Hayatın Sillesini Yemiş Yengeme Kendiminkini Yedirdim -3

Bir hışımla kapıyı çarpıp çıkan dayımla göz göze geldim. Beni görünce surat ifadesi aniden değişti, ” Berke, gel benimle gidiyoruz.” dedi. O anda ona ”hayır” diyecek göt bende olmadığı için yengeme attığım bakışı dayıma çevirdim ve bakışımla onu onayladım.

Beraber arabasına bindik ve yola koyulduk. ”Nereye gidiyoruz dayı?” dedim. Dayım, ”Siktirtme işte gidiyoruz ne yapacaksın?” dedi. İçimden, ”Çattık amına koyayım! Umarım bana bir şey yapmaz!” dedim. Yol ayrımından sağa dönünce nereye gideceğimizi anlamıştım. Bizim ”bahçe” dediğimiz, aslında küçük bir tarla olan yere gidiyorduk. Burası dedemindi ve genelde ailecek buraya geldiğimiz için çoğu zaman boş olurdu.

Bahçeye vardık. Dayım bahçeye girer girmez önceden yere bırakılmış odun parçalarını toplayıp semaverin girişine doldurdu. Biraz da kâğıt parçasıyla beraber odun parçalarını çakmağıyla yaktıktan sonra sigarasını da yaktı.

Dayım: ” Sigara içiyor musun Berke?”

Ben: ” Yok dayı, kullanmıyorum.”

Dayım: ” Sen bilirsin amına koyayım. Oğlum bak ben her türlü boku görmüş adamım. 2 kere hapse girdim çıktım. Her türlü ortamı gördüm. Bir ortama girdim, her türlü uy*şturucu böyle masaya serilmiş. Ben sadece esrarı alıp kullandım. Sen kullanmıyorsun değil mi?”

Ben: ” Benim öyle şeylerle işim olmaz dayı! Aklı olan kullanır mı?”

Dayım: ” Şimdi bu amına kodumun sigarası ile esrar aynı şey değil mi amına koyayım? ABD’de yasal ama burada değil. Sikerim böyle işi!” Neyse, kız arkadaşın var mı? Pompiş işi nasıl gidiyor?”

Dayım böyle deyince beni bir gülme aldı. Dayım da hafif tebessüm etti.

Dayım: ” Lan oğlum ne gülüyon? Erkek adamsın! Erkekler içindeki o seks dürtüsüne engel olamaz. Erkek adamsın, oğlum! Sen de kızlarla takılacaksın, sevişeceksin. Benim deyimimle pompiş yapacaksın”

Bu son sözünden sonra eliyle pompa hareketi yaptı. Beni yine bir gülme aldı.

Ben: ”Dayı ben de yapıyorum kendi çapımda bir şeyler. Ama bazen o seks dürtüsü çok baskın geliyor ve yanımda kız arkadaşım olmuyor.”

Dayım: ”He, bak işte! Çok çaresiz kaldın mı mastürbasyon yapacaksın. Pompiş yoksa mastürbasyon yapacaksın. Ama düzenli olarak sevişmen de lazım.

Bu sefer kendimi tuttum ve gülmedim. Anlaşılan dayımın canı çok sıkkındı ve sinirini bozmayan nadir kişilerden birisi olarak beni bahçeye getirmiş, farklı konulardan konuşup kafasını dağıtmak istiyordu. Bu durumu anlayıp ona göre davrandım. Semaverde çayımızı içtikten sonra dayım kendini daha iyi hissediyordu. Arabaya atladık ve gerisin geri yola koyulduk. Dedemin evinin önüne geldik.

Dayım: ” Yeğenim, sen burada in! Ben kafamı dağıtmaya gidiyorum. Hadi, Allah’a emanet!”

Dayımı biraz sakin bulmuşken sinirlendirmemek ve ne olur ne olmaz başıma bir şeyin gelmesini istemediğim için nereye gittiğini sormadım. Vedalaşıp ayrıldık.

Eve geldiğimde her zamanki gibi herkes çay içiyordu. Bu amına kodumun içeceğini sürekli içmekten bana gına gelmişti. Çay ister misin sorularını savuşturup, herkesin balkonda olmasını da fırsat bilerek boş bir oda buldum. Bugün olanları düşündüm. Yengemin her şeye rağmen güzel olan yüzünü düşündüm, gözyaşlarıyla ıslanmış o masum yüzünü düşündükçe küçük Berke boy atmaya başladı. ”Ulan amına kodumun her şeye de kalkıyorsun lan” diye iç geçirirken aslında bunun ne kadar iyi bir şey olduğunun farkına vardım. Bir dakika sonra sikim iyice kanla dolup erekte olmuştu. Daha fazla dayanamadım ve elimi sikime atmıştım ki kapının önünden sesler geldi ve ani bir refleksle durumu toparladım. Kapı açıldığında içeri kardeşim girdi.

Kardeşim:” Çay içecek misin abi?”

Ben: ” Yo-yo-yook hayır!” Çay içe içe çay işemeye başladım”

Bu lafımdan sonra kardeşim gülmeye başladı. Hemen sonra da odayı terk etti.

Başkasının duyamayacağı bir tonda kendi kendime, ” Bu amına çaktığımın evinde bana rahat yok. Bir 31 çekip rahatlayamıyorum bile anasını sikeyim! Ne yapayım ne yapayım?” Bir anda beynimde şimşekler çaktı! ”Ulan, amına koyayım, yengem evde yalnız. Bu hasta orospu çocuğu dayım bu gece mümkünatı yok gelmez eve. Yine ortamını bulup kafa çekmeye gitmiştir müptezel. O an seks isteği dışında yengeme karşı istemsiz bir sevgi hissi de duyup yengemin yanına gitmeye karar verdim.

Evdekilere gezmeye gidiyorum deyip dışarı çıktım ki arabamın park yerinde olmadığını gördüm. Arabam dayımların evinin önünde kalmıştı. İçimden bir siktir çekerek otobüs durağına gittim. Saat 23.25’ti ve son otobüs 23.30’da kalkıyordu. Yıllar sonra bu beş dakikanın benim hayatımın kırılma noktasını teşkil ettiğini o zaman tabii ki de bilemezdim.

Son otobüse bindim ve dayımın evinin önünde indim. Apartmandan içeri girmeden balkona bir göz attım ve yengemin boş ve ıslak gözlerle şarap içtiğini gördüm. O kadar aklı başında değildi ki 1.katta olan evinin balkonundan beni görmemişti bile. Hemen apartmandan içeri girip kapıyı çaldım. Yengemin kapıyı açması biraz uzun sürdü ama dert etmedim. Çünkü hâlinin harap olduğunu görmüştüm. Kapı açıldı ve yengem beni içeri buyur etti. İçeri girerken yengemin kokusu yayıldı ve onu içime çektim. Önümde diz üstüne kadar açık bir elbiseyle içeri geçen yengemi süzdüm ve sikim bir anda şişmeye başladı. Çok arzuladığım yengemin bu kadar savunmasız olması ilkel erkeklik duygularımı kabartmıştı. Arşa çıkan ilkel dürtülerimin de etkisiyle o an yengeme saldırıp üstüne çullanmak istedim ama kendime engel oldum.

Beraber balkona geçtik. Bir süre sessizlik olduktan sonra ben konuşmaya başladım.

Ben: ”Yenge, bu hâline çok üzülüyorum. Affedersin ama bu müptezel dayım yüzünden hayattan koptun”

Bu lafım üzerinde yengemin bakışları değişti ve hafifçe tebessüm etti. Onun mütebessim hâlini görünce istemsizce mutlu oldum. Galiba yengemi gerçekten seviyordum. Buna aşk demek çok iddialı olabilirdi belki ama daha önce hiçbir kadına karşı hissetmediğim duyguları ona karşı hissediyordum.

Yengem: ” Çok sağ ol canım buraya kadar geldiği—-”

Yengem daha cümlesini bitiremeden sesi titremeye başladı ve nefesi kesildi. Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Onu öyle görünce kendimi çok kötü hissettim ve gözlerim doldu. Hemen yanına gidip omzuna girdim ve onu içeri götürdüm. Yengemi kanepeye oturttum ve ben de yanına oturdum. Oturur oturmaz bana sıkıca sarılmaya başladı. Öyle bir sarılıyordu ki kemiklerim kırılacak zannettim. Ama her şerde bir hayır vardır. Biraz canım acımasına rağmen yengemin kokusunu en derinlerde hissediyordum. Göğsüme değen biçimli ve bakımlı büyük göğüslerini hissetmek beni nirvanaya ulaştırdı. O an hiç bitmesin istedim.

Yengem belki de kollarımda hayatının en savunmasız anını yaşıyordu. Kokusunu iyice içime çekip saçını okşamaya başladım. Ben ona böyle ilgi gösterdikçe yengem tekrardan kendisini tutamayarak ağlamaya başladı. O böyle ağlarken ben dudaklarımı yengemin yanağına getirip masumane bir öpücük kondurdum. Yengemden tepki gelmeyince dudaklarımı dudaklarına doğru götürmeye başladım ve aşırı azgınlığımın da etkisiyle dudaklarını öpüp yalamaya başladım. Yengem şoke uğradı ve refleks olarak beni itti. O bu hareketi yapar yapmaz suçluluk duygusu içimi doldurmaya başladı. Yengem o güzel ela gözlerini kocaman açarak bana baktı.

Ödüm bokuma karışmıştı. Yengem dayıma olanları bir söyleyecek olsa dayım beni hayatta yaşatmazdı. Ölüm korkusunu ilk kez bu kadar derinden hissettim ve vücudumun kaskatı kesilmeye başladığını hissettim. Ama yengem hiç beklemediğim kadar sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Yengem: ”Berke, ben böyle basit bir kadın mıyım? Sen nasıl böyle şeyler düşünürsün?”

Ben yengemin dediğine cevap verirken zor konuşuyordum.

Ben: ” E-e-ee-e yenge… Çoo-çoookk özür dilerim.”

Onun bu sakin tavrını gördükçe kendimi daha iyi hissetmeye başladım ve dilim çözüldü.

Ben: ” Dayımın sana bu yaptıkları gerçekten yeter artık! Sana çok kötü davranıyor. Sen boşanmak istiyorsun, seni ölümle tehdit ediyor. Tüm parasını borsada, kriptoda yedi! Seni, çocuğunu hiç düşünmüyor! Ben, senin bu hâlini gördükçe içim parçalanıyor. Sana bir şey olmasına dayanamam! ”

Kendimden hiç beklemediğim bu lafları etmem yengemi çok etkiledi. Tekrar gözleri doldu. Yengem yıllarca bu sorunları yaşarken kimse ona destek olmamıştı, o da kendi içine kapanıp depresyona girmişti. Benim bu kadar içten bir şekilde kendisini desteklemem yengemin gözlerinin içini güldürdü.

Ben, dünyamı başıma yıkmasını beklerken yengemin bu kadar sessiz kalması ve çok sakin konuşması bana inanılmaz bir öz güven verdi. Bayır domuzu gibi olan yarağımın da etkisiyle karşısına geçip başını iki elime aldım ve gözlerinden üst dudağına kadar yayılan gözyaşlarını yalayıp emmeye başladım. Yengemde hiçbir tepki emaresi yoktu. Ben daha da öz güven kazanarak dudaklarına yumuldum. Öyle büyük bir istek ve şehvetle öpüyordum ki yengemin önümde mum gibi eridiğini hissettim.