Güven (Demo)

“Siktir lan oradan, amına koyduğumun oğlu seni!” diye sert bir tepkiyle elimi masaya vurup kalkmıştım oturduğum sandalyeden. Araya giren arkadaşlarımız, dükkan sahibi Mete Abi ve garsonlar.. Curcunaya dönmüştü bizim “Yuva” dediğimiz her zaman geldiğimiz meyhane. Gözlerim avına kitlenen kartal gibi canım, kanım olan onca senelik dostum Yiğitteydi. Onun da benden farkı yoktu. Kollarını sıvadığı beyaz gömleği, kabarık kaslarıyla eli havada araya girenlerin arasından bana küfürler savuruyordu. Nasıl bu hale gelmiştik, ne ara bu kadar birbirimizden nefret eder olmuştuk o esnada anlayamıyordum. Arkada çalan “Linet – İhtimal” şarkısı ve bağırış çığırışlar.. Beni tutan 5-6 kişinin arasından sıyrılıp uzun boyum sayesinde Yiğit’in çenesine bir tane sağlam oturttum. Tekrar bedenimden kavrayan ve çekiştiren bi’ sürü kollar ve bir baktım Yuva’nın dışına doğru zorla götürülüyordum. Hırsımdan ve alkolden adımlarımı pek kontrol edemiyordum. “YA BIRAK ABİ BIRAK!” diye bağırdım. Ama nafile, dışarı çıkarmışlardı beni.

Mete Abi: Ya oğlum, salak mısınız lan siz? Başımıza toplayacaksınız polisleri! Siktirin gidin nerde ne yapıyorsanız yapın amına koyayım! Hiç icap ediyor mu?
Ben: Abi, kalkmış benim nişanlanacağım kıza laf atıyor! Ona ne abi benim ne yaşadığımdan! Sikeceğim onu sen daha dur!
Mete Abi: Ya oğlum.. *facepalm* Git.. Git oğlum, yarın konuşuruz bunu hadi.. Git lan git!
Elime bi’ sigara tutuşturup beni Yuva’dan aksi istikamete doğru yönlendirmişlerdi. Sırf Mete Abime saygımdan ötürü sigaramı içerek başımla selam verip araba doğru yöneldim. Arabanın anahtarlarını, cüzdanımı falan garson çocuklar getirmişti sağolsunlar. Marşa basıp hızlıca kalktım arabayla. Lastikler bi’ ufak çığlık atmışlardı. Nereye sürdüğümü bilmeden gidiyordum. En sonunda deniz kenarında bir yerde durdurdum arabayı. Yavaşça arabadan inip, kaputa yaslandım. Siyah kumaş pantolonumun cebinden o curcunada büzülmüş sigara paketimi çıkarttım. İçinden bir tane alıp üstünde “L” işlemesi olan siyah Zippo marka çakmağımla sigarama can verdim. Büyükçe bir duman aldıktan sonra şöyle bir üstümü başımı düzelteyim dedim. Beyaz üstünde minik işlemeler olan gömleğimi düzelttim önce. Fit vücuduma güzelce oturuyordu, iyi duruyordu en azından. Uzun boyum, geniş omuzlarım vardı. Yakışıklı bir yüzüm, kemikli suratım, güzel bir bunun, hafif de sakalım. Hiçbir zaman sakallarımı düzensiz şekilde uzatmadım. Hep toplamaya elimden geldiğince özen göstermişimdir. Şirket ortamı malum. Bunları düşünürken aynı zamanda üstümü düzeltirken sigaramı rüzgar içmişti. Bir sigara daha yakıp düşünmeye başladım. Neden kardeşim dediğim adam benim nişanlıma alenen beni aldattığı iftirasını atmıştı? Emindim çünkü Leyla beni aldatmazdı. Düzenli ve hareketli bir seks hayatımız vardı. Performansım yerindeydi şükür. İlgisiz, hediyesiz hiçbir zaman da bırakmazdım nişanlımı. İstemediği şeye zorlamaz, istediği şeyleri de elimden geldiğince yapardım. Sınırlarına saygı gösterirdim. Ama o puşt nifhak tohumlarını ekmişti bir kere yüreğime. Bir yanım hayır yapmaz diyordu, öbür yanım kadın milletidir oğlum yapar diyordu. Arada kalmıştım. Bugün Leyla ile ettiğimiz kavga da takılmıştı aklıma tabii. Çok kırmıştım onu. Aklıma geldi ve saati umursamadan aradım Leyla’yı. Çaldı, çaldı, çaldı.. Ama açmadı. Bir kere daha aradım yine aynı sonuç. Sigaramdan son bir fırt alıp sigarayı rastgele fırlattıktan sonra arabama bindim. Şükür ki fazla şehirden çıkmamıştım. Seri şekilde Leyla’nın evine doğru gitmeye başladım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir