Gönül Rıza’sıyla. Bölüm 2.

Başım eğik kahvaltımı yapıyorum, babam farketmiş olacak ki hayırdır oğlum bir sıkıntı mı var dedi. Tuğba salağı araya girip; akıllı durmazsa dayağı yer boynu bükük durur öyle dedi, abim Tuğbaa diye yüksek sesle susturdu. Abimi severim, sürekli evde olduğundan düşünecek bolca vakti oluyor filozof gibi oldu, olgun aklı başında bir insan, aramız iyidir ama haklıdan yana olmayı kişi tanımaksızın doğru bulur.

Annem- Dayaktan değil de onun gözler bu aralar fazla aşağı kayıyor dikkat etmek lazım, aşağıyı değil yüksekleri tercih etmek lazım, gözümüz yükseklerde olsun arkadaşlar.

Babam- Kahvaltıda yapmayın bari hocalığınızı Yaren Hanım.

Annem- 2 gün tatil fazla gevşetiyor bunları salmamak lazım.

Annem bıyık altından bana sağlam geçiriyordu, iyi ki babam çok kurcalamıyordu yanardım yoksa. Aslında Tuğba ile olan kavga için öyle söylüyor sanıyorlardı ama sabahki olay belli ki annemi fazla rahatsız etmişti.

Kahvaltıdan sonra sofrayı toplamak için anneme yardım etmeye karar verdim, herkes dağılmıştı mutfakta annem ve ben kalmıştık. Saçları toplu üzerinde babamın gömleği vardı sofradan her bir şey almasına çatalı görünüyordu içim pırpır ediyordu. Tamda karşısındaydım niyetim yardım etmekti ama o görüntü mahvediyordu beni. Çok ağır hareketlerle karşısında kalmaya çalışıyordum annem bir anda durdu ve sandalyeye oturdu. Kafamı bi kaldırdım bana bakıyor ve kaşları yine çatık, Seher ablamı andırıyor bu şekilde. Otur konuşalım dedi mecbur oturdum.

Annem- Bak anlıyorum seni bu yaşlarda böyle şeyler normal, gençsin kanın hızlı akıyor ama bir düşün abin, baban farkederlerse ne derler sana? Annene bakıyor olman hoş bir şey değil, herkes benim kadar ılımlı yaklaşmaz bu duruma bunları düşünmen gerekiyor kendine hakim olmalısın Rıza.

Annemin ona baktğımı gördüğünü farketmemiştim acaba ne zamandır bu durumu tolere ediyordu diye düşünmüştüm, bir yandan da cevap vermem gerekiyordu bu yaklaşımı olumlu değerlendirmem lazımdı.

Ben- Anne hiç kız arkadaşım olmadı cinsellikten geri kaldığımı düşünüyorum. Arkadaşlarımın bir çoğunun sevgilisi var ve bir şeyler yapabiliyorlar ama ben yapamıyorum ve merakta ediyorum. Göğüs nasıl bir şey dokunması koklaması, uzaktan bakınca bile kalbim yerinde durmuyor inanılmaz heyecanlanıyorum onları yapsam kim neler olacak meraktan geberiyorum.

Annem bir süre sessiz kaldı sanırım bana hak vermişti. Ne cevap verecek diye bekliyordum ama bir süre sonra cevap vermeden gitti. Bu iyiye işaretti çünkü böyle bir şeye kızacağını düşünüyordum, oda da sonraki hamlelerimi ve bu durumu detaylıca düşünecektim. Sofra yarım kalmıştı onları toparlayıp odama döndüm lakin oda da Tuğba vardı ben girince panik oldu arkasını döndü elinde bir şey vardı.

Ben- Ne o?

Tuğba- Sanane arkadaşım odadan çıkar mısın kapıyı neden çalmıyorsun?

Ben- Oda bana ait olduğu için olabilir mi acaba gerizekalı ne var o elinde göster.

Kuş sesi geliyordu ve göstermemekte ısrarcıydı. Yaklaşınca farkettim bir papağan olduğunu. Ne bu çabuk söyle yoksa annemlere giderim dedim. Okulunda Tuğbaya deli gibi aşık bir çocuk varmış 2 senedir peşindeymiş düzenli böyle hediyeler alıp gönlünü çalmaya çalışırmış, bu papağanda o armağanlardan biriymiş. Elime alıp biraz sevmek istedim ama vermedi almaya çalışırken papağan pencereden dışarı uçtu gitti. Tuğba çok sinirlenmişti ve bir yandan da söyleniyordu;

Tuğba- Lanet olsun sana ucube nefret ediyorum senden o kadar dedim uzak dur git diye dinlemedin iyi mi oldu şimdi çabuk git bul o papağanı daha vereli 2 gün oldu 2 günde kaybettim senin yüzünden aptal.

Evet benim yüzümden kaçmış olabilir ama papağanın kafesi olmaz mı arkadaş çattık belaya. 2 gündür nerde saklıyorsa çakma prenses hiçte farketmedim. Pencereden baktım karşı komşunun ağacında duruyordu Tuğbaya gösterdim benim almamı emretti hanımefendi. Ben pişkin pişkin sırıtıyordum.

Tuğba- Kaçırmadan çabuk gidip alıyorsun ordan o papağanı.

Ben- Banane umrumda değil ne yaparsan yap git kendin al.

Papağanın çok uzaklara gidecek hali yoktu ağaçta keyfi yerindeydi içim rahattı ama bizim anne tarafında anlayamadığım bi asabiyet vardı dert edilecek şey değildi günlük rutin en ufak şeylere bile böyle tepkiler veriliyordu hemen sonra yine gül oynaya devam ediyorduk yine öyle oldu, kuşu da orda görünce iyice rahatlayıp biraz lütfen ayağına gelmişti daha sonrada papağanı almam için yalvarmaya başlamıştı ne istersen yaparım bile demişti. Tabi bu söz çok ağırdı özellikle bana söylenmemesi gereken bir sözdü ve Tuğba o ağırlığı kaldıracak bir isimdi bunu az çok biliyordum, yaparım dediğini yapardı. Heyecan basmıştı kafamda acaba ne istesem diye fırtınalar kopuyordu ve işin bokunu çıkarmamam gerekiyordu düşünmem içinde çok fazla vaktim yoktu…