Öncelikle kendimi tanıtarak başlamam gerekirse ismim Murat ve ailemle birlikte küçük bir köyde yaşayan, liseyi yeni bitirmiş, bahçe işlerinde babama yardım eden bir gencim. Ailemiz 5 kişiden oluşmakta; annem, babam, kız kardeşim ve babaannemle birlikte dedem sağken inşa ettiğimiz 3 katlı bir evde oturmaktayız. Eve taşındıktan 2 ay sonra dedem rahmetli olmuş kendi elleriyle inşa ettiği bu huzurlu yuvada fazlaca vakit geçirememişti. 2 teyzem ve 1 amcam vardı. Teyzelerim eşlerinin meslekleri sebebiyle farklı şehirlerde yaşamaktaydı, yılda bir kez gelip onda da 1 veya 2 gün burada kalır bütün kışlıklarını, erzaklarını arabalarına doldurup evlerine dönerlerdi. Amcam ise lise okuma bahanesiyle buradan kaçmış, kendine şehirde yeni bir hayat kurmuş ve evlenmişti. Pek tekin bir adam değildi amcam. Neredeyse her ailede olan o dolandırıcı akraba bizde de amcamdı. Her gelişinde bir şeyler koparmaya çalışır, bunda da çoğunlukla başarılı olurdu.
Dedem çocuklarının kendinden kaçmasına gönül koymuş ama yan yana geldiklerinde bunu hiç hissettirmemişti. Ölmeden önce tüm mal varlığını babamın üzerine aktarmıştı. Dedemin ölümüne kadar bu durum amcam, teyzelerim ve hatta babaannem tarafından bilinmediği için dedem ölünce hepsi mal kapmak için üşüşmüş ama umduklarını bulamamışlardı.
Günlerim bahçe işleri ile uğraşmakla geçiyordu. Meyve bahçelerimiz ve ekinliklerimiz vardı. Neredeyse her mevsimde işlerimiz olur hiç boş kalmazdık. Babam kendini biraz geri plana atmış dedemin ölümünün yasını basit işlerle uğraşarak tutuyordu. Bir nevi emekli hayatı yaşamaya başlamış bütün işi benim omuzlarıma yüklemişti. Ben ise bu durumdan hiç şikayetçi değildim. Okumakta hevesim yoktu. Bende babam ve dedem gibi tarımla uğraşmak istiyordum.
Birde tabi ki Bahardan bahsetmem gerek. Lisenin ilk günü tanışmış o günden beri hiç kopmamıştık. Dışardan bakınca 160 boylarında, 55 kilo, ela gözlü, beyaz tenli, biraz çıtkırıldım yapıdaydı. Benim gözümde ise dünyada eşi benzeri olmayan, güldüğünde dünyayı durdurabilen, göz yaşına dünyayı yakabileceğim biriydi Bahar. Ders aralarında hep evlilik planı yapardık. Evimize takılacak perdeden, çocuklarımızın çorabına kadar tüm detaylar belirlenmişti bu sohbetlerde. Ancak hesaplamadığımız bir şey vardı. Ailesi Baharın okumasını istiyordu. Üniversite sınavında çokta iyi bir puan alamamış komşu illerimizden birinde 2 yıllık bir bölüm kazanmıştı. Ailelerimizin bizden haberi olmadığı için uğurlamaya bile gidememiştim onu. Hem nolacak 2 yılda o okulu bitirir bende o süreçte askerliği aradan çıkarırım gelince de para biriktiririm diye konuşup birbirimizi teselli ediyorduk. Cinsellik anlamında bugüne kadar öpüşmekten ileri gidememiştik. Gitmesini de istemiyoruk. O benim helalim olacaktı. 😊
Gelelim her şeyin başlangıcı saydığım o malum güne. Mayıs ayı gelmiş ortalık yeşillenmiş havalar ısınmaya başlamıştı. Ehliyetimi almamla babam bana bahçe işlerini aksatmamam kaydıyla eski bir araba almıştı. Zaten çoğunlukla da bu arabayı bahçe işlerinde kullanacaktım. Mutlu haberi vermek için Baharı aradığımda nefes nefese telefonu açmış garip sesler geliyordu arkadan.
Ben: Bahar iyi misin aşkım o sesler ne öyle
B: Bişey değil canım merdiven çıkıyorum ben seni daha sonra ararım.
Telefon bir anda kapanmıştı. Aklıma kötü şeyler geliyor ama hiçbirini konduramıyordum. Neticede o benim her şeyimdi ve birbirimize söz vermiştik. Kafamın içinde sürekli o sesler dönüyor ama her seferinde kendimi avutuyordum. Bir saat sonra beni aradığında havadan sudan konuştuk ama bugüne kadar fark etmediğim bir şey farkettim. Bahar bana değer vererek konuşmuyor beni sürekli geçiştiriyordu. Artık şüphelerim artmaya başlamış içim içime sığmıyordu. Telefonu kapattıktan sonra hemen babamın yanına giderek şehirde bu arabadan anlayan çok iyi bir usta olduğundan bahsedip yarın arabayı tamire götüreceğimi söyleyip akşama anca döneceğimi belirterek izin aldım. Babam bende geleyim beraber gidelim demesin diye dua ediyordum içimden. Neyse ki emeklilik modunda olan babam tamam hallet gel diyerek geçiştirdi beni.
Bütün gece doğru düzgün uyuyamadım. Sabahta erkenden kalkıp kahvaltı bile yapmadan yola çıktım. Baharın yanına gidip gözlerine bakmak ve kendimi orada görmek istiyordum. İçimdeki şüpheden kurtulmak için buna ihtiyacım vardı gerçekten.
Üniversiteye yaklaşınca bahara mesaj atıp napıyosun diye sordum. Dersteyim diye kuru bir mesaj atmıştı sadece. Zaten ders programını ezbere biliyordum. Bugün öğleye kadar dersi vardı. Dersteyim mesajından sonra kampüse girip okuduğu bölümün dersliklerini aramaya başladım. Saate baktığımda 11e geliyordu. 11.15te dersi bitecekti. Fakülte binasının önünde beklemeye başladım içim kıpır kıpırdı. Uzun zamandır görmemiştik birbirimizi. O sırada içerden öğrenciler çıkmaya başaldı. Ders bitmişti anlaşılan. Gözlerim çıkanlar arasında baharı arıyordu. Tam ümidi kesmişken herkesin dağıldığı esnada baharı görmüştüm. Kalbim hızlanmış yüzüm gülmeye başlamıştı. Ama ben o kadar bahara konsantre olmuşum ki yanında ki oğlanı çok geç farkettim. El ele tutuşmuşlar sohbet ederek çıkıyorlardı dışarı. Bu görüntüyü idrak etmeye çalışırken vücüdümun yanmaya başladığını, dizlerimin bağının çözüldüğünü hissettim. Olduğum yere çöküp kalmıştım. Göğsümde tarif edemediğim bir yük vardı. Yaşadığımız şeyler gözümün önüne geliyor ağlamamak için kendimi kasıyordum. Arabamın da içinde olduğu otoparka doğru yürüyorlar bense hiç bişey yapmıyor sadece izliyordum onları. Tam gözden kaybolur gibi olduklarında koşmaya başladım arkalarından. Onlar merdivenden aşağı inmişti. Merdivenin başından baktığımda hem kendi arabamı hem de onları rahatça görebiliyordum. Derken son model bir arabaya bindiler. Benim arabamla karşılaştırınca benimki resmen dökülüyordu o arabanın yanında. Demek sorun buydu. Para için beni başkasıyla aldatıyordu. Ama emin olmam gerekiyordu. Onların arkasından arabayla takip etmeye başladım. Bir binanın önünde arabayı park edip beraber binaya girdiler. Bende arabayı parkedip aynı binaya girdim. Hangi daireye girdiklerini bilmiyordum. Tek tek dairelerin önüne bakıp ayakkabıları kontrol ediyordum. Nihayet 4. Katta bir dairenin önünde onların ayakkabılarını buldum. Bu dairede olduklarından emin değildim belki de zihnim bana oyun oynuyordu, tam görememiştim onlar yürürken ayakkabılarını. Emin olmak için baharı aradım hemen. Evet doğru tahmin telefonun sesi içerden geliyordu. Telefon uzun uzun çaldı ama açmadı bahar. Buraya kadar gelmiştim ama ne yapacağım konusunda en ufak fikrim yoktu. Birkaç dakika düşündüm ama aklım çalışmıyordu sanki. Ne yapacağıma içeri girince karar verecektim. Kapıyı çalmaya başladım. Uzun uzun basıyordum ama kapıyı açan yoktu sonra dayanamayıp kapıyı yumruklamaya başladım. Nihayet kapı açılmıştı. Karşımda o zengin züppesi vardı. Altında pantolon üstünde ise bişey yoktu. Pantolondan kalkık siki belli oluyordu. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Çocuğu itip içeri doğru yürümeye başladım. 6 adım tam tamına 6 koca adım. Sanki bir ömür sürdü. Kafamı odanın kapısından uzattığımda bahar gömleğinin düğmelerini iliklemeye çalışıyordu. Göz göze geldik ve dünya sanki durdu. Baharın gözleri doldu hiç bişey konuşmuyorduk. Çocuk arkadan gelmiş kolumdan çekiştiriyordu ama hareket ettiremiyordu bile. Çivi gibi olduğum yere çakılmıştım. Yıllardır bahçe işiyle uğraşmış olmam taş gibi bir vücut oluşturmama sebep olmuştu. Ne kadar geçti bilmiyorum. Belki 10 saniye belki 10 dakika. Yavaş yavaş dünyayla yeniden bağ kuruyordum sanki. Sesleri duymaya başlamış çocuğun küfürleri kulağımı tırmalıyordu. Kolumu çekiştiren çocuğa bir tane tokat indirdim o sinirle. Çocuk yere yatmış bir daha da kalkmaya niyeti yok gibiydi elleriyle yüzünü tutuyordu. Ağzımdan bir şeyler çıkmaya çalışıyor ancak kelimeler bir yere takılıyor çıkamıyordu. Boğazıma sanki yumruk yemiştim. Hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp çıktım o evden. Baharın sesini duyuyordum hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Arabaya indiğimde derin bir nefes almaya çalıştım. Derin derin nefes bile alamıyordum. Arabayı çalıştırıp bir tekelin önünde durdum. Votka ve sigara aldım. Şimdiye kadar ne alkol ne de sigara ağzıma sürmemiştim. Sadece yaşadıklarımı unutturacak bir şey gerekiyordu o an bana. Ana yola çıkıp dönüş yoluna başlamıştım. Votka ve sigara yanımda hala açmamıştım. Aklımda ne yapacağıma dair yine hiç bişey yoktu. Votka ve sigarayla bakışa bakışa hayli yol almıştım. Köye yaklaştığımda sakin bir yerde durup sigarayı açıp bir tane çıkardım. Arabanın çakmaklığıyla yakıp içime bir duman çektim. Çektiğim gibi de öksürmeye başladım. Sabahtan beri hiç bişey yememiştim. Kusacak gibi oldum ama midem zaten boştu. Sigarayı elimden atıp tekrar arabayı çalıştırdım. Votka ve sigara paketini torpidoya atıp yola çıktım tekrar. Eve gidince kimseyle karşılaşmamaya özen gösterip kendimi banyoya attım. Sıcak su iyi gelmişti biraz kendime gelmiştim. Banyodan çıkıp yatağıma uzandım ve düşünmeye başladım. Lise zamanlarımızı, hayallerimizi, sözlerimizi ve bugün ki görüntüyü. O görüntü hiç kaybolmayacaktı sanırım hafızamdan. Derken sabah ezanı okunmaya başladı. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Saatlerdir hareketsiz yüz üstü yatıyordum. Bütün kemiklerim ağrımıştı. Odamın balkonuna çıkıp ezanı dinledim. Artık her şey netti kafamda. Bahar benim için bitmişti ve yeni bir sayfa ile hayata yeniden başlayacaktım. Artık o eski Murat yoktu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.