Günah Peşinde

Köşede ineyim ben Emre… Evin sokağına gireyim deme sakın, reklam olmayalım” dedim.
Hiçbir şey söylemeden dediğimi yaptı. Kaldırıma yanaşıp kenarda durdu.. Etrafa bakındım. Akşam karanlığının sessizliğinde kimseler yoktu etrafta… Arabanın içi de sessizdi. Elleri direksiyonda, gözleri yolda… Konuşmuyordu benimle… Uzanıp elini tuttum.
“Küstün mü bana? Niye böyle yapıyorsun aşkım?” dedim. “Uzatmasana artık… Anlattım sana, kocam geliyor sabaha… Adam bir haftadır evden ayrı, gelir gelmez kudurmuş gibi sevişmek isteyecek benimle… Aslında bugün sana hiç gelmemem lazımdı ama…”
Elini tutup dudaklarıma götürdüm. Orta parmağını ayırdım, dudaklarımda gezdirip ağzıma soktum. Biliyordum dayanamayacağını… Ürpererek bana döndü. Alev saçan mavi gözlerini dudaklarıma dikti. Parmağını emmekte olan etli, rujlu dudaklarıma… Gülümsedim, parmağını çıkarıp,
“Dayanamıyorum ki… Şeytan tüyü var sende Emrecim… Hadii… Ne güzel seviştik işte… Bir saat daha sevişmeyi ben de isterim ama, enişten geliyor, hazırlık yapmam lazım, kendimi hazırlamam lazım. Sabahlara kadar sevişsek seninle, ne sen doyacaksın, ne de ben…”
Elini tutup eteğimin altına, bacaklarımın arasına soktum, çıplak etimi avuçladı parmaklarıyla… Ateş gibi yandı amım parmaklarının temasını hissedince…
“Yaramaz çocuk, baksana altımda külot bile bırakmadın. Sütyen külot parçaladın. Mahvettin beni öğlenden beri… Doymuyorsun sevişmeye… Kocama da bırak biraz aşkım…” Parmaklarıyla amımın dudaklarını sıktı hırsla,
“Kocanı da sikeyim, seni de sikeyim. Doğrusun, doymuyorum sana, ne yapayım… Hastayım sana Gül… Seni sikmelere doymam ben… Kısrak gibi, tay gibi karısın, şehvetlisin, ateşlisin… Senin gibisini sikmedim ben…”
Ben de elimi uzatıp önündeki kabarıklığı avuçladım, sıktım. Saatlerdir bana mısın demeyen alet yine kabarık, yine hazır, yine kalkmış vaziyetteydi. İçime girip çıkmalarını hatırladım, vajinamın yandığını, sızladığını hissettim. Ondokuz yaşında oğlanın bacak arasında resmen bir balta sapı vardı.
Bir yandan da içimden gülmek geldi, belli etmedim. Daha yaşı kaç, başı kaç, benim gibisini sikmemiş ergen oğlan…
“Mmm… Terbiyesiz, küfürbaz aşkım benim… Benim gibi kadını sikmedin ha? Ben de hayatımda senin gibisiyle sevişmedim. Ama bu kadar birbirimize düşmeyelim. Tadında bırakalım. Özleyelim birbirimizi… Hep anlatıyorum sana, anlamıyorsun.”
Elimin altındaki sikini tutup biraz daha sıktım, inledi.
“Senin okulun var, askerliğin var. İlerde evleneceksin. Ben zaten evliyim. Aramızda on yaştan fazla fark var. Hem kocam var, onu da seviyorum. Bizimki sadece fantezi… Seks macerası… Sonu yok… Bir gün gelecek, kimseler duymadan, etrafa rezil olmadan bitecek bu ilişki… Senin etrafında bir sürü çıtır kız, ağzının içine bakıyor, biliyorum. Bir işaretinle altına yatacak kızlar…”
“Boş versene Gül… Sen o çıtır kızlara her şeyinle fark atarsın. Güzellik, seksapel, seks, tecrübe… Siktir et o ergenleri… Öpüşmeye bile nazlanıyorlar. Zarları gidecek diye ödleri patlıyor.” Uzanıp etli dudaklarından öptüm.
“Bal dudaklım. Benim öyle korkularım yok ama, ben de seviştiğimizi birileri duyacak, kocamın kulağına gidecek diye korkuyorum, ödüm patlıyor…”
“Benden yana için rahat olsun. Delikanlıyım ben, laf çıkmaz benden…”
“Biliyorum aşkım… Zaten sana güvenmesem elimi bile tutamazdın, bırak benimle sevişmeyi… Hadi, biri görmeden ben çıkayım, yoksa ayrılamayacağız yine…”
Sert bir hareketle toparladım kendimi, arabanın kapısını açtım, kendimi dışarıya attım. Hemen arabanın yanında mini eteğimi çekiştirip kendime çeki düzen verdim. Eğilmiş bana bakıyordu hayran hayran… Gülümsedim.
“Ne bakıyorsun öyle bana bakiimm?” dedim cilveyle…
“Yavrum benim… Şimdi altında külot da yok senin… Hemen şu anda, şuracıkta arabaya domaltıp sikmek isterdim seni… Külotsuz amına yarrağımı geçirmek isterdim. Çok isterdim hem de…”
“Terbiyesiz çocuk… Hiç utanma duygusu yok sende…” Gözümün önünde anlattığı sahne canlandı. Kıvrandım. İçim bir hoş oldu.
“Hadi ben gidiyorum. Kendine iyi bak… Kocam gidince ben seni ararım, görüşürüz. O zaman yaparsın ne yapmak istiyorsan…”
Evin yolunu tuttum kalçalarımı iki yana sallaya sallaya, mini kloş eteğimi savurta savurta, abartılı bir kırıtmayla…
Biliyordum, genç Donjuanım, aygırım, eli sikinde, kalçalarımı çalkalamamı izliyordu gözünü ayırmadan… Ürperdim. Serin rüzgar çıplak bacaklarımda dolaşıyor, eteğimin altında hala istekli kadınlığımın ıslaklığında kendini hissettiriyordu.
Evin sokağına girdiğimde normal yürüyüşe geçtim. Hanım hanımcık… Aklım saatlerdir yaşadığım zevklerde… Genç erkeğimin altında nefessiz kalışlarım… İnlemelerim, feryatlarım… İçimde o koca aletin kaygan kaygan gidip gelişi…
İlk buluşmalarımızda öpüşmeyi zor beceren acemi oğlandan sikici bir vahşi hayvan yaratmıştım. Bildiğim her şeyi öğretmiştim aygırıma… Eserimle öğünebilirdim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir