Gönül Rıza’sıyla. Bölüm 4

Abimin karşılaştığı manzara korkunçtu, en azından onun ve Tuğba için. Kafam Tuğba’nın boyun hizasında bir elim tişörtünün içinde bel kısmında, diğer elim tişörtün üstünden direkt göğüsünün üzerindeydi. Abim kapağı açınca Tuğba korku dolu endişeyle baya panik yapmıştı, ne yalan söyleyeyim bende aynı duygular içerisindeydim. Abim epey öfkelenip bağırarak bizi yaka paça dolaptan çıkardı, bana bir tokat attı;

Osman- Siz ne halt yediğinizin farkında mısınız, aptal mısınız siz ne bu hâl, ne yapıyım ben şimdi sizi, nasıl açıklayacaksınız bana bu durumu?

Bağırtıyı duyan annem ve babam odaya hızla girmişti, Aysel cadısıda yanlarındaydı, işte şimdi tamamen sıçmıştık.

Babam- Noluyor Osman ne bu bağırtı?

Osman- Oturun anca kahve için bunların ne halt yediğinden haberiniz var mı sizin?

Annem- Var oğlum sakin ol bizde onun için burdayız zaten.

Osman- Ne? Nasıl var? Nasıl göz yumarsınız böyle bir şeye?

Annem- Gençlikte olur böyle şeyler, öyle bağırıp kırıp dökerek bir yere varamazsın Osman sakin ol.

Osman- Lan ne sakin olması nasıl izin verirsiniz böyle bir şeye

Babam- Yeter artık kendine gel saygısız. Kime lan diyorsun sen hadsiz it, bir halta yaradığın yok birde asilik yapıyorsun, kaybol gözüm görmesin bir daha seni, soytarı.

Bahtsız bedevi Osman abim… Abim 4 senedir evde olmasından ve bir iş tutmamasından dolayı aile içerisinde kredisi yoktu. Bir yandan üzülmüştüm, üzeri giyiliydi sanırım yanlış zamanda evden ayrılıp yanlış zamanda dönmüştü yani komşuyu dikizleme olayından haberi yoktu. Babamgil ondan bahsediyorlar sanıyordu ve doğal olarak bu tepkiyi abartılı bulmuşlardı. Aysel cadısının evde olması da abimi gördüğünü direkt anlatmaktan uzak tutmuştu, iç meselemiz olarak değerlendirip misafir yanında bahsetmek istememişti ve kendisi yanmıştı. Abimin o tepkisi üzerine ve yediğim tokatla Aysel cadısının da içi soğumuştu ki ben gidiyim artık diyerek evden ayrılmıştı. Babam sinirliydi kaşları çatık bana bakıyordu, annem ise babama bakıyordu.

Babam- Seninle artık uzun uzun konuşmanın zamanı geldi delikanlı.

Annem- Sen çık Hikmet ben konuşur hallederim.

Babam- Canım bana bırakabilirsin bu sorumluluğu almak zorunda değilsin.

Annem- Sorun yok hadi çık canım ,Tuğba sende kızım hadi.

Annem babamın sert bakışlarından ve benim genç yaşta onurumu ve gururumu kıracağından endişelenmiş olacak ki böyle bir olaya başvurdu. Tuğba’yı çıkarmasını anlamamıştım;

Ben- Tuğba niye çıkıyor o da suçlu o da vardı yanımda?

Annem- Tuğba’nın 50 yaşına gelmiş kadını dikizlemeyeceğini düşünüyoruz Rızacım.

Annemin cezaları ağır oluyordu ve tek başıma çekmek istemiyordum ama sessiz kalmıştım çünkü haklılardı. Babam ve Tuğba odadan çıkmıştı annem bilgisayar önündeki sandalyeye oturdu benide yatağa oturttu. Bahçeye niye girdin olayları en başından anlatır mısın dedi. Papağanı, kaçtığını ve pencereden alırkan şeytana uyduğumu güzel güzel anlattım.

Annem- Anlıyorum seni Rıza ama bu şeytana uymaların artık haddini aşmaya başladı sende farkındasın dimi? Hadi bana bakıyorsun geçtim ama komşunun evini güpegündüz dikizleyemezsin.

Ben- Akşam yada gece dikizleyebilir miyim yani

Annem- Sen alaya al bakalım, sana 1 hafta telefon ve bilgisayar kullanmak yasak. Acil durumlarda Tuğba’nın abinin yada bizimkileri kullanabilirsin.

Ben- Ya yapma anne ne 1 haftası okula gidip gelirken napıcam haksızlık bu.

Annem- Hiç boşuna kıvranma kararım kesin. Onun dışında cinsel olarak ne yaparsın bilmiyorum bir kız arkadaş edin ne yapıyorsan yap o içindeki şeytanı sustur artık uyma ona.

Ben- Anne mesele kız arkadaşımın olmaması değil ki olsa bile ne yapacağımı bilmiyorum nasıl öpüşülür onu bile bilmiyorum bu şekilde ben nasıl kız arkadaş edinebilirim? Herkes beni kankası olarak görüyor ve ilerleyemiyorum ilişkilerimde.

Annem- Bunun seni zorlayacak bir olayı yok ki çok basit şeyler bunlar ben mi öğreticem sana bunları Rıza?

Ben- Bilmeyen birisi için hiçte basit değil ve evet sen öğret neden olmasın ne zararı var?

Annem- Ben senin annenim unuttun galiba Rıza?

Ben- Unuttuğum yok farkındayım elbette ama her şeyin sorumlusu ben miyim bütün cezaları ben yiyorum cinsel olarak bir şekilde kendini tatmin et diyorsun telefonu bilgisayarı yasaklıyorsun elimde bir tek onlar var az da olsa onlarla yapıyorum birşeyler zaten, onlarda olmazsa daha kötü olmaz mıyım bu taraftan hiç düşünmüyorsun.

Annem- Belki de onlar kötü yapıyordur seni, biraz uzaklaşmayı denesen olmaz mı?

Ben- Sperm sağlığı, kalitesi ve üretim döngüsünün devamlılığı açısından haftada en az 3 kere benim kendimi tatmin etmem gerekiyor uzaklaşmam mümkün değil.

Benim adıma çok zorlu bir konuşma geçiyordu ama annem adına da çok kolay geçtiğini söyleyemezdim. Haklıydım annem de bunu sonuna kadar biliyordu, konuşmayı babamdan devraldığı için pişmanlık yaşıyor olabilirdi ama bu konuşmayı illaki yapacaktık çünkü zeminini bu sabah kendisi hazırlamıştı ve konuşmadan gitmişti. Cevabını bekliyordum.

Ben- Yine bir şey söylemeden beni bu şekilde bırakıp gidecek misin?

Annem- Peki

Ben- Ne peki? Anlamadım.

Annem- İkimizin arasında kalacak ve tüm bu aptallıklara son vereceksin.

Ben- Yani bana cinsel olarak yardım edeceğini, birşeyler öğreteceğini mi söylüyorsun?

Annem- Evet ama bak sakın diyorum, sakın!

Şaşkındım, hemde çok ve bir o kadarda sevinçliydim. Annemin bu konuda neler yapacağını nereye kadar ilerleyeceğini çok merak ediyordum. O dolgun dudaklarını öpmek göğüslerini tutmak hayali çok sıcaktı, çok ateşli. Sikim yine kürek sapı gibi olmuştu ve annem farketmişti…

Annem- Duydun dimi beni kimseye söylemek yok, gerçi duymasan önün yine öyle kabarmazdı.

Ben- Evet duydum tamam kimseye söylemek yok. Peki ilk ders ne zaman?

Annem- Şuan olabilir derdim ama odada fazla kaldık dikkat çekmesin konuşuruz yine olur mu?

Başımı salladım ve konuşmayı bitirdik. Ertesi sabah erkenden kalktım Tuğbayla hiç konuşmamıştık zaten neyi nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Lavaboya doğru yöneldim Tuğbada kalkmıştı o da yöneldi ve aramızda ufak bir yarış oldu kapıya ulaştım ama kapı kolundan Tuğbada tuttu ve zorluyordu abimde kalkmış mutfağa geçerken bizi gördü, beraber girin nasıl olsa birşey diyeniniz yok dedi ve gitti. İkimizde durduk, Tuğbaya sen geç dedim o da hayır önce sen geldin dedi tamam deyip girdim arkamdan gıcık dedi ve mutfağa yöneldi. Kahvaltıyı yaptık, annem ve benim okulun arası çok yoktu beni okula o götürüyordu denk geldiğimizde o alıyordu.

Arabada uzun bir süre konuşma olmadı. Ben arada annemi göz ucuyla süzüyordum üzerinde siyah uzun kollu vücuduna yapışan diz kapağının üzerinde biten bir elbise vardı, Yaren yazılı altın kolyesini askılı u yaka cesur bir dekolteyle süsleyen elbise. Bir elbise bir hanımefendiye bu kadar mı yakışırdı gözlerim kamaşıyordu. Diri göğüsleri harika gözüküyordu, dolgun 2 yarım ay şeklinde ortasına süt döküp yalamak istiyordum. Dünkü konuşmalar aklıma geliyordu ve sikim yine demir gibi olmuştu, pantolon rahatsız ediyordu kalçamı hafif kaldırıp pantolonu önden tutup arkadaki boşluğu öne çekip alan açacak sikimi rahatlatacaktım anneme karşı artık rahat olmalıydım ve yaptım.

Annem- Enerjiğiz yine.

Ben- Ne olduysa anlamadım bir anda böyle oldu kusura bakma.

Annem- Sorun yok iner birazdan.

İnmemişti ve okuluma gelmiştik. Arabadan bir süre inmedim zaten erken gelmiştik daha vakit vardı.

Annem- Daha çok bekler miyiz?

Ben- Bilmiyorum ki bu şekilde inemem rezil olurum.

Annem- Anlıyorum o yüzden ses etmiyorum ya zaten.

Biraz daha zaman geçmişti ve arabadan henüz inmemiştim vaziyet değişmemişti. Annem pekâlâ dedi ve sürmeye başladı. Okulun girişinden daha tenha bir yere gelmiştik. Araba durmuştu annem bana bakıyordu iyice heyecanlanmıştım sikim adeta pantolonu delecekti. Annem heyecanımı anlamıştı ve kendisi de çok rahat gözükmüyordu ama öyleymiş gibi davranıyordu;

Annem- Peki ilk dersimizi burada yapalım. Sakin ol öncelikle zaten daha vakit var, yavaş yavaş pantolonu çıkar o şekilde başlayalım.

İlk dersin bu şekilde olmasını tahmin etmiyordum bir anda gerçekleşmişti ve bu şekilde planlarım dışında gerçekleşince daha çok heyecanlanmıştım ellerim titriyordu. Annemin güzelliği zaten beni benden alıyordu, onun karşısında çıplak olmak çok acayip bir duygu olacaktı. Kemerin bağını koparıp pantolonu çıkardım, baksırın sikimin ucuna gelen yerinde ıslaklık vardı, resmen sikime daha dokunmadan zevk suları akıtmaya başlamıştım, annem dört gözle beni seyrediyordu oradan neyin çıkacağına merakla bakıyordu. Baksırı indirmeye başlamıştım, annemin gözleri büyümüştü resmen. Oha bu ne Rıza demişti, dediği kadar vardı sikim yaklaşık 21 22 santimetre kadardı ve epey kalıncaydı.

Ben- Ee şimdi ne olacak vaktimizde çok kalmadı.

Annem- Elinle kavra… onu ve öhm… yukarı aşağı… yapmaya başla.

Annemin gözü sikimdeydi ve biraz kekeleyerek konuşmuştu. Benden masturbasyon yapmamı istiyordu ama benim gözüm daha fazlasındaydı.

Ben- O şekilde çok uzun sürer ve okula geç kalırız ayrıca o kadarını da biliyorum yani bu nasıl ders.

Annem- Evet… Doğru diyorsun.

Ben- Anne hadi vaktimiz yok yardımcı olmalısın ve ekstra birşeyler yapmalısın.

Annem yanıma doğru yanaştı ve eli sikime doğru gidiyordu, bir bakalım şuna dedi ve sikimi narin elleriyle kavramıştı, yumuşacık sıcacıktı. Süt beyaz bacakları gözümün önünde hemen yanı başımdaydı ve göğüsleri omzuma değiyordu bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama harikaydı. Boşalmak üzereydim, zor tutuyordum kendimi ağır ağır aşağı yukarı yapmaya başladı. Parmaklarım birleşmiyor Rıza bu ne diyordu ben ise boşalmamak için üstün gayret sarfediyordum. Hızlanmaya başlamasıyla artık tutamaz hale gelmiştim, eline ve bacaklarına döllerim fışkırmıştı. Bir daha kendini o kadar sıkma bir yere gittiğim yok, unutma zaten bu ilk ders demişti.

Okulun önünde inmiştim, abartısız hayatımın en iyi boşalmasını yaşamıştım ve bunu annem yaşatmıştı, ileriki derslerin hayaliyle yanıp tutuşuyordum…