Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Hayal Kırıklığına Döşenen Taşlar 1.Sezon 1.Bölüm Alıntıdır

Nasıl başlamak, neresinden başlamak lazım bilemiyorum.

Burada yazılanları okuduktan ve psikoloğumun maruz bırakma terapisinde önerdiği üzere yaşanan kötü olayları anlatarak önemsizleştirmeyi denemek için yazmaya karar verdim. Sanki yaşananlar buzda kayıp düşmek ya da arabanın anahtarını kaybetmek kadar doğal demek için açıkça olduğu gibi ifade etmek gerekiyor. Ben de bu yaşananları doktoruma bile anlatamamışken burada anlatmaya karar verdim. Düz, üzerini örtmeden bilinç altımın baskısıyla yumuşatmadan yazmak gerekiyor ve ben de öyle yapacağım. Gücümü topladıkça elimden geldiğince…

Ben Hasret 34 yaşımdayım, Eşim İlker ile birlikte yönettiğimiz bir yazılım şirketimiz her anımızı birlikte geçirdiğimiz 10 yıllık bir evliliğimiz var. Evlendiğimizde de maddi durumumuz fena değildi ama işler de geliştikçe ekonomik sıkıntımız kalmadı. Bunun rahatlığı ile birbirimize daha çok zaman ayırdık her an daha fazla âşık olduk. Eşim oldukça kibar naif biridir. Hiç kimse hakkında en ufak kötülük düşünmez bir dilenci ile bile yarım saat konuşur şirket şoförleri ile yemeğe çıkar herkesten öğrenilecek bir şey vardır derdi. Üniversitede onu tanıdığımda karşımda anayolunun küçük bir kasabasından derece ile kazanmış saf bir çocuk vardı halen de öyle. Evlendiğimizden bugüne kadar sesini bile yükseltmemiştir. Aşırı iyi niyetli. Ki bu yüzden personellerimiz tarafında sıklıkla zarar bile uğramamıza rağmen sakinliğinden ve güzel olacak her şey inancından asla vazgeçmedi. Ben de onu eleştirmedim bu temiz dünyasını asla o gün de bugünde yıkacak şeyler söylemedim.  Orta boylu temiz yüzlü biri 175 boyunda ve bu aramızda ki esprinin kaynağı olmuştur hep. Benimle aynı boyda olduğunu iddia eder bende 2 santim daha uzunum senden diyerek kızdırırım onu.

Okulda kız arkadaşlarım hep çok güzel kızsın mükemmel bölüm okuyorsun emin misin İlker ile evleneceğine der vazgeçirmeye çalışırdı ancak dış görünüşün zerre önemi yoktu. Dışarıda görenlerin sesli olarak kesin oğlan çok zengin avlamış kız cümlelerini bazen duyup İlker’in üzüldüğünü görsem de iyi ki bu tercihi yapmışım dedim hep. ’Düzgün’ adam profili ahlaklı olmasını hep önceledim. Eğitimsiz alt kültür bakımsız insanlarla arama hep mesafe koydum personeller ile asla yüz göz olmadım, ter kokusunu duymamak için personel çıkışından hep sonra çıktım asansörde denk gelmeyelim diye. Eşimin bazen abartıyorsun demesine rağmen arkadaşlarımın eşleri soru sorduğunda bile kafamı başka tarafa çevirerek cevapladım. Hem İlker kendinden fiziksel olarak üstün erkeklerin yüzüne dahi bakmadığını görsün hem de iyi hissetsin diye. Gerçi ben de böyle hissediyordum. Özetle fanus içerisinde temiz argodan kötülükten seviyesizlikten tüm altsınıf kültüründen uzak bir hayat kurdum.

Tüm bu olayların, hayatımı değiştiren anlık kararların şu an ki Hasret’e dönüşmemin hikayesi 2020 aralık ayı sonunda başladı. Çocuk sahibi olmaya karar verdik ve çocuğumuz olduğunda bir daha fırsat bulamayız diye düşünerek yılbaşını da içine alan 2 aylık karayolu üzerinden Avrupa gezisi planladık. Bu tarih aynı zamanda başımıza gelen olayların belki de başımıza gelme sebebinin tarihi. Yani İngiltere’nin Brexit ile Avrupa’dan ayrılması. Şubat Ayında ayrılık olacağını biliyorduk ama bu ayrılığın kelebek etkisiyle nelere sebep olabileceğini asla bilemezdik.

İstanbul’dan arazi aracımızı lazım olacak her şeyle birlikte gece 2 sularında yola koyulduk. Gelecek hakkında planlar yaparak geziden konuşarak güle oynaya Edirne’ye vardık. Sırada ki durak İpsala sınır kapısıydı…

Edirne’nin keskin aralık soğuğuyla eşimin ‘’sevgilim mola verdik yakıt almam lazım’’ diye seslenmesi ve kapıyı açmamla tanıştım. Çişimin geldiğini fark ettim montumun yakalarını kaldırıp koşarak içeri girdim.

Çıktığımda eşim yakıtı almış pompacı ile sohbeti koyulaştırmış gülüşüyordu. Ah İlker yine buldun birini konuşacak diye içimden geçirdim tam yanlarına gidip sağ ön koltuğa oturacakken: ‘’Hasret bak beyefendi ne diyor. ‘’ diyerek konuşma sırasını verdiğini belli etti pompacıya.

-Hanımefendi eşinize de söyledim size de söyleyeyim saat şu an 07:30 bugün Pazar. İngiltere şeysi yüzünden İpsala’da tır sırası 10 kilometre olmuştur. Her firma ürünlerini teslim etmek istiyor yüzden çok yoğun isterseniz acele edin yarın daha beter olacak.

Cevap bile vermeden belirsiz bir baş sallaması ile araca geçtim eşim araca biner binmez.’’ Hayatım acele edelim’’ dedi. Yiyecek içecek bir şeyler de alalım istersen bekleme uzarsa aç kalmayalım der demez ‘’ orada vardır alınacak yerler zaman kaybetmeyelim dedi susturdu ben de bir şey söylemedim. Şimdi orada nerden bulacağız gibi bir şey söylesem kafasında ki planı bozacaktım vardır bir bildiği dedim sustum.

İpsala tabelasının altında navigasyon 6 km göstermesine rağmen yol bitmiş Her taraf tır olan yolun sonuna gelmiştik ara gözüm ekranda ki hava sıcaklığına ilişti -4 görünüyordu. Sabah ayazı ile açıklanamayacak kadar soğuktu hava. Eşim son tırın arkasında 10 metre bırakacak şekilde yanaşıp flaşörleri yaktı. Klima sebebiyle içerisi sıcacıktı tabi. Âmâ dışarıda varil başında ısınmaya çalışan bakımsız kirli suratlı tır şoförleri; hararetle konuşuyor ellerinde ki buhar tüten çaylarla ve aynı elde tuttukları sigaralar ile konuşuyor gülüyorlardı. Tırlarının yanında açılmış raf gibi şeylerin üzerine tüp çaydanlık vs. görünüyordu resmen mutfak vardı yanlarında. Araçta çalan ‘’Sergei Rachmaninoff’’ eseri üzerine dark pastel bir manzara gibi etrafı izliyordum. Adamları yüzümdeki şaşkınlık ve hafif tiksinme arası görüntünün aynadan yansıması eşliğinde baştan aşağı süzüyordum. Bu soğukta atkıları montları sarılı olmasına rağmen ayaklarında terlik olanlar ya da atletle ateş başında ısınmaya çalışacak kadar anlamsız zekaya sahip olanları izlemek ait olmadığım bir gezegene yeni inmiş kozmonot gibi hissettiriyordu.

Eşimin seslenmesi ile dünyama ve eşime döndüm. Başka bir şey söyleyecekti elbette ama yüz ifademi değiştiremeden ona döndüğüm için: ’hayatım neden öyle bakıyorsun merak etme korkma uzun sürmez mesai başlamadığı için sıra vardır açılır şimdi yol’’ dedi. Sonra da söylemek istediğine döndü: ‘’hayatım, ben bir inip etrafta neler var alışveriş vs. işporta satanlar da vardır markette buralarda böyle sıralar oluyorsa mutlaka düşünmüşlerdir’’ dedi ve kapıyı kilitle içeriden diyerek indi. İlerleyerek gözden kayboldu. Gittiği yola korkak bir çocuk gibi bakarken camın tıklanmasıyla sıçradım dizlerimin bağının çözüldüğünü hissettim…….

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler