Evin Erkeği 2

Şirket yazılımı ilk çıktığı andan itibaren takibe almış. Tabi 2.5 senede bu kadar büyüyen bir yazılım olunca da üstüne atlamıştı. Annemle ablam hiç anlamazlar bu işlerden. İlgilenmezlerde. Ben de hiç bahsetmem. Yazılım çok gelişince şirket benimle iletişime geçti. Görüşmek istediklerini söylediler. Avukatınızla birlikte sizi bekliyoruz Uras Bey dediler. İyi de benim avukatım yoktu ki. Hemen bir avukat bulmak için araştırmalara başladım ve sonra mesleğinin başındaki o muhteşem kadını buldum. Seda. Ah Seda bitiriyorsun beni. O upuzun tepeden toplanmış saçlar. Köşeli gözlükler ve yüksek topuklu ayakkabılarla tam bir porno film yıldızı gibiydi. Görüşmek için aradığımda ofisine davet etti. Kapalı yerlerde gerildiğimi söyleyip bir kafede buluşmak istediğimi söylemiştim. Görüşmeye geldiğinde o gayet ciddi kıyafetlerle bense şort tişörtle girmiştim. Beni ciddiye almadı pek. Ama yine de avukatım olmayı kabul etti. Şirket avukatları ve yöneticileri ile görüşmek için şirket binasına gittiğimizde ben yine tişört ve şort o ise yine tam takımdı. Hala ciddiyet göstermiyordu bana karşı. Ta ki ceonun teklifini duyana kadar.

Ceo bana aplikasyonun yüzde 51 i için 50 milyon tl ve aplikasyonu geliştirmek için aylık 100 bin tl maaş artı araba ve sadece bana ait bir ekip vermeyi teklif etmişti.

Seda teklifi duyunca benimle özel olarak konuşmak istediğini söyledi. Bizi başka bir odaya aldılar ve kadın eli titreyerek bir bardak suyu zor içmişti.

S: sen ne geliştirdin böyle.

B: bir tür arama motoru.

S: şu dünyaca ünlü arama motoru gibi mi?

B: benzer sayılır

Seda beni dikkatlice süzmüş ama yapabileceğime kanaat getirmemiş olacak ki

S: şimdi bana her detayı anlatmanı istiyorum

B: nasıl her detayı

S: bu aplikasyonla ilgili her detayı

B: anlatacak bişey yok. Her türlü siteden her türlü aramayı özel yada genel şekilde arayabiliyorsun. Hatta görme engelliler için sesli komut bile var. Neyi soruyorsun tam olarak?

S: bilmiyorum. Bak ben bu işlerden pek anlamam. Mesleğimde daha bi kaç yıl oldu. Beni nerden buldun?

B: bilmem. İnternette araştırdım. Çok güzeldin. Ben de seni istedim. Yani avukatım olarak.

Yüzü kızarmıştı.

S: peki bunu ne kadar geliştirebilirsin.

B: bak. Sana burda detayları anlatamam. Ama aplikasyonu geliştirir geliştirmez ilk yaptığım şey patent başvurusuydu. Yani patenti bende. Geliştirme işine gelirsek bunu şöyle düşün bu aplikasyon her şeye uyarlanabilir. Ev akıllı sisteminden tut, araç navigasyonlarına kadar.

S: yani dünyaca ünlü arama motoruna rakip olabilecek kadar geliştirilebilir.

B: yuhh o kadar değil. Daha doğrusu şimdilik değil. Ama olabilir mi? Olabilir.

S: peki teklife ne diyorsun?

B: aslında içine düştüm ama yüzde 51ini istemeleri demek elimden alınması demek.

S: ne yapmamı istersin yani nasıl bir karşı teklif sunayım.

B: bilmem. Haklarımı koru işte.

S: masadan kalkma yetkim var mı?

B: sana güveniyorum.

S: uras bey beni tanımıyorsunuz.

B: yeterince tanıyorum. Seni araştırdım. Sadece fotoğrafına bakıp hakkında fikir edindiğimi düşünmüyorsun heralde. Tuttuğunu koparır cinsten biri olduğunu biliyorum.

S: teşekkür ederim. O zaman tüm yetki bende.

B: evet sen de. İtiraz edeceğim bişey olursa sana yalnız konuşmak istediğimi söylerim.

S: o zaman karşı teklifi yüzde 50 ve şirketin yüzde 5 hissesi ile aylık verdikleri maaş olarak düzenleyeceğim.

B: ekibi unutma o çok önemli. Ayrıca ekibi kendim kurarım.

S: peki. O zaman bekletmeyelim.

B: sen nasıl dersen.

İçeri girip tekrar görüştük. Karşı teklifimizi sunduk. Yüzde 50yi kabul ettiler. Şirketin yüzde 5 hissesini ise yüzde 1 olarak revize ettiler. Ayrıca maaş ve ekip işi tamamdı ama verecekleri 50 milyonu 40 a düşürdüler.

Sedaya yalnız görüşmek istediğimi söyledim.

S: ne diyorsun.

B: aplikasyonu ne kadar istedikleri belli. Masadan kalkalım.

S: blöf mü yapıcaz.

B: evet.

S: yemezlerse

B: çok önemli değil. Bu görüşme oldu ya mutlaka daha iyisi gelir.

S: karar senin. Söylediklerimizde diretiyoruz işinize geliyorsa der kalkarız.

B: bana uyar.

S: peki. Hadi dönelim.

B: bayanlar önden.

Seda içeri çok kararlı şekilde girmişti. Söylediklerimizin son teklif olduğunu eğer kabul etmezlerse masadan kalkacağımızı söyledi.

Avukatlar ufak bir toplantı için izin istediler. Biz de son teklifimizi revize etmek için bi daha görüşelim diyerek çıktılar. Biraz sonra döndüklerinde. %50 kabul. 45 milyon tl ve maaş ve ekibi kabul ettiler. Şirketin yüzde 5 hissesine gelince şirketin yüzde 5 hissesinin yaklaşık 160 milyon dolar olduğunu bunu veremeyeceklerini ancak yüzde 3 e tamam diyeceklerini söylediler. 23 yaşında zengin oluyordum.

Seda masadan kalkalım kı diye bana bakıyordu. Tüm gözler bana dönmüştü.

B: o zaman anlaşmaya şunu da ekleyeceksiniz her hangi bir şekilde geliştireceğim tüm uygulamalarda yüzde 50 net hakkım olacak. Yani bundan sonra sizin bünyenizde maaşlı çalışacağım ancak yapılacak yeni aplikasyonların hepsini şirket adına değil yarı yarıya şeklinde yaparım.

Ceo gözlerimin içine baktı. Ayağa kalktı ve “yarın saat 13 te sizle öğle yemeği yemek isterim” dedi bana bakarak.

S: ben yanında olmadan olmaz.

Ceo: tabiki tabiki sizle de seda hanım

B: yarın görüşürüz.

Toplantı odasından çıktığımızda Sedanın elleri titriyordu. Hemen lavaboya girdi. Eline yüzüne su çırpıp gelmişti. Birlikte binadan çıktık.

S: araban nerde?

B: ne arabası.

S: araban yok mu? Neyle geldin sen.

B: dolmuşla.

S: sen delirdin mi? Nasıl bir manyaksın ya sen. Az önce milyoner oluyordun belki de oldun. Araban yok mu yani.

B: seda hanım

S: seda

B: seda ben sıradan biriyim sadece teknoloji ile yaşıyorum. Annem bir öğretmen. Ablam bir hödükle evli. İQ um 157. Ve 23 yaşındayım. Bu benim hayattaki ilk işim.

S: peki gel benimle gidelim.

Sedanın arabasına doğru yürüdük. 2010 model bir yarisi vardı. Ufak ama yeterli.

S: yarın bizimle ne konuşacak sence?

B: bizimle değil canım. Benimle konuşacak. Sen dinleyeceksin ve hakkımın yenmemesi için orada olacaksın.

S: anladım.

Sedaya keskin bir çizgi çekmiştim. Artık bu beni küçük görmeleri canımı sıkmaya başlamıştı.

S: bişey sorabilir miyim Uras Bey?

B: Uras diyebilirsin

S: peki Uras sence ne teklif edecek.

B: bunu bilemem ama daha çok ikna etmeye yönelik bişeyler deneyecek gibi geliyor.

S: aklımdan geçen de bu.

B: yarın görürüz. Neyse ben şurda ineyim. Eve geçmem lazım.

S: akşam detaylı konuşurmuyuz?

B: sen şimdi öncelikle büroya gidip bir gizlilik anlaşması oluştur ve hemen bana imzalı bir fotoğrafını at lütfen. Ardından yarın ıslak imzalı şeklinde senden alırım.

S: bu aklıma hiç gelmedi. Çok heyecanlandım kusura bakma.

B: sorun değil. Yarın için ise yanında mutlaka bir laptop olsun. Ne olur ne olmaz.

S: peki

B: yarın görüşürüz. Yeri haber verirlerse beni ararsın.

Ertesi gün sabah sedadan mesaj geldi.

S: uras ceonun sekreteri saat 14 te bizi grand pasterio da bekliyor olacakmış.

B: tamam saat 14.30 da ordayım.

S: saçmalama. Adamı bekletecekmisin?

B: tabiki bekleteceğim. Sen orda ol ama.

S: aklından neler geçiyor senin? Neyse peki orda görüşürüz.

B: görüşürüz.

Saat 14.26 da ordaydım. Keten gömlek ve pantolon giymiştim. Restorana girdiğimde adam tek başına oturuyordu. Seda ise arka masada diğer avukatlarla oturuyordu. Geldiğimi görünce adam hariç herkes ayağa kalktı.

C: hoşgeldiniz uras bey.

B: hoşbulduk.

C: dünden beri teklifinizi düşünüyoruz.

B: bi dakika sözünüzü kestim. Sedacım gelirmisin lütfen. Sedadan uzak duramıyorum da kusura bakmayın.

C: peki sizi anlıyorum.

Adam beni yalnız ikna edebileceğini ya da tufaya düşürebileceğini düşünüyordu ki sedayı çağırmam onun için işi kötü yola sokmuştu.

C: seda hanım hoşgeldiniz siz de.

S: hoşbulduk.

C: uygulamanın ne denli güçlü olduğunu anlayabiliyorum. O yüzden şimdi size son teklifimi yapıcam. Kabul ederseniz sözleşmeyi avukatlarımız oluşturur inceler imzalarız kabul etmezseni yemeğimizi başka şeyler hakkında konuşur ve sonlandırırız.

B: dinliyorum.

C: teklifim şu. Hemen hesabınıza geçmek üzere 100 milyon tl nakit, aylık 150 bin tl maaş. Aplikasyonun yüzde 50si, bir ev, bir araba. Şirket hisselerinden yüzde 3ü ancak bundan sonra oluşturacağınız tüm aplikasyonlarda sadece yüzde 30 pay sahibi olacaksınız. Haa ekibinizi de istediğiniz şekilde kurabilirsiniz.

B: madem teklifiniz bu, konuyu kapatıp yemeğimizi yiyelim.

C: size çok iyi bir teklif yaptığımı düşünüyorum.

B: bakın beyfendi. Siz aplikasyonu değil benim beynimi satın alıyorsunuz. Bunun değeri ise vereceğiniz şeyler değil.

C: ne istiyorsunuz.

B: bu aplikasyonu geliştireli 4 yıldan fazla oldu. Rüştünü ispat ettiğini sadece biraz reklamının yapılması gerektiğinin siz de farkındasınız. Tamam şirketin yüzde 5ini vermiyorsunuz anlıyorum ancak ben de beynimin yüzde 70ini satın almanıza izin vermem. Ya yüzde 50 ya da şirketin yüzde 5i

C: daha önceki tekliflerimizde ev, son model araba yoktu. Hatta aplikasyonun yüzde 50si için teklif ettiğimiz para bile 50 milyon tl idi. Herşeyi nerdeyse iki katına çıkardık. Sizden de biraz fedarkarlık istiyoruz.

B: haklısınız. İki katına çıktı.

Biraz düşündüm. 23 yaşında buna sahip olmak yeterince müthişti.

B: sözleşme süresi ne kadar olacak. Ya da cayma tazminatı?

C: cayarsanız aplikasyonun ve şirketteki hisselerinizin tamamını kaybedersiniz. Ayrıca yüklü de tazminata maruz kalırsınız.

B: süresi?

C: ömür boyu

B: hahahahahhaa öyle bir şey olmayacak. Kalk gidelim seda

C: tamam tamam sakin olun. 20 yıl.

B: seda gidelim.

C: tamam 10 yıl son teklifim.

B: sedacım not al. 7 yıl. Tam 30 yaşında olucam. Özgürlüğümü ilan edebilmeliyim. Geri kalan herşeyi avukatlar ile detaylandırın. Biz yemeğimizi yiyelim.

Ceo gülümsedi.

C: demek yedi yıl. Öyle olsun bakalım. Büyük işler başarıcaz seninle.

Gülümsüyordu.

B: bu arada istediğim zaman işe gelmeden çalışırım. Ona göre.

C: çalıştığın sürece sorun yok.

B: merak etmeyin bu iş benim hayatım.

C: hayırlı olsun uras.

B: hayırlı olsun.

İşte tam burdan çıktıktan sonra annemi aramıştım.

Biz yemeği bitirmeden avukatlar sözleşmeyi hazırlamış tüm detaylarını bize okumuştu. Gizlilik anlaşması yapılmıştı. Ve saat akşam 5 olmadan şirket hesabından 100 milyon TL hesabıma geçmişti. Ufak avansım buydu.

Eve geçtim. Annem eve gelmiş özel odasında pilates yapıyordu. Kapıyı açtığımda karşımda tayt ile domalmış karşıdaki aynadan gördüğüm kadarıyla göğüsleri sporcu atletinden taşmakta olan bir kadın vardı.

Annem çok güzel bir kadındı. En fazla 35 gösteriyordu ama 46 yaşındaki bir milfti. 170 boyunda 60 kilo dolgun göğüslü yuvarlak kalçalı,kalın bacaklı ve ince belli fit bir kadındı. Kimse onun 46 yaşında olduğuna inanmazdı. Ben dalmış onun güzel götüne bakarken ablam kapıyı çaldı.

Gidip kapıyı açtım. Ablasının gülü diyip yanaklarımı sıktı.

Ablam: Hayırlı olsun. Enişten gelmicek haberin olsun. O da çok sevindi. Selamı var ama daha önceden verilmiş bir sözü varmış.

Ablam buz gibi yalan söylüyordu. Hödük gelmek istememişti.

B: yalan söylemene gerek yok. Gelmek istemediyse gelmesin. Hödük ne olacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir