Hata Yaptım 12.Bölüm

İhanetin pişkinliği de başka bir mevzu gerçekten. Herhangi bir adamla utanmazca düzüştüğüm halde. Beni merak edip defalarca arayan eşime kızmıştım. Rahatlamış bir biçimde uzandım yatağıma. Saat gecenin biriydi. Uyuyor mu, uyumuyor mu diye düşünmeden aradım direkt. Hemen de açtı telefonu.

– Nerdesin sen çok merak ettim seni?

+ Uyuyordum Fatih içim geçmiş biraz

– Canım bir haber verseydin keşke. Bir şey oldu sandım.

+ Ne olacak bana Fatih? Aradık işte görür görmez.

– Ben seni mer…

+ Tamam etmene gerek yok şu an.

– Peki canım.

+ Ben yine yatacağım iyi geceler

– İyi geceler canım.

Zavallı Fatih azarı da yemişti. Suçu da beni merak etmek. Ben merak edilecek insan mıyım ya. Yediğim haltları bilsen merak etmezdin gibime geliyor Fatih. Sırf beni üzmeyeceksin diye, az önce yaşadıklarımın onda birini yaşatmadın bana. Bak bakalım değiyor muymuş beni üzmemeye. Pamuklar içine sarıp sarmaladığına elin oğlu hiç acımıyor.

Hayatımın en güzel uykusunu çektim. Size bir sır vereyim mi? Duş bile almadım yatmadan önce. Üzerimdeki döllerin kurumasına izin verdim. Kendimi kadın gibi hissediyordum. Dişil enerjim en tepedeydi. Rüya gibiydi gerçekten. Güne başlarken çok güzel bir kahvaltı hazırladım kendime. Sonra güzel bir duş aldım. Bakımlarımı yaptım. Dün gece harikaydı, bu gece dünden de güzel olacaktı. Serkan’a hemen bir mesaj çektim özledim diye. Ruhum kavruluyordu resmen.

Saat ilerledikçe beni bir heyecan kapladı. Saçlarımı düzleştirdim. Yüzüme çok ağır bir makyaj yaptım. Ojelerimi sürdüm. Hayatımda ilk kez bu kadar makyaj yaptım desem yeridir. Aramızda kalsın epey bir ilk yaşamıştım. Çok güzel gözüküyordum. Ayak parmaklarıma da koyu kırmızı bir oje yaptım. Ellerimldeki ojelerimle de uyumlu olmuşlardı. Ardından eşimin bana aldığı elbiselerden, pembe elbisemi giydim üstüme. Boy aynasında şöyle bir baktım kendime. Enfes gözüküyordum. Eşimin yıllardır olmasını istediği bir haldeydim. Kime niyet kime kısmet Fatihcim. Eh tabi Fransa’dan aldığı parümün de kutusunu bugün açmıştım.

Ardından salona oturdum ve Serkan’ı beklemeye başladım. Tik tak tik tak ve kapı çalmıştı. Koştura koştura koştum kapıya. Serkan’ım nasıl da özlemişim geç içeri. Dünle aynıydı hali aslında, bir farklılık yoktu. Tabi ben farklıydım bu sefer. Beni görünce de ağzı kulaklarına vardı zaten; “Çok güzel olmuşsun lan amına koyduğum karısı.” Dedi. “Hoş geldin aşkımm” diyerek boynuna sarıldım. Hayatımda ilk kez kullanmıştım aşkım kelimesini. Tabi bu karşılama merasimi uzamamalıydı, kapatmamız gereken bir dış kapı vardı.

Serkan ile elele salona geldik. Üçlü koltuğa yine külhan beyi gibi yayıldı. Bütün vücudumu süzüyordu. Aklı gitmişti adamın. Eh yani güzel kadındım. Serkan ufaktan hareketlenecekti ki durmasını istedim. Bir şey daha vardı kafamda. Hemen bir müzik açtım, Serkan’ın karşısında kıvırtmaya başladım. Müziğin ritmine göre kalçamı sallıyordum. O kadar kıvrak dans ediyordum ki kendime inanamıyordum. Adam kendinden geçmişti şimdiden. Feda olsun sana Serkan’ım bütün dişiliğim sana…

Sonra gidip onun üstüne atladım hemen. Deli gibi yapıştım ona. Hem öpüyor hem iltifatlar ediyordum. Tıfıl Serkan, bir günde hem aşkım, hem kocam, hem tokmakçım hem de erkeğim olmuştu. Övgülerimin peşi ardı kesilmiyordu. Serkan beni yine kucakladı. Bu sefer giyinik gidiyorduk yatak odasına. Beni taşırken elleri de elbisemin altından kalçamı okşuyordu. Bu düpedüz taciz miydi? Yok yok Serkan’ım nereme isterse orama dokunsun.

Beni yatağa fırlattığında onu da kontrolü kaybettiğini anlamıştım. Üstüme birden çullandı. Her yerimi mıncıklamak bi yana, hareketleri dünden daha sertti. Sanki bir et parçasıydım ve beni iştahla kemiriyordu; “Orospum çok güzel kokuyorsun, kendimden geçtim.” Dedi. Geç tabi erkeğim. Sana hazırlandım. O sırada Serkan elbisemi bildiğin ortadan yırttı. Yine paketi yeni açılmış mor bir iç çamaşırı takımını da karşısında gördü; “Yerim lan ben bu vücüdu, mahvederim ha!” dedi. Deli gibi kemirirken, beni daha fazla giyinik görmeye dayanamamış olsa gerek. Üstümde ne varsa ne yoksa çıkartılmak değil yırtılmak suretiyle yok olmuştu. İşte yine çırılçıplağım. O kadar süslenme, hazırlanma falan taş çatlasın 10 dakika içindi belki de. Sanırım bunu eşim yapsa ona çok kızardım. Ancak karşımdaki kişinin istediği her şeyi yapma hakkı vardı.

Kendi de bir çırpıda soyundu hemen. Erkekliği dimdik karşımdaydı. Önce ağzıma mı verecek diye düşünürken, üzerime yoğunlaşmasıyla ne olacağını anlamıştım. Bir an önce girmek istiyordu içime. Hemen elim çekmeceye uzandı kondom için, tam paketi açıyordum ki; “Aslına bakarsan buna gerek yok. Sen bana teslim olmamış mıydın? Ne istersem o olmalı..” dedi. İşin rengi biraz daha değişecekti. Regl takvimim ne durumdaydı acaba. Keşke kısa bir an bakabilsem. Bir an için olmaz demeye yeltendim ama kaçış yok Nisa erkeğin ne isterse o olacak. Aniden ilk temas. Derin bir oh. Et ete temas ediyor. Serkan’ın erkekliği tamamen içimde ve hissediyorum. Kendinden geçmiş şekilde pompaladı içime. Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum ama yaşadığım şey şimdiden dünün ötesine geçmişti. Gözlerimin içine baka baka sokmaya devam etti bana. Keşke hiç bitmese denilen anlardan birisi. Serkan saatlerce sok ben hayır demem biliyor musun?

İçimde yarı yorulur, yarı enerjik gidip gelirken. Beni iyice kenetledi kendine. Yanan gözlerini görüyordum. İki gün boyunca Serkan’dan duyduğum en sakin şey de o cümle olmuştu; “Aldırmak yok tamam mı?”

İşte bunu beklemiyordum. O an için bir şey de düşünemedim. İçimdeki söz dinleyen kahpe zaten cevabı çoktan vermişti. Belki de hayatımda ulaşabileceğim en seksi ses tonumla; “YOK!”

Serkan iyice kenetlenmişken, en dibimdeyken belirli belirsiz sesler çıkararak içime patlamıştı. İçim kavruluyordu. İşte şimdi tamamen birbirimizin olmuştuk. Serkan’ın büyük ihtimalle sağlıksız dölleri içimde süzülüp duruyordu. İçimden de bir süre çıkmadı. Çıktığında da birden ayaklarımı havaya kaldırdı. Adam resmen karnımı şişirmek istemişti. Eh napalım şişsin o karnım.

Tek bir damla dölünün boşa gitmediğinden emin olana kadar havada tuttu ayaklarımı. İçim zaten yanmıştı. Sonra gülerek bana konuşmaya başladı; “Kocan olacak GAVAT iyi sikememiş seni. Benden bir hatıra olsun bari.” Fatih’e ilk hakaret gelmişti. Eşini çok sevdiği için suçlu çıkmıştı. Hayat gerçekten çok zor. Biz sevişmeye devam ettik. Her postada içime boşaldı Serkan. Tek bir dölü yatağa akmadı.

Artık konuşmaların rengi de değişmişti. Öncelik odak Fatih’ten iyi olup olmama mevzusuydu; “Ben mi daha iyi sikiyorum Fatih piçi mi?” şeklinde sorular geliyordu. Benim cevaplarım da aslında tam tersi olması gerekirken Serkan’ı seçiyordu. İşin garip kısmı bu cevapları onu mutlu etmek için değil, gerçekten inandığım için söylüyordum. İşin birde gerçekten kimi sevdiğim kısmı da vardı. Burada da cevabım Serkan olmuştu. Gerçek kocam da, gerçek aşkım da Serkan’dı bütün sorularda.

Serkan’a ettiğim iltifatların derecesi gitgide artıyordu. Artık benden de eşime yönelik hakaretler gelmeye başlamıştı. Dün iki postada yorulan Serkan bugün dördüncü postası için harekete geçiyordu. Üstelik bugün hap da atmamıştı en azından benim gördüğüm kadarıyla. Sanırım isterik olmak böyle bir etki yapıyordu. Serkan yine yarın yokmuşçasına içime pompalarken bu sefer döllerin adresi yüzüm olmuştu. Hem de ne dölleme. O sırada yine ilginçtir ki Serkan cebinden telefonunu çıkartıp beni fotoğraflamaya başladı. Yakından ve uzaktan. Normalde telaş etmesi gereken ben de ona bol bol poz verdim. Hakkıydı istediği her şeyi yapabilirdi artık. Sanırım bir şeylere itiraz etme treni çoktan kaçmıştı benim tarafımda. Üstelik bu fotoğrafları aleyhime kullansa da bir önemi yoktu benim için. Fatih beni silerse, ben onu çoktan silmiştim.

Serkan’ın ne kadar iyi bir erkek olduğu, eşimden kat ve kat üstün olduğu ve benim bugüne kadar bunu fark edememle alakalı övgülerimi bol bol yaptıktan sonra Serkan boynuma, göğüslerime ve sağ bacağıma dişiyle de izler bırakmıştı. Hem de ne izler… Eşime açıklamam gereken izler. Sanırım benim tehlikede olmama yönelik bir isteği vardı.

İşini tamamen bitirdikten sonra bir de beraber duş aldık. Gerçekten unutulmazdı. Birlikte selfieler çekildik. Bol bol öpüştük. Serkan benim takı dolabımdan bana sormadan beş altın bileziğimi ve pırlanta yüzüğüme de el koymuştu. Sanırım ona teslim olmamın bütün nimetlerinden faydalanmak istiyordu. Kim bilir belki de şantajlarıyla ileride benden çok daha para koparırdı. Ya da tek amacı bana sahip olmayı, bana telaş yaratmayı iliklerime kadar hissettirmekti. Serkan ne zaman ki giyinmeye başladı. Ben o an her güzel şeyin biteceğini anlamıştım. Belki son bir umut gitme demek istedim ona ama aldığım karşılık netti; “Anlaşma anlaşmadır!” dedi. Ona verdiğim alyansı geri verdi. Artık yine Fatih’in eşi olmuştum galiba.

Bu iki harika gecenin bir şekilde sona ermesi bende bir boşluk hissi uyandıracaktı. Elbette temizlenmesi gereken bir ev. Bütün gün havalandırsam sigaranın ve parfümün kokusu çıkar mıydı acaba? Serkan’ı kapıya kadar uğurlayıp son bir kez sarıldıktan sonra yatağıma döndüm. Eşim bugün daha az aramıştı. Bu sefer aramaya da üşendim. Bir mesajla geçiştirdim; “Yaa yine uyuyakalmışım ben!”

Devam edecek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir