Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Duygusal Boşluk -1

Kız arkadaşımdan ayrılalı birkaç ay olmuştu, acımı yaşayıp 31imi çekip artık daha dünyevi şeylere odaklanmaya karar vermiştim. Sınıfta kalmamak adına bir süredir kütüphanede çalışıyordum, vizeler yaklaştığı için sık sık gidiyordum. Kütüphanede bulunmak güzeldi çünkü çok güzel kızlar gelip gidiyordu. Ben de kendimce bazılarına bakmaya, kesişmeye çalışıyordum. Böyle bir gün içeriye şimdiye değin gördüğüm en güzel kız olan Rabia girdi. Türbanlı bir kızdı suratı o kadar güzeldi ki mest olmuştum. Modern bir giyinimi vardı vücudunun hatlarını seçebiliyordum. Çok büyük olmayan memeleri, şekilli bir kalçası vardı. Burnu, alnı suratının tamamı çok güzeldi, Gözleri kocamandı. Dudakları oyayla işlenmiş gibi en ince ayrıntısına kadar şekilliydi. Elleri incecikti, parmakları, tırnakları her şeyiyle büyülenmiş gibiydim. Genetik bir harikaydı sanki. Hayatım boyunca kapalı insanlarla karşı mesafeli olsam da bu kıza mest olmuştum. Tanıdığım birine, özellikle teyzemin büyük kızına inanılmaz benziyordu kız. Belki de bu beni çok etkilemişti. Bakışlarımı fark eden arkadaşım bana dönüp, -“Kanka yavaş bak amına koyayım dönüp gidecekler şimdi.” diye fısıldayıp güldü. Haklıydı ki kitlenmiştim resmen. Sonra yanında erkek arkadaşı olduğunu düşündüğüm bir tip oturdu ama çok yakın veya samimi görünmüyorlardı. ‘Münasip ’ hayat tarzının bir getirisi olduğunu düşündüm. Biraz daha çalıştıktan sonra molaya çıkıp arkadaşımla sohbet etmeye başladık. +”Kardeş kız inanılmaz güzel amına koyayım. Hayatımda gördüğüm en güzel kızlardan biri olabilir.”

-“Güzel de çok zengin olduğu belli yanındakinden, giyiminden. Bu tipler çok yakar haberin olsun.”

+”Amına koyayım ben de zenginim. Ne kadar zengin olabilir babası? Tarikatçı bir esnaftır en fazla.” diyerek üste çıkmaya çalışmıştım. Benim de durumum iyiydi. Kendime ait lüks sayılabilecek bir arabam ve bir evim vardı.

-“Kardeş siksen bir tarikatçı esnaf kadar zengin olamazsın boş ayakları geç siktir git ders çalış vizeler götüne girmesin.” diyerek bozmuştu arkadaşım beni. Sigaralarımız bitene kadar havadan sudan sohbet edip derse döndük. Sınavların başlamasına hala biraz zaman vardı. Çok uzun süreler çalışmaya gerek yoktu ama kız hala çıkmamıştı ve benim de çıkasım yoktu. -“Kanki ben kaçıyorum, geliyo musun?” diye sordu arkadaşım. +”Yok kardeş ya biraz daha buradayım eve gidince daralıyorum.” dedim ama asıl isteğim kızla bir an kovalayabilmekti. Saatler ilerledi kapanışa doğru kalkıyorlardı. Artık ben de kalkayım dedim. Eşyalarımı toplarken onlar çıkıyordu. Aşağı indiğimde kız lüks bir SUV aracın sürücü koltuğuna biniyordu. Hayal kırıklığına uğramıştım çünkü bir çakmak falan isteyip muhabbet açmayı hedefliyordum. Kuyruğumu bacaklarımın arasına kıstırıp eve gidip uyudum.

Sonraki günlerde kız hala yanındaki çocukla gelmeye devam ediyordu. Adını bir türlü öğrenemesem de arkadaşım bana +”Oğlum o kapalı kızın yanındaki çocuk sevgilisi olmayabilir ha, hareketlerinde bir yumuşaklık var.” demişti. İlerleyen vakitlerde dikkatimi çekti. Gerçekten de ufak bir yumuşaklık seziliyordu. Bu konuşma yaşandıktan sonraki gün yani kızı ilk gördüğümden 4 gün sonra kız kütüphaneye tek geldi ve şansıma bir tek benim ve arkadaşımın arasındaki masa boştu. ‘Münasip’ yaşam tarzı yüksek ihtimalle müsaade etmiyordu oraya oturmaya ya da ben öyle sanıyordum. Göz göze geldik kızla ve yanıma gelip kulağıma eğildi. Fısıltıyla, -“Rica etsem buraya oturabilir miyim? Yana kayar mısın?” dedi. Ağzının çilek kokması, nefesinin hızı her şeyi tüylerimi diken diken etmişti. Normalde kulağa bu kadar saçma gelen bir şey için kılımı kıpırdatmazdım, +”Tabi” diyerek eşyalarımı taşıdım. Arkadaşımın suratı gülmemeye çalışmaktan kıpkırmızı olmuştu. Biraz daha bekledi sakinleşemeyince molaya çıktı. Dışarıdan kahkaha sesini duydum. Ben de peşinden çıktım. -“Ayakta boşaldın amına koyayım hahhahaha.” dedi ben de sinirle +”Oğlum sessiz ol lan biri duyacak sikerim ha şimdi.”

-“Mal gibi kaldın hahahaha.” dedi. O sırada kız da dışarı çıktı elinde o ince parmaklarına yakışan ince bir sigara vardı. -“Çakmağınızı kullanabilir miyim?” diye sordu bize. Arkadaşım uzattı. Kız sigarasını yaktı. Bir sessizlik oldu. Bir şeyler yapmam gerektiğini hissedip birden, +”Adın ne?” diye sordum. Hayatımda ilk defa böyle pat diye birine bunu sormuştum. Dümdüz bir öküzlük gibi. Birkaç saniye daha sessizlik oldu. Arkadaşım kızarmaya başladı, kız biraz kıkırdadı, R:”Rabia, sizin ne?” diye sordu

K:”Kaan ben.” dedim

M:”Mehmet ben de, memnun oldum.” dedi arkadaşım. Ortamın kasıntılığı biraz azalmıştı. Sohbet etmeye başladık. Bize ne okuduğumuzu sordu, Ekonomi bölümünde 3. sınıftık. Kendi bizimle yaşıt olduğunu ama üniversite sınavına hazırlandığını söyledi. Bizimle yaşıttı. K:”Neden bıraktın, bölümün neydi?” diye sordum

R:”Hiç gitmedim, hep gitmek istiyordum şimdi burada ne gelirse gideceğim.” dedi

M:”Erkek arkadaşın ne okuyor?” diye sordu. İyi yapmıştı. Hem erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenebilecektim hem de bu kadar aptalca bir soruyu sormamış oldum. Rabia tek kaşını kaldırıp. R:”Arkadaşım,” diyip birkaç saniye durdu. “O bitirdi, bana yardım etmeye geliyor.” dedi. Bana baktı bu esnada, 181 santimetre, 80 kiloydum. Ne zayıf ve şişman herhangi gir jenerik erkektim. Elim yüzüm düzgün, durumum iyiydi. Mehmet ise benden daha kısa ve çok daha zayıf gerçekten herhangi bir erkekti. Vücudum sarkık değildi spor yapmıştım ama ayrılıktan sonra kilo da almıştım. Biraz daha sohbet ettik. İlk gün tahmin ettiğimiz gibi babasının çarşıda birkaç dükkanı ve mülkü vardı. Muhafazakar esnaf kızıydı. Benim durumum da çok farklı değildi. Ekstra bir sekülerlik ya da muhafazakarlığı olmayan, durumu iyi gayrimenkulleri olan bir ailenin tek çocuğuydum. Çok şımarık büyümemiştim çünkü serveti kademeli olarak elde etmiştik. İçeri geçtik. Baktığımda matematik çalışıyordu. K:”İstersen bana sorabilirsin.” dedim.

R:”Tabii çok iyi olur bugün tekim zaten çok yardım edebileceksen iyi olur.” dedi. Biraz çalıştıktan sonra basit bir soruyu sormuştu. Önce sayfaya baktım, benzer soruları yapabilmişti ama bunu sohbet etmek istiyor diye sorduğunu düşünüp biraz suratına yaklaşarak anlatmaya başladım. O da yaklaştı. Yanak yanağa gibiydik. Kalbim küt küt atıyor, kokusunu aldıkça sikim kalkıyordu. Böyle birkaç kez daha yakınlaşıp çıkış saatine geldik. Vedalaştık. Mehmet ile baş başa kalınca, M:”Oğlum niye numarasını falan istemedin?” diye sordu

K:”Ya bir daha denk gelirse isterim.” dedim kısaca

M:”Kanka vallahi işine düşecekti haberin olsun. Taşak geçtim ama seni beğenmiş gibi.” dedi.

Uzatmadan başka bir konuya geçtim. Eve gittiğimde beni instagramdan bulup eklemişti. Çok güzel fotoğrafları vardı. Onlara bakarken birini yanlışlıkla beğendim. Hassiktir lan diye kendime kızarken onun da beğeni bildirimi geldi. Bir daha beğendim, bir tane daha geldi. Direkt mesaj attım. Biraz konuştuk bana kendini anlattı. Ben ona kendimi anlattım ama biten ilişkimden bahsetmedim. Flört ediyor ama beceremiyor gibiydi. Numarasını istediğimde şimdilik burası iyi dedi. Bozulmuştum. Yarın da tek geleceğini erken gelirsem beraber oturabileceğimizi böylece ona yardım edebileceğimi söyledi. Tamam dedim ve birkaç gün bu tempoda flörtleştik, her soruda biraz daha yakınlaşıyor daha molalara yemeklere beraber gidiyorduk. Birkaç gün geçmişti ki Mehmet de gelmemişti, zaten onun arkadaşı bir süredir gelmiyordu. K:”Erken çıkıp kahve içmeye gidelim mi?” dedim

R:”Date gibi mi?” diye sordu bana. Bıyık altından gülerek,

K:”Date gibi.” dedim sonra o da güldü

R:”Olur.” dedi.

O içeri geçerken ben Mehmet’i aradım, biraz konuştuk, K:”Kanka kahve içmeye gideceğiz. Nereye götüreyim böyle bu tip insanlar nereyi sever sence?” dedim

M:”Kanka yeni açılan bayağı gösterişli bir yer var ya caddede, oraya git zaten sadece tatlı ve kahve satıyorlar.” dedi okeyleşip kapattım.

Akşam çıkıp tam dediği yere gittik. Mekan güzeldi ve içeride giyimi Rabia’ya benzeyen bir sürü insan oturuyordu. Aralarında eski sevgilimi de gördüm yakınımda Rabia’nın olması onu şaşırtmış ve kin dolu bakışlarıyla bize bakmasına sebep olmuştu. Fırsattan istifade ederek, K:”Canım kahveyi alıp başka yerde mi içsek burada sevmediğim insanlar var.” dedim. Canım diyince bembeyaz suratı kızarmıştı. Az çok durumu anlamış gibi etrafa baktı, R:”Olur.” dedi sessizce, kahveleri alıp arabayı manzarası olan bir yere çektim, sandalyeleri çıkartıp oturduk. Sohbet ediyorduk.

K:”Arkadaşın neden gelmiyor artık?” diye sordum, gözlerime baktı sanırım bir tür güven hissediyordu.

R:”Babasıyla tartıştı bir süre dışarı çıkamayacak.” dedi, belli ki güzel bir dayak yemişti.

K:”Nereden tanışıyorsunuz?”

R:”Babalarımız ortak sayılır, bizi de beraber büyüttüler. Sağ olsun o olmasa üniversiteyi bırak dışarıyı hayal bile edemezdim. Şimdi bu kadar rahat istediğimi giyebiliyorsam onun yaptığı bazı fedakarlıklar sayesinde.” dedi benim anlamadığım bir hayat tarzı olduğu için ne soracağımı dahi bilemedim. Sessizce dinledim sadece.

R:”Kimdi?” diye sordu

K:”Ne?”

R:”Rahatsız olduğun kişi kimdi?”

K:”Eski sevgilim oradaydı oturmak istemedim.” dedim

R:”Benle görünmek mi istemedin oturmak mı?” diye sordu sinirli bir şekilde. Şaşırdım. Arasındaki dinamiği asla anlamadığım başka bir erkek varken bu kadar yer edinmek istemesine. Bir cesaretle elini tuttum. Elini çekmedi ama benimkini tutmadı da.

K:”Öyle bir şey olsa neden her sabah açılış saatinde seni bekleyeyim?” diye sordum. Yine kızarmıştı R:”Üşüdüm. Senin elin sıcacık” dedi.

Üstümde ceket yoktu. Olsa ona verirdim. Gözünün içine bakarak ayağa kaldırdım onu anlam veremedi. Arabaya yaslandım ve kendime çektim. K:”Sarılarak ısıtabilirim sanırım.” dedim çok heyecanlıydım.

Sesim titriyordu. Ellerini çekti göğsüme koydu. Kafasını da omzuma koyup R:”Isınıyorum.” dedi onun da sesi titriyordu. Belinden kavramıştım. Yavaşça üstündeki kıyafetin bittiği yerden elimi sokmaya çalışıyordum. Bir tepki vermedi. Çıplak tenine değdiğimde sikim kazık gibi olmuştu, sanki kalbim oradaydı ve durmadan atıyordu. Sikimle bacağı temas ediyordu yani hissetmeme imkanı yoktu. Sıcak ellerimle tenine değdiğimde elektrik çarpmış gibi oldum. Sanki parmak uçlarımla tenini görebiliyordum. Yumuşacık kıllar, mükemmel bir bel oyuğu vardı. Ben temas ettikçe kendini geri çekmiyordu. Ellerimi biraz yukarı çıkarttım. Sütyen kopçasına değdiğimde. R:”Dur.” diyebildi kısık bir sesle.

Onu dinledim. Beli daracıktı. İki kolumla sımsıkı sarınca neredeyse ellerim önden birleşecekti. Teni en yumuşak kumaşlardan da yumuşaktı. Biraz böyle durduktan sonra, R:”Isındım artık teşekkür ederim.” dedi ellerimi çektim.

Gözlerinin içine bakıp yanağıyla dudağı arasından öptüm. O da bana baktı. Göğsümdeki elleriyle suratımı tutup birden dudaklarıma yapıştı.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler