Gönül Rıza’sıyla. Sezon 2 Bölüm 1

Son hikayeyi attığım günden bu yana 18 gün olmuş, hikaye için uzun benim için kısa bir dönemdi bu. Otobüste ve evde boş bulduğum vakitlerde bir bölüm daha yazdım umarım beğenirsiniz. Destekleriniz için minnettarım, son hikayeye gelen yorumlar ve geçmiş olsun mesajlarınızı görmek beni fazlasıyla memnun etti, buradan belki maddi olarak bir kârım yok ama manevi olarak bu dönemde yalnız olmadığımı hissetmek bence yeterliydi varolun. Ameliyat sıram önümüzdeki günlerde gelecek henüz girmedim. Onun dışında son bölümden bu güne bölüm aralığı uzun olduğu için bu bölümden önceki bölümleri sezon 1 olarak değerlendirmeyi düşündüm çünkü biraz daha dizi, film havası katmak istiyorum. Bundan sonrada belirli bir bölümden sonra sezonu bitirmeyi aynı şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum sezon 3,4,5… efendim fazla tutmayayım iyi okumalar görüşlerinizi belirtebilirsiniz ve upvote atmayı unutmayınız iyi keyifler.

İçimden ne vardı kapıyı Tuğba açsaydı diye babama haykırıyordum. Ablamın kaşları çatık benden hem cevap hem de kapıyı tamamen açıp kendisini içeri almamı bekliyordu, bense ufak çaplı şok yaşıyor sikimin inmesini bekliyordum. Ablamın bana bakarken pervasız bir soytarı gördüğünden emindim. Siniri artıyor ben ise olduğunca ağır hareketler ediyordum.

Seher- Rıza çekilsene açsana şu kapıyı, annemler nerde, telefonlara neden kimse bakmıyor, ışıklar neden kapalı, noluyor burda?

Ben- Elektrikler gitti ışıklar o yüzden kapalı, telefonları da annem alıp odaya koydu malum okuma haftası, hoş geldin abla şaşırdım bir anda seni görünce ver valizini götüreyim.

Seher- Gerek yok hallederim ben.

Seher Ablamın çekiciliği üniversitede daha da artmıştı. Beyaz teniyle sarı saçının uyumu ve kusursuz fiziğiyle herkesin aklını başından alabilecek bir cazibesi vardı. Tuğbadan dolayı azgınlığım sürüyordu ve Seher ablamı düşündükçe azgınlığım artıyordu. Sikimin inmesini masumca bekleyememiş aksine iyice kaldırmıştım. Kapıyı açıp ablamı içeri aldım ve sikimi göstermeyecek şekilde arkasında kaldım. Kapıda uzun beklemeden sonra annemgilde kuşku ve merakla karşımıza gelmişler ve bizi kapı önünde karşılaşmışladı. Önlerinde Seher ablamı görünce çok sevindiler, ben Seher Ablamın hemen arkasındaydım. Elektrikte gelmişti sikimi buradan göreceklerini sanmıyordum, onlar salona geçerken bende en arkadan yavaşça odama tüyebilirdim.

Herkes sırayla ablama sarılıyor hoşgeldin diyordu. Kapı önü çok kalabalık olmuş ablam Seher hemen önümde her sarılmaya öne doğru eğiliyor kalçasını dışarı çıkarıyor sikime temas ediyordu. Arkamda en ufak bir boşluk yoktu, yanlarda da ayakkabı dolabı vardı ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Kesinlikle bile isteye bu durumda değildim ama bunu ablama anlatmam da mümkün değildi. Sikimin kalçasına sürtünmesi içimi öyle gıdıklıyordu ki ben sikimi indirmeye çalışırken bu durum bana hiç yardımcı olmuyordu. Sırayla anneme ve Tuğbaya sarıldı ve sikim kalçasına bastırıyordu, ablam arkasında benim olduğumu biliyordu, kalçasına değen sikimi ya hissetmiyordu yada sikim olduğunu düşünmüyordu aksi halde bir tepki verirdi. Kendimi bu durumdan nasıl kurtarırım diye düşünüyordum ama sikime ablamın muhteşem dokusu olan kalçasının teması ve gördüğüm manzara da açıkçası hiç yardımcı olmuyordu. Kalçasını tam tokatlamalık şekle sokuyordu, büyüklüğü kusursuz, beli incecikti. İnce belinden kavrayıp altındakileri çıkarıp sikimi amına yerleştirmek beni anca dizginlerdi. Sarılma sırası abimle babama gelmişti ve karşı cins olduğu için sarılma esnasında aradaki boşluğu olduğunca açmaya özen gösteriyordu ama bu durumda da kalçası daha sert şekilde sikime değiyordu. Abime sarılınca baskının fazla olmasıyla sanırım tam olarak hissetti yada rahatsızlığı arttı bilmiyordum ama elini arkasına, sikime doğru götürdü.

Ablam arkaya elini atıp sikime temasıyla ikimizde şok geçirmiştik. Sikimi kavramasıyla arkaya dönüp baktı, ben ne yapacağımı bilemez halde öylece dona kalmış bakıyor, müthiş bir mahcubiyet ve korkuyla ablamın suratıma atacağı tokadı bekliyordum. Ablam fazla kızgın şekilde bakıyordu ama büründüğüm o mahcubiyet ve korku durumunda elimden bir şey gelemeyeceğini de tahmin etmiş olacak ki bir şey demedi, en azından şimdilik. Bu durumu lehime çevirmek isterdim, Tuğba yada annem olsa sikimi amının altına atardım ama açıkçası Seher ablama kelimenin tam anlamıyla götüm yemiyordu. Sikimi farketmişti, tedirgindim ama ablama iyi niyetli olduğumu gösterip sikimi ordan çekmeliydim. Abime sarıldıktan sonra sikimi bacağının yanına çektim yamulduğu için ufak ağrı oluyordu ama 3 5 saniye dayanabilirdim.

Osman- Burda sabahlayalım o zaman içeri davet etmeyelim Seheri.

Babam- Gel kızım yorulmuşsundur, Tuğba bi kahve yap, Rıza sende ablanın valizini odasına koy, Osman sende Rıza’nın yanına geç Seher ablan gidene kadar.

Osman- Ne ablası baba? 3 haftalığına geliyor zaten değer mi bir sürü kıyafet taşımaya, yer miyim ben Seheri kalsın benim yanımda ne var?

Babam- Hasbinallah ve nimel vekil.

Annem- Osman hadi oğlum hadi.

Ablamın valizini götürürken Tuğba da önümden mutfağa gidiyordu, yol üzeri annemgil salona geçince kalçasına bir tokat attım.

Ben- Hadi iyisin kurtuldun elimden.

Tuğba- Biri görecek Rıza ulu orta yapma şu hareketleri!

Kimsenin görmediği yerde istediğini yap diyordu açık açık. Tuğba kıvama gelmişti uygun ortam bulmalıydım, ama Seher ablamın da gelişiyle ev iyice kalabalık olmuştu ve artık aynı odada kalmıyorduk. O yüzden her fırsatı değerlendirmeliydim.

Ben- Kahve yapmana yardım etmemi ister misin?

Tuğba- Çok iyi biliyorum ben o yardım ayağını gerek yok o yüzden!

Tuğba kalkık sikime bakarak bunları söyleyip gerek yok dese de valizi odanın girişine bırakıp Tuğba’nın arkasından mutfağa girmiştim. Herkes salonda ablam Seherle meşguldü ve mutfağa geleceklerini çok zannetmiyordum. Sikim sertliğini koruyordu, cezve yıkayan Tuğba’nın arkasına yapışmış sikimi iki bacağının bittiği noktaya amının hemen altına baskılı şekilde dayamıştım.

Tuğba- Yok artık Rıza! Çek şunu ordan ve çekil arkamdan birisi gelecek şimdi napıyosun!

Ben- Kahveyi şekerli mi yapacaksın şekersiz mi? Ben şekersiz içiyorum.

Tuğba- Yine ne saçmalıyosun Rıza çekilsene arkamdan!

Tuğba’nın içerideki olaydan sonra canının istememe ihtimali yoktu, zaten yüzü kızarık ve ses tonu çok ince geliyordu bende bundan cesaret alıyordum. Yaklaşık 5 10 dakikamız olduğunu düşünüyordum, gelse gelse abim gelirdi o konuda da fazlasıyla rahattım.

Ben- İçeride yarım kalmış bi hesaplaşmamız vardı burada devam edelim işte. Ne o yoksa korktun mu?

Tuğba- Ne korkucam senin başın belaya girmesin diye uğraşıyorum ama sen belli ki kaşınıyorsun.

Ben- Buradan hiçte öyle benim için endişeleniyormuşsun gibi görünmüyor ama.

Tuğba- Sen bilirsin karışmıyorum babamgil gelsin yakalasın gör gününü.

Ben- Ciddi misin sen ya?

Tuğba- Evet!

Ben- Ne yaparsam yapayım karışmayacak mısın yani?

Tuğba- Evet!

Ben- Mesela şöyle elimi buraya koysam…

Elimi arkasından göğüsüne koymuştum bir yandan da kapıya doğru bakıyordum. Tuğba hafif bir nefes çıkardı ama elimi çekmedi. Cesaret alıp yoğurmaya başlamıştım ve Tuğba’nın nefes alıp verişleri hızlanmaya başlamıştı, amının altındaki sikimi ise elimle tutup amına sürtmeye başlamıştım. Tuğba’nın göğüsleri elimi taşırıyordu artık ok yaydan çıkmıştı, elimi tişörtünün altından sokup sütyenini üstten indirmiştim, çıplak kalan göğüsünü büyük bir şevkle kavradım Tuğba inilti çıkarmaya başlamıştı. Göğüs ucu sertleşmiş iki parmağımla ucunu çekip bırakıyordum.

Tuğba- Elinden gelen bu mu korkak!

Tuğba beni iyice gaza getiriyor çıldırtıyordu, gelen giden yok gibiydi ve içeriden gelen kahkahalara bakılırsa herkesin keyfi de yerindeydi. Önce kendimin sonrada Tuğba’nın altındakileri indirdim, sikimi tekrar amının altına koyup bacaklarını sıkı sıkıya kapattım. Sikimle Tuğba’nın amını çok net bir şekilde hissediyordum, amından akan sularla kayganlık oluşmuş sikim amı ve bacaklarının arasında yağ gibi akıyor ileri geri sürtünüyordu. Pürüzsüz amcığı ve yumuşacık bacakları beni zevkin doruklarına çıkarıyordu, içeri sokmak fazlasıyla istiyordum ama çok patlamaya çok yakın olduğum için cesaret edemiyordum ve ilkimin bu kadar kısa sürmesini de istemiyordum. Çok geçmeden Tuğba’nın kendini iyice saldığını ve derin bir nefes vererek boşalmasıyla bende daha fazla dayanamayıp boşalmıştım.

Tuğba- Bu yaptığına inanamıyorum batırdın heryeri!

Ben- Patlayacak bir yer vardı aslında ortalığı batırmak yerine bir sonraki sefere orayı tercih ederim o zaman.

Tuğba- Kardeşiz biz unuttun galiba!

Ben- Aklına şimdi geldi galiba!

Göğüs ucunu iyice çekip parmak uçlarımla hafif bir tokat atarak elimi çıkarmıştım. Tuğba canı yanar gibi ses çıkarıp ellerini göğüslerine götürmüştü, üzerimi giyinip oda girişine koyduğum Seher’in valizini odaya götürmüştüm.

Valizi odaya bırakmıştım ardından Osman abim girdi, abim son zamanlarda fazla gergindi sebebini anlamıyordum. Yine yüzünde gergin bir ifade vardı, odadan çıkarken o ifadeyle konuşmaya başladı.

Osman- Seninde tadını kaçırdım paşam, Tuğbayla ne güzel keyfin keyifti. Yük olduk eve anasını satayım.

Mutlaka içerde yine babam bir şey demiş olmalıydı. Yüzündeki gergin ifade hafiften üzgün bir hâle dönüşmeye başlamıştı, abime üzülüyordum. Tuğba ile yaşadığım o eğlenceli anın yarattığı mutluluk elbisesi dikişlerinden patlayarak parça parça üzerimden yere dökülmüştü.

Ben- Abi noluyor sana niye böylesin? Eskiden biz seninle iyi anlaşırdık şimdi hiç doğru düzgün konuşamıyoruz, senden akıl alırdım ben bir çok konuda hatırlarsın tekrar öyle olalım istiyorum.

Osman- Benimde aslında ihtiyacım var konuşmaya, bende özlüyorum o günleri. Biraz dışarı çıkalım ister misin sohbet edelim.

Ben- Olur annemden arabanın anahtarını alayım.

Annemden arabanın anahtarını alıp abime vermiştim. Benimde artık ehliyet almam lazımdı, aklımın bi köşesinde hep vardı ama hepte erteleniyordu. Anahtarı isterken babam abimle gideceğimi bildiği için abimin arkasından anca gezsin soytarı diye bağırıyordu. Abim iyice gerilmişti…

Arabayı hızlı kullanıyordu bir yandan da söyleniyordu. Abime güveniyordum arabayı iyi kullanırdı ama bu gerginlik biraz fazlaydı.

Osman- Hiç memnun olmadığım bir hayatım var . Senin yaşlarında olup bu günlerimi yeniden inşaa etmeyi çok isterdim. Aslanım sen sen ol asla baba sözü dinleme, canın ne istiyorsa onu yap, hangi okula gitmek istiyorsan oraya git. Kimseye muhtaç olma…

Klasik isyankar akıl vermelerini yapıyordu ve ağlamaklı konuşuyordu. Babamın son zamanlarda ki tavırları onu gerçekten çok etkilemiş olacak ki böyle içerlenmişti.

Ben- Tamam abi sakin ol düzelir herşey sıkıntı yok babam bu biliyorsun küçüklükten beri böyle düzelir zamanla, büyütme olayı ve yavaşla istersen biraz çok hızlı gidiyoruz.

Abim beni dinlemiyordu bastıkça basıyordu çok geçmeden beklenen oldu ve bir elektrik direğine vurmuştu. Bende çok birşey yoktu ama abim fena yaralanmıştı hemen ambulansı arayıp konumu söylemiştim çok gelmeden gelmişlerdi.

Ambulansla hastaneye gidiyorduk, arayıp annemlere ambulans şoföründen aldığım bilgi ile hangi hastaneye gideceğimizi söylemiştim.

Hastanede bana abimin kan grubunu ve benim kan grubumu sormuşlardı ama ikisinide bilmiyordum. Orada parmak ucuma vurdukları iğne ile benim kan grubumu öğrenmişlerdi B rh +, abim ise A grubundan pozitifti sanırım birimiz annemden birimiz babamdan aldık diye düşünmüştüm, biyolojim kötüydü hiç anlamazdım. Annemler koştura koştura gelmişlerdi. Çok telaşlılardı annem ağlıyordu:

Annem- Osman’ın durumu nasıl?

Hemşire- Çok fazla cam kesiği var fazla kan kaybetmiş acil kan takviyesi yapmamız lazım, A grubu olan hanginiz?

Annem ve babam aynı anda ben demişlerdi, hemşire tekrar sordu.

Hemşire- AB olmaz sadece A olanınız hanginiz?

Annem ve babam telaşla ve hemen kan vermeye gitme isteğiyle yine aynı anda evet A diyerek cevaplarını yenilemişlerdi. Hemşire dönüp bana derin derin bakmıştı, ben ise ne olduğunu anlamaya çalışıyor olanları izliyordum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir