyorlardı. Ama ikisi de bekleyecekti konuşmak için. Yıl dönümü için bir programları vardı. Ondan sonra konuşmanın sırası gelecekti.