Erasmus-1

Gitme kısmını uzatmayacağım. Kuzenlerimden birkaçının “kanka prezervatif yetmiyor” lafını duymuş ama çok da takmadan “eğitim icabı” modunda ispanya valencia’ya gitme gününü bekledim.

Benimle beraber bir erkek ve bir kız daha geliyor. Toplam 3 kişi gidiyoruz ve orada başka ülkelerden gelecek öğrencilerle yurtta kalıyoruz. 6 aylık bir dil ön planda olacak eğitim.

Gün yaklaştıkça heyecanlansam da alabileceğim faydayı alıp dönmeye hazır şekilde gittim. Uçakta bu diğer iki türkoyla da tanıştım. Erkek olanın hafif heyecan tebessümü ve “eğitim tabii” tarzı vardı. Kız normal çalışkan tatlı bir şey.

Ordulu ben valencia hava limanına indim. Hayır aşağılık kompleksi değil. Skym valencia’yı. Bizi 4-5 kişilik bir ekip karşıladı. Bizimle gelen de bir hocamız var. Hep beraber toplanma alanına gittik. Küçük bir salon gibi. Yolda şehiri izledikçe heyecanım arttı. Alana gelince başka servisler ve tipler görünce iyice gerildim. Salonda dandik bir “erasmus” nedir dinledik ve planı öğrendik.

Konuşma sonrası yurtlara gitmek için servis önü toplanıldı. Herkes kendi ekibiyle takılıyor, samimiyetten uzak bir ortam. Hocalar fark etmiş olacak ki kişileri bölüp servise yerleştirdi. Türkolardan ayrılınca iyice gerildim ve hemen servise geçtim. Tekli koltuğu kapıp oturdum. Bir süre sonra italyan bir çocuk geldi, gevşek gevşek selam verip arka dörte geçti.

Servis yavaş yavaş doldu. Kızlar kaynaşmış. Fransızla ingiliz bir tanesi yardırıyor. Umarım bana laf dönmez diye bakmıyorum. Amk hocanın biri; “so where are you from” diye sordu ön koltuktan sarkıp. “Turkey” dedim tabii gözler bende. İngiliz atladı ben istanbula geldim vs hoca döndü önüne. İngilizcem kötü değildir ama hem karşıdaki ingiliz hem de tiktokta görüp “amk ne karılar var” dediğim bir şey olduğu için gerginim. Cevap mevap derken bu yan koltuğuma geldi konuşuyoruz. Baktım fransız kız da italyanla sohbette, “lan bu kadar amk” moduna girdim. Eşleştik gibi bir şey. Konuştukça açıldım ve rahatladım. “İspanyaya geldin mi”, “hangi bölüm” vs sorular.

Servisten indik. Kız yanımda duruyor. İçim kıpır kıpır amk çift gibi olduk. Sıcak samimi bir kız bir de. Sarışın kahkülü var kısa boylu. Yurdun lobide eşleşme yapıldı biz italyanla kalıyoruz. İngilizle “görüşürüz” falan derken odaya girdik. Bu da 190 herifin teki. Gevşek de bir tip. Çıkardı üstünü yatakta kızları stalkluyor. Ben de muhabbet kurmamak için fazla konuşmuyorum. Kızların odaya gidelime falan getirdi. Ben de ilk gün amk ne oluyor, harbi böyle mi diye düşünüyorum. Yavşak bana sen odadan gitsene kız gelecek dedi. Nasıl falan dedim sen gez yurdu diyor. Bakarız vs dedim. Eşyaları ayarladım uzandım. Akşam kapı çaldı fransız kız içeri girdi. Şortunu giymiş üzerinde göbeği açık. Bembeyaz vücut bembeyaz kıyafet. Selamlaştık falan. İtalyan bana baktı vs ben de gideyim diyip kapıya yöneldim. Fransız öyle garip garip güldü. Hem utangaç hem aramızda der gibi. Çıktım ben de yürüyorum koridorda. Ne zaman gelicem amk. Hayır oda gezilir akşam kontrol olur diye de korkuyorum. Gittim oturdum kantinde. Birkaç saat geçti. Hoca vs geldi ne yapıyorsun. Bizimki yalnız takılıyor falan diyor. He he dedim gitti. Bir daha görmesin diye kalktım odaya gidicem. Kaç saat geçmiş.

Kapıya geldim. Hem basarım diye korkuyorum hem merak ediyorum. Tıklattım girdim. Yorganı çekmiş telefona bakıyorlar. Kızın ağzı yüzü yamuk oda ekşi maya kokuyor. Çocuk bana “brooo” diye gevşekçe baktı. Yarrak beyin odaya mı gelmeyeyim amk. 12 saat. Kız bana “you should go to karen” dedi. Karen kim bilmiyorum. Anlamamış gibi yapınca ingiliz kız diyip güldü. Beni kovup sabaha kadar vuruşacaklar belli ki. Azmadım da değil. Hem kızın sesinden hem çıplak olduğunu bildiğim yorganın altından konuşmasından. Oda numarasını falan söyledi ben de çantamdan bir şey alıp gittim. En azından bahanem var. Kapıyı çaldım.