Eski nişanlım – Bölüm 2 (Nişanlımı Ziyarete gittim 1)

Not: Bu hikaye eski nişanlım adlı kısa bir hikayeden esinlenilerek oluşturulmuştur ve anlatımların çoğu alıntıdır.

İstanbul’a döndükten sonra Hanife evde kimsenin olmadığı zamanlarda evlerindeki telefondan beni arıyor bazen ise çaldırıp kapatıyor ben onu arıyordum. Cep telefonu olmadığı için istediğimiz gibi konuşamıyorduk. Sonunda daha fazla dayanamayarak ailemden izin alıp nişanlımı görmeye gittim. Karaca suya vardığımda köy dolmuşları çoktan gitmişti. O yüzden ilçedeki otellerden birine yerleşip ertesi günü beklemeye başladım. Çünkü köyün tek bir dolmuşu vardı ve oda ancak akşama doğru hareket ediyordu köye. Otele vardığımda pek müşteri yoktu. O yüzden odamda biraz oturduktan sonra aşağı inerek otel resepsiyon görevlisi ile sohbet etmeye başladık. Nerelisin ne iş yapıyorsun filan derken kısa sürede ahbab olmuştuk Safa ile. Buradan nişanlandığımı nişanlımı görmeye geldiğimi söyleyince nişanlımın hangi köyden olduğunu sordu. Bende nişanlımın köyünü söyledim.

 “Oooo iyi yere dükkân açmışın enişte sen” dedi.

 “Nasıl yani?” diye sordum ne demek istediğini anlamamıştım.

 “O köyün kızları genelde güzel olur” dedi. “O yüzden öyle söyledim.”

“Evet güzeller gerçekten” dedim. Oysa nişanlımdan ve Seda abladan başkasını görmemiştim doğru dürüst. Gerçi nişana yakın akrabalar gelmişlerdi ama benim gözüm nişanlımdan başkasını görmemişti bile.

Akşam saat 11 gibi telefonum çaldı. Nişanlım Hanife arıyordu. Ne yaptın gelebildin mi diye. Ailesi uyumuş olmalı ki fısıltıyla konuşuyordu.

 “Geldim oteldeyim” dedim.

 “İyi ben seni yarın sabah aldırırım tamam mı ayrılma otelden” dedi.

Ertesi sabah bir akrabalarını göndererek aldırdı beni otelden. 20-25 dakikalık bir yoldan sonra Hanifelerin köyüne varmıştık. Eve yaklaştığımda Hanife’nin beni camda beklediğini gördüm. Beni görür görmez fırladı hemen camdan. Birkaç dakika sonra vardığımda kapıyı açmış beni bekliyordu. İçeri girer girmez hasretle sarıldı bana “Aşkımmm” diyerek. Bende ona sarıldım. Neden sonra Hanife’nin ailesi aklıma geldiğinde tedirginlikle geri çekilerek

 “Annenler yok mu?” Diye sordum.

 “Yok merak etme sen” dedi. “Seni akşam bekliyorlardı, o yüzden annem bir akrabamızın cenazesi vardı oraya gitti. Babamlar ise çiftlikte zaten.”

Köyün dışında orta boy süt ve sığır işletme tesisi vardı kayın pederin. Genelde orada kalırlardı ama annesinin evde olmaması tam bir piyangoydu benim için. Evde yalnız olmak bir anda rahatlamama sebep olmuştu

 “Kız öyle desene bende annenler evdedir diye rahat bir sarılamadım” deyip tekrardan sarıldım nişanlıma. Bu sefer sarılırken dudaklarına yumulmuş öpüyordum da. Uzun bir öpüşmeden sonra

 “Offf seni o kadar çok özledim ki aşkım” dedim.

 “Ben de seni çok özledim aşkım” dedi Hanife. “Keşke hiç gitmesen. Hep yanımda olsan. Sana o kadar çok ihtiyacım var ki…”

 “Benim de öyle ama napayım hayatım geleceğimiz için çalışmam lazım biliyorsun.”

 “Biliyorum bitanem ama napim sen İstanbul’da ben burda nereye kadar böyle devam edecek? Hem biz ne zaman evleneceğiz, hiç düğün tarihi hakkında konuşmadık?”

 “Bizim durumları biliyorsun bebeğim, dükkânı daha yeni genişlettik. İşleri bir yoluna koyalım hemen evleniriz.”

 “Ne kadar sürecek aşkım ya, ben artık seninle yaşamak istiyorum bir an önce. Sana doyasıya sarılmak, kokunu içime çekmek…

 “Ohhhh aşkım benim.” Deyip tekrar sarıldım. Bu kez daha şiddetli öpüyor, ayakta öpüşürken birbirimizi okşuyorduk.

Yavaş yavaş Hanife’yi salondaki kanepenin üzerine sürükledim. Bir yandan öpüyor, bir yandan da elbisesinin üzerinden memelerini kalçalarını okşuyordum. Elimi eteğinin altından bacaklarına atıp yavaşça amına doğru geldiğimde birden elimi tutup

 “Aşkım daha fazla ileri gitmeyelim istersen” dedi. “Daha fazlası evlendikten sonra.”

 “Aşkım zaten evleneceğiz ya, hem ha evlendikten sonra ha önce bir şey fark eder mi? Lütfen kırma beni.”

 “Pek ala o zaman ama sadece ağzımla yaparım tamam mı?”

 “Ehhh ne yapalım hiç yoktan iyidir” dedim. Oysa ben buraya gelirken bu kadarının olacağını hayal bile etmemiştim.

 “O zaman bizim arkadaki odunluğa geçelim öyleyse annem gelince bizi görmesin.”

 “Tamam aşkım sen nasıl istersen.”

El ele arkadaki odunluğa geçtik. Odunluğa varır varmaz önce dudaklarına yapıştım, ellerimle de onu azdırmak için hem göğüslerini hem de kalçalarından başlayarak amını dar eşofmanı üzerinden okşuyordum. Giydiği eşofman gri ve vücut hatlarını belli ediyordu. O da elini benim sikime attı pantolonum üzerinden okşuyordu. Bir ara duraksayarak;

 “Aşkım bu çok kalın nasıl, alıcam ben bunu ağzıma?” dedi.

 “Dikkat ederim merak etme sen.”

 “O zaman acele edelim, annem gelmeden eve geçmemiz lazım.”

 “Tamam hayatım” dedim.

Hanife dizinin altına bir çuval koyup önümde diz çöktü ve sikimi çıkarıp öpmeye başladı. Bir yandan sikimi öpüyor, bir yandan da konuşuyordu.

 “Aşkım ne güzel şeyin var.”

 “Neyim var bebeğim?”

 “Şey işte yaa söyletme beni.”

 “Aşkım zaten eline almışsın, gördün de söyle hadi belki daha çabuk boşalırım.”

 “Ya tamam ya off.. Çok güzel sikin var aşkım. Ben buna kurban olurum. Mmmuuaahhhh.” De ve yavaş yavaş saksoya başladı ilk kez yapmasına rağmen hiçte fena değildi. Taşaklarımdan başlayarak sikimi boydan boya yalıyor sonrada eliyle 31 çektirrek alabildiği kadarını ağzına alıp vakumluyordu. Müthiş bir zevk almıştım.

 “Ohhhh aşkım ne güzel yalıyorsun öyle!” dedim.

 İnlemelirimin artması Hanife’yi daha çok zevke getirmiş ve iyice hızlanmaya başlamıştı. O sikimi yalarken ben de kafasını tutup ritmi kendime göre ayarlamaya başladım. Bir ara kendimi kaptırıp iyice köklediğimde kendini güçlükle geriye çekip gözlerinden yaş gelerek

 “Aşkım ne yapıyorsun boğacaksın beni” dedi. Dudaklarının kenarından salyalar akıyordu.

 “Özür dilerim aşkım” dedim.

Hanife yeniden sikimi yalamaya başladı. Yaklaşık bir 15 dk geçince ben boşalmaya yakın Hanife’yi durdurup boşalacağımı söyledim;

 “Ağzına boşalmamı ister misin bebeğim?” Diye sordum.

 “Iyyy iğrenç aşkım ya midem bulanır benim” dedi.

 “Bir dene aşkım. Hem kusacak olursan direk yere kusarsın, zaten toprak zemin.”

 “İyi madem istiyorsun boşal o zaman.”

Tekrar ağzına alarak tempoyu arttırdı. Artık ben dayanamaz olmuştum. Boşalmaya yakın Hanife’nin kafasını tuttum ve tempoyu yeniden kendim ayarlamaya başladım. Birkaç git gelden sonrada oluk oluk boşaldım. Tüm döllerimi boğazına kadar fışkırıyordu. O kadar çok zevk almıştım ki boşalmam bitmek bilmiyor fazla gelen döllerim Hanife’nin ağzından taşıyordu. Son seğirmelerimde bittiğinde kendimi hafifçe geriye çekerek Hanife’nin ağzından çıktım. Hanife ağzına dolan spermlerin çoğunu yutmuş, yutmadıklarında yere tükürüyordu.

 “Aşkım tadı çok güzeldi ama doldurdun beni. Neredeyse boğulacaktım” dedi.

Özür dilerim bebeğim. Bu kadar geleceğimi ben de tahmin edemedim. Ama çok güzeldi. Aşırı zevk aldım.”

 “Ciddi misin aşkım, gerçekten zevk aldın mı?

 “Elbette, harikaydı.”

 “Ayyy aşkım benim. Sen iste her zaman yaparım ben sana.”

 “Ohhhh harika bir kıssın sen, seni çok seviyorum.”

 “Ben de seni çok seviyorum hayatım. Hadi bakalım şimdi sıra sende…”

Bu sefer ben dizlerimin üzerine çöktüm Hanife’nin önünde eğilerek. Önce yavaş hareketlerle pijamasını sıyırdım, sadece bir bacağı pijamada kalacak şekilde. Sonra altındaki mor dantelli külotu dişimle ısırarak aşağı çektim. Artık Hanife’nin yeni ağda yapmış olduğu pürüzsüz amı karşımdaydı.

 “Ohhhh aşkım amın ne güzelmiş böyle” dedim.

 “Ayyy Alp utandırma” beni diyerek omuzlarımdan tutup beni yukarı doğru çekti.

 “Utanacak ne varmış kız yakında kocan olmayacak mıyım ben senin” deyip amının üzerine bir öpücük kondurup Elimi tükürükleyerek amını okşamaya başladım. Sonrada ayağa kalkıp dudaklarına yumuldum. Bir yandan amını okşarken diğer yandan da öpüşüyorduk. Boşta kalan elimle Hanife’nin üst bluzunu da yukarı sıyırıp göğüslerini giydiği kırmızı sütyenden kurtararak serbest bıraktım. Mandalina gibi küçücük göğüsleri vardı. Öpüşmeyi kesip önce o küçük göğüslerini öptüm tek tek Neredeyse tamamını ağzımın içine alıyor vakumlaya vakumlaya emiyordum. Hanife ise

 “Offff aşkım benim” diye inliyordu sürekli. Sonra dilimi aşağı doğru indirerek önce göbek çukuruna sonrada amına kavuştum. Daha rahat hareket etmem için Hanife’nin bir bacağını omzuma attım. Ben amını yalarken Hanife duvara yaslanmış bir yandan o küçük memelerini okşuyor bir yandan da iniltileriyle beraber

 “Offf aşkım bitirdin beni erkeğimmmmm. Seni çok seviyorum bitanem. Ahhhhh devam et bebeğim, kocacım daha hızlııııı… Offff” diyerek beni gaza getiriyordu. Ben de alttan klitoristini okşarken dilimle amını içine girip çıkıyordum. Aradan 5 dakika geçti ve Hanife titremeye başladı. Ben daha önce orgasm olan bir kadın görmediğim için korktum ve bir an için bişey olduğunu sanarak

 “Noldu aşkım, neden titriyorsun bişeyin yok ya diye telaşla sordum?

 Yok aşkım devam et sen boşalacağımmmmm… ıhhhhh… Offff…. Ahhhhh…. bebeğim, bitanem, aşkım, kocacımmmm…”

Dedi ve yayından boşalan bir zemberek gibi bıraktı kendini, rahatlamıştı…

İyice rahatladıktan sonra

 “Ayyy bittim ben.” Diyerek kendini yere bıraktı sırtını duvara yaslamış öylece oturuyordu pijaması ve külotu sıyrılmış olarak hala tek ayağında memeleri ise çıplak vaziyetteydi. Bana bakıp gülümseyerek

 “Aşkım sen daha önce hiç boşalan kadın görmedin mi yoksa?” Dedi.

 “Nerden göreceğim aşkım sen benim ilkimsin” dedim. “Ben senin ilk değil miyim yoksa?”

 “O nasıl söz aşkım, elbette ilksin. Hani erkekler kadınlara göre daha rahattır ya o yüzden sordum.”

O sırada annesinin sesi duyuldu.

 “Hanife… Nerdesin kız.?”

Hanife “Eyvah annem!” diyerek telaşla üzerini düzeltip hemen oradaki kömür kovalarından birine kömür doldurmaya başladı.

 “Burdayım Anne! Alp geldi de sabayı yakalım dedik. O yüzden kömür almaya indiydik.”

Beni görünce şaşırmıştı.

 “Hoş geldin oğlum” deyip Hanife’ye çıkıştı. “Kör olmayasıca, Alp gelirse bana haber ver demedim mi?”

 “Yeni geldi daha anne. Sobayı yakayım öyle haber vereyim dediydim.”

Kaynanam inandı mı bilmiyorum ama sesini de çıkarmadı. O beni kucaklarken bende saygıyla elini öptüm. Kısa bir hal hatırdan sonra

 “Biz seni akşam bekliyorduk!” Dedi. Ben cevap verecektim ki hemen Hanife atıldı söze

 “Şey anne bizim Filizler ilçeye gidiyormuş giderken bir isteğin var mı diye bana sorduydu bende gelirken Alp’i de alın bari dedim.”

 “Eyi etmişsin kızım” dedi kaynanam. Bir müddet oturduktan sonra kalkarak öğlen yemeği için bişeyler hazırlamaya başladı. Akşam için hazırlık yapsa da belli ki öğlen için pek bir hazırlığı yoktu. Erken gelmem tam bir sürpriz olmuştu onun için.

Biz Hanife ile otururken o da öğlen yemeği hazırlıklarına girişti. Ben ne kadar hiç gerek yok efendim zaten tokum ben desem de dinlememişti bile beni. Kaynanam kısa sürede taze fasülye, pilav ve ayrandan oluşan menüyü hazırlamıştı bile.

Yemeğimizi yiyip üstüne de kahvelerimizi içtikten sonra sobanın başında sohbet etmeye başlamıştık. Biz Hanife ile konuşurken kaynanamın odada yanan sobanın da etkisiyle iyice mayıştığını gördüm. Hanife’ye işaret ederek annesini gösterdim. Hanife eliyle sus işareti yaptı bana. Birkaç dakika sonra kaynanam uyumuştu. Kaynanam uyur uyumaz bizde yan odaya geçtik. Odaya geçer geçmez Hanife’yi hemen sıkıştırmaya başladım. Dudaklarını, boynunu, yüzünü neresi denk gelirse orasını öpüyor bir yandan da memelerini, kalçalarını okşuyordum bluzunun ve pijamasının üzerinden. Hanife ise

 “Dur aşkım napıyorsun annem duyacak şimdi” diye kendini geri çekiyordu.

 “Duymaz kız şimdi çok derin uykudadır o. Hem duysa nolacak nişanlım değil misin?”

 “Nişanlıyız diye. Hem hevesini akşama sakla akşam çok güzel bir sürprizim var.”

 “Hadi ya söylesene nedir sürprizin?”

 “Sürpriz dedim ya. Akşamı bekle.”

 “İyi bende akşama söylerim o zaman sürprizimi. Çünkü benimde sana sürprizim vardı.”

 “Offff çok gıcıksın ya, tamam o zaman, sen söyle sonrada ben söylerim” dedi.

 “Tamam” dedim.

Kapıyı usulca açıp dışarı çıkarak çantamdan Hanife için aldığım cep telefonunu çıkardım. İçine de iki tane sevgili hattı almıştım. Başkaları ile konuşmak bayağı pahalı olsa da iki sevgili arasında konuşmak hem sınırsız hemde ücretsizdi. Hanife Cep telefonunu görünce sevinçle boynuma sarılarak

 “Ayyyy aşkım benim cep telefonu mu aldın bana” dedi.

 “Evet içindeki de sevgili hattı. Bundan sonra birbirimizle istediğimiz kadar sınırsız konuşabileceğiz.”

 “Aşkımmm çok iyi ya bu!” diyor sevinçle elindeki telefonu inceliyordu. Birkaç dakika sonra

 “Eeee senin sürprizin nedir?” Dedim.

 Sen geleceksin diye geçen hafta ilçeye gidip iç çamaşırları almıştım. Akşam sana onu gösterecektim” dedi.

 “Hadi ya… Offff çok güzel olmalı getirsene bir bakayım”

Odadan çıkarak az sonra elinde küçük bir paketle geri döndü. Siyah transparan bir gecelik, kırmızı dantelli bir külot veee yine kırmızı transparan bir sütyen takımı almıştı.

 “Offfff aşkım kim bilir üzerinde ne güzel durur bunlar. Giysene bir üzerinde göreyim.”

 “Aşkım saçmalama annem uyuyor yan tarafta. Ama söz akşam herkes uyuyunca giyerim.”

 “Offfff aşkım benim ya şimdi ben akşama kadar nasıl bekleyeceğim ki”

 “Hımmmm o zaman beklemeni eğlenceli hale getirecek bişeyler yapalım ha ne dersin”

 “Ne deyim süper olur derim” dedim.

 “Gel o zaman alt kata inelim de annem duymasın” dedi. Birlikte evin alt kattaki bir odasına geçtik. Burayı fazla misafir geldiğinde ikinci bir misafir odası olarak kullanıyorlarmış Hanife’nin dediğine göre. İçerdeki eşyalar biraz eski olsa da yerde bir halı hemen yan taraftaki dolapta yatak ve temiz çarşaflar vardı. Duvar kenarlarına ise minderler serilmiş sırt dayamak içinde birkaç yastık konmuştu. Odaya girdiğimizde her ihtimale karşı kapıyı da kilitledi Hanife.

 “Burda kimse duymaz bizi ama acele etmemiz, annem uyanmadan geri dönmemiz gerek” dedi.

Bir anda öpüşmeye başladık. Ben dudaklarını, boynunu, bluzundan çıkardığım omuz başlarını öpüyor bir elimle de göğüslerini okşamaya çalışıyordum. Hanife ise elini sikime atmış pantolonumun üzerinden sikimi okşuyordu. Sonra bir anda öpüşmeyi bırakarak önümde eğildi. Elini sikime atarak fermuarımı açıp pantolonumu külotumla birlikte dizlerime kadar sıyırıp direk sikimi yalamaya başladı. Müthiş bir zevkti bu benim için. Ben de bir elimle göğüslerini okşarken diğer elimle de Hanife’nin kafasını tutup ritim tutturuyordum. Sikim nişanlımın ağzında gidip gelirken hayatımın en güzel ve en zevkli anlarını yaşıyordum o an. İşte böyle bir anda Hanife duraksayıp;

 “Aşkım sana bir şey itiraf etmem gerek” dedi.

 “Şimdi sevişmeye devam etsek sonra etsen.”

 “Olur ama çok önemli. Sana anlatmazsam içim rahat etmeyecek.”

Bu arada sikimi yalamayı bırakmış karşıma oturmuştu. Belli ki anlatacağı şey her neyse gayet ciddi bir konuydu. Hanife bir an durdu. Sonrada,

 “Aşkım biliyorum bunları sana daha önceden anlatmam gerekti. Ama seni o kadar çok sevdim ki vaz geçersin diye korktum.”

 “Olur mu aşkım? Hiçbir şey vazgeçiremez beni senden. Ama meraklandım şimdi ne anlatacaksın diye.”

 “Şeyyy ben küçükken bir kıza geçirmişim. Ağaçtan düşmüşüm.”

 “Eeeee ne var bunda.”

 “İşte o sırada kızlık zarım zarar görmüş”

 “Nasıl yani?”

 “Düşmenin etkisiyle kızlık zarım yırtılmış. Doktor öyle söyledi. Yani anlayacağın bakire değilim ben.” Hanife bunları söylemiş merakla vereceğim cevabı bekliyordu.”

 “Offff aşkım ya bu muydu derdin. Bende bişey var sandım.”

 “Nasıl yani! kızmadın mı bana?”

 “Niye kızayım aşkım. Bir kazadır olmuş. Hem bakire olmuşun, olmamışın ne fark eder ki”

Hanife; “Ohhhh anlayışlı sevgilim benim” deyip yeniden boynuma sarıldı. “Aylardır bunu sana nasıl söyleyeceğimi düşüyor, içim içimi yiyordu.”

 “Hımmm demek düştün ha. O zaman gel bakalım yanıma biraz yalayım orayı da acısı tamamen geçsin.”

Hanife’yi hemen önüme uzatarak pijamasını külotuyla birlikte çıkardım. Üst bluzunu da çıkarıyordum ki

 “Aşkım onları çıkarmasak biliyorsun annem yukarıda. Her ihtimale karşı tamamen soyunmasak.” dedi.

 “Haklısın aşkım!” deyip bacaklarının arasına geçip “Ama bunları çıkarmam gerek” diyerek Hanife’nin pijamasını külotuyla birlikte çıkarıp yan tarafa bıraktım. “Şu bacaklarını aç bakalım neresi yırtılmış bu amın! Öpeyim de geçsin tüm sızıları” dedim.

Hanife iki yana açtı bacaklarını ve dizlerinden bükerek kendine çekti. Manzara çok güzeldi. Daha yeni ağda yapılmış kaymak gibi kılsız amı tüm güzelliği ile karşımdaydı nişanlımın. Bacaklarının arasında kabarıklık ve kalın etli dudakların arasında ince bir çizgi gibi duruyordu. Kendim de o bacakların arasına boylu boyunca uzanarak eğildim ve o ağdalı amının çizgi gibi duran yarığına dilimin ucuyla dokundum. O anda Hanife’den, “Iğhhh…” diye derin bir inilti çıktı. İki elimle kavradım kasıklarını ve başparmaklarımla amının yarığını ayırdım. Etli, pembe am dudakları tüm ihtişamıyla açılıverdi. Dilim am dudaklarıyla buluştu bu kez. Hanife’nin derinden gelen iniltisi küçük bir çığlığa dönüştü bu hareketimle. Sesini çıkarmamak için kendini tutuyor, eliyle ağzını kapatıyordu. Bir dondurmayı yalar gibi amını yalamaya başladım. Etli ve pembe am dudaklarını vakumladıkça aynı meme uçları gibi şiştiklerini, büyüdüklerini fark ediyordum.

Adeta bir volkan gibiydi Hanife’nin amının içi ve ben bunu dilimin amının içiyle ilk temasında anlamıştım. Sanki içinden kızgın lavlar çıkacaktı her an. Dilimi olabildiği kadar ileriye uzatıyordum amının içinde. Hanife’nin yüksek perdeden, derin derin çıkardığı iniltiler odanın içinde küçük çığlıklara dönüşüyor. “Ağhhh, ohhhh, uhhhh…” sesleri birbirine karışıyordu. Amının içi sıcaklığının yanında aynı zamanda bir sünger gibi ıslaktı. Ve dilim içinde gidip geldikçe, sağa sola hareket ettikçe bu ıslaklığı fazlasıyla hissediyordum.

 “Aşkım şu yastığı versene!” dediğimde, Hanife,

 “Ahhhh aşkım lütfen yavaş!” dedi. Ama yastığı da vermekten geri durmamıştı. Başını kaldırıp altındaki uzun ve kalın yastığı uzattı. İki eliyle üzerine yattığı minderden destek aldı ve götünü kaldırdı epeyce. Hemen yastığı belinin altına koydum. Hanife götünü yavaşça indirdiğinde yastık tam belinin altına gelmiş ve götünü havaya kaldırmıştı. İstediğim pozisyon tam olarak buydu. Yeniden başparmaklarımla ayırdım amını. Açılan boşluktan soktum dilimi. Hanife, “Ağhhhh…Aşkım” diye güçlü ve hırıltılı bir inilti çıkardı o anda. Bir an için yukarıdan kaynanam duyacak diye korksam da bereket duymamıştı. Sıcacık amını dillemeye devam ettim nişanlımın. Ağzım amıyla bir bütün olmuştu bu pozisyonda. Dilimi içinde oynatırken dudaklarını ve etli bızırını vakumlayıp içime çekiyordum. Hanife’nin amının yapışkan ve koyu kıvamlı zevk sıvıları küçük bir çeşme gibi ağzıma akıyordu sanki. Kalçalarından tuttum ve biraz kaldırdım geriye doğru. Göt deliği daha da açığa çıkmıştı şimdi. Göt deliği de amı pırıl pırıldı. Sonra dilimi bu kez göt deliğine dokundurdum. “Ahhhh aşkımmmm!” diye bir kez daha inledi Hanife

Artık bir amını bir göt deliğini dilliyor, emiyordum durmadan. Amının koyu, yapışkan sıvıları ile ıslanan dilimi göt deliğine sokup temizliyordum. İkisi arasındaki ince boşlukta gezdirdim dilimi. Bir dondurma gibi yaladım. Hanife bundan büyük keyif alıyor zaman zaman belini ve götünü oynatıyor, iniltilerinin arasında “Aşkımmmm yeter lütfen!” diyordu.

Attığım dil darbeleri ile Hanife’nin iyice azmasını sağlamıştım. Hanife ses çıkarmamak için yere sırtımızı yaslamak için konulan yastıklarla ağzını kapatıyordu. Sonra birden yattığı yerden doğrulu verdi.

 “Aşkım yeter artık dayanamıyorum seni içimde hissetmek istiyorum.” Dedi

 “Na… Nasıl yani?” Elbette böyle bir teklifi beklemiyordum.

 “Nasıl olsa bakirede değilim, hadi sik beni. Şeyini içimde hissetmek istiyorum artık.”

 “Emin misin bebeğim?”

 “Evet eminim, hadi sik beni!”

Artık günah benden gitmişti. Hanife’yi kendime doğru çekip biraz önce yattığı yerdeki minderlerin üzerine tekrar uzatarak bende baş ucuna geçtim. Önce sikimi biraz Hanife’nin ağzına verip iyice sertleşmesini sağlamak istiyordum. Öylede yaptım, Hanife o kadar çok azmıştı ki sikimi yalamıyor resmen somuruyordu ama bu şekilde vakit kaybetmek istemiyordum. İyice sertleşen sikimi Hanife’nin ağzından çekerek bacaklarının arasına geçtim yeniden. Hanife iyice azmış sabırsızlıkla

 “Hadi aşkım gir artık içime dağıt amımı, seni istiyorum.” diyerek inliyordu. Ben de fazla bekleyecek durumda değildim. Sikimi elime alarak acemice Hanife’nin amına fırça çekmeye başladım. Sikimin ucnu sürtüyor bir fırça gibi badana çekiyordum nişanlımın amına. Amı ıslanmış vıcık vıcık olmuştu. Hanife bir kez daha “Hadi aşkım gir içime” dediğinde sikimi hizalayarak yavaş yavaş yüklenmeye başladım. Ucu girdiğinde hızlandım ve ani bir hareketle yüklendim birden. O anda “Ahhhh!” diye bir çığlık koptu Hanife’den. Artık içindeydim.

 “Ahhhh aşkım yavaş biraz” dedi.

 “Özür dilerim aşkım canını acıtmak istemiştim.”

 “Acımadı ama biraz yavaş lütfen.”

Sikim sonuna kadar Hanife’nin içindeydi. Sikim içindeyken üzerindeki elbiseyi yukarı sıyırıp göğüslerini emmeye başladım. Arada bir ufak hareketlerle Hanife’nin alışmasını sağlamaya çalışıyordum kendimce. Ben yavaşça hızlanırken;

Aşkım sanki amımı kaşıyorsun, ohhh…ımmm….ahhhh devam et bebeğim sik beni. Artık kocamsın sen benim ohhh…” diye inledi Hanife.

 “Sen de benim karımsın. Ohhhh karıcığım benim!” Diyerek iyice hızlanamaya başladım. Hanife bacaklarını belime doladı ve o da kendine göre ritim tutturmaya başladı. Bir yandan sikişiyor bir yandan da öpüşüyorduk. Tabi Hanife’nin göğüslerini de ihmal etmiyordum. Yaklaşık yarım saat tempolu bir şekilde sikmeye devam ettim birkaç saat önce boşalmış olmanın da verdiği etkiyle. Boşalmaya yakın Hanife’nin ağzına sikimi verdim. Hanife daha önce orgazm olmuş sıra bendeydi. Hanife’nin kafasını tutup ağzını sikmeye başladım ve birkaç dakika sonrada boşaldım. Tüm döllerimi israf etmeden yuttu. Birer sigara yakıp Hanife’nin yanına uzandım. Hanife bir yandan sigarasını içerken bir yandan da sikimi biraz önce boşalan sikimi sıvazlıyordu tabi ben de onun amını okşuyordum. Hanife;

 Çok güzeldi aşkım. Seni çok seviyorum” dedi.

 “Ben de seni seviyorum bebeğim. Beni çok mutlu ettin ama benimki tekrar sertleşiyor, galiba sana doyamadı” dedim.

 “Uyyyy yerim ben onu” diyerek sikimi yeniden ağzına alıp başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra “Ama hevesini akşama saklasın, akşam Seda ablası onu doyuracak iyice” dedi ve sonrada ayağa kalkarak yerdeki külotunu ve pijamasını giymeye başladı. Pijama ve külotunu giyerken bir yandan da “Aşkım gitmemiz gerek annem uyanmıştır şimdiye” diyordu.

Üzerlerimizi giyinerek yeniden odanın dışına çıktık. Merdivenlerden yukarı çıkarak içeri girdiğimizde kaynanam çoktan uyanmış akşam için yemek hazırlıklarına girişmişti. Bizi görür görmez birazda kızgınlıkla

 “Nerde siniz kızım akşam oldu. Birazdan babanız gelecek neredeyse” diye söylenmeye başladı. Hanife ise gayet sakindi.

 “Sen uyuyunca bende köyü gezdireyim dedim Alp’e. Meydanda filan dolanırken vaktin nasıl geçtiğini anlamamışız.”

 “Neyse, neyse hadi sen pilavın suyunu koyda, bende tatlıyı hazırlayım.”

Kaynanam ve Hanife hummalı bir çalışmanın içine girmişken bende salonda oturmuş TV seyrediyordum. Biraz sonra kayınpeder ve kayınçomda geldiler. Sarılıp kucaklaştık. Kısa bir hal hatır ve hoşbeşten sonrada hemen sofraya geçtik.

Hanife nasıldı bilmiyorum hemen sofraya kona yemeklerden gördüğüm kadarı ile kaynanam oldukça maharetli birine benziyordu. Kısa sürede üç, dört çeşit yemek hazırlamıştı.

Yemekten sonra salona geçerek epey bir sohbet ettik. Bizim işlerden cep telefonlarından, bilgisayarlardan söz ettik. Hanife

 “Alp bana da bir tane telefon getirmiş babacığım hediye olarak” deyince. Tüm aile Hanife’ye verdiğim cep telefonunu inceledi. Özellikle kayınçonun gözü kalmıştı.

 “Sağolsun” dedi kayınpeder sonrada bana dönerek “ama bunlarla konuşmak bayağı pahalı herhalde damat” dedi.

 “Öyle, çok fazla konuşursan biraz pahalı ama sana tanımlanan süreyi geçmezsen pek pahalı değil.”

 “Desene dikkatli olmak gerek konuşurken”

 “Haklısınız efendim” dedim. “Ama bu hatlarda öyle çok konuştuğun bir iki kişiyi belirliyorsun. Onlarla sınırsız bir şekilde istediğin kadar konuşabiliyorsun.”

 “Hadi ya bak bu iyiymiş işte.”

Sonra kendi işlerini anlattı kayınpeder. Benim sorgum bitmiş artık sohbet kendi aralarında aile sohbetine dönüşmüştü. Birkaç saat sonra kayınpeder esnemeye başladı

 “Offf üzerime bir ağırlık çöktü ya!” diyordu Kaynanam;

 “Yoruldun ya bey, uykun gelmiştir git yat istersen” dedi.

 “Haklısın” dedi kayın peder. Sonradan benden özür dileyerek odasına yatmaya gitti. Bir yarım saat sonrada kayınço gitti. O eve ne zaman gelip gittiği belli olmadığı için alt katta ki bizim seviştiğimiz odanın yanındaki odada kalıyormuş. Böylece kaynanam ben ve Hanife kalmıştık odada da. Az sonra kaynanam

 “Kızım Alp’inde uykusu gelmiştir belki. İstersen yatağını hazırla da gidip yatsın” dedi.

 “Peki anneciğim” diyerek yatağımı hazırlamaya gitti Hanife

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir