Güven (1)

Yolda giderken Leyla’dan nasıl özür dileyeceğimi, kendimi nasıl affetireceğimi düşünüyordum. Ettiğimiz kavga ceviz kabuğunu doldurmayacak sebepten çıkmıştı canımı sıkan şey bu sebepti zaten. Yok efendim alyansımı takmadan neden şirkette geziyormuşum.. Saat dışında herhangi bir şey takamadığımı işe girerken ona söylememe rağmen bu sebep yüzünden bugün bağırıp çağırmıştık birbirimize. Konu konuyu açmış en son anneme hatta ve hatta rahmetli babama kadar laf söyleyince dayanamayıp alyansımı evinin masasına koyup sessizce çıkmıştım evden. Arkamdan çıldırmış şekilde bağırmıştı, bir daha gelmememi söyleyen sesi, bitmeyen tehditler de cabası.. Çok sinirlenmiştim. Bir yandan da büyük bir kırgınlığım vardı ona karşı tabii. Ama n’olursa olsun çok seviyordum işte, ilk aşkımdı o benim. Ne ondan öncesi ne de ondan sonrası vardı. Her şeyi onunla yaşamış olmanın vermiş olduğu bağımlılık hissi işte anlayın. Ben bunları düşünürken Leyla’nın oturduğu sitenin önüne gelmiştim bile. Hava hafiften çiselemeye başlamıştı. Güvenliğe arabadan sellektör atıp girişteki site kapısını açtırmıştım. Tanıyorlardı artık arabayı. Kapının açılmasını beklerken tekrar söyleyeceklerimi düşündüm kafamda tarttım. Kapı açılınca arabamla otoparka doğru yöneldim. Arabamı park edip, arka koltuğa attığım ceketimi alıp giydim. Arabadan yavaşça çıkıp kapıyı kapadım ve kilit tuşuna bastım. Yavaşça binanın giriş kapısına doğru yürümeye başladım. Sürpriz yapmak istedim ve cebimdeki yuvarlak temassız anahtar ile ana girişi açtım ve asansöre doğru yöneldim. Asansör Leyla’nın kaldığı katta kalmıştı. ”Nasıl olsa her katta birden fazla daire var.” diyerek çağırma tuşuna bastım. Leyla’nın kaldığı kata gelince çığlık, bağırış sesine benzer sesler yankılanıyordu katta. Hafifçe sırıtarak komşuların bayağı hareketli olduğunu bildiğimden Leyla’nın kapısının önüne geldim fakat geldikçe seslerin artmaya başlaması benim kalp atışlarımın hızlanmasına, başımdan aşağı kaynar sular gelmesine sebep oldu. Anahtarı o aceleyle bir kaç defa düşürerek de olsa kapıya takmayı becerdim. Kapıyı yavaşça açınca kulak kabarttım. Gelen inleme sesleri Leyla’nın değildi ona emin olmuştum ama nereden geldiğini hala çözememiştim. Kapıyı yavaşça kapatıp Leyla’nın salonuna doğru yürüdüm. Salona baktığımda büyük plazma televizyonda porno açıktı. Leyla televizyonun karşısındaki L koltukta uzanmış, çıplak şekilde gözleri kapalı bir eli göğsünde diğer eli kadınlığında kendini okşuyordu. Dudaklarını ısırıyor ve inliyordu. O manzarayı sabaha kadar seyredebilirdim. Bu manzara karşısında erkekliğim şahlanmış, altımdaki pantolonu yırtacak vaziyete gelmişti. Salonun kapısına yaslanıp biraz daha bu manzaranın keyfini çıkarmak istedim. Leyla, gözlerini açıp pornoyu izlemeye başladı. Kendini okşamasını hızlandırmış, memesinin ucunu kasılan ellerinden anladığım kadarıyla sıkarak inlemelerini arttırmıştı. Kendiyle biraz daha oynadıktan sonra çığlıklar eşliğinde bacakları titreyerek orgazm oldu. O esnada salonun kapısından güç alarak ayakta duruyordum adeta dizlerimin bağı çözülmüştü.. Her seferinde beni böyle etkilemeyi başarmış, onu zirveye de yine her seferinde ulaştırmıştım. Kalınlaşan sesimle yavaşça seslendim kapıdan “Aşkım..” Oturduğu yerde aniden doğrulup refleksle önünü kapattı. “Benim.. Eren.” dedim. Kumandayla televizyonu kapatıp bana döndü “Ne işin var senin burada? Hani gelmeyecektin?” dedi. Yüz hatları bir anda sertleşmiş ses tonu artmıştı. “Dayanamadım, güzelim..” Bu sırada bir iki adımla ona doğru yaklaşmıştım. “Git Eren.. Çok kırgınım ben sana.” Biliyordum işte. Zayıf noktası ona güzelim dememdi, alttan alıp ona onu sevdiğimi hissettirmemdi.. “Biliyorum, hayatımın anlamı. O yüzden geldim zaten. Seninle kırgın küskün bir gece bile uyuyamam, biliyorsun bunu.”. Ona nişan gecesi verdiğim sözü hatırlatmam iyice yüzünü yumuşatmış savunma kalkanını darmaduman etmişti. Ama yine de tetikteydi. Biliyordum. Yavaşça yanına doğru oturup yanağına elimi attım ve baş parmağımla yanağını okşamaya başladım. Gözlerinin içine bakıp “Seni çok seviyorum..” dedim. Salondaki loş ışık vücuduna vuruyor beni iyice top noktaya ulaştırıyordu. Yanağındaki elime yüzünü yaslayıp gözlerini kapattı. Erimiştim. Diğer elimi de diğer yanağına atıp dudaklarından uzunca bir öpücük aldım. Alnımı alnına yaslayıp “Sensiz nefes bile alamıyorum, aşkım.. N’olur beni sensin bırakma..” dedim. O da ellerimin üstüne ellerini koydu. “Eren, benden gideceksin diye çok korktum yapma.. Bunu bir daha yaşatma bana.. Lütfen.” dedi. İkimizin de gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldü. Gözyaşlarını teker teker öptükten sonra tekrar dudaklarından bir yudum aldım. Lakin bu sefer karşılık da almıştım. Leyla, ellerini boynuma sarıp kucağıma iyice yerleşti. Bir elimi çıplak göğsüne atıp kavradım. Diğer elimle boynunu sertçe sarmıştım. 80 beden göğüsleri, incecik beli ve yuvarlak kalçasıyla hayallerimin kadınıydı.. Bakır turuncu saçları ve beyaz teni sabaha kadar öpsem, yalasam doymayacağım o teni.. Başyapıttı adeta. Özene bezene yaratılmış bir kadın. Tüm her şeyimin ilki, onun da pek çok şeyinin de ben ilkiydim. O sırada gömleğimin düğmelerini koparırcasına açmış, o çok sevdiği karın kaslarıma tırnaklarını geçirmeye başlamıştı bile. Tek elimle sırtından tutup sırtüstü yanıma yatırdım Leyla’yı. Gözlerinin en içine bakıp tekrardan kısa bir süreliğine öptüm onu. Boynuna, oradan göğsünün ortasına kadar minik ıslak öpücüklerle bir yol çizdim kendime. Leyla, gözlerini kapatmış o güzelim dudaklarına dişleriyle eziyet ediyordu. Sol memesinin ucunu dişlerimle kavradığım zaman ağzından bir inleme kaçtı. Diğer memesinin ucunu kavramadan etrafında daireler çiziyordum tırnaklarımla. Bazen tüm memesini sıkıp bazen sadece ucunu eziyordum parmaklarımla. Memesini ısırmayı bırakıp tekrar o aklını aldığım öpücüklerimle karnına oradan da klitorisine kadar gelmiştim ama yapmadım. Biraz kıvransın istiyordum, her seferin aksine. Baldırlarının içlerine doğru kadınlığına değmeden devam ettim öpmeye kadınımı. Saçlarımı çekiştiriyor, inliyor vücudunu yılanımsı şekillere sokuyordu Leyla. Öpmeye ara verip boğuklaşan sesimle “Söyle..” dedim. O tek kelimelik cümlemde öyle anlamlar yüklüydü ki sadece o esnada olsanız anlayabilirdiniz. Bir anlık nefesi kesilen Leyla, “İstiyorum.. Her şeyden, çok seni istiyorum Eren.. Lütfen!” diyerek bana duymak istediğimi vermişti işte. Göz kontağını hiç kesmeden klitorisini emmeye başladım. Emiyor, memelerini sıkıyor, bir yandan da Leyla’nın kadınlığının girişine parmağımı 2-3 cm sokup çıkartıyordum. Ellerimle kalçalarından tutup hareket kabiliyetini kısıtlıyordum. Bu onu daha da kudurtuyordu. Gözlerime bakıp, tekrar kafasını arkaya atıyor, inlemeleri duvarlarda yankılanıyordu. “GELİYORUM, EREN SAKIN DURMA!” diye feryat etti Leyla. Ben n’aptım? Tabii ki de durdum. Vücudunun tepkilerinden tam zirve noktaya gelirken bir anda muameleyi kestim ve doğrulup pantolonumun düğmesini açtım ve kalın, kalp gibi atmakta olan erkekliğimi sırılsıklam olmuş Leyla’nın kadınlığının girişine hizaladım. Hafifçe başını tükürükledikten sonra bir anda Leyla’nın içine yarısına kadar soktum. “Ahh.. İşte bu.. Eren, bitiyorsun aşkım beni n’olur durma devam e-.. AHH!” cümlesini bitirmeye izin vermeden kendimi biraz daha iterek tamamen doldurdum kadınımı. Sıcak, ıslak bir et parçasının böyle bir zevki vermesi inanılmazdı. Bir elim boğazından tutup sıkarken, diğer elimle tek bacağını kavrayıp omzuma aldım ve ritmimi hızlandırdım. Leyla’nın inlemeleri ve vücudumuzun birbirine çarpan sesleri eşliğinde ruhlarımızın dansına şahit oluyorduk. Gözlerimiz bir an için ayrılmıyordu. Birbirlerine mühürlenmiş gibilerdi aynı. Sanki Leyla’nın kadınlığı git gide daralıyor, ısınıyor gibiydi. 2-3 defa boşalmış her boşalmasında kendini geri itmişti. Ama tekrar kavrayıp tekrar sertçe sevdiğimi sikmeye devam etmiştim. Artık vücutlarımız terden parlıyordu. Sona doğru yaklaşıyordum. “Hadi güzelim.. Son bir defa hadi!” diyerek elimi tekrar Leyla’nın klitorisine attım ve hızlıca okşamaya başladım. “E-..EREN, GELİY-GELİYORUM!” diye çığlık attı Leyla. “BEN DE GÜZELİM BEN DE!” diye cevap buldu Leyla’nın bu çığlığı. İyice hareketlerimi sertleştirmiş tabiri caiz ise patır kütür vuruyordum Leyla’ya ters kovboy pozisyonunda alttan kaldırıp o şekilde vuruyordum Leyla’ya. O ritimle beraber Leyla titreyerek, bacaklarını kapatarak sessizce boşalmış, ben ise gecenin sessizliğine bir tepki vermem gerekiyormuş gibi kükreyerek Leyla’mın içini doldurmuştum. Leyla sırtüstü üstüme düşmüş, yorgunluktan ikimizde bitap düşmüştük. Kenarda duran havlu peçeteyle Leyla’yı ve kendimi temizleyip Leyla’yı kucağıma almıştım. Leyla, kollarını boynuma sardı ben de dudağına bir öpücük kondurup bana bahşettiği gülümsemesine karşılık verdim ve banyoya doğru yöneldik. Küveti dolmasını beklerken Leyla beni izliyor. Kısık gözleriyle ne yaptığıma bakıyordu. Uzunca bir banyo faslından sonra kendim havluya sarınıp Leyla’yı da aynı şekilde havluya sarıp yatak odasına doğru götürdüm. Loş Amber bir ışık hakimdi odaya. Leyla’yı yavaşça yatağa yatırdıktan sonra saçlarının nemini havluyla aldım. Kendimde yalandan saçlarıma havluyu sürdükten sonra yanına çırılçıplak uzandım. Üstümüze yorganı çekip Leyla’ya belinden sarıldım. Alnına bir öpücük kondurup “İyi geceler güzelim..” diyerek belki de son beraber olduğumuz gece olan o gecede yan yana uykuya dalmıştık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir